İçeriğe geç

Gölgeler Çekildiğinde Kitap Alıntıları – Cahide Birgül

Cahide Birgül kitaplarından Gölgeler Çekildiğinde kitap alıntıları sizlerle…

Gölgeler Çekildiğinde Kitap Alıntıları

Onca şeyden sonra, hâlâ, madalyonların arka yüzlerinin başka olduğuna inanmıyorum. Eğer görebiliyorsak, her şey ön yüzde anlatılmıştır zaten.
Çaresizlik yaratıcıdır. İnsana umulmadık kapılar açar.
Yaşanılanlar, sanıldığı gibi hep aynı yerde, hep hatırlandığı biçimde kimseyi beklemiyor.
Kimse, bu dünya üzerinde kimse benim hissettiklerimi hissediyor olamazdı.
Artık biliyorum; aşk yoksa “merak” cazibesini yitiriyor. Az ötemizde uzanan yabancı topraklar asla çağırmıyor bizi
Mutluluk hiç de uzağımızda değildir. Neden onu bize en yakın yerde aramıyoruz?
Madem ki bu yol yürünecekti, hiç değilse kirletilmemeliydi.
Ne dayanılmaz bir arzudur satırların arasında kaybolmak ve seni hiç tanımayan, ama anlayabilecek insanların dünyasına adım atabilmek…
Çaresizlik yaratıcıdır, insana umulmadık kapılar açar
Güneş sizin topraklarınızda batmışsa, başka bir yerlerde doğduğunu düşünmezsiniz.
Onca şeyden sonra, hala, madalyonların arka yüzlerinin başka olduğuna inanmıyorum. Eğer görebiliyorsak, her şey ön yüzde anlatılmıştır zaten.
Kimse, bu dünya üzerinde kimse benim hissettiklerimi hissediyor olamazdı.
Bizi yoğurmuş, kişiliğimize kendinden pek çok özellik katmış bir insanın ölümüyle, bitmesi gereken etkilenme süreci bitmiyordu ne yazık ki!
Galiba yaşlılık bencilliği büyütüyordu. Gücü gün günden azalırken, beklentileri artıyordu. Daha çok ilgi, daha çok sevgi, daha çok zaman istiyordu karşısındakinden.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Artık biliyorum; aşk yoksa merak cazibesini yitiriyor. Az ötemizde uzanan yabancı topraklarlar asla çağırmıyor bizi.
Nasılsa kabuslar da, renkli rüyalar da birer yanılsamadan başka bir şey değildir. Dışımızdadırlar ve asla gerçek anlamda ne çok sevindirir, ne de çok üzerler bizi.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Herkesin gördüğü güneş aynıydı.
Ne dayanılmaz bir arzudur satırların arasında kaybolmak ve seni hiç tanımayan, ama anlayabilecek insanların dünyasına adım atabilmek
Ne dayanılmaz bir arzudur satırların arasında kaybolmak ve seni hiç tanımayan, ama anlayabilecek insanların dünyasına adım atabilmek
– ( ) Hayalperest olmanın en güzel yanı, içinde gizlediği belirsizliktir.
Doğru bilgiler asla yakışmaz ve zarar verir hikayenize!
Kural şudur: Kurgulayacak, ama kurcalamayacaksın
Bilerek boyun eğmek, farkında olmadan yaşanan teslimiyetten daha bağışlanmazdır.
Herkesin gördüğü güneş aynıydı. O halde, farklı olan bir şey yoktu. İnsanlar doğar, büyür,evlenir, çocuk yapar, büyütür, sonra da ölürlerdi. Hayat, üzerinde yürümesi zorunlu, sıradan bir yoldu. Şanslı ya da şanssız olmak, güzel ya da çirkin olmak, zeki ya da aptal olmak küçük ayrıntılardı.
İnsanlar doğar, büyür, evlenir, çocuk yapar, büyütür, sonra da ölürlerdi. Hayat, üzerinde yürümesi zorunlu, sıradan bir yoldu. Şanslı ya da şanssız olmak, güzel ya da çirkin olmak, zeki ya da aptal olmak küçük ayrıntılardı.
“İyimserliğin kolaycılığına sığınmak, çok sevdiğim kaçışlarımdan biri olmuştur. Onunda fırtınadan kurtulduğunu sanan, ama üzerinde derin bir nefes aldığı sakin denizin balinanın mide suyu olduğunu bilmeyen o masal kahramanı kadar gülünç olduğumun da farkındayımdır.”
“Hayalperest olmanın en güzel yanı, içinde gizlediği belirsizliktir. Doğru bilgiler asla yakışmaz ve zarar verir hikayenize. Kural şudur: Kurgulayacak, ama kurcalamayacaksın.”
Çaresizlik yaratıcıdır. İnsana umulmadık kapılar açar.
Hayatımıza gidenlerle bazı cümleler de sızıyordu içeri. İnsanlar kaldıkça kalıyor, onlar çekip gittiklerinde ise silinip yok oluyorlardı.
Anlam ,çok sonra,duman dağıldıktan,ortalık sakinleştikten sonra,yadsınamaz doğruluğu ve soğukluğu ile belirir. O zaman gösterir alaycı yüzünü.
İyi niyet her sorunu çözer yeter ki niyetiniz sağlam olsun.
Mutluluk hiç de uzağımızda değildir.Neden onu bize en yakın yerde aramıyoruz?
Ne kadar çabalarsanız çabalayın,ne kadar göremezden gelirseniz gelin, o hep orda. Ve ne yazık ki,aradan yıllar da geçse,onun üzerinde yazılanlar zamana yenilmiyor.Eskimiyor,silinmiyor,yok olmuyor.
Galiba kitapların içine girip bir daha çıkmamayı en çok istediğim günler o döneme rastlar. Ne dayanılmaz arzudur satırların arasında kaybolmak ve seni hiç tanımayan ama anlayabilecek insanların dünyasına adım atabilmek
Onca şeyden sonra, hala, madalyonların arka yüzlerinin başka olduğuna inanmıyorum. Eğer görebiliyorsak, her şey ön yüzde anlatılmıştır zaten.
Bir süredir, insanların sorunlarından uzaklaşmak ya da çevrelerinde kendilerininkinden daha büyük çıkmazlar icinde bocalayanlar olduğunu görerek rahatlamak için, en yakınlarında olanları didiklediklerini düşünüyordum.
Birbirimizi sevelim hayat üzülmeye değmez hoşgörülü olmak gerekir.
Ama birlikteydik ve dünya büyüktü. O büyüklük içinde bize de bir yer vardı. Bundan emindim.
Her insana pek çok güvercin uçuruyorduk, gülümseyerek, kendimize güvenerek. Bir daha, bir daha, bir daha Hiçbir şey olmuyor, gidenler de dönmüyordu. Yorgun güvercinler biriktiriyorduk içimizde.
Sadece hissettiklerimin tadını çıkarmalıydım ve bu arada her şey bekleyebilirdi.
O günlerde hissettiklerimi yorumlamak, bulanık suyun içindeki bir balığın cinsini söylemekten farksızdı benim için.
Sorularımın beni çıkışsız, karanlık sokakların başına taşıyacağını, bunun da uzun zamandır yakaladığım o en mutlu zamanı bozacağını seziyordum galiba.
Yine bir kendine acıma zamanının başında durduğumu hissedip tedirgin oldum.
Ama artık kızmıyordum. Kızmanın bile benim için lüks olduğu günlerden geçiyordum o sıralar.
Ne dayanılmaz bir arzudur satırların arasında kaybolmak ve seni hiç tanımayan, ama anlayabilecek insanların dünyasına adım atabilmek
Ama hatırlamak yoruyor beni. Oysa unutursanız, bunu başarabilirseniz, dingin zamanlar ve temiz bir bellek sizin demektir. Böylece gelecekte sizi bekleyen pek çok sevimsiz duygudan da kurtulmuş olursunuz. Çünkü nasılsa aynı hataları yineleyeceksinizdir, hiç değilse o zaman, kendinizi fazla suçlamaz, çok kötü hissetmezsiniz. Bir önceki çoktan silinmiştir.
Güneş sizin topraklarınızda batmışsa, başka bir yerlerde doğduğunu düşünmezsiniz. Gecenin bütün dünyayı kapladığını sanırsınız.
Sigarayı üç sene önce bırakmıştım. Ama boşalmış paketi yeni buruşturup atmış bir tiryaki gibi gözlerim dört dönerek bir büfe arıyordum. Karşıma çıkan ilk bakkaldan, eskiden içtiğim marka sigara ve kibrit aldım. Jelatinini hemen açıp, rüzgarla savaşmayı göze alarak, sokakta yaktım sigaramı. Onca zamandan sonra özlemle içime çektiğim duman hafifçe başımı döndürmüştü. Hiç unutmamıştım. Ne onun verdiği zevki, ne de ona ait davranışları. Unuttuğumu sanarak kendimi kandırmıştım sadece. Şimdi o da bunun tadını çıkarıyor, ağzımın çeperlerinde, boğazımda, hiç acele etmeden, ağır ağır dolaşıyor, sonra ciğerlerimin karanlık dehlizlerinde yıllar sonra gelen bu birleşmeyi gidebileceği en son yere kadar giderek kutsuyordu.
Hayalperest olmanın en güzel yanı, içinde gizlediği belirsizliktir. Doğru bilgiler asla yakışmaz ve zarar verir hikayenize.
Kural şudur: Kurgulayacak, ama kurcalamayacaksın.
Ne dayanılmaz bir arzudur satırların arasında kaybolmak ve seni hiç tanımayan, ama anlayabilecek insanların dünyasına adım atabilmek
Hayalperest olmanın en güzel yanı, içinde gizlediği belirsizliktir.
Ama uzaklar öyle miydi? Hiç kimseye ait olmayan, dokunulmamış, kirletilmemiş hikayeler oradaydı. Değiştirilir, çoğaltılır ya da farklı biçimler verilebilirdi. Ama asla sıradan, herhangi birinin hikayesi olmazlardı. Büyüsü de belki, bu kadar herkesin ve bu kadar hiç kimsenin olmasında saklıydı kim bilir.
Ama biz vazgeçmiyorduk. Her insana pek çok güvercin uçuruyorduk, gülümseyerek, kendimize güvenerek. Bir daha, bir daha, bir daha Hiçbir şey olmuyor, gidenler de dönmüyordu.

Yorgun güvercinler biriktiriyorduk içimizde.

Sıkılıyordum, çok sıkılıyordum. Güneşin altında kavrulan tozlu bir kasaba meydanı gibiydi hayatlarımız. Açık ve gölgesiz
Evliliğin ne demek olduğunu bilen evli bir kadının, çevresindeki bekarları baş göz etmeye, kendi cehennemine bir yeni üye daha katmaya çabalayışı gibi ürkütücüydü yakınlığı.
Çaresizlik yaratıcıdır. İnsana umulmadık kapılar açar.
.. Hayatımıza girenlerle birlikte bazı cümleler de sızıyordu içeri. İnsanlar kaldıkça kalıyor, onlar çekip gittiklerinde ise silinip yok oluyorlardı.
ama çok üzgünüm işte. üzgün, kimsesiz, çaresiz, bir paçavra gibiydim.
nedense çocukluğumdan beri, hiçbir sorunun çıkmadığı, olağan akışı içinde geçen günler, beni hep tedirgin etmiştir. sanki, gerçek olmayan bir dünyadır yaşanan. üstelik kısa metrajlı bir film gibi, çabucak, tadını çıkaramadan bitiverecektir.
o günlerde hislerimi yorumlamak, bulanık suyun içindeki bir balığın cinsini söylemekten farksızdı benim için. ama şimdi balığı elime aldım, görüyorum.
hayalperest olmanın en güzel yanı, içinde gizlediği belirsizliktir. doğru bilgiler asla yakışmaz ve zarar verir hikâyenize. kural şudur: kurgulayacak ama kurcalamayacaksın. bu kez de pek çok kez olduğu gibi, birileri burnunu hikâyeye sokup büyüsünü silivermişti.
bir savaşın orta yerinde duran, kimden yana olacağını bilemeyen, böylece hep yenilenin yanında bırakılıp, işin kötüsü, bunun nedenini de anlamayan korkak bir tarafsız değildim artık. başkaları benim hiç bilmediğim yerlerde zaferin tadını çıkarırken, ben kaybedenlerin cesetleriyle doku o meydanda bir başıma kalmayacaktım bundan böyle, yeterince ölü gömmüştüm.
kaçamıyor, saklanamıyor, her biten günün sonunda biraz daha ufalanıp yok oluyordum.
kalın kabuğunun altında yaşayan bir canlı gibi, eğer her şey olanca acılığıyla dile gelirse, kabuğumuz sökülüp alınırmışçasına, karunmasız ve çıplak hissediyorduk kendimizi.
sonunda fırtınadan kurtulduğunu sanan, ama üzerinde derin bir nefes aldığı sakin denizin balinanın mide suyu olduğunu bilmeyen o masal kahramanı kadar gülünç olduğumun da farkındayımdır bir yandan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir