İçeriğe geç

Gökyokuş Kitap Alıntıları – Can Yücel

Can Yücel kitaplarından Gökyokuş kitap alıntıları sizlerle…

Gökyokuş Kitap Alıntıları

Elleri arkasında yürüyordu kumsal boyunca
Düşünceli düşünceli
Memleketi nasıl kurtarayım diye
Ölmek için
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Ben bir aşk değirmeniyim
Şiirler öğütürüm Ayça Parkı’nda
Çocukları havada fır döndürürüm kollarımla
Paydostan sonra Donkişot’u görürüm rüyalarımda
Ne ömür şeymiş bu benim ömrüm!
Bulutlar ki pâre pâre bulutlar
Kimi kısa, kimi uzun umutlarla unutlar
Baksana baharlar yağıyor üstümüze ağaçlardan
Ben şiiri ciddiye almıyorum ki zaten, yeter ki şiir beni ciddiye alsın!
Baksana baharlar yağıyor üstümüze ağaçlardan
Bahara durmuş badem ağaçlarıdır acılar.
Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzelliği tarif için.
Kendimi hep erteledim.
Herkesi mutlu etmek zorundayım sandım.
Benimde mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer
İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşırmış.
Davacı zengin, davalı yoksulsa; zenginden yana işler yasa. Davacı yoksul, davalı zenginse; davalıda kalır yine nizamlı arsa. Davacı da davalı da zenginse davada; özür diler çekilir aradan kadı. Davacı da davalı da yoksulsa, bak sade o zaman işte yerin bulur hak.
Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzelliği tarif için
Bu şehirde ölmek yeni bir şey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Hamlet’in tiradı başlamadan bitti:
Bundan böyle to be or not to be
Not to be or not to be
Sürgünlerde bir sürgün görünce önünde eğil!
Bahara durmuş badem ağaçlarıdır acılar
Ağaran o dağlar ki yarın yeşilden de yeşil
Sevinçten oynatacak tahtası eksik tahtacılar
Halk içinde mûteber bir nesne yok sıhhat gibi
Olmaya cihanda devlet bir devlet devlet gibi
Güya bir rüyaymış
bu rüya.
Ayışığına baksana
Baharlar içinden
Amma güzel ayışığı
İTİRAZA İTİRAZIM VAR.
___ ESTETİK__
Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzeliği tarif için
Türkiye’de en çok basılan kitap
Ne Yaşar
Ne Aziz
Ne Kur’ân-ı Kerim Türkiye’de en çok basılan eser
Sansürdür, kardeşim, Sansür!
Sayısını ben de unuttum baksana,
Bu son, derken, bu son,
BU SON
Kimbilir kaçıncı baskısı!..
Kendimi hep erteledim.
Herkesi mutlu etmek zorundayım sandım.
Benimde mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer
İnsan bir nisandır
Mayıs girdi miydi dönür,
Kırkikindi yağmurlarıyla
Yüksek Mimardan geçilmeyen bu ülkede
Yüksek olmayan mimar
Bir tek Mimar Sinan var diyordum
Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak

Hani nerde o İstanbul?
Nassı koymuşlar ki ona,
İstanbul’u kodunsa bul!
Bakmayın ufak-tefekliğine
Yılanın en amansızıdır yılancık
Eee, hercai-menevşenin kalbi bile
Sittin-sene hep aynı avluda atmaz ki
Ölüm bu ara çok oldun sen
Ortalığı kırıp geçirdin
Dostlara taktın, gençlere taktın kancayı
Kendim için söylemiyorum, yanlış anlama, bak!
Nasıl olsa benim miyadım doldu,
Ama sen de bokunu çıkarma işin!
Bir süre ara ver bu işgüzarlığa!
Tek dur biraz!
Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzelliği tarif için
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük marifet!
Hamlet’in tiradı başlamadan bitti:
Bundan böyle to be or not to be
Not to be or not to be
Aferin Şogun
Çok iyi konuştun
Anlasam da anlamasam da
Anlayıp onaylamasam da
Aferin Şogun
Çok iyi konuştun
Ah İstanbul ah.
Sen bugünleri de mi görecektin.
Onca saltanatdan sonra
Müflis bir bankaya mı dönecektin.
Olduğun gibi görünme!
Göründüğün gibi olma!
Hazreti Mevlâna’nın türbesine
koşan muhteremlere baksana!
Ne mi olacak önümüzdeki on yılda?
Onu bilmeyecek ne var!
Bir bok olmayacak elbet! dedi.
Şiir bir çalar-saattir
Dakik
Tam zamanında çalan.
Zırvasız
Ve zartasız, zurtasız . . .
Elele tutuşmuşuk
İki küçük çocukmuşuk
Diz dize oturmuşuk
Birbirimize sokulmuşuk
İki küçük çocukmuşuk
Sevince kıran girmiş bu yerde
Karada, havada ve denizde
Toprak olmayacak dünyada bu aşk
Ben ayak-türabın oldukça senin
İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşırmış.
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Türkiye’de en çok basılan kitap
Ne Yaşar
Ne Aziz
Ne kur’ân-ı Kerim
Türkiye’de en çok basılan eser
Sansürdür, kardeşim, Sansür!
Sayısını ben de unuttum baksana,
Bu son, derken,bu son,
BU SON
Kimbilir kaçıncı baskısı
Tükenmez kalemini kaybetsen, ağlamaz mısın?
Ne ömür şeymiş bu benim ömrüm!
Ölmeden az önce Ecel’e demiş ki Nâzım:
İyi ki geldin,ahbap,ben öfkeme döneceğim
Bu şehirde ölmek yeni bir şey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Zaten şiir denen nesne, eski bir an’aneyle, doğan çocuğun kulağına ezan makamıyla isminin üflenmesidir.
Türkiye’de en çok basılan kitap
Ne Yaşar
Ne Aziz
Ne Kur’an-ı Kerim
Türkiye’de en çok basılan eser
Sansürdür, kardeşim, Sansür!
Sayısını ben de unuttum baksana,
Bu son, derken, bu son,
Bu SON
Kimbilir kaçıncı baskısı!..
Sürgünlerden bir sürgün görünce önünde eğil
Bahara durmuş badem ağaçlarıdır acılar
Ağaran o dağlar ki yarın yeşilden de yeşil
Sevinçten oynatacak tahtası eksik tahtacılar
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Ölmeden az önce Ecel’e demiş ki Nâzım:
İy’ki geldin, ahbap, ben öfkeme döneceğim.
Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzelliği tarif için
Bu şehirde ölmek yeni bi şey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet
Benden önce de vardı, benden sonra da tufan
Yaşamak ölünmez ki yaşamayı yaşamaktan
Ben ki hecinlerle Hendek ma’beresinde
Cingöz bilyelerimi cepten düşürdüm
Böylece de bu şiir defterini dürdüm

Ne ömür şeymiş benim ömrüm!

Dünyada dünya var
Ben, varım diye
O halde dünya var
Ben yoğum diye
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Birimiz VE
Birimiz VEYA
Güya bir rüyaymış
bu rüya.
Sen, dedi gözlerini yumruğuyla silip
Tükenmez kalemini kaybetsen, ağlamaz mısın?
Ölmeden az önce Ecel’e demiş ki Nâzım:
İy’ki geldin, ahbap, ben öfkeme döneceğim.
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
Türkiye’de en çok basılan kitap
Ne Yaşar
Ne Aziz
Ne Kur’an-ı Kerim
Türkiye’de en çok basılan eser
Sansürdür, kardeşim, Sansür!
Sayısını ben de unuttum baksana,
Bu son, derken, bu son,
Bu SON
Kimbilir kaçıncı baskısı!..
İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşırmış.
Bu şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!
BÜYÜK SÖZÜ TUTMA!

Olduğun gibi görünme! Göründüğün gibi olma!

Hazreti Mevlâna’nın türbesine koşan muhteremlere baksana!

GÜYA
Elele tutuşmuşuk
İki küçük çocukmuşuk
Kışmış hava
Mışıl mışıl üşümekten
Başıbüyük’te
Bir beştaşın dibine
Dizdize oturmuşuk
Birbirimize sokulmuşuk
İki küçük çocukmuşuk
Birimiz VE
Birimiz VEYA
Güya bir rüyaymış
bu rüya
Ve sade ardına değil, önüne de bakmadan gitti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir