İçeriğe geç

Gizli Şedevr Kitap Alıntıları – Honore de Balzac

Honore de Balzac kitaplarından Gizli Şedevr kitap alıntıları sizlerle…

Gizli Şedevr Kitap Alıntıları

Sanatın görevi, doğayı kopyalamak değil, dışavurmaktır!
Başarı alışkanlığı kuşkuyu azaltır, utangaçlıksa bir kuşkudan başka bir şey değildir belki.
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılardan kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka birşey olmadığını anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
Ressam ancak elinde fırçalarıyla düşünür.
Sanatın görevi, doğayı kopyalamak değil, dışavurmaktır!
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bi heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
Bakın, fazla bilgi de, tıpkı bilgisizlik gibi, gelip bir olumsuzluğa dayanıyor.
Ah, aşk bir gizemdir, yalnızca gönüllerin dibinde yaşayabilir ve bir erkek, isterse en yakın arkadaşına: ‘işte benim sevdiğim!’ dediğinde, her şey bitmiş demektir.
Ah Mabuse! diye ekledi tuhaf ihtiyar.
Meğer sen bir hırsızmıșsın, yaşamı da yanında alıp götürmüşsün!..
Ressam ancak elinde fırçalarıyla düşünür.
Öldür beni! Bundan sonra seni sevmek, benim için alçaklık olur; çünkü seni küçümsüyorum. Sana hayranım ve tüylerimi ürpertiyorsun. Seni seviyorum ve sanırım daha şimdiden senden nefret ediyorum!
Ah, aşk bir gizemdir, yalnızca gönüllerin dibinde yaşayabilir ve bir erkek, isterse en yakın arkadaşına: İşte benim sevdiğim! dediğinde, her şey bitmiş demektir.
Ama bil ki bu beni bitirir! Ah! Senin için kendimden vazgeçmek, ne güzel şey!
Çizgi, ışığın nesneler üstündeki etkisini vermek için insanoğlunun bulduğu bir yöntemdir; ama doğada çizgi yoktur, orada her şey doludur.
Genç adam, o tabloya fazla bakmayın, umutsuzluğa kapılırsınız.
Sanatın görevi, doğayı kopyalamak değil, dışavurmaktır! Sen sıradan bir kopyacı değil, bir ozansın!
Ah, aşk bir gizemdir, yalnızca gönüllerin dibinde yaşayabilir
Umutlarının sonsuzluğuyla olanaklarının cılızlığını karşılaştırdığında, ağırbaşlı ve güçlü yüzündeki sevinç belirtisi silindi.
Meğer sen bir hırsızmışsın, yaşamı da yanında alıp götürmüşsün
Amaca ulaşmadan önce daha nice kalem tüketmeniz, nice bez boyamanız gerek!
Sanatın görevi, doğayı kopyalamak değil, dışa vurmaktır!
Seni seviyorum ve sanırım daha şimdiden senden nifret ediyorum!
Şiirler ve kadınlar, ancak sevgililerine çıplak görünürler!
Sana hayranım ve tüylerimi ürpertiyorsun. Seni seviyorum ve sanırım daha şimdiden senden nefret ediyorum!
yürürken yalnızca yürümüşüm. Hiçbir şey üretmemişim’!
dünyanın tüm başyapıtlarına değmez mi bu kız!
Ben yanıldım. Benim asıl işim seni sevmek. Ressam değil aşığım ben.
Tepeden tırnağa incelik, tepeden tırnağa güzellik kesilmişti; ilkbahar gibi göz alıcıydı, kadınlığım tüm güzellikleriyle bezeliydi ve onları yüce bir ruhun ışığıyla aydınlatıyordu.
Uygulama ve gözlem ressamın her şeyidir ve düşünceyle şiir, fırçalarla kavgaya tutuştuğunda, kuşkuya dayanır insan.
nerededir şu eskilerin bulunmaz Venüs’ü; o hep aradığımız ve orada burada yalnızca parçalarına rastladığımız o güzelliğin canlısı nerede bulunur? O tanrısal, eksiksiz yaratığı, kısacası o ülküyü bir an olsun görebilmek için tüm servetimi verirdim ben!
Ah! Doğa! Doğa! Kaçmaya kalkıştığında kim yakalayabilmiştir seni!
Meğer sen bir hırsızmışsın, yaşamı da yanında alıp götürmüşsün!
Remsinizde yaşamın görüntüsü var; ama ondan taşan şey, zarfın üstünde uçuşan o bulutsu, o ne idüğü belirsiz, belki ruhun ta kendisi olan şeyi dışavuramıyorsunuz; Tiziano’nun ve Raphaello’nun yakaladığı o yaşam çiçeğini tutamamışsınız.
Şurada bir kadın var, şurada bir yontu, az ötede bir ceset. Senin yaratın tamamlanmamış.
Rembrandt’ın bir tuvali, çerçevesinden çıkmış, kendine özgü o karanlı atmosfer içinde sessizce yürüyordu sanki.
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretinde bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
Bu olağanüstü metni ilk kez okuyacakları kıskanıyorum!
Paris böyledir işte; bu büyülü kentte gerçek ve kurgu kişilerle hayaletler, aynı sokaklarda, aynı evlerde dolaşıp birbirlerinin düşlerine girerler.
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
Söz dizimini eksiksiz bilmek, dil hataları yapmamak büyük bir şair olmaya yetmez!
Siz kadınlarınızı güzel bir tenle giydiriyor, dökümlü kumaşlara benzer güzel saçlarla süslüyorsunuz ama dinginliği ya da tutkuyu doğuran ve özel belirtileriyle bizi etkileyen kandan eser yok resminizde!
Başarı alışkanlığı kuşkuyu azaltır; utangaçlıksa bir kuşkudan başka bir şey değildir belki.
“Ressamların düşünecek zamanı yoktur, tabi ellerinde fırça olmadığı sürece.”
Aşkın yemişleri çabuk geçer, sanatınkilerse ölümsüzdür.
Şiirler ve kadınlar, ancak sevgililerine çıplak görünürler!
..fazla bilgi de tıpkı bilgisizlik gibi, gelip bir olumsuzluğa dayanıyor.
güzellik şakaya gelmez, zor bir şeydir, kendini kolay ele vermez; uygun zamanı beklemek gerekir. teslim olmaya zorlamak için sıkıştırmak, sıkıca sarılmak gerekir.
yürürken yalnızca yürümüşüm. Hiçbir şey üretmemişim!
Tıpkı cehalet gibi fazla bilginin sonu da inkâra varıyor.
Görsel etkiler! Görsel etkiler! Onlar hayatın kendisi değil, arızalarıdır.
Başarı alışkanlığı kuşkuyu azaltır; utangaçlıksa bir kuşkudan başka bir şey değildir belki.
Umutlarının sonsuzluğu ile olanaklarının cılızlığını karşılaştırdığında ağırbaşlı ve güçlü yüzündeki sevinç belirtisi silindi.
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
Fazla bilgi de tıpkı bilgisizlik gibi, gelip bir olumsuzluğa dayanıyor.
Meğer sen hırsızmışsın, yaşamı da yanında alıp götürmüşsün.
Bütün insan duygularında, bir mutluluk anı, şan şöhret yalan olup çıkana kadar azalarak devam eden soylu bir coşkunun doğurduğu narin bir çiçek vardır.
Aşkın meyveleri çabuk geçer, sanatın meyveleri ölümsüzdür
Sanatın görevi doğayı kopya etmek değil anlamaktır.
‘Öldür beni! dedi kız.’
yaşamla ölüm her ayrıntıda savaşıyor
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır; soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar.
O tabloya fazla bakmayın, umutsuzluğa kapılırsınız.
Güzellik şakaya gelmez, zor bir şeydir, kendini kolay ele vermez; uygun zamanını beklemek gerekir, teslim olmaya zorlamak için sıkıştırmak, sıkıca sarılmak gerekir.
Biçim, masaldaki Proteus’dan çok daha ele geçmez ve değişken Proteus’dur; ancak uzun kavgalar sonucunda gerçek yüzüyle görünmeye zorlayabilirsiniz onu.
Başarı alışkanlığı kuşkuyu azaltır ; utangaçlıksa bir kuşkudan başka bir şey değildir belki.
Sanatın görevi, doğayı kopyalamak değil, dışavurmaktır.
”Tüm insan duygularının başlangıcında bir çiçek vardır.Soylu bir heyecandan doğan bir çiçektir bu ve mutluluğun anılarda kaldığı, şöhretin de bir yalandan başka bir şey olmadığının anlaşıldığı günlere dek yavaş yavaş solar. ”
Bizim işimiz; nesnelerin ve varlıkların düşüncesini, ruhunu, çehresini ele geçirmektir.
Sanatın görevi doğayı kopyalamak değil dışa vurmaktır, dedi. Sen bir kopyacı değil bir ozansın.
Öldür beni ! dedi kız. Bundan sonra seni sevmek, benim için alçaklık olur; çünkü seni küçümsüyorum. Sana hayranım ve tüylerimi ürpertiyorsun. Seni seviyorum ve sanırım daha şimdiden senden nefret ediyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir