İçeriğe geç

Girl with a Pearl Earring Kitap Alıntıları – Tracy Chevalier

Tracy Chevalier kitaplarından Girl with a Pearl Earring kitap alıntıları sizlerle…

Girl with a Pearl Earring Kitap Alıntıları

Evet, yaşam bir aldatmaca.
Yalnızca hırsızlar ve çocuklar koşar.
.
Çok sakin ve sessizsin, hiç söylemiyorsun. Ama senin içinde bir şeyler var. Bazen onları görüyorum, gözlerinde saklanıyorlar.

“ , yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.”
Benim erkek ve kız kardeşime baktığım gibi, o da kız kardeşlerine bakmıştı. Bu da bir kızı, değişimler karşısında ihtiyatlı olmaya zorluyordu.
“Katolik ya da Protestan olan resim değildir,” dedi. “ Bunu belirleyen, resme bakan insanlar ve bu insanların resimden bekledikleridir. Bir kilisedeki resim, karanlıkta yanan bir mum gibidir -onu daha iyi görmek için kullanırız. Bizimle Tanrı arasında bir köprüdür. Ama bu, Katolik ya da Protestan bir mum değilidir. Yalnızca bir mumdur.”
“Yalnız,” dedi, on yaşındaki bir kız için hüzünlü bir sözcük.
Biz, Tanrı’yı görmek için bu(resim) gibi şeylere gerek duymayız. Onun sözlerine sahibiz ve bu da yeterli..
Bana sanki beni görmüyormuş gibi bakıyordu, başka birini görüyor gibiydi ya da başka bir şeyi – sanki bir resme bakıyordu.
Griet, dedi alçak bir sesle. Söylediği tek şey buydu. Gözlerim, yanaklarımdan süzülmeyen yaşlarla doldu. Artık anlamıştım.

Benim resmimi yapacaktı.

“Bilmek istiyordum, ama bilmediğim sürece de umut edebiliyordum.”
“Evet, yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.”
“Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.”
.
Çok sakin ve sessizsin, asla söylemiyorsun. Ama içinde bir şeyler var. Bazen onları gözlerinde saklanırken görüyorum.

.

Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaşam bir aldatmaca Eğer yeteri kadar uzun yasarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun .
.
.. Yalnızca hırsızlar ve çocuklar koşar.
“Yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.”
“Yalnızca hırsızlar ve çocuklar koşar.”
“Bana, sanki beni görmüyormuş gibi bakıyordu, başka birini görüyor gibiydi, ya da başka bir şeyi – sanki bir resme bakıyordu.”
“Gözleri, bir çiçeğe konan kelebek gibi benim üzerimde durdu.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
temizlemek için yaralarını yalayan, ama onları daha da derinleştiren bir köpek gibiydim.
”yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.”
Onu gördüğümde olduğum yerde donakalıyor, göğsüm sıkışıyor ve soluk alamıyordum.
Gözlerinde pişmanlık görür gibi oldum.
O mantoyu giymek ve inci kolyeyi takmak istiyordum. Bu kadının resmini yapan adamı tanımak istiyordum.
Evdeyken annemle, Anges’le ya da Frans’la gülebiliyordum. Burada birlikte gülebileceğim biri yoktu.
Bohçam tok bir ses çıkararak yere düştü. Kendimi, meyvesini yitiren bir elma ağacı gibi hissettim.
Yanımda olduğunda soğuğa o kadar aldırmıyordum. Bana yakın durduğunda, bedenindeki sıcağı hissedebiliyordum.
Elini ellerimin üzerine koydu. Dokunuşunun bende yarattığı şokla elimden düşen taş masanın üzerinde yuvarlanarak yere düştü.
Temizlemek için yaralarını yalayan, ama onları daha da derinleştiren bir köpek gibiydim.
Gözlerinin içine baktım ve orada iyiylik gördüm. Ama korktuğum şeyi de gördüm -beklenti.
Onun söylediklerini anladığımı düşünmesini her şeyden çok istiyordum.
Çok fazla olmasa da, elimdeki parayı anneme vermekten gurur duydum. Ne de olsa çalışmamın amacı buydu.
Kendimi onun tatlı görünümüne kaptırdığımı hissettim, ama ona güvenemeyeceğimi de biliyordum.
eğer bu bir sınavsa, bu sınavdan geçmek zorundaydım.
Bir oda, içindeki eşyaları oynatmadan nasıl temizlenir?
Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Bana, sanki beni görmüyormuş gibi bakıyordu, başka birini görüyor gibiydi, ya da başka bir şeyi – sanki bir resme bakıyordu
Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Gözlerinin içine baktım ve orada iyilik gördüm. Ama korktuğum şeyi de gördüm; beklenti
İyi talihimize şükretmediğimiz için Tanrı biz cezalandırdı, diyordu. Bunu unutmamalıyız.
Öteki resim için, her defasında bir ya da iki saat olmak üzere, haftada üç ya da dört kez poz veriyordum. Bu, haftanın en sevdiğim zamanıydı, gözlerini saatlerce üzerimden ayırmıyordu.
Yanımda olduğunda soğuğa o kadar da aldırmıyordum. Bana yakın durduğunda, bedenindeki sıcaklığı hissedebiliyordum
Çok fazla olmasa da, elimdeki parayı anneme verirken gurur duydum
Bana yeniden omzunun üzerinden bak.
“Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim. “
Gözleri, bir çiçeğe konan kelebek gibi benim üzerimde durdu.
Ressam Vermeer öldü.
Bir hizmetçinin beli her zaman ağrırdı. Bu bir hizmetçinin yaşamıydı.
Huzursuz bir evdi ve beni de huzursuz yapıyordu.
Kendimi her zamankinden daha yalnız hissediyordum.
Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Belki de mücevherler kutunuzdadır.
Benimle az konuşurdu. Sessiz bir adamdı. Ben de konuşmazdım. Dışarıdaki aydınlığın pencereden süzüldüğü o anlar huzur doluydu. İşimiz bittiğinde birbirimizin ellerine su döker ve temizlenirdik.
Ziyafetten sonra kış bastırdı, ev soğuk ve cansız bir hale geldi.
İki adam arasında kalmıştım. Bu hoş bir duygu değildi.
İyi talihimize şükretmediğimiz için Tanrı biz cezalandırdı, diyordu. Bunu unutmamalıyız.
Yalnızca hırsızlar ve çocuklar koşar.
O mantoyu giymek ve inci kolyeyi takmak istiyordum. Bu kadının resmini yapan adamı tanımak istiyordum.
Evdeyken annemle, Anges’le ya da Frans’la gülebiliyordum. Burada birlikte gülebileceğim biri yoktu.
Bohçam tok bir ses çıkararak yere düştü. Kendimi, meyvesini yitiren bir elma ağacı gibi hissettim.
Evet, yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.
Sanki, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şey bekler gibiydim.
Fakat bazen, dünyayı yalnızca görmek istediği gibi görüyor, olduğu gibi değil. Kendi savunduğu görüşün başkalarını nasıl etkileyeceğine aldırmaz.
Bana, sanki beni görmüyormuş gibi bakıyordu, başka birini görüyor gibiydi, ya da başka bir şeyi – sanki bir resme bakıyordu.
Bilmek istiyordum, ama bilmediğim sürece de umut edebiliyordum.
Kendinden utanmalısın, dedim öfkeyle. Üzüntü içinde olan insanlardan yararlanmayı nasıl düşünebilirsin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir