İçeriğe geç

Geniş Zamanlar Kitap Alıntıları – Ayşe Kulin

Ayşe Kulin kitaplarından Geniş Zamanlar kitap alıntıları sizlerle…

Geniş Zamanlar Kitap Alıntıları

Kız çocuklarının yok sayıldığı bir dünya hayal etmeye çalışmış, becerememiştim
Birden şunu öğreniyorsun; güzellik diye bir kavram yok sadece gençlik var. Genç değilsen, güzel de değilsin. Genç değilsen, yoksun. Elliyi geçtikten sonra, kimse seni görmüyor, duymuyor, fark etmiyor
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır budaklanır içinden taşar Sakın yalan söyleme.
Bu alına yazılanı, hiçbir gurşun sökemez.
Avare gençliğim benim, her gelene kul köle
Ve şan olsun diye, sunduğum ölesiye.
Verlaine
Avare gençliğim benim, her gelene kul köle
Ve şan olsun diye sunduğum ölesiye
Bizim evde tabu olan konular vardı. Anneannemin yanında yaştan, paradan ve ölümden söz edilmezdi. On beş yaşının üstünde birine kaç yaşındasın diye sormak ayıptı. Kaç para kazanıldığı da sorulmazdı kimseye, para lafı hepten ayıptı. Ölüm, uğursuzluklar çağrıştıran, mutsuz bir kelimeydi, yasaktı. Büyüklerin yanında cinsellikten, aşktan konuşmak ayıptı. Aynı konuları küçüklerin yanında konuşmak da ayıptı.
Bir kişi kanser olurdu.
Bir kişi korkardı.
Bir kişi öderdi bunun vebalini.

Diğerleri seyirciydiler. Diğerleri üzülebilirdi, paylaşabilirdi, yardımcı olabilirdi. Ama, kanser ve korku. O dipsiz kuyu gibi karanlık ve derin korku tek bir kişinindi. Tek kişinin.

Ruhumun öldüğünü unutuyordum. Ruhu ölmüş biri, sevmeyi becerebilir miydi? Ancak, bunca yıldır sevmeye alıştığından, alışkanlıklar da insanda yer ettiği için, seviyor zannedebilirdi belki.
Ne demişti hocası, şeytan her kılığa bürünebilirdi kanına girmek için. illa da bir kadın olması şart değildi şeytanın.
Cehennem de böyle olmalıydı; dar, dumanlı, sıkıntılı ve korkunç acı veren.
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır budaklanır içinden taşar Sakın yalan söyleme.
Bu dünyada eşini aldatmayan ne bir kadın ne de bir erkek vardır. Fiilen olmasa bile, hayallerinde mutlaka sevişir insanlar başka biriyle. Bu işi büyütme. Lütfen.
Saf Zehra! Gecekondu çevresinin dışındaki kadınların hırpalanmadığını zannetmişti hep. Benim sosyal sınıfımdaki hemcinslerinin her zaman bakımlı, alımlı ve mutlu olduklarını sanıyor, öykünüp duruyordu bizim gibilere. Anası içinse, kadın doğuştan kısmetsizdi, kural olarak.

İster zengin, ister fakir olsun, garı kısmının gaderi değişmez, dedim ama, anlatamadım,

Yanan şömineler bana hep, mutlu olduğumu sandığım bir evde, beni sevdiğini sandığım bir kocayla geçen yıllarımı anımsatır. Boşa geçen, kadir bilmez bir erkeğe akıttığım gençlik yıllarımı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Kader, insanın değiştiremeyeceği bir olgu değildir,”
“Avare gençliğim benim, her gelene kul köle

Ve şan olsun diye, sunduğum ölesiye.”

“Gözyaşları, kalın pudralarının üzerinde sıra sıra yollar çiziyordu, çok uzun yaşamış ve çok acı görmüş iki kadının. Birbirlerinin ellerini tutmuşlardı sımsıkı, teselli vermek ister gibi. inceliklerle bezenmiş, zevkli, nazik, hoş bir çağda yaşarken, ihtilaller ve savaşlarla savrularak, kaba, hoyrat dünyaya düşüvermiş iki yaşlı su perisiydiler ”
“Tanrım, ne korkunç şeydi yalnızlık. Ne amansız bir düşmanıydı yaşlılığın!”
“Bir süre sonra gözyaşları akamaz olur, insanın içi de dışı da kururmuş. İstese de ağlayamazmış artık.”
Nereye? dedi şoför. Sahi, nereye gidiyordum ben? Acıya gidiyordum. Neden yalnızdım?
Yalnızdım, çünkü acı sadece tek kişilikti. Korku tek kişilikti.
“Birden şunu öğreniyorsun; güzellik diye bir kavram yok, sadece gençlik var. Genç değilsen güzel de değilsin. Genç değilsen, yoksun.”
Zaman en büyük ilaçtır.
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır budaklanır içinden taşar
Kendini kitaba vermiş diyorlar. Ne olurmuş verdiyse? Kitapsızlardan daha iyi değil mi?
Avare gençliğim benim, her gelene kul köle
Ve şan olsun diye, sunduğum ölesiye.
Ruhu ölmüş biri, sevmeyi becerebilir miydi?
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır budaklanır içinden taşar
Bana, Kızları çocuktan saymazlar bizim oralarda, demişti Zeyno, bir keresinde. Kız çocuklarının yok sayıldığı bir dünyayı hayal etmeye çalışmış becerememiştim.
Zaman en büyük ilaçtır.
Geçtiği her şeyi öpüyor zaman
Tanrım ne korkunç şeydi yalnızlık. Ne amansız bir düşmanıydı yaşlılığın!.
Kötü bir haber vermek, ne kadar da zormuş meğer
Güzellik diye bir kavram yok, sadece gençlik var !
Gönlünü ferah tutamuyorsan onlara karşı, hepsini kara çarşafa soksam da sen yine günaha girersin. Günah onların saçlarında değil senin yüreğindedir
Onları onaylamak, onlarla mücadele etmekten daha kolay.
Bu dünyada eşini aldatmayan ne bir kadın ne de bir erkek vardır.
Bir ağladın ,bir güldün sarhoş oldun..
Taze bir gül kadar, bütündür solmuş bir gül, dalından koparılmış bahçeler hatırlatır.
Yaşamın kurgusunun çözüldüğü yerde yiteceğiz, o anda,bomboş bir sesle.
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır, budaklanır içinden taşar
Bir süre sonra gözyaşları akmaz olur, insanın içi de dışı da kururmuş. İstese de ağlayamazmış artık. Bende öğrendim, iyi biliyorum artık.
Oysa hiç hafiflemedi yüreğimdeki suçluluk duygusu
Ben kocamaaaan bir ‘acı’yım artık. Mücerret, gözle görünür, elle tutulur bir ‘acı’yım.
Sen nereden bilebilirsin ki benim ruh halimi! Ben bu hale gelene kadar nerelerden geçtim, ne bilirsin sen
“Gönlünü ferah tutamıyorsan onlara karşı,hepsini kara çarşafa soksam da sen yine günaha girersin.Günah onların saçlarında değil,senin yüreğindedir. Sen sevabı da günahı da yüreğinde ara.”
Geçmişten kalan sayısız resim geçiyor gözümün önünden
Gönlünü ferah tutamıyorsan onlara karşı, hepsini kara çarşafa soksam da sen yine günaha girersin.Günah onların saçlarında değil,senin yüreğindedir..
Bir süre sonra gözyaşları akamaz olur,insanın içi de dışı da kururmuş.
İstese de ağlayamazmış artık
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür,dallanır budaklanır içinden taşar
Sakın yalan söyleme.
Avare gençliğim benim,her gelene kul köle
Ve şan olsun diye,sunduğum ölesiye.
Kader,insanın değiştiremeyeceği bir olgu değildir.
Kader, insanın değiştiremeyeceği bir olgu değildir.
Kader,insanın değiştiremeyeceği bir olgu değildir.
Bana, Kızları çocuktan saymazlar bizim oralarda, demişti Zeyno, bir keresinde. Kız çocuklarının yok sayıldığı bir dünya hayal etmeye çalışmış, becerememiştim
Gönlünü ferah tutamıyorsan onlara karşı, hepsini kara çarşafa soksam da sen yine günaha girersin. Günah onların saçlarında değil, senin yüreğindedir
Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır budaklanır içinden taşar Sakın yalan söyleme.
Avare gençliğim benim, her gelene kul köle Ve şan olsun diye, sunduğum ölesiye.
Bir süre sonra gözyaşları akamaz olur, insanın içi de dışı da kururmuş. İstese de ağlayamazmış artık.
Geçmişten kalan sayısız resim geçiyor gözümün önünden
Doğum ve ölüm,herbirimize eşit mesafede duruyordu ve hepimizin nasibiydi.
Bu dünyada eşini aldatmaya ne bir erkek ne de bir kadın vardır. Fiilen olmasa bile, hayallerinde mutlaka sevişir insanlar başka biriyle.
Avare gençliğim benim, her gelene kul köle
Ve şan olsun diye, sunduğum ölesiye.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir