İçeriğe geç

Gençlik Yılları Kitap Alıntıları – Lev Tolstoy

Lev Tolstoy kitaplarından Gençlik Yılları kitap alıntıları sizlerle…

Gençlik Yılları Kitap Alıntıları

“… sanki uçsuz bucaksız boşluğun her yerini kendisiyle dolduran ay ve ben, insanlara özgü bütün sığ, zavallı tutkularla küçülmüş, ama aşkın uçsuz bucaksız gücüne sahip zavallı bir solucan olan ben… Bana öyle geliyordu ki, bu anlarda sanki doğa, ay ve ben, hepimiz bir ve aynıydık.”
Ben sevdiğim zaman duygularımı ne övgü, ne de sövgü değiştirebilir..
-kendi istediğin gibi yaşa ve kimsenin çaldığı havayı oynama, en iyisi budur.
Bana güzel, hoş sözler söyleyen insanları sevdiğimi sanıyorum, ama iyice düşündüğüm de onlarla aramda gerçek bir bağlılığın olmadığını görüyorum..
İlk gençliğimizde yalnızca tutkuyla severiz, bu yüzden de yalnızca kusursuz insanları severiz..
İnsan soyunu zengin-fakir, iyi-kötü, asker-sivil, akıllı-aptal gibi pek çok bölüme ayırmak mümkündür, ama her insanın tanıdığı her yeni insanı farkında olmadan yerleştirdiği ve kesinlikle sevdiği bir ana bölüm vardır..
“Tıpkı kuruntulu bir insanın tıp kitabı okurken olası bütün hastalıkların belirtilerini kendisinde görmesi gibi, ben de romanlarda anlatılan tüm tutkuları ve bütün karakterlerle, romanın her kahramanıyla, kötü adamlarıyla bir benzerlik görüyordum kendimde.”
“Her konu, aynı kavrayışa sahip iki insanın gözüne daha çok aynı gülünç ya da güzel, ya da çirkin, pis yönüyle çarpar. Bu ortak kavrayışı kolaylaştırmak için bir gruptan veya aileden insanların arasında kendine özgü bir dil, kendine özgü deyimler, hatta başkaları için var olmayan kavrayış farklılıklarını tanımlayan sözcükler oluşur.”
İnsanın kafasını kapının kirişine küt diye vurması, eski ve çok sızlayan bir yaraya belli belirsiz, usulca dokunmak kadar acı vermez genellikle. İşte böyle eski, acı veren bir yara neredeyse her ailede vardır..
Ya gerçekten insanın kötü yönleri iyi yönlerinden daha fazlaydı, ya da insan iyi şeylerden çok kötü şeyleri benimsemeye daha yatkındı..
Dostlarını kendisine karşı her zaman saygılı davrandıkları için değil, yanlışlıkla bile olsa birini bir kez sevince onu sevmekten vazgeçmenin onursuz bir davranış olacağını düşündüğü için dostlarını hayat boyu sevmeye devam eden insanlardandı..
Üç tür insanın gözüne bakmaktan rahatsız olduğumu fark ettim sonra: benden çok daha kötü olanlar, benden çok daha iyi olanlar ve her ikimizin de bildiği bir şeyi karşılıklı olarak birbirimize söylemeye cesaret edemediğimiz kişiler..
İlk gençliğimizde yalnızca tutkuyla severiz, bu yüzden de yalnızca kusursuz insanları severiz.
Neden ruhumda her şey bu kadar güzel, bu kadar açıkken kağıt üzerinde ve düşündüğüm bazı şeyleri hayata geçirmek istediğimde bu kadar çirkin oluyordu?.
Tıpkı kuruntulu bir insanın tıp kitabı okurken olası bütün hastalıkların belirtilerini kendisinde görmesi gibi, ben de romanlarda anlatılan tüm tutkuları ve bütün karakterlerle, romanın her kahramanıylla, kötü adamlarıyla bir benzerlik görüyordum kendimde.
Hoş değil, ama neyse felakette sayılmaz
İnsan her zaman aynı durumda olmaz.İnan ki şu an sıkıntımın ne olduğunu ben de bilmiyorum.
Ama artık o günler geride kaldı, her şey çok daha kötü oldu, biz de daha kötüyüz, doğru değil mi Nicolas?
Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse.
“… geçmişi öfkeyle ortaya çıkaran, parlak bir nokta halindeki bugünü sevdirerek işaret eden, gelecekte iyilik ve mutluluk sözü veren hayırlı, gönül okşayıcı ses! Acaba günün birinde duyulmaz mı olacaksın?”
Benim sevgim sözde değil, eylemdedir.
Ya gerçekten insanın kötü yönleri iyi yönlerinden daha fazlaydı, ya da insan iyi şeylerden çok kötü şeyleri benimsemeye daha yakındı.
Güzelliği sevmek ne aptalca, ne saçma şeydir zaten!
Şu iğrenç para bütün ilişkileri bozuyor!
Neden ruhumda her şey bu kadar güzel, bu kadar açıkken kâğıt üzerinde ve düşündüğüm bazı şeyleri hayata geçirmek istediğimde bu kadar çirkin oluyordu?
Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse.
Şu iğrenç para bütün ilişkileri bozuyor
Her zaman aynı durumda olmak olanaksızdır, canımı sıkan bir şey varsa bile ne olduğunu bende bilmiyorum.
Üç tür insanın gözüne bakmaktan rahatsız olduğumu fark ettim sonra; benden çok daha kötü olanlar, benden çok daha iyi olanlar ve her ikimizin de bildiği bir şeyi karşılıklı olarak birbirimize söylemeye cesaret edemediğimiz kişiler.
Kendi istediğin gibi yaşa ve kimsenin çaldığı havayı oynama, en iyisi budur.
Harika bir kız, pek güzel de değil ama güzelliği sevmek ne aptalca, ne saçma şeydir zaten!
Ama artık o günler geride kaldı, her şey çok daha kötü oldu, biz de daha kötüyüz, doğru değil mi Nicolas?
Hoş değil, ama neyse felakette sayılmaz!
Özgürlüğün farkında olmak ve daha önce sözünü ettiğim ilkbahara özgü bir şeyler bekleme duygusu beni öylesine heyacanlandırıyordu ki, kesinlikle kendime hakim olamıyordum
Benim sevgim sözde değil eylemdedir.
İnsan her zaman aynı durumda olmaz.İnan ki şu an sıkıntımın ne olduğunu ben de bilmiyorum.
Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse.
Beni seviyordu, ben de sevgisinin bir anı için tüm hayatımı feda ediyordum.
Benim için yaşamın tüm güzelliğini ve tüm anlamını oluşturan, onların hiç anlayamayacakları çok fazla incelik vardı.
Anlamadığınız duygularla nasıl olur da alay edersiniz ?
ve yaşamım yine incir çekirdeğini doldurmaz, karmakarışık boş işlerle geçiyordu.
Bir an önce hemen şu anda bambaşka bir insan olmalı, bambaşka bir yaşam sürmeye çalışmalıyım.
Üçüncü duygu, olağanüstü kibirli bir mutluluk umuduydu, bu umut o kadar güçlü ve sağlamdı ki, delilik derecesine varırdı.
Nedendir bilmem ama bence büyük kentte baharın doğduğu bu ilk günlerin etkisi insan ruhu üzerinde daha çok hissedilir, daha güçlüdür, daha az görürsün, ama daha çok hissedersin .
Ey tesellinin kutsal sesi! Gün gelir seni duyamaz olacak mıyım?
..Bana güzel şeyler söyleyen insanları sevdiğimi sanıyorum, ama daha sonra şöyle bir düşününce, bunlarla aramda gerçek bir bağın olmadığını anlıyorum.
Karşıt düşünce:
Hayır, bir insan sevgi duydu mu, onun ne övgüleri, be de yergileri bu duygumu değiştirebilir.
İlk gençliğimizde yalnızca tutkuyla severiz, bu yüzden de yalnızca kusursuz insanları severiz.
Ya gerçekten insanın kötü yönleri iyi yönünden daha fazlaydı, ya da insan iyi şeylerden kötü şeyleri benimsemeye daha yatkındı.
Kendi istediğin gibi yaşa ve kimsenin çaldığın havayı oynama, en iyisi budur.
Neden ruhumda her şey bu kadar güzel, bu kadar açıkken kağıt üzerinde ve düşündüğüm bazı şeyleri hayata geçirmek istediğimde bu kadar çirkin oluyordu?
Ama hayallerin olanaksızlığı ve büyüleyiciliğinin ortak çizgisi dışına her insanın ve her yaşın hayalleri kendine özgü bir karaktere sahiptir.
Bir an önce, hemen şu anda bambaşka bir insan olmalı, bambaşka bir yaşam sürmeye başlamalıyım.
Ya gerçekten insanın kötü yönleri iyi yönlerinden daha fazlaydı, ya da insan iyi şeylerden çok kötü şeyleri benimsemeye daha yatkındı.
Ben sevdiğim zaman duygularımı ne övgü, ne de sövgü değiştirebilir.
İlk gençliğimizde yalnızca tutkuyla severiz, bu yüzden de yalnızca kusursuz insanları severiz.
Beni seviyordu, ben de sevgisinin bir anı için tüm hayatımı feda ediyordum.
Tıpkı kuruntulu bir insanın tıp kitabı okurken olası bütün hastalıkların belirtilerini kendisinde görmesi gibi, ben de romanlarda anlatılan tüm tutkuları ve bütün karakterlerle, romanın her kahramanıylla, kötü adamlarıyla bir benzerlik görüyordum kendimde.
Ya gerçekten insanın kötü yönleri iyi yönlerinden daha fazlaydı, ya da insan iyi şeylerden çok kötü şeyleri benimsemeye daha yatkındı.
Şu iğrenç para bütün ilişkileri bozuyor.
Bir an kendimi insan değil de, önemsenmeyecek bir eşya, bir koltuk ya da bir pencere, eğer insansam da koltuktan ya da pencereden hiç farkı olmayan biri gibi hissettim.
Dmitriy dostlarını kendisine karşı her zaman saygılı davrandıkları için değil, yanlışlıkla bile olsa birini bir kez sevince onu sevmekten vazgeçmenin onursuz bir davranış olacağını düşündüğü için dostlarını hayat boyu sevmeye devam eden insanlardandı.
Dmitriy dostlarını kendisine karşı her zaman saygılı davrandıkları için değil, yanlışlıkla bile olsa birini bir kez sevince onu sevmekten vazgeçmenin onursuz bir davranış olacağını düşündüğü için dostlarını hayat boyu sevmeye devam eden insanlardandı.
“İnsanın kafasını kapının üst kirişine küt diye vurması, eski ve çok sızlayan bir yaraya belli belirsiz, usulca dokumak kadar acı vermez genelde. işte böyle eski, acı veren bir yara nerdeyse her ailede vardır.”
Hayırlı, gönül okşayıcı ses, o günlerden bugünlere yaşamdaki yalanların ve fesatlıkların egemenliğine ruhumun sessizce boyun eğdiği kederli anlarımda kim bilir kaç kez her türlü yalana karşı birdenbire cesaretle başkaldıran, geçmişi öfkeyle ortaya çıkaran, parlak bir nokta halindeki bugünü sevdirerek işaret eden, gelecekte iyilik ve mutluluk sözü veren hayırlı, gönül okşayıcı ses! Acaba günün birinde duyulmaz mı olacaksın?
ilk gençliğimizde yalnızca tutkuyla severiz, bu yüzden de yalnızca kusursuz insanları severiz.
Çocukluktaki tüm korkular, yine köşelerin ve kapıların karanlığında saklanıyordu
Neden ruhumda her şey bu kadar güzel, bu kadar açıkken kağıt üzerinde ve düşündüğüm bazı şeyleri hayata geçirmek istediğimde bu kadar çirkin oluyordu?
Hayallerin olanaksızlığı ve büyüleyiciliğinin ortak çizgisi dışında her insanın ve her yaşın hayalleri kendine özgü bir karaktere sahiptir.
Anlamadığınız duygularla nasıl olur da alay edersiniz?
Benim için yaşamın tüm güzelliğini ve tüm anlamını oluşturan, onların hiç anlayamayacakları çok fazla incelik vardı.
Çocukluktaki tüm korkular, yine köşelerin ve kapıların karanlığında saklanıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir