İçeriğe geç

Gençlerle Baş Başa:Kapitalizm Kitap Alıntıları – Jean Ziegler

Jean Ziegler kitaplarından Gençlerle Baş Başa:Kapitalizm kitap alıntıları sizlerle…

Gençlerle Baş Başa:Kapitalizm Kitap Alıntıları

Şair Pablo Neruda’nın şu sözü umudumu besliyor: Tüm çiçekleri kopartabi­lirler, ama yine de baharın gelmesini asla engelleye­mezler.
insanın insana karşı acımasızlığı içimdeki in­sanlığı öldürüyor.
Che Gu­evara, En güçlü duvarlar bile çatlaklarla yıkılır, demişti.
Bir tencere gibi kaynayan şu dünyanın kapağını açsak, duyulan fer­yatlar yeri göğü ağlatırdı. Çünkü çocukların çektiği sıkıntıların korkunç boyutunu da, onları ezip öğüten gücün ağırlığını da, ne yer ne gök ne de içimizden biri tam olarak ölçebilmiş değil.
Artık insanları köleleştirmek, onlara boyun eğdirmek için makineli tüfeklere, napalm bombala­rına, tanklara gerek yok; günümüzde bunların yerini borçlandırma aldı.
Eşitsizlik, bu dünyada yaşayan insanların büyük çoğunluğu için utanç verici ve aşağılayıcı bir ger­çeklik.
Victor Hugo’nun dediği gibi, Zenginin cenneti, yok­sulun cehenneminden doğar.
Anneler yarını nasıl çıkaracağız endişesi içindeler, çünkü çocuklarını bir gün daha neyle bes­leyeceklerini bilemiyorlar. Babaların gururu incin­miş; aileleri tarafından bile hor görülüyorlar, çünkü daimi işsizliğin kurbanı olduklarından iş bulamıyorlar. Çocuklar sıkıntı ve sefalet içinde büyüyorlar: Çoğu, aile içi şiddet mağduru ve çocuklukları trav­mayla geçiyor. Dünyada 2 milyar insan için -Dünya Bankası’nın aşırı yoksul olarak tanımladığı insan­lar bunlar- özgürlük diye bir şey yok. Onların tek kaygısı hayatta kalabilmek.
Her gün on binlerce çocuğun beslenme yetersizli­ğinden ölmesi; açlık ve açlığa bağlı hastalıklar; tıb­bın uzun süre önce önünü aldığı salgınların tekrar hortlaması ve bütün bunların yanı sıra doğal çev­renin tahribi; toprağın, suyun, denizlerin zehirlen­mesi; ormanların yok oluşu hep kapitalist üretimin sonuçları
Türk şair Nazım Hikmet, “Zincirleri ense kökümüze taktılar.” demiş.
Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.
Dünyanın kapitalist düzenini anlamaya çalışmak gerekir, yamyam bir düzendir bu.
Sermayenin mantığı,çatışmaya, zayıfların ezilmesine,savaşa dayanır.
Tüm çiçekleri kopartabilirler, ama yine de baharın gelmesini asla engelleyemezler.
Pablo Neruda
İnsanın insana karşı acımasızlığı içimdeki insanlığı öldürüyor.
Immanuel Kant
Devrimci, çimin boy verdiğini işitebilmelidir.
Karl Marx
Ütopya küçük adımlarla gerçekleştirilir. Che Guevara, ‘En güçlü duvarlar bile çatlaklarla yıkılır’ demişti.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tamamen farklı bir şeye ulaşma isteği, ütopya bizim içimizdedir. Bizim ütopyamız, davranış şeklimizi belirlerken temel almamız gereken değerlerin ufkudur. [ ] Ütopya müthiş bir tarihsel güçtür. Evet, bir düşü, içimizde yaşayan bir gündüz düşünü, vicdanımızın peşinde koştuğu adaleti, hep arzu ettiğimiz mutlu ve daha adil dünyayı temsil eder.
Neoliberalizm bir fetih silahıdır. Öylesine güçlü bir ekonomik kadercilik ortaya koyar ki karşısındaki bütün direnişler manasız gibi görünür. Neoliberalizm AIDS’e benzer. O da kurbanlarının bağışıklık sistemini yok eder.
Pierre Bourdieu
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir tencere gibi kaynayan şu dünyanın kapağını açsak, duyulan feryatlar yeri göğü ağlatırdı. Çünkü çocukların çektiği sıkıntıların korkunç boyutunu da, onları ezip öğüten gücün ağırlığını da, ne yer ne gök ne de içimizden biri tam olarak ölçebilmiş değil.
Edmond Kaiser
Borcun yükü öncelikle yoksulların sırtındadır.
Artık insanları köleleştirmek, onlara boyun eğdirmek için makineli tüfeklere, napalm bombalarına, tanklara gerek yok; günümüzde bunların yerini borçlandırma aldı.
2014 yılında, dünyanın en zengin 85 milyarderinin malvarlığı, en fakir 3,5 milyar insanın toplam malvarlığına eşitti. Uluslararası Af Örgütü genel sekreteri bu skandalı şöyle özetledi: ‘Tek bir otobüse sığdırabileceğimiz 85 milyarder, insanlığın en fakir yarısının toplam malvarlığı kadar servete sahip.’
Bu gezegende varoluşunu kapitalist sistem belirler. Hem doğa hem de insanlar için ileri derecede toksiktir ve ölümcül tehlike arz eder. Toplumların ayrışması, Batılılar aptallaştırılırken Güneylilerin dize getirilmesi işine gelir.
Avrupa Birliği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’da yaşayan bir kişinin vücuduna gıda maddeleriyle birlikte yılda 5 litre de tarım ilacı giriyor.
Tüketici toplumunun tanrıçası meta yani ticari maldır. Tüketiciler ona ruhlarını satarlar.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Guetamalalı çocuklar hakkındaki son raporunu 2015 yılında yayımladı. O yıl ülkede 10 yaşın altında 112.000 çocuk açlıktan ölmüştü.
Kapitalistler için her türlü toprak reformu bir tehdittir, ‘kutsal’ serbest pazar ekonomisine ve özel mülkiyete kabul edilemez bir saldırı niteliği taşır.
Petrol şirketi Exxon-Mobil’in toplam finansal varlığı Avusturya’nın gayrisafi yurtiçi hasılasından, General Motors’un toplam finansal varlığı Danimarka’nın gayrisafi yurtiçi hasılasından daha yüksek.
Hangi iç savaş bir yanda tüm canileri, diğer yanda tüm o savunmasız kurbanları görmekten daha çok isyan ettirebilir insanı?
Gracchus Babeuf
Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.
Victor Hugo
Dünyada 2 milyar insan için –Dünya Bankası’nın ‘aşırı yoksul’ olarak tanımladığı insanlar bunlar– özgürlük diye bir şey yok. Onların tek kaygısı hayatta kalabilmek.
Tüm çiçekleri kopartabilirler, ama yine de baharın gelmesini asla engelleyemezler.
İnsanın insana karşı acımasızlığı içimdeki insanlığı öldürüyor.
Düşmanı tanımak, düşmanla savaşmak
İnsanları sevmek için, onları baskı altına alarak sindiren ‘şeyden’ şiddetle nefret etmek gerekir.
Victor Hugo’nun da dediği gibi, Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.
“Yemen’de, Güney Sudan’da, Kenya’nın kuzeyinde, Somali’nin güneyinde insanlar ölmeye devam ediyor. On binlerce insan... Senin benim gibi insanlar Bizi mağdur olan bu insanlardan ayıran tek şey, tesadüfen farklı bir ülkede doğmuş olmamız.”
“Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.”
Öyleyse o ünlü eşitlik ve mülkiyet bahsi adına mücadele başlasın! Halk bütün o köhnemiş zalim kurumları yerle bir etsin! Zenginle yoksulun savaşı, bir yanda tümden yürekliliğin diğer yanda tümden alçaklığın bir ifadesi olmaktan kurtulsun! Evet, tekrar ediyorum, bütün kötülükler son raddeye ulaştı, artık daha fazla ileri gitmeleri olanaksız. Bunları düzeltmenin tek yolu topyekün bir altüst oluştur.
Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.
“Ben, her beş saniyede bir 10 yaş altında bir çocuğun açlıktan veya açlıkla ilişkili bir hastalıktan öldüğü bir dünyada yaşamak istemiyorum.”
Immanuel Kant: İnsanın insana karşı acımasızlığı içimdeki insanlığı öldürüyor.
Karl Marx: Devrimci, çimin boy verdiğini işitebilmelidir.
Che Guevara: En güçlü duvarlar bile çatlaklarla yıkılır.
Jean Jaures: Bu binlerce acılı, soyulup soğana çevrilmiş insan nasıl katlanıyor bütün bunlara?
Jean Jaures: Birbirlerini tanımadan yürüyüp giden binlerce insan, bu sayısız yalnız hayaletler kalabalığı, bütün bağlarından arınmış gibiydiler. Ve ben bütün bu insanların, nasıl olup da iyilik ve kötülüklerin eşitsiz dağılımını kabullendiğini bir çeşit gayrişahsi korkuyla sordum kendime.
Nâzım Hikmet: Zincirleri ense kökümüze taktılar.
Pierre Bourdieu: Neoliberalizm bir fetih silahıdır. Öylesine güçlü bir ekonomik kadercilik ortaya koyar ki karşısındaki bütün direnişler manasız gibi görünür.
“Brezilyalı toprak ağası, Endonezyalı general, devlet okullarının kapanmasından etkilenmez. Onların çocukları zaten Fransa, İsviçre veya ABD’deki kolejlerde okurlar.”
“Yoksul ülkelerin halkları, zengin ülkelerin gelişimini finanse etmek için çalışırken ölüyorlar.”
Borçlanmanın diğer bir nedeni, üçüncü dünya ülkelerinde devlet hazinesinin yağmalanması.
Borcun yükü öncelikle yoksulların sırtındadır.
“Eşitsizlik, bu dünyada yaşayan insanların büyük çoğunluğu için utanç verici ve aşağılayıcı bir gerçeklik.”
Eşitsizlik, birçok kişi için manevi açıdan utanç verici.
Cep telefonları mümkün olan en kısa sürede değiştirmek üzere programlanıyor.
İnsanları sevmek için, onları baskı altına alarak sindiren ‘şeyden’ şiddetle nefret etmek gerekir.
Halk bütün o köhnemiş zalim kurumları yerle bir etsin! Zenginle yoksulun savaşı, bir yanda tümden yürekliliğin diğer yanda tümden alçaklığın bir ifadesi olmaktan kurtulsun!
Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.
İnsanla insan arasında katıksız çıkardan, katı ‘nakit ödeme’ den başka bir bağ bırakmayan; dini bağnazlığın, şövalye ruhunun, küçük burjuva duygusallığının ilahi vecde gelişlerini bencil hesabın buzlu sularında boğan; insan onurunu değişim değerine indirgeyen bir toplum düzeni dayattığını anladı.
‘Derebeyi, vassalın kendisine gösterdiği sadakat ve hürmet, ona sağladığı yardım ve danışmanlık karşılığında onu korumak ve ona bakmakla yükümlüydü.
İnsanlığın çalışmaları, yetenekleri, dehası, kamu yararına, hepimizin – bütün insanların – çıkarları için kullanılmalı, yalnızca bir azınlığın konforu, lüksü ve iktidarı için değil.
Dünyada 2 milyar insan için özgürlük diye bir şey yok. Onların tek kaygısı hayatta kalabilmek.
Küçük bir azınlık bolluk içinde yaşarken, çoğunluk ölümcül bir sefalet içinde.
Ben kapitalizmin düşmanları arasındayım. Kapitalizmlr savaşıyorum.
“Çünkü dünyadaki finansal sermaye düzeni, mevcut hükümetler suç ortaklığı yapmasalar ve yozlaşmamış olsalar işlemez.”
“Kapitalist üretim modelinin en önemli özelliği, şaşırtıcı bir canlılık ve yaratıcılığa sahip olması.”
“Küçük bir azınlık bolluk içinde yaşarken, çoğunluk ölümcül bir sefalet içinde.”
İnsanın insana karşı acımasızlığı içimdeki insanlığı öldürüyor.
Victor Hugo’nun dediği gibi, Zenginin cenneti, yoksulun cehenneminden doğar.
Azgelişmişliğin korkunç sorunları açlık, susuzlık, salgınlar ve savaş. Bunlar her yıl, İkinci Dünya Savaşı’nın altı yılda katlettiğinden daha fazla insanın ölümüne yol açıyor. Bu da benim gibi düşünen çoğu kişinin gözünde, üçüncü dünya ülkelerine yaşayan nüfus için Üçüncü Dünya Savaşı nın hali hazırda yaşanmakta olduğu anlamına geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir