İçeriğe geç

Gelmeyeni Beklemek Kitap Alıntıları – Berkutay Soysal

Berkutay Soysal kitaplarından Gelmeyeni Beklemek kitap alıntıları sizlerle…

Gelmeyeni Beklemek Kitap Alıntıları

Bir süre sonra hayatın düzelsin diye değil de, daha kötüye gitmemesi için çabaladıın mı ?
Ben çabaladım
ve
kaybettim ..
Tam mutlu oluyorum derken hayatımın arka planında Leyla ile Mecnun fon müziği çalıyor.
Beni anlamayanın benim dünyamda ne işi var ?
Birisi bizi mutlu etsin. Buna ihtiyacımız var.
Her şey çok güzel olacak da biz o her şeyin içinde olabilecek miyiz ?
İnsan sevmek aşırı yorucu. Ben sadece gökyüzünü seviyorum.
Keşke sadece beni sevdiğin için sevseydim seni,
Gülüşüne aldanmadan sevseydim.
Keşke sadece bir umut verdiğin için sevseydim seni,
Gözlerini üstümde görmeden sevseydim.

Keşke sadece ismimi söylediğin için sevseydim seni,
Sözlerine inanmadan sevseydim.
Keşke sadece uzaktan sevseydim seni,
Beni özlediğini hissetmeden sevseydim.

Keşke gidişini gördükten sonra sevseydim seni,
Bana gelişini görmeden sevseydim.
Keşke beni yalnız bıraktıktan sonra sevseydim seni,
Yalnızlığımı unutturmadan sevseydim.

Aniden gelen moral bozukluğu ve bu saatten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının farkındalığı
Gülüyoruz ama tam gülmüyoruz sanki. İçimizde sürekli bir yarım kalmışlık, mutsuzluk var gibi
İnsan unutmak için sever mi?
İnsan vazgeçmek için sevdalanır mı?
İnsan kaybetmek için aşık olur mu?
Yalnızlık, etrafında insan olmaması değil, etrafındakilerin seni önemsemediğini hissettiğin andır.
Herkes birbirini seviyor ama kaç kişi birbirine sadık kalabiliyor?
Çay bardağına yapışan tabak gibi yaşıyorum. Her an laaps diye düşebilirm.
Pi sayısı gibi insanlar var başta sonsuz değer veriyosun sonra pi sayısı bu muymuş diyip 3 verip geçiyosun ”
Bu hayatta her şey geçiyor ama içimizdeki bu yarım kalmışlık, bu kırılmışlık hiç geçmiyor..
Kalbini kırdığınız insanlara bir gün it gibi muhtaç olmanız dileğiyle
Belki de yanlış limanda bekliyoruz.
Yalnızlıktan yakınmayın, oysa yapacak çok şey var:
Bir sürü kitap okuyabilirsin.
Çıkıp dolaşabilirsin tek başına,
Tüm ara sokakları keşfedebilirsin.
Bir sürü şarkı dinleyebilirsin.
Sırt çantan ve kulaklıkların sana yeter,
İstediğin gibi hareket edebilirsin.
Bağımlı yaşamak zorunda olduğun insanlar yoktur.
Sigaran hep seninledir.
Üşüdüğünde battaniyeye sarılabilirsin.
Bir sürü dizi izleyecek vaktin var.
Tüm gün uyuyabilirsiniz bile.
Sürekli bakmak zorunda olduğunuz bir telefon yok.
İlgilenmek zorunda olduğunuz insanlar yok.
Çekmek zorunda olduğunuz tripler yok.
Güne güzel bir şarkıyla başlayabilirsiniz.
Sizi kimse üzemez
Ve olgunlaşırsınız.
Kabullenmek, çaresizliğin en son evresi..
Bu hayatta her şey geçiyor ama
içimizdeki bu yarım kalmışlık,
bu kırılmışlık hiç geçmiyor.
Eski günlerde yaşıyorum.
En ufak detayına kadar, en ufak anısına kadar.
İleriyi göremiyorum, sürekli geçmişi gördüğüm için.
Geçmişe takılı kalarak yaşıyorum.
Tek sorunum şu aslında: GEÇMİŞTE YAŞAMAK!
İnsanlar neden yalan söyler, düşündünüz mü?
Kendini kurtarmak için mi?
Yoksa olaylar büyümesin diye mi?
İnsan yalan söylediği sürece kendine muhtaçtır.
Çünkü yalan, olmadığın bir kişi gibi görünmektir..
Bazen
bırakmak lazım.
Çünkü uğraşınca olmuyor.
Gemi gelmiyor diye kuruyan bir deniz gördünmü ?
Bize ne istediğini bilen, kendine güvenen insanlar lazım.
Adına binlerce kez şiir yazılacak insanlar var,
Bir şiiri hak etmeyen insanlar da.

Kendimizden daha çok seveceğimiz insanlar var,
Ufak bir tebessümü bekleyen insanlar da.

Kurduğumuz hayalleri yaşayan insanlar var,
Yaşadığımız hayatı hayal eden insanlar da.

Eskileri özleyen insanlar var,
Her gün eski günlerde yaşayanlar da.

Mevzu gemi değil, mevzu beklemek.
İnsan zaten kendisine ait olanı başkasında görünce aşık olmaz mıydı?
Beni anlamayanın benim dünyamda ne işi var?
Bir daha ona sarılamayacak olmak, zaten canını bir hayli yakarken, onun bir başkasına sarılacağını düşünmek, daha da öldürüyor seni.
Bırak, ‘biz’ olmayalım
Sen ve ben ayrı dünyaların insanıyken.
Böyle bir yere varamayacağız fakat başka yola gitmeye de gönlümüz yok.
En son değersiz olduğunuzu ne zaman anladınız?
Mesela ben bir şeyler için çabalayıp, bir şeyler elde edemeyince anladım.
Bir insanın en aciz, zayıf noktası bu aslında: Birileri tarafından gereksizce boşuna beklentiye girmek.
Bazılarını unutamadık ama unutmuş gibi yapıyoruz. Böylesi daha güzel.
Her şey yolunda gidiyor
ama
biz galiba o yolda
değiliz.

Nasıl yapalım?

Belki de yanlış limanda bekliyoruz.
Adına binlerce kez şiir yazılacak insanlar var,
Bir şiiri hak etmeyen insanlar da.
Mükemmel değilsin ama mükemmeli arıyorsun.
Kimse için sandığınız kadar değerli değilsiniz.
Hayatın boyunca göremeyeceğin insanları özledin mi?
Ben özledim.
Aldatacaksanız
sevmeyin.
Üzecekseniz
sevmeyin.
Bir başına bırakacaksanız
sevmeyin
Sonra belki çay içeriz.
Şansımız varsa yağmur da yağar.
Güzel şeyler olur belki.
Sen gel bence.
Kimse sevdikten sonra
sonuna kadar mücadele vermiyor.
İnsan kendine bile güvenemezken nasıl bir başkasına güvenebilir?
Birine duymak istediği şeyleri söyleyince iyi insan oluyorsunuz. Hepsi bu işte.
Yaklaşık bir seneye yakın bir süredir yaşadığım hayatın benimle ne ilgisi olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Hüzün olmazsa mutluluğun ne anlamı kalır?
Etrafınızdakilerin ne çıkarları biter ne yalanları
Bırakın insanlar ne düşünürse düşünsünler.
Herkesi kendimiz gibi sandığımız için böyle oluyor.
Beni anlamayanın benim dünyamda ne işi var.
Kendimi de zamana bıraktım.
Geçmemiştir o, alışmışsındır.
Bizi bu belirsizlikler bitirdi.
Bir şeyin vakti gelmiyorsa belki de çoktan geçmiştir.
Umutsuz değiliz de halimiz kalmamış gibi.
Gülüyoruz ama tam gülmüyoruz sanki. İçimizde sürekli bir yarım kalmışlık, mutsuzluk var gibi
Düşünmemek için çok çaba sarf ettim. Düşünmemek için bile düşünüyordum.
İnsan sevmek aşırı yorucu. Ben sadece gökyüzünü seviyorum.
Aniden gelen moral bozukluğu ve bu saatten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının farkındalığı
Sen mutlu olmayı bile istemiyorsun. Mutlu olduğun zaman acaba ne zaman mutsuz olacağım, diyorsun.
İleriyi göremiyorum sürekli geçmişimi gördüğüm için. Geçmişe takılı kalarak yaşıyorum.
Hüzün olmazsa mutluluğun ne anlamı kalır?
Bir şeyin vakti bir türlü gelmiyorsa belki de çoktan geçmiştir.
Zoru başarmak varken,
Diğer insanlar gibi olmak niye?
Ağzından çıkanı kulağının duyduğunu bilen birisini bulun.
Zaman kavramı yok, sürekli geriye doğru adım atıyoruz.
İnsan önce kendine değer vermeli, kendini sevmeli.
Gemi gelmiyor diye kuruyan bir deniz gördün mü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir