Ted Dekker kitaplarından Gelin Koleksiyoncusu kitap alıntıları sizlerle…
Gelin Koleksiyoncusu Kitap Alıntıları
İkiyüzlülük bir tür akıl hastalığıydı. Tıpkı akıl hastaları gibi, ikiyüzlüler de kendi hastalıklarını göremezlerdi.
. Ne yazık ki dünya, Tanrı’nın bize verdiği en büyük zekalardan bazılarını alıp kafeslere kilitledi
İnsanların çoğu yanıltıcı bir görünüm takınıyorlardı, bu onların kendi noksanlıklarını ve zaafiyetlerini telafi etme biçimleriydi
Yargılanmak istemiyorsan yargılama!
Hayat içinde barındırdığı risklerden dolayı yaşamaya değer.
Yargılanmak istemiyorsan yargılama.
Hayat içinde barındırdığı risklerden dolayı yaşamaya değer.
Sevdiğiniz biri öldüğünde, içinizdeki bir şey de ölüyor. Siz ölüyorsunuz.
Tanrı bazılarını diğerlerinden daha çok seviyordu.
Hayat hiçbir zaman eksik ödeme yapmaz.
“Yapmayacak mısın? Çünkü bana yalan söyledin Yağmur adam. Çığlık atmayacaksın çünkü o duyabilir ve sen onun çığlıklarını duyması durumunda buraya geleceğinden korkuyorsun. Çünkü güzel insanlar bunu yaparlar Yağmur adam, ikimiz de bunu biliyoruz. Başı beladaki zavallı aptalları kurtarmak için koşturarak gelirler.”
Yaşayacağı en büyük zorluk, olduğu kişi olmaktı. Toplumun istediği kişi olmak, ama buna cesareti yoktu. Şu anda kendini doğru yoldan saptırmaya çalışan saygı ve şerefe direnmek ve kendini lanetleyen şeytanı kucaklamak.
Bu tam bir delilikti. Quinton uzun bir süre önce bir adamın deliliğinin diğerinin aklıselimliği olduğunu öğrenmişti. Dünyadaki çoğu kişinin çarpık olarak nitelendirdiği şey herkes açısından çarpık olmayabilir, büyük bir gerçek olarak adlandırılabilirdi. Ya da tam aksi.
“Bence sen onun neler çektiğini anlıyorsun ve onu incitmekten korkuyorsun. Büyük olasılıkla yeni bir ilişkiye girmeme sebebin de bu. Suçluluk duygusu adındaki bir canavar tarafından yaralandın ve oraya hissettiğin acıdan dolayı bir daha gidemiyorsun.”
Güzellik insanlar tarafından belirlenmez, en güzeli tayin eden Tanrı tarafından betimlenir.
Onların hepsi yalancı. Başkalarına yaşamalarını önerdikleri hayatı kendileri de yaşamıyor.
Cennet Bahcesi’nin güzelliği kayboldu
Zekanın merkezlendiği yerde
Ben ona geldim ve o şeytanın kafasını ezdi
Araştırdım ve yedinciyi ve güzeli buldum
O benim şeytan deliğimde dinlenecek
Ve ben tekrar yaşayacağım.
Zekanın merkezlendiği yerde
Ben ona geldim ve o şeytanın kafasını ezdi
Araştırdım ve yedinciyi ve güzeli buldum
O benim şeytan deliğimde dinlenecek
Ve ben tekrar yaşayacağım.
Yine de insanların çoğu aptaldı, özellikle de öyle olmadıklarını düşünenler.
“Sevginin ne olduğunu bilmiyor musun?” dedi. “ O zaman bu konuda benimle konuşmaya hakkın da yok.”
“Bazen hayat, doğruyu bir bütün olarak ele almamız için bize biraz motivasyon vermeli.”
Sevdiğiniz biri öldüğünde, içinizdeki bir şey de ölüyor. Siz ölüyorsunuz
Ne yazık ki dünya, Tanrı’nın bize verdiği en büyük zekalardan bazılarını alıp kafeslere kilitledi. Çoğu parlak zekalı ya da yaratıcı insan, sıradan insanlara garip göründü. Dahiler hemen her zaman toplumdan dışlanırlar. Zekilerle çocuk bahçelerinde alay edilir. Onlar dünyayı bizlerden farklı görürler ve bunun içinde dışlanırlar. Hemen hepsi en azından yalnız bırakılır, en kötü ihtimalle de bir yere kapatılır Statükoyu cesaretlendirmek ve hayata farklı gözlerle bakanları dışlamak insanın doğasındandır
hayat hiçbir zaman eksik ödeme yapmaz..
Düşünmek ve yazmak arasında önemli bir fark vardı.
Başka birini anlamak, kısmen insanın kendini keşfetmesinden geçiyor.
Hayatlarımızı, diğer insanların sadece görmelerini istediğimiz kadarına şahit olmalarına izin vererek yaşıyoruz.
Tüm dünya yapaydı, çeşitli rollere bürünmüş, sadece aptalları kandıran insanlarla doluydu. Maalesef kendilerinin olmayan bu görüntülerin arkasına o kadar uzun bir süre saklanmışlardı ki, yüzleri eskimiş, alışkanlıklarının farkındalıklarını bile kaybetmişlerdi.
İkiyüzlülük bir tür akıl hastalığıydı. Tıpkı akıl hastaları gibi iki yüzlüler de kendi hastalıklarını göremezlerdi.
Apartman dairesinin hemen yanındaki demiryolunda antrenman yapan şu kaykaycı da kimdi? Kimliğinden henüz tatmin olmadığı için gerçekten yaşamaya başlamaya hazır genç bir adam mı ?Onun açısından hayatı bir ay sonra bir yıl sonra belki de beş yıl sonra karşısına çıkacak gerçek sınavın bir antremanıydı . Bunu geçtiğinde arkadaşları onu gerçekten takdir edeceklerdi. Hatta onu el üstünde tutacaklardı.Önemini bulacaktı.
Sorun şuydu ki, o gün hiç gelmeyecekti. Herkes ya kendisine bunun çok yakında olacağını söylüyor ya da gökkuşağının sonundaki o çömleğin tamamen bir fantezi olduğu şüphesiyle yaşıyorlardı. Aslında hepsi de bir ormanda yalnızdı ve gökkuşakları sadece birer hayaldi.
O zaman hayat gerçekten de sadece bir zihin oyunuydu ,öyle değil mi ? Ve insanların çoğu gerçekten özürlüydü. Zihnen.
Sorun şuydu ki, o gün hiç gelmeyecekti. Herkes ya kendisine bunun çok yakında olacağını söylüyor ya da gökkuşağının sonundaki o çömleğin tamamen bir fantezi olduğu şüphesiyle yaşıyorlardı. Aslında hepsi de bir ormanda yalnızdı ve gökkuşakları sadece birer hayaldi.
O zaman hayat gerçekten de sadece bir zihin oyunuydu ,öyle değil mi ? Ve insanların çoğu gerçekten özürlüydü. Zihnen.
Sahtekar politikacılar değil. İğrenç vaizler değil. Büyük harf S ile başlayan salak komşular değil. Kutsal ve tuhaf insanlar değil. Ben değilim .Siz değilsiniz. Anne değil .Kız kardeş değil .Erkek kardeş değil. Öğretmen ,öğrenci, pezevenk ya da rock yıldızı değil .Güzelliği, günah işleyen herkesi kurallarına uyunca affeden Tanrı ve sadece Tanrı betimler.
Güzellik insanlar tarafından belirlenmez ,en güzeli tayin eden Tanrı tarafından betimlenir.
Hayat hiçbir zaman eksik ödeme yapmaz.
Başka birini anlamak, kısmen insanın kendini keşfetmesinden geçiyor.
İnsan ancak sırları kadar hasta olabilir.
hayat içinde barındırdığı risklerden dolayı yaşanmaya değer.
Çoğu parlak zekâlı ya da yaratıcı insan, sıradan insanlara garip göründü. Dâhiler hemen her zaman toplumdan dışlanırlar. Zekilerle çocuk bahçelerinde alay edilir. Onlar dünyayı bizlerden farklı görürler ve bunun için de dışlanırlar. Hemen hepsi en azından yalnız bırakılır, en kötü ihtimalle de bir yere kapatılır. Statükoyu cesaretlendirmek ve hayata farklı gözlerle bakanları dışlamak insan doğasındandır.”
Hayat hiçbir zaman eksik ödeme yapmaz.
Bir katilin sonraki adımını tahmin etmek, onun zihnine tırmanmak anlamını taşıyordu.
Başarı sadece geçmişten gelen kanıtları büyük bir dikkatle gözden geçirme işlemi değil, aynı zamanda geleceği önceden görmeye çalışmaktı.
Çok az insan markette ya da restoranda her gün, her gidişlerinde yanından kaç psikozlu insanın geçtiğinin farkındaydı. Sıradan insanların ne kadarının akıl hastası olduğunu ve bunun farkında olmadıklarını biliyor olsalardı, bu mutlaka onlan şimdikinden çok daha fazla korkuturdu.
Ama beni benden kurtaramazsın. Benim sorunum bizzat benim.
Dünyadaki çoğu kişinin çarpık olarak nitelendirdiği şey herkes açısından çarpık olmayabilir, büyük bir gerçek olarak adlandırılabilirdi. Ya da tam aksi.
Hayat içinde barındırdığı risklerden dolayı yaşanmaya değer.
Sevdiğiniz biri öldüğünde, içinizdeki bir şey de ölüyor. Siz ölüyorsunuz.
Birini çok sevdiğinde, daha fazla sevdiğin başka biri olamaz.
“Güzellik, bakanın gözündedir.”
İkiyüzlülük bir tür akıl hastalığıydı. Tıpkı akıl hastaları gibi, ikiyüzlüler de kendi hastalıklarını göremezlerdi.
+ “Kendisi mükemmel bir centilmendi.”
– “Mükemmel bir beyefendiye kesinlikle güvenme.”
Hepimizin kendimize göre birtakım sırları var, öyle değil mi? Hayatlarımızı, diğer insanların sadece görmelerini istediğimiz kadarına şahit olmalarına izin vererek yaşıyoruz. Birini tanımak, evlilikte bile yıllar alıyor.
Başarı sadece geçmişten gelen kanıtları büyük bir dikkatle gözden geçirme işlemi değil, aynı zamanda geleceği önceden görmeye çalışmaktı.
Her şey bir günlük sürede değişebilir. Sen değişmek istemesen bile.
birinin çocukluk yıllarında tacize uğradığını herkes tahmin edebilirdi, dünyanın yarısı bu dertten mustarip değil miydi?
Duygusallaşma sadece iyi muhakemeye engel olur.
Brad direğe kendi zayıflığına ettiği sert itirazla vurdu. Kendisine normal olmadığı ya da çirkin olduğu söylenmiş her kadın için, babası tarafından taciz edilen her kız, Paradise’ların tümünün gerçek güzelliğiyle gözleri kör olmuş her erkek için vurdu.
İnsanların çoğu aptaldı, özellikle de öyle olmadıklarını düşünenler.
Dünyadaki çoğu kişinin çarpık olarak nitelendirdiği şey herkes açısından çarpık olmayabilir, büyük bir gerçek olarak adlandırılabilirdi. Ya da tam aksi.
İnsanlar bilinmezlerden korkarlar.
Tanrı sonsuz sevgisiyle, hiç kimseyi bir diğerinden daha fazla sevmiyor. Bu yüzden hepimiz Tanrı’nın gözdesiyiz. Her ruh ölçülemez derecede değerli
Sevdiğiniz biri öldüğünde, içinizdeki bir şey de ölüyor. Siz ölüyorsunuz. O sendi. Sen de o.
Bir tohum toprağa düşüp ölmediği sürece, gelişip olması gereken güzel çiçeğe dönüşemez.
İkiyüzlülük bir tür akıl hastalığıydı. Tıpkı akıl hastaları gibi, ikiyüzlüler de kendi hastalıklarını göremezlerdi.
Kiliseler hırsız tekkesiydi. Hepsi de sevgi ve bağışlayıcılıktan bahsediyor, ardından Tanrı’nın övgüsünü kazanamayanlara sırtlarını çeviriyorlardı. Kendilerinin sevgiye ve bağışlanmaya ihtiyaç duyan birer yılan olduklarının farkında değiller miydi? Kasıla kasıla yürüyenlerle yorgunluk ve açlıktan bitkin düşenler kilise sıralarında oturduklarında birbirleriyle aynı değiller miydi?
İtiraf etmek istesin ya da istemesin, her insanoğlu kendine güvenir ve yalnızdır. İçlerinden en akıllı ve sertleri gerçeği kabullenmeyi ve onu geride bırakmayı başarır. Daha deneyimli yetişkinler bununla başa çıkmanın çaresini bulurlar ama çoğunluğu olmasa da oldukça yüksek sayıdaki bir kısmı bunu hâlâ hisseder. Daha genç yetişkinler bundan kemiklerinin derinliklerine kadar şüphelenirler ve önemlerini haykırarak dile getirirler. Bazıları bu güvensizlikten hayat memat meselesi gibi kaçınırlar.
Bazıları güvensizliklerini konuşarak, konuşarak, konuşarak alt etmeyi başardı. Ya da yiyerek. Ya da spor yaparak. Ya da bağımlılıklarıyla. Ya da dikkat çekmek için komik davranarak.
Bugüne kadar, zihnin kendisini sadece zihin tedavi edebilmiştir.
Başka birini anlamak, kısmen insanın kendini keşfetmesinden geçiyor.
Hepimizin kendimize göre birtakım sırları var, öyle değil mi? Hayatlarımızı, diğer insanların sadece görmelerini istediğimiz kadarına şahit olmalarına izin vererek yaşıyoruz.
Çoğu seri katili yaratan psikoz değil, ortamdır.
Başarı sadece geçmişi büyük bir dikkatle gözden geçirme işlemi değil, aynı zamanda geleceği önceden görmeye çalışmaktı.
cennet onu alkışlıyordu fakat dünyadaki sıçanlar tamamen durumdan bihaberdi. Dünyada saygı diye bir şey kalmamıştı.
İnsanların ne yapacaklarını daha önceden kestirmek mümkündü.
Yapay olmamak kadar, diğer insanların alanlarının kutsallıklarına ayak basmamak da önemliydi.