İçeriğe geç

Geldim Gördüm Sordum Kitap Alıntıları – Metin Karabaşoğlu

Metin Karabaşoğlu kitaplarından Geldim Gördüm Sordum kitap alıntıları sizlerle…

Geldim Gördüm Sordum Kitap Alıntıları

Biz istememiştik ama istiyoruz. Bunları önceden istememiştik ama göreli beri hepsini istiyoruz.
Gerçek Değişim Kimi Eski Şeyleri

Farklı Görmeye Başlamaktır

Madem dünya var. Ve dünya için de bu âsârıyla hikmet ve inayet ve rahmet ve adalet var. Elbette dünyanın vücudu gibi kat’î olarak, ahiret de var. Madem dünyada her şey bir cihette o âleme bakıyor. Demek oraya gidiliyor.
Her geceden sonra gelen gündüz, her kıştan sonra açan bahar, ölüm verildikten sonra tekrar dirilişin işaretleri değil miydi?
İnsanın bir Allah’ı olsun da, O’nu tanımasın, O’na ibadet etmesin; mümkün müdür?
Kelebekler güzeldi doğrusu, ama bunlar da güzeldi. Yosun bile, taş bile.
Demek bakmasını bilmek lâzımmış.
Demek daha önce pek güzel bakamamışım.
“Ölüm hiç kimsenin tedavi edemediği bir kalp ağrısı bırakır; sevgi ise, hiç kimsenin çalamayacağı bir hatıra..”
(İrlanda’da bir mezar taşından)
“Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.”
Richard Wilkins
Sordum; çünkü vardım, yaşıyordum, yaşamın bir anlamı olmalıydı, ama bilmiyordum.
Nasıl çocukluğumu ‘ne’ doldurmuşsa, gençliğimi de dünya dolusu ‘neden’ doldurdu.
Ve biz göğe bakmadıkça, gök bize küser, uzaklaşır. O bizden uzaklaştıkça, biz dipsiz bir yer kuyusuna iner dururuz.
İnsanın mutlak güzellikle kaşı karşıya geldiği an yok mu, işte yalnız o an için yaşamaya değer.
Eflatun
“Nereye gidiyorum
Irmağı takip ederek
Nereye gidiyorum
Martıların izini sürerek
O şey nerede
Niçin yaşadığımı ve öldüğümü
Kalbimin atışını izleyerek
Nereye gidiyorum
Elimi takip ederek
Nereye götürecek hepsi beni
Ve acaba hiç
Bulabilecek miyim
Niçin yaşadığımı ve öldüğümü”
Onlar ölmedi ki diye teselli verdi içimden bir ses.

“Kelebek hala yaşıyor ve güz geldiğinde de yasayacak.
Senin kalbinde senin aklında yasayacak.

Sana hatırlattığı manalar dersler hakikatler ile yasayacak.“

İçimden “Ama yine de ölmeseler talebi geçti.

Şu cevapla karşılaştım:

“O zaman sen onların birer işaret oldugunu;
onların değil, onları bütün isimlerin tecelli ettirerek

Yaratanın asıl olduğunu bilemezdin ki !
Onlar görünmeleri ile O’nu tanıtırıyorlar sevdiriyorlar. Görünüp gitmeleri ile de.

Onun Bâkî oldugunu ögretiyorlar.

Bitti diye üzülme ,

Yaşandı diye sevin.

~~ https://1000kitap.com/yazar/Gabriel-Garcia-Marquez

Gerçek Değişim Kimi Eski Şeyleri

Farklı Görmeye Başlamaktır

Dügüm, böylece çözülmüştü.
Dünya dolusu onca sorumun cevabını açacak
anahtarı bulmus gibiydim.

Demek herseye O gözle bakacaktım.
Hersey Karşısında “Bu bana kimi bildiriyor?” diye duracaktım.

Ve Her seyın gösterdigi özellikler ile
O’nu tanıyacaktım.
Her olayda, akıp giden zaman içinde var olan

Her bir olayda O’nun isimlerinin devamına işaretler görecektim..

Günlerce, haftalarca o halde, aklım ıle vicdanım arasında kalakaldım.

Aklım, gözümle gördügüm ölümleri, kulagımla

Duydugum elvedaları dünyama taşırken, vicdanım

“Sonsuzluk istiyorum Sonsuzluk istiyorum”

diye çırpındı durdu.

Ona Yalvardım ;

Bir Üveys-ı Kârânî bir Said Nursî nasıl yalvardıysa:

“Rabbimiz Sensin! Çünkü biz abdiz.
Nefsimizin terbiyesinden âciziz.
Demek bizi terbiye  eden Sensin!
Hem Sensin HALIK! Çünkü biz mahlukuz; yapılıyoruz. Hem Rezzak Sensin. Çünkü biz rızka muhtacız;
Elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren Sensin. .
Hem Sensin MALİK Çünkü biz memlüküz.
Bizden başkası bizde Tasarruf ediyor.
Demek MALİKİMİZ Sensin ‘
Hem Sensin Ganiyy-i Mutlak!
Çünkü biz fakiriz.
Fakrımızın eline yetişmediği bir Gınâ veriliyor.
Demek Ganiyy Sensin, veren Sensin.

Hem cevap veren, atiyye veren Sensin!
Çünkü biz umum mevcudat, kâlî ve hâlî dillerimizle daimî bağırıp istiyoruz;
Niyaz edip yalvarıyoruz.
Arzularımız yerlerine geliyor; maksudlarımız veriliyor.
Demek bize cevap veren Sensin.

Yeni bir âlemin esiğindeyim artık.

Oturdugum koltuk turladıgım oda, soluduğum hava gördügüm manzara, yedigim meyve, içtiğim çay aynıydı yine.

Ama o aynılığın içinde yeni bir dünyanın kapısı bana açılmıştı.

Gerçekten ”Rab olanı bilip, yalnız O’ na kul olmanın, sadece O’ na ibadet etmenin kapısı

O Kapıya ulaşıp merdivenin ilk basamağına ayağımı uzatsam yücelirdim.

Sonsuza kadar  yücelirdim.

Meğer ne aptalmışımki, seneler boyu, gücümün yetmediğini anladıgım yerde benım gıbı âciz mevcutlara, suya, günese, topraga, paraya, devlete, agaca, havaya, doktora bel bağlamışım.

ElIerimi onlara açmışım, onlardan isteyip onlara güvenmişim.
Sonsuz isteklerimi onlara götürmüşum.

Sonsuz isteklerimi onlar karşılamayınca; o istekler, o ihtiyaçlar hiç karşılanmaz zannetmişim.

istemiş, ulaşamamışım; bir çelişkidir, yaşaıyıp kalmışım.

Sonsuz isteklerim ile sonsuz acizliğim arasında öylece kalakalmış;
yıkılmış, ezilmiş, boğuşmuş, boğulmuş, çürümüş, erimişim.

Kendimi kendi ellerimle cehenneme atmışım.

O herşeye Hükmedeni, Herşeyi Yapanı ,
Herşeyi Yaptıranı Farkedince Kurtuldum Cehennemden.

Çağların bilgeliğini ara ;

Ama dünyaya bir çocuğun gözleriyle bak.

#8212; Ron Wild

Çağların bilgeliğini ara; ama dünyaya bir çocuğun gözleriyle bak!
-Ron Wild
Ben yapmıyorum; sadece yapmak istiyorum, yaptırılıyor.
Aksini iddia etsem, Bütün organlarımı, kaslarımı, ikiyüz trilyon hücremin her birini, enzimleri, mitokondriyi, DNA’yı, nöronu, sinapsı ve daha nicesini, üstelik her an, kendim idare ediyorum deme saçmalığına düşmüş olurum
Bizim kurmadiğimiz bir vücudu,bizim sahip olmadığımız gıdalarla çalıştıran o Rab ve Rezzak;koşma,yürüme,işleyip çalışma gücünü de verir.Bu apaçık ortadayken,kudreti kendimize vermemiz nasıl mümkün olur?
Bu güneşin altında kimbilir kaç insan göçüp gitti.Kimbilir,geceler kaç insan için Uyudun,uyanamadın oldu.
Güneş hangi sabah bizsiz doğacak?Hangi günün güneşiyle beraber batacağız? Hangi gecede Uyudun,uyanamadın olacağız?
Çevremize, Allah’ın bize bağışladığı şeylere bakın bir. Gökyüzü pırıl pırıl hava mis gibi, otlar körpecik, kuşlar cıvıldaşıyor, tabiat huzur içinde mutlu. Oysa bizler, yalnız biz Allah’ı tanımaz budala insanlar dünyayı cennet olduğunu anlamaya yanaşmıyoruz.

-Fyodor Dostoyeviski

Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
İnsan mutlak güzellikle karşı karşıya geldiği an yok mu, işte yalnız o an için yaşamaya değer.
-Eflatun
Demek bakmasını bilmek lazımmış. Demek daha önce pek güzel bakmamışım. Her şey o kadar güzel ki ”Hangisi daha güzel? ” demek geldi içimden. Hepsi güzeldi, dahası yoktu. Hepsi en güzeldi.
Çağların bilgeliğini ara; ama dünyaya bir çocuğun gözüyle bak.
-Ron Will
O soruyla yüreğimiz yanıyor; ve bir daha anlıyoruz ki, sonsuzluk istiyoruz
Çevremize, Allah’ın bize bağışladığı şeylere bakın bir. Gökyüzü pırıl pırıl hava mis gibi, otlar körpecik, kuşlar cıvıldaşıyor, tabiat huzur içinde mutlu. Oysa bizler, yalnız biz Allah’ı tanımaz budala insanlar dünyayı cennet olduğunu anlamaya yanaşmıyoruz.

-Fyodor Dostoyeviski

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir