İçeriğe geç

Freud Kitap Alıntıları – Roland Jaccard

Roland Jaccard kitaplarından Freud kitap alıntıları sizlerle…

Freud Kitap Alıntıları

Bir ara insanları anladığımı sandım. Sonra sandığımı anladım.
“Sevgili kızım Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmiyor.Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin.Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.”
Korku istekten daha güçlüdür..
Olgunlaştıkça kimseyle uğraşasın gelmiyor. Kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun. Seni hasta edecek insanlarla birlikte olmaktan vazgeçiyorsun.
İfade edilmemiş duygular asla ölmez, sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekilde tezahür ederler
Bir insan bir şeyi görünür kılmaya çalışıyorsa, ne gizlemek istiyor diye sorabiliriz?
F. Nietzsche
Ben ne gerçek bir bilim adamıyım, ne bir gözlemci, ne deneyci, ne düşünür. Mizaç olarak ben bir conquistador’um, bu terimi tercih edersen, bir kaşif olduğum söylenebilir – bu tür insanları niteleyen tüm o merak, cüret ve inatla. Genellikle bu insanların değeri, başarılı olurlarsa, gerçekten bir şeyler keşfetmişlerse kabul edilir; yoksa bir kenara atılırlar.

S. Freud
(Wilhelm Fliess’e mektup,
1 Şubat 1900).

Freud güzel izah etmiş: “Olgunlaştıkça kimseyle uğraşasın gelmiyor. Kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun. Seni hasta edecek insanlarla birlikte olmaktan vazgeçiyorsun.”
İnsan sevince aptallaşır.
Bir ara insanları anladığımı sandım.
Sonra sandığımı anladım.
Yaş ilerledikçe kimseyle uğraşasın gelmiyor, kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun Seni hasta edecek insanları iyileştirmeyi bırakıyorsun.
Bütün depresyonların nedeni insanın sevgisini yitirmesidir.

– Freud

Ego kendi evinin efendisi değildir
Bir insanın sana neler yaptığını unutabilirsin; ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın!

– Freud

Garip değil mi ? Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, İlk vazgeçeceği kişi siz olursunuz
Freud’un kızına yazdığı mektup: Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.
“Kişi, yaşamın anlamını veya değerini sorguladığı an, hastadır.”
çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak
Freud’un dediği gibi : Hatalı olduğunu anlamak ve Özür dilemek beynini kullananlar içindir.
“Kişi, yaşamın anlamını veya değerini sorguladığı an, hastadır.”
Unutma ki güzellik geçicidir ve biz birlikte uzun bir ömür geçirmeliyiz. Gençliğin güzelliği ve tazeliği yok olduğunda, geride kalan tek güzellik iyiliğin ve anlayışlılığın güzelliğidir, insanın hatlarına güzellik veren de budur: senin en kusursuz yanın bu.
Bir insan bir şeyi görünür kılmaya çalışıyorsa, ne gizlemek istiyor diye sorabiliriz.
-F. Nietzsche
Tüm dehanın kaynağı samimiyettir, insanlar daha ahlaklı olurlarsa daha zeki olurlar.. Ludwing Börne.
‘Bil ki, önemli değildir kaç kez yenildiğin.. Çünkü asıl önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.’
bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır; bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey mutlaka vardır.
Olgunlaştıkça kimseyle uğraşasın gelmiyor. Kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun. Seni hasta edecek insanlarla birlikte olmaktan vazgeçiyorsun.

– Freud

Sigmund Freud hepimize soruyor;

“Karşınızdaki kişiyi dinliyor musunuz yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?”

Birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.
Freud muhteşem özetlemiş: “İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi, kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde, artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların tecrübe dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana tecrübeli denir. ”
KöpekIer arkadaşIarını sever, düşmanIarını ısırırIar. İnsanIar ise tamamen farkIıdır: Saf ve karşıIıksız sevgiyi beceremezIer. KişiseI iIişkiIerindeyse sevgi ve nefreti karıştırıp dururIar.
Freud muhteşem özetlemiş: “İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi, kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde, artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların tecrübe dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana tecrübeli denir. ”
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona hayal edecek hiçbir şey bırakmamaktır.
Sevgili kızım Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmiyor. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.
Birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğiniz insana, herkesten çok sinirlenirsiniz.
Özgürlük insanlara medeniyetin bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanoğlu daha özgürdü.
Rüyalar bilinç dışına giden kral yoludur.
Daha ilk mektuplardan itibaren Jung’un cinsellik karşısında gerilediği açıktır -daha doğrusu, kendi deyişiyle, Freud’un teorisinde libidoya atfettiği aşırı rol karşısında gerilemektedir. Ustanın pozitivizmi de onu rahatsız etmektedir. Ama ne önemi var! Eleştirmektense öğrenecek çok şeyi vardır, eğitilmeye bırakır kendini.
Tüm psikanalizin doğduğu hücre olan Anna O. Vakası, cinsel temel olmadan bir histerinin doğabileceğini, gelişip çözümleyebileceğini kanıtlamaktadır.
Kadınları, erkekler gibi hayat mücadelesine katmak istemek gerçekten ölü doğmuş bir fikirdir.
Yasama ve eğitimle ilgili tüm reformlar başarısızlığa uğrayacaktır, çünkü bir erkeğin kendine toplumsal bir konum sağlayabileceği yaşa gelmesinden çok önce, doğa kadına güzellik, cazibe ve yumuşaklık vererek onun yazgısına karar vermiştir.
Bilinçdışını incelemeye başladığımdan beri kendimi çok ilginç bulmaktayım. İnsanın en mahrem yanı karşısında ağzının kapalı kalması gerekmesi ne kötü!
Kişi hiç tartışmasız annesinin gözde evladı olduğunda, bu muzaffer duyguyu, başarıdan emin bu hali ömür boyu taşır ve gerçekte de başarılı olması ender rastlanan bir durumdur.
Freud muhtemelen Proust’la birlikte yaşamını en iyi bildiğimiz yaratıcıdır.
Bir insan bir şeyi görünür kılmaya çalışıyorsa, ne gizlemek istiyor diye sorabiliriz?
F.Nietzsche
“Sağlıklı bir çocuğun parlak zekâsı ile ortalama bir yetişkinin zayıf entelektüel kapasitesi arasındaki çökertici karşıtlığı düşünün. Tinin bu çöküşünden büyük ölçüde sorumlu olan şeyin özellikle din eğitimi olduğunu fark etmiyor musunuz?”
S. Freud
“İnsan bir kez melankoliye yakalanmış olmasın,
her olaydan bir hüzün payı çıkarır kendine.”
– Sigmund Freud
Alman için seks, yemeğin üstüne yenen çikolatadır.Türk içinse ölüm kalım meselesi, bir felakettir..
“Ben bir evim. İçim karanlık. Bilincim yalnız bir ışık. Rüzgardaki bir mum. Titreşen bir alev. Bazen burada, bazen orada. Geri kalan her şey gölgede. Geri kalan her şey bilinçaltında.
Ben bir evim
İçim karanlık,
Bilincim yalnız bir ışık,
Rüzgardaki bir mum, Titreşen bir alev
Bazen burada, bazen orada.
Geri kalan her şey gölgede.
Geri kalan her şey bilinçaltında
Freud’un kızına yazdığı mektup;

Sevgili kızım Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmiyor.Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin.Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.

Sana acı veren şeyleri takip etmeyi bıraktığında,
Seni mutlu edecek olanların hayatına girmesine izin vermiş olursun.
-Sigmund Freud
Rüyalar bilinç dışına giden kral yoludur.
“Ben bir evim. İçim karanlık. Bilincim yalnız bir ışık. Rüzgardaki bir mum. Titreşen bir alev. Bazen burada, bazen orada. Geri kalan her şey gölgede. Geri kalan her şey bilinçaltında.
Freud, Psikanalizin Bir Güçlüğü’nde (1917), kendi keşiflerinin yol açtığı düşmanlığı, kötü niyeti ya da küçümseyici sessizliği, bu keşiflerin de tıpkı Copernicus ya da Darwin’in keşifleri gibi insanın narsisizmini yaraladığını söylerek açıklıyordu: Psikanaliz, bilimin insanı maruz bıraktığı üçüncü narsisistik aşağılanma olur. Copernicus, dünyanın evrenin merkezinde olduğu inancını paramparça ederek (narsisizme kozmolojik saldırı dır bu), Darwin ise, insanın yaratıklar merdiveninde ayrıcalıklı bir yer işgal etmediğini göstererek ( biyolojik saldırı ), bir anlamda psikanalizin habercisiydiler: Psikanaliz, insanın kendi iç dünyasının efendisi olmadığını ( psikolojik saldırı ), çünkü hâkim olamadığı psişik süreçlerin varolduğunu keşfeder.
Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun der, Gorki
Izahını Sartre yapar
Uyursan gece biter uyumazsan sen.
Son noktayı Freud koyar
Çok uyumak kaçmaktır, uyumamak ise yakalanmak.
Freud’un kızına yazdığı mektup;

“Sevgili kızım Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmiyor.Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin.Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.”

Yaşamın büyük bir değeri yoktur, fakat ondan başka bir şeyimiz de yoktur
Yaşamın büyük bir değeri yoktur
fakat ondan başka bir şeyimiz de yoktur.
Kendi içine dal! Ruhunun derinliklerine in! Kendini tanı!
Mutluluk, pantolona işemek gibidir. Islaklığı herkes görür ama sıcaklığı yalnız sen hissedersin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir