İçeriğe geç

Fransız Kadın Yolcu Kitap Alıntıları – Rıdvan Aklan

Rıdvan Aklan kitaplarından Fransız Kadın Yolcu kitap alıntıları sizlerle…

Fransız Kadın Yolcu Kitap Alıntıları

Rıdvan Aklan kitaplarından Fransız Kadın Yolcu kitap alıntıları sizlerle

Fransız Kadın Yolcu Kitap Alıntıları

Acı bir söz ancak sizin yaşanmışlığınıza denk geldiğinde acıtır canınızı..
İçi üşümesin insanın içi, orası üşüdü mü hiç bir soba ısıtmıyor be kardeşim..
Hadi bakalım ihtiyar, tutalım evin yolunu.
Tutalım bakalım evlat, tutulmadan dünyanın rengine.
Sıkıntı, dert, keder bir avuç su gibidir. İçince susuzluğunu gidermez ancak üzerine dökülmeyiversin, ıslatmadık yer bırakmaz.
Biz de biliriz evin önünde yanıp sönen ambulansın ışıklarının sokaktaki küçük çocuklar için renk cümbüşü, evin sahibi içinse yitip giden bir hayat olduğunu.
Anlat ki çözülsün dilleri zihnimizin, anlat ki hislerimiz yetim kalmasın.
Mutluluk, şişelenip cebimizde taşınacak birşey olsaydı muhtemelen bize yedirmezlerdi be ihtiyar, bizim şansımıza karaborsaya bile düşerdi !
Sadece ölünce kaybedilmez bir insan hatta zor olan kaybediş, ölmeden olanıdır.
Allahtan içimiz var da atabiliyoruz içimize bütün sıkıntıları!
İnsanlar kendilerini tanıyamadan başkalarını tanımaya çalıştıkları için çelişki içinde yaşıyorlar. Kendisini tanıyamayan veya kendisi ile barışık olmayanlar, kendi kendine ya da başkalarına zarar veriyor desek yanılmış olmayız herhalde evlat?
Dahası aşk, sevgi, sadakat; bunlar evin önünde duran bağsız ama sadık bekçi köpeği gibidir. Eğer belli bir zaman beslemezsen içgüdüsel olarak yaşamak için kendisine başka kapı aramak zorunda kalır. Demem o ki; bu sevgiyi aşkı besleyip büyütmezsen aşkın manasını bilmek bir işe yaramaz.
Sevmek sadece güzel sözler, güzel bakışlar değildir evlat. Sevmek, incitmek istememektir.
Biz de çile çektik elbet, bizim de kimsesiz kaldı acılarımız. Sırf hayatta kaldık diye gidenlerin arkasından utandık.
Bu hayatın bana öğrettiği en güzel şeylerden biri de hiçbir üzüntüye sahibinden daha fazla sahip çıkmamak.
Bil ki bir çiçeğe dokunulmadıysa, o çiçek bir kez bile koklanmadıysa o çiçeğe bir arı bile denk gelmemiştir ve o çiçek, kendi değerini hiçbir zaman öğrenememiştir!
Yeni yollar keşfetmekten korkarsan her zaman kullandığın yolu en kısa yol zannedersin.
Tecrübelerim, insanların sevdikleri bir eşya da olsa uzun zaman ona bakarlarsa bir zamandan sonra baktıkları yerlerde kusur arayacağını da öğretti bana.
Eğer o tövbeleri kabul etmeseydi tövbe etme kapısını açık bırakır mıydı?
Sevgi eğer eskidi ise sevgisizlik çoktan kalbi kuşatmıştır. O kalp yeni sevgi ile de tanışamaz, sevgiden bihaber yaşayan kişiler için de yokluk hesap edilemez!
Utanılması gereken birçok konuda utanmayı bırak, ayıbımızın takdir edilmesini istiyoruz çoğumuz.
Kimseden övgü bekleme zaten evlat! Yapabiliyorsan her daim yüreğinle büyü. Çünkü yüreği ile büyüyenler, alçakgönüllülükte de zirve olurlar. Öyle ki bir dereceden sonra tüy gibi hafifleyip esen yele eşlik edebilirler.
Eskiden pirincin içindeki taşı ayıklıyorduk, şimdi taşın içindeki pirinçleri ayıklıyoruz.
Hayatta denge önemlidir. Bir insanın sadece kötü yanlarını görüp yüzüne vurursan; iyi yanlarını, kötüye meze yaparsın. Kişinin iyi yanlarının körelmesi ise dışarısı için azılı suçlar demektir.
Onca yıl yaşanmışlıklarımı gün sonu hesabı yerine, ömür sonuna bırakmış gibiyim.
Nasıl dermansız dert yoksa cevapsız soru da yoktur. Sadece cevabından korktuğumuz için açığa çıkmasından korktuğumuz cevaplar, dermanın tadından korktuğumuz ilaçlar vardır.
ancak birbirine geç kalınca kimseye geç kalmamak için çabalamak gibi bu. Hayat asıl mutlu etmen gerekenleri mutlu etmene izin vermeyince, bütün hıncını başkalarını sevgiye boğarak çıkarıyorsun herhalde.
insan, hayatla ve gelecekle ilgili ne kadar az kaygı yaşarsa o kadar zengindir.
Cesaretin varsa yaşarken vereceksin, verirken elin titremeyecek. Verdiğini verdiğin kişide, gerçek bir ihtiyaç sahibinin gözlerinin içindeki mutlulukta göreceksin. Göreceksin ki gözün arkada kalacağına, gönlün feraha kavuşsun.
en kötü iş bile bir emeğin sonucunda başarılır ancak ‘her başarı faydalıdır’ diyemeyiz.
Allah rahmetini sadece sevdiği kullarına veya kötülük, yanlışlık yapmayan kullarına mı nasip ediyor zannediyorsun? Eğer öyle olsaydı, kötüler için vazgeçme, tövbe kapısı açık olur muydu? Eğer Rabbimiz kullarına merhameti ile muamele etmeseydi, dünyada bu kadar kötülük kol gezer miydi? Demem o ki rızık bambaşka bir şey. Evet, herkes mutlaka yaptığının karşılığını bulacak. Ancak Rabbimiz, adaleti sağlayandır, süresi dolana kadar herkese karnını doyuracak aşı verecektir.
bilmiyor musun, emeksiz, bedelsiz hiçbir iş kusursuz olmaz. Her işin bir inceliği, her işin kendi içinde bir ciddiyeti vardır.
Son zamanlarda herhalde en büyük zenginliğim vakit. Öyle fazla ki israf bile edemiyorum; boşluk girdabında, boşluğa çarpan bir vakit, baş döndürücü bir vakit.
İçinde bulunduğu bunalım ve alıştığı yalnızlık hastalığı aklını mı köreltiyordu?
Gözlerine bakmadığın kimsenin nereden göreceksin her gün sana güldüğünü?
Herkes aynada gördüğü yüzü çok temiz zannetmese dünya bugün nasıl olurdu ki acaba?
İyisi mi geçmişe, mutlu olduğumuz yere dönelim. der Rıdvan Aklan, Fransız Kadın Yolcu kitabında. Çünkü geçmiş, mutsuz zamanların sığınağıdır.Kaçıp gitmek istediğimiz günlerin
Yeni yollar keşfetmekten korkarsan her zama kullandığın yolu en kısa yol zannedesin.
.
Akşam yastığa tek başına koyulan başın içinde kopan fırtınalar, sadece o vadiye zarar veriyordu.
O halde ne demiş sevgililer sevgilisi; seven sevdiğine sevdiğini söylesin.
Aşk dedikleri yani ilk görüşte aşk dedikleri belli ki aynı zamanda kimya işiydi; tanımadan, bilmeden, vakit bile geçirmeden, çok öncelerden, göklerde kıyılmış nikâh gibiydi.
Allah’tan içimiz var da atabiliyoruz içimize bütün sıkıntıları !
Sadece ölünce kaybedilmez bir insan hatta zor olan kaybediş, ölmeden olanıdır.
Gidenlerin ardından duyulan özlemi, bu gün yaşayanlar arasında sevecek kişiler bulamayışımıza bağlıyorum ben.
İhtimalleri düşünerek hayatı tükettik.
Eğer bugün de kimse gözlerime bakıp gülümsemezse köprüden bırakıvereceğim denizin derinliklerine kendimi!
Evlat her bahar çiçek açacaksın fakat solarken tükenmeyeceksin.
Konuşmayı unuttum.
Alıntı:
Unutma evlat,yeni yollar keşfetmekten korkarsan her zaman kullandığın yolu en kısa yol zannedersin.
Bir şehir, bir insandan daha çok sevilebilir miydi?
Az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, onca yol ve yorgunluktan sonra art niyetli taksicinin aynı güzergahı gezdirdiği turist gibi sonunda kafamı kaldırıp pencereden bakmış, gerçekleri görmüş gibiyim.
Sadece ölünce kaybedilmez bir insan hatta zor olan kaybediş, ölmeden olanıdır. Hiç değilse ölenin toprağına dahi olsa sarılır ağlarsın. Ona temas eden toprağa dokunarak iletişim kurarsın da yaşarken kaybettiysen divane olur, kendinden bile kaçarsın.
Bir insan, sevdikleri için cennetten daha güzel nasıl bir istikbal düşünebilir?
Gözlerine bakmadığın kimsenin nereden göreceksin her gün sana güldüğünü?
Herkes aynada gördüğü yüzü çok temiz zannetmese dünya bugün nasıl olurdu ki acaba?
“Sabırlı ol evlat! Anlatarak bile tüketmekten korkmayı anlamaz mısın?”
“Unutma evlat, yeni yollar keşfetmekten korkarsan her zaman kullandığın yolu en kosa yol zannedersin.”
Herkes kendi denizinde boğuşur bir şekilde dalgalarla. Kimi kendi dalgasını oluşturur, kimi de limanda bekler fırtınayla gelen dalgasını.
Herkes aynada gördüğü yüzü çok temiz zannetmese dünya bugün nasıl olurdu ki acaba?
Evlât, hiçbir yaşanmışlık değersiz değildir. Herkes kendi denizinde boğuşur bir şekilde dalgalarla. Kimi kendi dalgasını oluşturur, kimi de limanda bekler fırtınayla gelen dalgasını.
Yapabiliyorsan her daim yüreğinle büyü. Çünkü yüreği ile büyüyneler, alçakgönüllülükte de zirve olurlar. Öyle ki bir dereceden sonra tüy gibi hafifleyip esen yele eşlik edebilirler.
Sadece ölünce kaybedilmez bir insan hatta zor olan kaybediş, ölmeden olanıdır. Hiç değilse ölenin toprağına dahi olsa sarılır ağlarsın. Ona temas eden toprağa dokunarak iletişim kurarsın da yaşarken kaybettiysen divane olur, kendinden bile kaçarsın.
Niyet diyorum; niyetin, yüreğin temizse cebine zorla bile soksalar alamazsın senin olmayanı.
Gözlerine bakmadığın kimsenin nereden göreceksin her gün sana güldüğünü?
Hem unutma insanın düşmanları, içinde gizleyemediği mutlulukları ve göz önündeki başarıları kadardır.
Gözlerine bakmadığın kimsenin nereden göreceksin her gün sana güldüğünü.
Eğer bugün de kimse gözlerime bakıp gülümsemezse köprüden bırakıvereceğim denizin derinliklerine kendimi!
Aşk rüzgar gibidir, önce sevdiği ağacın yapraklarını döker, sonra da usulca önünde eğilmesini ister
İhtimalleri düşünerek hayatı tükettik.
İyisi mi biz geçmişteki mutlu olduğumuz yere dönelim.
Sen hiç başkasında kalan yüreğinin diğer parçasını istemeye utandın mı?
“ Herkes kendi denizinde boğuşur. Kimi kendi dalgasını oluşturur, kimi limanda fırtınanın oluşturacağı dalgayı bekler.”
Enteresan bir duygu, ben de daha önce seninle karşılaşmış gibi hissediyorum ama bu hisimi, beni dikizlediğin zamanlarda seni görmüş olma ihtimalimi yoruyorum
Düşünsene, her ne kadar borç olarak aldığımız söylesem de son harçlığımı, yolluğu bile onlardan almış, öz kardeşimden ayrılırmışçasına canımın yandığı kardeşime son bir kez sıkıca sarılarak vedalaşıp yola koyulmuştum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir