İçeriğe geç

Foto Sabah Resimleri Kitap Alıntıları – Ayşe Kulin

Ayşe Kulin kitaplarından Foto Sabah Resimleri kitap alıntıları sizlerle…

Foto Sabah Resimleri Kitap Alıntıları

Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasında gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Bazen en iyi tedavi unutmaktır.
Kavuşmaların ardında yeni ayrılıklar bekliyordu.
Yaşam buydu, gerçekleşmeyen beklentilerdi.
İnce bir hünerdir hüzünle yaşamak.
Yaşam buydu, gerçekleşmeyen beklentiler.
Ey hayat sen kederlerle ve sevinçlerle dopdolusun.
“Yaşam buydu,gerçekleşmeyen beklentilerdi.”
Başucundaki resim eksik kalmış kavuşmazlardı.
Hayat uzun bir bekleyişti. Aşk uzun bir bekleyişti. Gençlik uzun bir bekleyişti.
Piyano akortsuz sesiyle bu kez kırık bir hayat öyküsü anlatmaktaydı.
Ey hayat, sen kederle ve sevinçlerle dop dolusun
İnce bir hünerdir hüzünle yaşamak.
Bir atımlık kurşun gibidir hayat.
Yaşam buydu. Gerçekleşmeyen beklentilerdi.
Kapanır bir devrin kadinlarina görkemli bölüm.
Yaz bahçelerinde hoyrat bir rüzgardır ölüm.
Yaşam buydu, gerçekleşmeyen beklentilerdi.
Yaşam buydu, gerçekleşmeyen beklentilerdi.
Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Ey hayat sen kederler ve sevinçlerle dopdolusun
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinip de bilinmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Onlar anlamazlar, dedi, ince bir hünerdir hüzünle yaşamak . Sana yakıştı zeytin dalı.
Bizden hep ona veremeyeceğimiz bir şeyi, zamanımızı ister dururdu. Başka şeyler isteseydi ne kadar kolay olacaktı.
( ) Vaktimizden ve kendimizden başka her şeyi vermeye hazırdık da, bir anlık zaman, bir yudum ilgi nedense çok zor kopuyordu dağarcığımızdan.
Yaşam; bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Ne biçim insanlardık biz, kavgaya, kana, şiddete ve savaşa doyamayan?
bizler ego çingeneleriydik. Vaktimizden ve kendimizden başka her şeyi vermeye hazırdık da, bir anlık zaman, bir yudum ilgi nedense çok zor kopuyordu dağarcığımızdan.
Mutluluk mu, bilmem hiç düşünmedim
Bazen en iyi tedavi unutmaktır.
Bir dönme dolap gibidir kader çizgisi bir iner, bir çıkar ve hep aynı yerde durur.
İnce bir hünerdir hüzünle yaşamak
Tanrım, bana sarsılmadan yürüyebilecek gücü ver
Sevda dediğin nedir ki? bir yılda söner gider ateşi, kalırsın çilenle baş başa.
Ey hayat sen kederler ve sevinçlerle dopdolusun
Mutluluk mu, bilmem hiç düşünmedim
Bazen en iyi tedavi unutmaktır
Bir dönme dolap gibidir kader çizgisi bir iner, bir çıkar ve hep aynı yerde durur.
İnce bir hünerdir hüzünle yaşamak
Tanrım, bana sarsılmadan yürüyebilecek gücü ver
Sevda dediğin nedir ki? bir yılda söner gider ateşi, kalırsın çilenle baş başa.
Ben yıpranıyorum. Gençliğin o taşkın neşesi ve coşkusu, bende yersiz karamsarlıklara, alınganlıklara dönüşüyor. Vaktinden önce yaşlanıyorum..
Bu oyunda yokum, sizin silahlarınızla savaşacak kadar alçalamıyorum.
“Aşk,uzun bir bekleyişti.”
Yepyeni bir hayata başlayabilirdik hepimiz. Ama başaramadık. Öylesine genç, öylesine saf, tecrübesiz ve iyi niyetliydik ki. Her şeyi, herkesi seviyorduk. Kitaplar, şiirler okuyor, türküler söylüyorduk.
Yaşam buydu iste
gerçekleşmeyen beklentilerdi.
Kapanır bir devrin kadınlara görkemli bölüm
Yaz bahçelerinde hoyrat bir rüzgardır ölüm.
“Yepyeni bir hayata başlayabilirdik hepimiz.Ama başaramadık.Öylesine genç,öylesine saf,tecrübesiz ve iyi niyetliydik ki”
hayat uzun bir bekleyişti. aşk uzun bir bekleyişti. gençlik uzun bir bekleyişti .sevgili, cephelerden mektuplar yollayan başucundaki resimdi. başucundaki resim, eksik kalmış kavuşmalardı.
Bana mı kalmıştı dünyayı değiştirmek? Meğer kalmamış, ben kendimi bile değiştirmedim..
Ey hayat sen kederler ve sevinçlerle dopdolusun
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinipte de bilmemezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti. O ipin üstünde yürürken, dengeyi bulmak ve cehenneme yuvarlamamak için, içkiye, hayal gücüne ve kırık bir umuda sığınmaktı. Umudun verdiği güçle, Don Kişot gibi, yeldeğirmenleriyle, savaşa devam etmekti
İnce bir hünerdir hüzünle yaşamak..
Ey hayat sen kederler ve sevinçlerle dopdolusun
Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Bazen en iyi tedavi unutmaktır.
Uzaklara giden aklım, bir uçağın kanatlarına takılıp geri dönmüyor ki.
Umudun verdiği güçle, Don Kişot gibi, yeldeğirmenleriyle, savaşa devam etmekti. Yeldeğirmenlerinin duyguları, yürekleri, beyinleri yoktu. Onlara saldıranlar, acımasızca yaralanmaya ve yenilmeye mahkumdular.
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
O esrarengiz fırtınanın rüzgârında, dantelli mendiller, taş plaklar ve Foto Sabah resimleri uçuşuyordu.
Kavuşmaları ve sevişmeleri öyle uzun bir süre hayâl etmişti ki, gerçekle hayâl iç içe geçmiş resimler gibiydi. Kendi bile ayırt edemiyordu artık gerçekle gerçek dışını. Aşk diye bildiği, bilmediğiydi.
Hayat uzun bir bekleyişti. Aşk uzun bir bekleyişti. Aşk uzun bir bekleyişti. Gençlik uzun bir bekleyişti. Sevgili, cephelerden mektuplar yollayan, başucundaki resimdi. Başucundaki resim, eksik kalmış kavuşmalardı. Kavuşmalar, bahçe taşlarında duymayı umduğu ayak sesleriydi.
Sevgilisi tarafından terk edilmekte olan, açık kumral, güzel bir kadın gibiydi piyano. Zarifti, narindi ve alabildiğine mahzundu.
Ey hayat sen ne kederler ve sevinçlerle dopdolusun
İnce bir hünerdir hüzünle yaşamak.
Gerçekle hayal iç içe geçmiş resimler gibiydi.
Bizden hep ona veremeyeceğimiz bir şeyi, zamanımızı ister dururdu. Başka şeyler isteseydi ne kadar kolay olacaktı. ( ) Vaktimizden ve kendimizden başka her şeyi vermeye hazırdık da, bir anlık zaman, bir yudum ilgi nedense çok zor kopuyordu dağarcığımızdan.
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinipte de bilmemezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti.
Bazen en iyi tedavi unutmaktır.
ben de hatırlamak,düşünmek ve bilmek istemiyorum artık.Bazen en iyi tedavi unutmaktır. Elini uzatıyor bana Gel birlikte unutalım.
Onlar anlamazlar. dedi ince bir hünerdir hüzünle yaşamak. Sana yakıştı zeytin dalı.
Kimse yoktu göz yaşlarımı paylaşacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir