İçeriğe geç

Fontamara Kitap Alıntıları – Ignazio Silone

Ignazio Silone kitaplarından Fontamara kitap alıntıları sizlerle…

Fontamara Kitap Alıntıları

Umumi yerlerde artık hiç kimse vergilerden, maaşlardan, fiyatlardan, kanunlardan bahsetmeyecek!

Berardo sözün sonunu getiriverdi:
Yani artık hiç kimse düşünmeyecek!

Gitgide açık olarak gördüğümüz bir şey vardı: Her gün efendiler lehine yeni yeni kanunlar çıkıyor; ama eski kanunlardan yalnız köylülerin lehine olanları kaldırılıyordu.
tek bir çözüm yolu kalıyor. Derenin suyunun dörtte üçünü belediye başkanına bırakmak ve geri kalan dörtte üçünü de Fontamara’ lılara vermek. Böylece her iki tarafın da üçer çeyreği bulunuyor yani yarıdan biraz fazlası. Önerim belediye başkanının zararına olacak ama ben burada onun iyiliğine, insansever yüreğine sesleniyorum
Aslında nedir bu kadınların istediği? Sadece saygı görmek.
Ve hep birlikte elektrik ışığından, yeni vergilerden, eski vergilerden, belediye vergilerinden, devlet vergilerinden söz ettik ve hep aynı şeyleri yineledik çünkü bunlar değişmeyen şeylerdir.
İnsanın bir dilde iyice meramını anlatabilmesi için o dilde düşünmeyi öğrenmesi gerek.
Umumi yerlerde artık
hiç kimse vergilerde; maaşlardan, fiyatlardan, kanunlardan bahsetmeyecek!
Berardo sözün sonunu getiriverdi:
Yani artık hiç kimse düşünmeyecek!
“Biz konuşuruz ama, birbirimizi anlamıyoruz!” dedi, “ aynı dili konuşuyor, ama gene de dilimiz ayrı!” Dediği doğruydu.Bir şehirli ile bir köylü birbirini anlayamazlar.
Peki ama, neden korkuyorlar?
Neden olduğunu kimse bilmiyor. Sadece korkudan Bir milleti bir kere korku sararsa artık bunun izahı yoktur. Bu hastalık herkese geliyor, insanı tepeden tırnağa sarsıyor. Bunun için, yalnız rejim düşmanları korkmuyorlar ;ötekiler, şu faşist dedikleri adamlar çok daha fazla korkuyorlar. Onlar da bu işin böyle sürüp gidemeyeceğini hem biliyorlar, hem söylüyorlar, ama bundan korkuyorlar
Her hükümet hırsızlardan bir araya gelmiştir Köylüler için bir tek hırsız beş yüz hırsızdan daha iyidir. Çünkü bir büyük hırsız, ne kadar büyük olursa olsun, yine de beş yüz aç küçük hırsızdan daha az ziftlenir
Harbi köylüler yapar, ama şehirliler ilan eder.
Yalancılar, dolancılar, dalavereciler!.. Zaten kanunları hep fakir halkı kafese koymak için öğreniyorsunuz.
‘Biz bankalar devrinde yaşıyoruz.. Dünyanın sonu geldi.. Neredeyse deccal çıkacak..’
‘Bir köylü bir ‘efendi’nin maiyetine sokulamadıkça, her zor işte başvurabileceği bir ‘efendi’nin himayesine giremedikçe, kendisini toprak üstündeki bir solucan gibi daima aciz, daima kimsesiz saymıştır.’
‘Hanginiz mühim bir işiniz olan bir avukatla bir defacık konuşmaya kanaat edersiniz? Allah’a karşı da aynı sebat lazımdır. Tabii Allah bizim iyiliğimizi ister ama kendisine yalvarıldığını duymak da hoşuna gider.’
‘Gitgide açık olarak gördüğümüz bir şey vardı:Her gün efendiler lehine yeni yeni kanunlar çıkıyordu; ama eski kanunlardan yalnız köylülerin lehine olanları kaldırılıyordu.’
‘Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar çoğalırsa kanunlar da o kadar artıyor.
Roma sahiden dayanılmaz bir hale geldi.’
‘Her hükümet hırsızlardan biraraya gelmiştir. Köylüler için bir tek hırsız beş yüz hırsızdan daha iyidir. Çünkü bir büyük hırsız, yine de beş yüz aç küçük hırsızdan daha az ziftlenir.’
‘Her yeni hükümete karşı köylünün söyleyecek bir tek sözü vardır: ‘Allah yardımcımız olsun.’
‘Köylünün ikna edilmesi mümkündür. Onu lakırdı ile kandırıp vücudunu takatinden fazla çalıştırmak mümkündür. Açlık orucu tutturabilir, efendiler için can vermeye sevk edebilir, savaşa sürebilir, öbür dünyada cehennem olduğuna inandırabilirsin..’
‘Harbi köylüler yapar ama şehirliler ilan eder.’
‘Patronlarla müzakereye kalkışan işçiler boşuna vakit kaybederler. Bir patronu ikna edebilecek şey yeryüzünde yoktur.’
‘Kanunu şehirliler yapar, hepsi şehirli olan hakimler onu tatbik eder, yine hepsi şehirli olan avukatlar izah eder. Böyle olunca bir köylü hakkını nasıl elde edebilir?’
Konuşuyoruz da anlaşamıyoruz. dedi. Aynı dili konuşuyoruz ama aynı dili konuşmuyoruz işte.
Sizin iş biraz karanlık!
Gitmek, başka memleketlere gitmek
Dünyanın sonu geldi Nerdeyse deccal çıkacak
Tabi Allah bizim iyiliğimizi ister, ama kendisine yalvarıldığını duymak da hoşuna gider
Bir kertenkele gibi, saatlerce hiç kıpırdamadan güneşte bekliyordu
Yanına sokulan herkese:
Sanki biz neden dünyaya geldik? diye soruyordu
Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor
Hayat zor, aydan aya daha zor bir hal aldı
En çok çalışanlar en yoksul olanlardı
Losurdo: Herkes yaşasın! diye bağırdı
Cüce yanındaki yardımcısına:
Yaz: Liberal!.. dedi
Kanun mümessilinin suratına doğru:
Kahrolsun sana maaş verenler! diye bağıran Raffaele etrafta daha büyük bir tesir yaptı
Kahrolsun vergiler! diye cevap verdi
Anarşist damgası yedi
Kahrolsun hırsızlar! diye bağırdı, fakat bu sözleri kara gömlekliler arasında umumi bir itiraz dalgası doğurdu.
Şişko, mühim bir tavırla:
Yaz: Anarşist! dedi
Ekmekle şarap yaşasın!
Bu kara gömleklileri biz iyi bilirdik. Biraz yüreklenebilmek için gece vakti gelmeleri lazımdı
Her hükümet hırsızlardan bir araya gelmiştir
Umumi yerlerde artık hiç kimse vergilerden, maaşlardan, fiyatlardan, kanunlardan bahsetmeyecek!
Hükümet de zaten bir haydut çetesinin elinde
Bu kazanın başında bulunan ister belediye reisi, ister Şarbay desinler, bize göre hepsi birdi
Mertebesi herkesten büyük, ahiretin sahibi Allah’tır
Sonra, dünyanın sahibi Prens Torlonia gelir
Sonra, Prens Torlonia’nın muhafızları gelir
Sonra, Prens Torlonia’nın muhafızlarının köpekleri gelir
Sonra, hiçbir şey gelmez
Sonra, yine hiçbir şey gelmez
Sonra, bir kere daha hiçbir şey gelmez
Sonra da köylüler gelir
Hem benimle, hem de hükümetle alay ediyorsunuz
Kiliseyle ve devletle alay ediyorsunuz
Öyle bir para ki, onları yaşatmaz süründürür
Dedelerden babalara, babalardan çocuklara geçip gelen bir sefalet
Faşist dedikleri bu adamlar, sırf müteahhidi rahatsız ettikleri için, birçok temiz adamları dövmüş, yaralamış, hatta öldürmüştü. Bu da apaçıktı. Fakat bu işleri yapanlar, katiller her defasında hükümetten mükâfat görmüşlerdi ki, bu pek açık değildi.
Köylüler toprağı tahta sabanlarıyla sürmeye devam ederlerken, şehirliler gökleri uçaklarla yarıp parcaliyorlardi.
Köylüler, yirmisi bir liret eden bakır paraları biriktirmeye devam ederlerken, şehirliler binlik banknotlardan bahsediyorlardı.
“Gitgide açık olarak gördüğümüz bir şey vardı: her gün efendiler lehine yeni yeni kanunlar çıkıyor; ama eski kanunlardan yalnız köylülerin lehine olanları kaldırılıyordu.”
“ ‘Sanki biz neden dünyaya geldik?’ diye soruyordu.
Bu sözüne ne cevap verilebilirdi? İnsanların neden dünyaya geldiğini bilen var mıydı?”
“ Bir milleti bir kere korku sararsa artık bunun izahı yoktur. Bu hastalık herkese geliyor, insanı tepeden tırnağa sarsıyor. Bunun için, yalnız rejim düşmanları korkmuyorlar; ötekiler, şu faşist dedikleri adamlar çok daha fazla korkuyorlar. Onlar da bu işin böyle sürüp gidemeyeceğini hem biliyorlar hem söylüyorlar, ama bundan korkuyorlar Ne diye düşmanlarını öldürüyorlar? Korkudan… Ne diye boyuna polisler milislerin sayısını arttırıyor? korkudan… Ne diye binlerce, on binlerce günahsız insanı küreye mahkum ediyorlar? Korkudan… Cinayetleri arttıkça korkuları da artıyor… Korkuları arttıkça da cinayetleri artıyor.”
“ Her hükümet hırsızlardan bir araya gelmiştir… Köylüler için bir tek hırsız beş yüz hırsızdan daha iyidir. Çünkü bir büyük hırsız, ne kadar büyük olursa olsun, yine de beş yüz aç küçük hırsızdan daha az ziftlenir ”
“ Her yeni hükümete karşı köylünün söyleyecek tek bir sözü vardır: ‘ Allah yardımcımız olsun!’ Hükümet, yaz gününde gökyüzündeki bulut gibidir. Yağmur mu yağdıracak, dolu mu, kimse bilemez… Böyle şeyler ancak Allah’a malumdur.”
“Yeni verginin ne üzerine konduğuna, daha doğrusu artık neyin üzerine yeni vergi konabileceğini hiç kimsenin aklı ermiyordu.”
Cinayetleri arttıkça korkular da artıyor. Korkuları arttıkça da cinayetleri artıyor.
Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar çoğalırsa kanunlar da o kadar artıyor.
Cinayetleri arttıkça korkuları da artıyor Korkuları arttıkça cinayetleri de artıyor.
Hükümet kuvvetli mi? diye sordu.
Korkusu çok kuvvetli! diye cevap verdi.
Her şey kanuna uygundu, tamı tamına kanuna uygun Yalnız bizim itirazımız kanunsuz olurdu.
Son zamanlarda zaten köylüleri soymanın her türlüsü kanuna uygundu. Eski kanunlar bu işe yetmezse yenileri çıkıyordu.
Akşam duasından sonra her köylü evinde bulunacak ve şafak sökmeden dışarı çıkmayacaktı.
Biz konuşuyoruz ama, birbirimizi anlamıyoruz! dedi, aynı dili konuşuyoruz, ama gene de dilimiz ayrı!
Fakat, denizlerin ötesinde bıraktıkları hayat, kaybolmuş bir cennetin rüyası gibi, içlerinde yerleşir kalırdı.
‘Mertebesi herkesten büyük, ahiretin sahibi Allah’tır.
Sonra, dünyanın sahibi Prens Torlonia gelir.
Sonra, Prens Torlonia’nın muhafızları gelir.
Sonra , Prens Torlonia’nın muhafızlarının köpekleri gelir.
Sonra hiçbir şey gelmez.
Sonra yine hiçbir şey gelmez.
Sonra, bir kere daha hiçbir şey gelmez.’
Sonra da köylüler gelir..
İşte bu kadar!’
İnsanlar güneşin yolunu, rüzgarın esişini, suyun akışını değiştirmeye başlamış gibiydiler.
– Ama ben gerçek adaleti kastediyorum. Herkes için eşit olan adaleti

– Onu ancak cennette bulursun .
.

– ne yapmalı?

Ama öyle savaşlar olmuştur ki hiç kimse hiçbir zaman kime karşı olduğunu anlayamamistir.
Savaşı yapanlar yoksul köylülerdir ama çıkaranlar hükümetlerdir.
Adaletin kilosu kaça?
En çok çalışanlar en yoksul olanlar.
Yirmiiki yıl İtalya’ya hükmettikten sonra,yirmiki saatten daha az bir zamanda yılılan faşistliğin,neden bu kadar çürük olduğunu anlamak için bu çok kuvvetli romanı herhalde okumak gerektir.
Fontamara’da heyecanlı olaylar,dramatik bir gerginliğin son haddine varan sahneler,insan karakterini ve toplumsal olayları tam bir açıklıkla aydınlatan gözlemler,büyük bir sanatçının usta eli ve sıcak yüreğiyle karşı karşıya bulunduğumuzu bize anlatmaktadır.
Eğer hırsızlara karşı hak kalmadıysa dünyanın sonu geldi demektir.
– Musa’nın on emrinden biri şudur. Hırsızlık etmeyeceksin.
– Bugün Musa’nın hükmü yürümüyor, Mussolini’nin hükmü yürüyor.
Kanunlar ne kadar cogalirsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar cogalirsa kanunlar da o kadar artıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir