Sadettin Ökten kitaplarından Fincanımda Cola Var kitap alıntıları sizlerle…
Fincanımda Cola Var Kitap Alıntıları
Aşkı, modernistler hormonlarla ifade ediyorlar ama onların dediği; ‘şehvet’… Kalpteki hormon ise farklı… ‘Hormon’ sözcüğü de burada çok kaba kaldı; kalpte feyiz olur, nur olur, lutf-ı ilâhî olur.
İnsanın diğer canlılardan çok büyük bir farkı var:
Seçebiliyor ve değiştirebiliyor…
Diğer canlılar ise doğa kanununa tâbi olarak yaşıyor.
Bahar gelince çiçek açmayan ağaç ölü ağaç oluyor.
Ama insan…
“Bu bahar içim çok karanlık, çiçek açmayacağım.” diyebiliyor.
Yahut kış ortasında yepyeni bir aşk yeşerebiliyor.”
Bir sanal dünyada yaşıyoruz…
Amerikan kapitalizmi, hem kapitalist hem de pragmatik kapitalist boyutuyla zihnimizi esir almış vaziyette.
Her şeye bir ihtiyaç kulpu takıyor.
Bunun çok tipik örneği ‘şalvar’ ve ‘blue jean’ meselesidir.
İkisi de köylü pantolonudur; biri bizim, biri Amerika’nın.
Her ikisi de tarımla uğraşan insanların giydiği giysidir.
Şalvar giyerseniz, ‘gerici’ olursunuz.
Blue jean giyerseniz, ‘ilerici’ olursunuz.
Bu, bütün dünyada böyle…
Ne zamana kadar böyle? 1945 ve sonrasında böyle.
Amerikalıların blue jean giymesi 1945’ten önce.
1945…
Nedir o?
Hiroşima ve Nagazaki öyle bir toplumsal iz bırakıyor ki…
Dünyada o vakte kadar görülmemiş bir iş.
Müthiş bir ‘korku’ ve ‘korku ile karışık hayranlık’ içinde,
“Atom bombasını yapmış adam.” diyorlar. Ya bize de atarsa…
“Allah, cübbeli kapitalistlerden insanı muhafaza buyursun, toplumu da!”
Türkiye kapitalizm karşısında henüz küçük bir çocuk gibi
Küçük çocuğun yüzüne gözüne çikolatalı dondurma bulaşıyor ama çocuk hâlâ yalamaya devam ediyor
Çin atasözü der ki:
“Kalpler birbirinden uzaklaştıkça sesler yükselir, yaklaştıkça fısıltıya döner. Kavgada bağırmanın, sevgide fısıldamanın sebebi budur.”
“Kapitalizm, insanlığın, kan ve gözyaşının simgesi olan bir utanç yapısından ibret alıp yaptığından hicap duyacağına onu parçalar ve satar.”
Mala, maddeye zebun olmak insana yaraşır mı?
Aşkı modernistler hormonlarla ifade ediyorlar ama onların dediği ‘şehvet’.. Kalpteki hormon ise farklı. ‘Hormon’ sözcüğü de burada çok kaba kaldı; kalpte feyiz olur, nur olur, lutfu ilahi olur.
‘şalvar’ ve ‘blue jean’ meselesi..
İkisi de köylü pantolonudur; biri bizim, biri Amerika’nın.
Her ikisi de tarımla uğraşan insanların giydiği giysidir.
Şalvar giyerseniz ‘gerici’ olursunuz.
Blue jean giyerseniz, ‘ilerici’ olursunuz.
Önce kendinize zulmedersiniz.
Kalbinize zulmederek başlar her şey ve onu yalnız siz anlarsınız. Sonra bedeninize, en son da çevrenize zulmedersiniz
Aslında, insanın kendisine yaptığı şeydir zulüm.
Takdir-i Hüda kuvveti bâzû (kol kuvveti) ile dönmez.
Bu dünyanın problemleri deniz üzerindeki dalgalar gibidir, bazen durur gibi olur ama çoğunlukla çalkantı vardır. O çalkantılara uzaktan bakabildiğinizde, hepsinde bir hikmet görürsünüz. Ama esas inci, denizin dibindedir.
Kalbin kararması; ‘İlahi varlıkla insanın arasına mesafe girmesi’ olarak tarif edilmiş..
Aslında herkes tarafından özlenen şey, ‘insani bir ortam’. Ama o ortam, Ali Ağa’yla veya Veli Bey’le olmaz. O ortam benimle de olmaz. Toplumsal bir mutabakat olacak ki o ortam teessüs etsin.
“Kaderullah yardım etmezse hiçbir yere varamazsınız.”
Biz, ‘ümidin çocuklarıyız’.
Bir de “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez!”
Bunu hiç unutmayalım.
Allah, ‘dünyayı isteyene’ ‘dünyayı’ verir.
Takdîr-i Hudâ kuvveti bâzû ile dönmez
Aşk gelicek, cümle eksikler biter
Yunus Emre
Peki aşk nedir? derseniz, el cevap:
Aşk, hepsinin hükümdarıdır.
Aslında, insanın kendisine yaptığı şeydir zulüm.
Dünyada da rahat yoktur, onu da bileceksiniz.
Kim ki tatmadı, bilmez yazık.
Mahir İZ
Aslında herkes tarafından özlenen şey, ‘insani bir ortam’.
Ama o ortam, Ali Ağa’yla veya Veli Bey’le olmaz.
O ortam benimle de olmaz.
Toplumsal bir mutabakat olacak ki o ortam teessüs etsin.
İnsanın bir rehberi olmaz ise içgüdüler aklı yönetir; rehber varsa Senin bir sınırın var! der ona.
İçgüdü der ki: Senin bir sınırın yok, yürü İçgüdü kendisini bedensel hazlar üzerinde görünür kılar.
Topraktan geliyor ekmeğimiz aşımız
Toprağa dökülüyor terimiz gözyaşımız
Bitmez tükenmez bizim toprakla savaşımız
Bu toprağın göğsünde dinlenecek başımız
Çin atasözü der ki:
Kalpler birbirinden uzaklaştıkça sesler yükselir, yaklaştıkça fısıltıya döner. Kavgada bağırmanın, sevgide fısıldamanın sebebi budur.
Doğrudur.
Muhabbet; hayret ve hayranlığın çok fevkindedir.
Bir yanlış başka bir yanlışı daha getiriyor
~√~
Göz her şeye bakar ama zihin ve kalp, ilgilendiği şeyi görür sadece diğerlerini fark etmez bile..
~√~
Dönsek mi bu aşkın şafağından,
Gitsek mi ekalîm-i leyâle?
~√~
Kalpten kalbe yol vardır. Hatta fısıldamaya da gerek yok
~√~
Kalpler uzak düşünce kavgada bağırır, sevgide fısıldarsın
~√~
İnsanda akıl, nakil, tecrübe ve bir de sezgi vardır. Sezgi, insan bilgisinin bir başka bileşenidir.
Henri Bergson
Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Mevlam Görelim neyler
Neylerse güzel eyler
~√~
Allah, ‘dünyayı isteyene’ ‘dünyayı’ verir.
~√~
Değerlere uygun davranılmadığında uygulanan yaptırımlar yine o değerlere aittir.
Bunun için biraz salim zamana, salim kafaya ve salim bir gönüle ihtiyaç var O olmadığı zaman kaybolup gidersiniz! Zaten pragmatik Kapitalizm salim kafalı olunmasını istemediği için size hiç boş vakit bırakmaz. Bırakmaz, çünkü bırakırsa siz kendinize gelir, bir şeylere ayılmaya başlarsınız. Bu sebeple size o salim vakit bırakmamaya çalışır ve bütün toplumun içgüdülerine hitap ederek var olmaya çalışır. Tüketim böyle bir şey.
Ahirette insanları göreceğiz ki şaşıracağınız. ‘Bunlar Müslüman mıymış?’ diye soracağız. Öyle insanlar da göreceğiz ki, ‘Dünya hayatında biz bunları Müslüman olarak bilirdik ama değillermiş’ diyeceğiz.
~√~
Kalbe giren Allah’tan gayri herşey ‘is, leke, ve toz’ olarak adlandırılır.
~√~
Kalbin kararması; ilahi varlıklar insanın arasına mesafe girmesi’ olarak tarif edilmiş
~√~
Göz her şeye bakar ama zihin ve kalp, ilgilendiği şeyi görür sadece diğerlerini fark etmez bile.
Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler.
Herkes bakacak kendisine, tabii vakit bulabilirse
Dünyadan bir parça ‘istiğna’ (gönül tokluğu) size o vakti sağlıyor.
Şu kadar şeyim olsun, bu kadar bilmem neyim olsun. yerine, Bir bakayım şöyle kendime, mensubiyetime, aidiyetime. Dendiği zaman neyin mirasçısı olduğumuz çıkıyor ortaya zaten.
Dünyaya her an ‘tecelliyat’ akıyor; Ol! Ve Olma! emirleri akıyor.
O, her an yeni bir tecellidedir.
(Rahmân,29)
Yunus Emre ne diyor:
Aşk gelicek, cümle eksikler biter
Sen önce kendine bak ve İslami hakikatin sana söylediği istikamette kendini beze.
(Beze: kendini süslemek manasında)
Bir büyük zat vardı, o derdi ki:
Ben bir talebemde sû-i hal (kötü hal, yaşayış) görsem, onu kolay kolay söyleyemem.
Neden
Rencide olur, üzülür .
Çok hususi bir durum, bir vaziyet ortaya çıkarsa hasıl olursa ki o tertîb-Hak’tır, o zaman ancak müsait halde söyleyebilirim ama onun haricinde onun hakkında dua ederim Düzelmedi ise bir daha ederim, düzelmedi ise bir daha ederim.
Başkasına bakmak kolay olanıdır.
Kendi üzerinizde her an bir muhasebede bulunmak sizi terbiye eder , yeni tabirle aklar , nefsinizi berî kılar ve bu yolda çile hoşa giden bir hal alır.
Herkes kendine baksın. Kendine bak, başkasına bakma. Kimse söylemediğini yapmasın, yapmadığını da söylemesin vs. dense de göz hep başkasının kusurunu görmeye teşne .
Cehalet, Allah’ın emirlerini bilmeden veya bilerek bilmezden gelmektir. İşte bundan zulüm doğar. Bizim zulmümüz: Kendim ettim, kendim buldum. var ya, işte o!
Yunus emre, Dervişlik olaydı taç ile hırka, ben de alırdım otuza-kırka diyor.
Zahir çok kolaydır, zahire mahkûm olunursa kalp kararır.
İlahi emrin size çizdiği çerçeveyi bilmezlikten gelmek cahillik, ilahi emre muhalif hareket ettiğiniz anda yaptığımız her şey zulüm dür!
Önce kendinize
Zulmün yansıdığı yer kendinizdir, şahsınızdır, nefsinizdir.
Cehalet, Allah’ın emirlerini bilmeden veya bilerek ‘bilmezden gelmek’tir. İşte bundan zulüm doğar. Bizim zulmümüz: Kendim ettim, kendim buldum. var ya, işte o!
~√~
Biz doğaya zulmedersek o da karşılığına bize zulmederek muhtaç olduğumuz şeyleri bizden esirger, yani aslında biz kendi kendimize zulmederiz
~√~
Zahir çok kolaydır, esas kalp kararır.
Kalbin karardığınıda iki varlık bilir
Yahut bir varlık bilir!
Allah bilir
ve insan bilir!
Yunus Emre
İlahi emrin size çizdiği çerçeveyi bilmezlikten gelmek cahillik, ilahi emre muhalif hareket ettiğiniz anda yaptığınız her şey zulümdür!
Önce kendinize
Zulmün yansıdığı yer kendinizdir, şahsınızdır, nefsinizdir.
~√~
İnsan kendi varlığıyla bir büyük âlemdir!
~√~