Fikir Sefaletine Örnekler Kitap Alıntıları – Seyyid Ahmet Arvasi

Hürriyeti yalnız kendileri için isteyenler, gerçek sahtekârlardır.

Mutlak eşitlik ararken bir sürü adaletsizliklere kapı açılmaktadır. Oysa ferdi farklara saygı" , sosyal, ekonomik ve politik hayata dinamizm getirmektedir.

Taklitçi, her türlü şahsiyet çilesinden uzak düşmüş biri olarak dehanın gölgesi gibi hareket eder. Deha ne kadar hür ve bağımsız ise mukallit o kadar esir ve bağımlıdır.

Akıl arapça bir kelimedir; işin garibi, bu kelime, o dilde aynı zamanda bağ" ve " köstek" anlamına gelmektedir. Gerçekten de bir bakıma " akıl ", insan zihninin disiplin altına alınması, belli kanun ve prensiplere bağlanması demektir. Bugün "aklın metodları" ve " aklın kanunları" dediğimiz şeyler böylece teşekkül etmiş bulunmaktadır. Günümüzde "düşünmek" demek, bu kanunlara ve metodlara bağlanarak ve belli kalıplara sadık kalarak problem çözmek demektir. Söyler misiniz "hür düşünce" bu mudur?

Emperyalizmin Türk ve İslam Dünyasında en önemli hedeflerinden biri, geniş halk kitlelerini ve bilhassa yarınlarımızı temsil edecek gençliğimizi kendi kontrolüne alabilmektir.

Dikkatlerin “atom bombasına”, “nötron bombasına” çekildiği günümüzde, gerçekte “hedef ülkeleri” harap eden başka güçlerdir

Emperyalizm, bizim dünyamızda, her şeyden önce, yüce dinimiz İslâmiyet’i tahrib etmek istemektedir. Çünkü, o, çok iyi bilmektedir ki, İslâmiyet yok edilmedikçe, İslâm dünyasındaki hedeflerine ulaşamayacaktır. Onun için, dışarıdan “doğrudan doğruya”, içeriden “dolaylı yollarla” çetin, sürekli ve insafsız bir “İslâm düşmanlığı” politikası yürütülmek istenmektedir.

Kitapları hapsetmekle, yakıp imhâ etmek arasında, sanıldığı kadar fazla fark yoktur…

Yarasaların aydınlıktan korkması ve kaçması gibi , ne kadar çağdaş karanlık güç " varsa , hepsi de istisnasız İslam’dan korkmaktadır ve ürkmektedir..

Ülkemizde koyu bir cehalet sebebi ile din " , " her türlü " yeni akımın antitezi durumuna getirilmektedir.Hayrere şayandır ki şimdi, ülkemizde, " liberalizm " adına, " sosyalizm " adına , " komünizm " adına, " kapitalizm " adına, " yenilikçilik " adına, " devrimcilik " adına, " demokrasi " adına, " laiklik " adına, " özgürlük" adına ve" uygarlık" adına sürekli olarak dine saldırılmakta ve bilhassa dindar kitleler, çok yönlü bir baskı altında tutulmak istenmektedir.

Oysa, tarihimiz diyor ki, Batı , Türk Milletinin melcei ve kurtuluşu sığınağı değil,fetih hedefidir." Atalarımız , hiçbir zaman Avrupalı’yı " kurtarıcı "olarak görmedi, aksine onları " kurtulmaya muhtaç " bildi.

Nitekim , İslam’dan önce , Tanrı’nın kırbacı " olarak anılan Türkler , İslam’dan sonra "Tevhidin sözcüsü " ve " Nizamın öncüsü " olmakla şereflendiler." İ’la-yı Kelimetullah " ve " Nizam-ı Alem " bayraktarlığı yaptılar.

Hiç şüpheniz olmasın ki , kendi milli tarihine , kendi mukaddesatına , kendi vatan ve millet bütünlüğüne , kendi öz kültür ve medeniyet değerlerine , kendi milli menfaatlerine yabancılaşan ve ters düşen hangi fert ve zümre varsa , mutlaka , bilerek veya bilmeyerek, yabancı senaryolara " piyonluk etmektedir.

Bir gün gerçekten samimi bir ülkücü gence sordum : Sana göre , bütün ülkücüler , aynı kalitede , aynı şuur ve imanı taşımakta mıdır? Sizin de aranıza istenmeyen sızmalar olmuş mudur ".
O şöyle demişti : " Ağbiciğim, bana göre 3 tip insan vardır.Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
1- Gerçekten ülkücüler,
2- Ülkücü geçinenler,
3- Ülkücüler’den geçinenler ! "

Bir gün gerçekten samimi bir ülkücü gence sordum : Sana göre , bütün ülkücüler , aynı kalitede , aynı şuur ve imanı taşımakta mıdır? Sizin de aranıza istenmeyen sızmalar olmuş mudur ".
O şöyle demişti : " Ağbiciğim, bana göre 3 tip insan vardır.Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
1- Gerçekten ülkücüler,
2- Ülkücü geçinenler,
3- Ülkücüler’den geçinenler ! "

Taklitçi, her türlü şahsiyet çilesinden uzak düşmüş biri olarak dehanın gölgesi gibi hareket eder. Deha ne kadar hür ve bağımsız ise mukallit o kadar esir ve bağımlıdır.