İçeriğe geç

Feminizm Kendi Arasında Kitap Alıntıları – Aksu Bora

Aksu Bora kitaplarından Feminizm Kendi Arasında kitap alıntıları sizlerle…

Feminizm Kendi Arasında Kitap Alıntıları

Kadınların doğaları gereği nazik ,yumuşak ve barışçıl olduklarını düşünenlerden değilim.Ama biliyorum ki ,kadınlar dünyanın her yerinde olduğu gibi,ülkemizde de mülksüzler.
Kadın -erkek yok insan vardı ne de olsa
Bir defa çıplak gözle bakınca,çok daha fazla feminizm var etrafta.
Kadınlar her türlü kaynaktan erkeklerle eşit yararlanabilmeyi ,ayrımcılığa uğramamayı mücadelelerinin odağına koyarken ,kadınlığa ait oldukları düşünülen değerleri de içeren bir kadınlık halinin tanınmasını,kabul görmesini istediler.
Zamanın ruhu, herkes diyince ,şöyle bir şey anlamamıza neden oluyor:Feministler artı sosyalistler artı işçiler artı köylücüler artı lezbiyenler artı çevreciler artı Kürtler Sanki bütün bu kimlikler/konumlar içinden kaçamayacağımız evlermiş gibi.Yapabileceğimizin en fazlası ,başkalarıyla işbirliği imiş gibi.Oysa herkes diyince sahiden herkes i kastediyor olamaz mıyız?Herkesin duymasıiçin bir söz mümkün değil midir artık?Feminizm cinsiyet sistemi hakkında konuşurken sadece kadınlara mı hitap etmelidir?Erkekler ezenler oldukları için işin dışında tutulabilirler mi?Hangi erkekler?Bir şekilde hegemonik erkekliğin dışına düşmüş olanlar-yoksullar,eşcinseller,gençler,yaşlılar,kısırlar,?Erkeklik hiç değişmiyor mu?Erkekler sahide o kadar dertsiz tasasız ,bu cinsiyet sisteminde mutlu yaşayıp gidiyorlar mı?
Kocandan yediğin dayak senin kişisel sorunun değildir,toplumsal bir sorundur;tıpkı göç,yoksulluk,eğitimsizlik gibi.Demek ki bu toplumsal sorunun çözümü için toplumsal aktörlerin devreye girmesi gerekir.
( )insan giderek daralıyor:Önce bir ev ,sonra evin bir bölümü,derken bir oda,odanın üzerindeki sedir,sedirin köşesindeki yastık Biz bu evden neden kaçmak istiyorduk,nasıl bir ezildiğimizi göstermek içini yoksa ezilmekten kurtuluş için mi?
Kürtlük,lezbiyenlik,müslümanlık gibi farklılıklar,kadınlar arasında gerçek ve önemli farklara karşılık geliyor.Kimliğin insanın kendisini kurması için ne kadar önemli
Hiç sevmediğimiz, kadınlar için hapishane olduğunu söylediğimiz cemaat kimlikleri gibi, bu modern kimlik de son derece katı bir kadınlık imgesi yarattı. Kemalist modern kadın imgesi.
Modern kadın ile geleneksel kadının ezilme temelinde ortaklaştığını söylemek, cinsiyet sorunlarının başka bir yerde ortaya çıktığını, başka bir yerden temellendiğini iddia etmek anlamına gelir. Peki nerede?
Milliyetçilik Türkiye’de modernleşme anlatısının olmazsa olmazı ve modernliğin bu biçimiyle (yani Kemalizmle) hesaplaşmadan feminizmin yoluna devam etmesi mümkün görünmüyor. Kendini içinde addettiği, bir parçası olduğunu söylediği kadın hareketi ile nasıl ilişkilendiğini, ondan nerde ayrıldığını yalnızca söylemek değil, politik eylemlilik içinde göstermek durumunda. Dolayısıyla, diyelim türban tartışmasında ne şiş yansın ne kebap gibi bir tavır yerine açık bir politik söz geliştirmek, dindar kadınlar için değil, feminizmin kendisi için büyük önem taşıyor.
Önümüzdeki dönemde, feminizmin kendini kadın hareketinin bir bileşeni olmaktan çıkarıp milliyetçilikle, devletçilikle, Kemalizmle gerçek bir kopuşu gerçekleştirmeyi başarabilirse, buna cüret edebilirse, yaygın ve etkin bir hareket haline gelebilir. Böyle bir potansiyel var- nasıl derler, objektif koşullar olgunlaşmış durumda! Feminizm bu memlekette çok güçlü ve güvenli görünen modernite anlatısının sınırlarını aşalı çok oldu, şimdi bunun adını koymanın zamanı geldi.
Kadınlar yoksul çünkü biz kadınlar aptalız. diyen kadının hikayesi, aptallığa değil, müthiş bir sağduyuya, çalışkanlığa, azme ve cesarete işaret etse de onun ısrarla aptallığı vurgulaması, hikayenin devemını,yani sevdiğimizi düşündüğümüz an aptallaşıyoruz. sözünü unutturmamalı. Belki de asıl büyük sır, kendimizden bile sakındığımız budur: Sevginin ve kadın olarak onaylanma arzusununbedeli, kadınlık yükünü üstlenmektir!
İslamın kadınların kapatılarak ve dışlanarak ikincilleştirilmelerine neden olduğunu yahut cinsiyetlere ayrı yaşam alanları öngörerek onları güçlendirdiği düşünceleri, her durumda, dini tarih dışı bir alanmışçasına ele aldığı için, sorunludur. Bu nedenle bu coğrafyada yaşayan kadınların hikayelerini anlamaya çalışırken, Orta Doğu fikrinin kendisinin de gerçekliğin belirli bir perspektiften, sömürgeci perspektifinden kurulması olduğunu hatırda tutarak, bu coğrafyanın son yüzyıldaki tarihsel değişimini ve kendi içindeki bölgesel farklılıkların son derece büyük ve keskin olabildiğini dikkate almakta yarar var.
Bir defa çıplak gözle bakınca,çok daha fazla feminizm var etrafta.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir