İçeriğe geç

Fear Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından Fear kitap alıntıları sizlerle…

Fear Kitap Alıntıları

&“&”

Belki de … en yakın hissettiğimiz insanlar karşısında … en çok utanç duyuyoruz.
Tıpkı bunaltıcı sıcak ya da fırtına kadar, havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir, aynı şekilde ılımlı bir mutluluk da mutsuzluk kadar kışkırtıcı olabilir.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Bir davadan yeni çıkmıştı, heyecan içindeydi, benzi solgundu, her zaman az konuşan o insan, rastlantıyla bir arada oldukları arkadaşlarının da yanında şunları söylemişti: Bugün suçsuz biri hüküm giydi." Devamını sorduklarındaysa, bir adamın üç yıl önce yapmış olduğu bir hırsızlıktan ötürü cezalandırıldığını söylemişti; bunun haksız olduğu kanaatindeydi, çünkü üstünden üç yıl geçtikten sonra o artık aynı insan değil, suç onun suçu değildi. Başka bir insan cezalandırılmıştı, üstelik iki misli, çünkü bu üç yıl boyunca zaten sürekli suçunun ortaya çıkartılacağının tedirginliğiyle kendi korkularının zindanında yaşamıştı.
Her intihar haberi, her suç ve umutsuzluk olayı artık Irene’nin ilgi alanındaydı. Her şey ona kendini hatırlatıyordu, hayat yorgunları, çaresiz insanlar, baştan çıkarılan hizmetçi kız, terk edilmiş çocuk, hepsi kendi kaderinin bir parçası gibiydi. Bir anda yaşamın tüm zenginliğini hissetmeye başlamıştı ve artık yaşamında tek bir saati bile anlamsız geçirmeyeceğini biliyordu. Şimdi her şeyin sonuna yaklaştığı sırada ilk kez bir başlangıç hissediyordu.
Tehlikeyle, dolayısıyla gerçek duygularla tanıştığından beri en uzağındakine kadar bütün hallerle bir ortaklık hisseder olmuştu. Kendini her şeyde hissedebiliyordu, onun için eskiden cam gibi saydam olan dünya şimdi aniden kendi gölgesiyle karararak bir aynaya dönüşmüştü. Baktığı, izlediği her şey bir gerçeklik kazanmıştı birdenbire.
Zamanın çoktan sildiği bir hata için cezalandırılabilir miydi insan?"
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
Belki de utançların en büyüğü; insanın kendine en yakın bildiği kimselere karşı duyduğu utançtır.

-Korku-

Hayatını tarttı ve hâlâ ağır olduğunu hissetti, elinde tutabilir ve bu korku günlerinin ona öğrettiği üzere yeni bir anlamla güçlendirebilirse, her şeye yeniden yalansız bir şekilde başlayabilirdi, buna hazırdı.
Bir insan,zamanın çoktan telafi ettiği bir kabahatten ötürü cezalandırılabilir miydi?"
Kendıne hakım olabılmek için hergun nasıl bir guç harcadığını kımseler anlamıyordu
İnsan en çok kendine yakın insanların önünde utanır…
Bir şeyi saklamak söylemekten daha ağır gelir insana
Zamanın çoktan sildiği bir hata için
Cezalandırılabılır mıydı insan…….?
İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.
İtiraf etmemek ; itiraf edipde ceza almakdan daha büyük bir azap…
Her ceza korkunç bir belirsizlikten ve zalim bir bekleyişten daha iyidir.
Daha ne kadar birbirimize işkence etmeye devam edeceğiz?"
Fakat fırtına veya bunaltıcı sıcak kadar, havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir, aynı şekilde ılımlı bir mutluluk da talihsizlik kadar kışkırtıcı olabilir ve isteksizlik çeken pek çok kadın için, umutsuzluğun getirdiği sürekli bir doyumsuzluktan daha tekinsizdir.
Giden yine gelir ama unutur."
Belki de insan… En büyük utancı kendine en yakın bildiği kimselere karşı duyar.
Sence… Her zaman… Her zaman insanlara engel olan tek şey korku mudur? Utanç… Utanç olamaz mı? İçini dökmek… Herkesin ortasında soyunmanın, ruhen çırılçıplak kalmanın utancı?
Aslına bakarsan hala anlayamadığım şey, insanın tehlikesini bile bile bir suç işledikten sonra onu itiraf cesaretini bulamayışıdır.itirafı engelleyen bu küçük korkuyu, ben her suçtan daha zavallı buluyorum.
Korku cezadan daha fenadır çünkü ceza bellidir,ağır veya hafif belirsizliğe, sınırlandırılmamışa kıyasla ceza daha az ürkütücüdür.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Herşey bitti.
Sadece yalnız olan çocuklar sevgilerini kendilerinde saklarlar.
Her şey güzel olacak.
Her şey güzel olacak.
Korku cezadan çok daha beterdir.Çünkü ceza bellidir,ağır da olsa,hafif de,hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar,o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
… Yeryüzünde ki hiçbir şey, karanlıkta kalmış bir çocuğun görünmeyen aşkına benzemez.
İnsanlar arasında yalnız kalmaktan daha korkunç bir şey olamaz.
Şimdiye kadar sustuğum gibi bundan sonra da susacağım.
Bir yalan bulmalıydı… Son bir yalan daha…!
İçte tutulan göz yaşları akıtılandan daha acıtıcıdır..
Daha ne kadar birbirimize işkence edeceğiz…?
Maceranın gercek bedeli ; tehlıkeye atılabilmekdir…
Korku cezadan çok daha fazla ürkütücüdür, çünkü ceza kestirilebilir bir şeydir, ancak korku belirsizdir ve o gerginlik sonsuz bir dehşet duygusu yaratır." Fakat kızımız cezasını öğrenir öğrenmez rahatladı. Ağlaması seni yanıltmasın, rahatladığı için ağladı, öncesinde baskı altndaydı. Ve bir şeyi saklamak, söylemekten daha ağır gelir insana.
Bir insanın itiraf etme cesareti olamayacağı ve işin ucunda bir tehlikenin olduğunu bile bile bir suçu nasıl işleyebileceğini hâla anlamış değilim. İşlenen suçtan ziyade, itiraf etme cesaretini bulamama korkusunu zavallıca buluyorum."
insanın bir veda için o kadar az bir zamana muhtaç oluşunu, hiçbir şeyi beraberinde götüremeyeceğini anlayınca her şeyin değersizleşivermesini garip buluyordu.
ah, sürekli izlenerek yaşamaktan kurtulmak, nihayet huzur bulmak, sonsuza kadar huzur bulmak, artık yüreğinin üzerinde korkunun çekicini hissetmemek!
Korku cezadan fenadır, çünkü ceza elle tutulur bir şeydir ve o dehşet verici belirsizlikle, o korkunç ve sonsuz gerginlikle kıyaslandığında çok daha ağırdır"
İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı..
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Yarın, ne kadar yakın ve ne kadar sonsuzca uzaktı.
Belki de insan… en büyük utancı… kendini en yakın hissettiklerine karşı duyar.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa hafifte olsa hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Özgürleşmek isteyen, bastırılmış kahkahalar vardı içinde.
Korku cezadan çok daha fazla ürkütücüdür, çünkü ceza kestirilebilir bir şeydir, ancak korku belirsizdir ve o gerginlik sonsuz bir dehşet duygusu yaratır… Ve bir şeyi saklamak, söylemekten daha ağır gelir insana.
Fakat fırtına veya bunaltıcı sıcak kadar, havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir, aynı şekilde ılımlı bir mutluluk da talihsizlik kadar kışkırtıcı olabilir.
İçinde hâlâ bir acı duyuyordu, fakat bu ümit vadeden bir acıydı, tamamen kapanmadan önce kor gibi yanan yaranın sıcak ama yumuşak acısı gibi.
İnsanların yüzüne bakıyordu, hepsi ona yabancıydı, hepsi ölü ve canlılığını yitirmiş gibiydi.
Yaşamını ve şimdi mutluluğunu da oluşturan bütün bu şeylerin tadına daha derinden varmak için gözleri kapalı yatmaya devam etti. İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı.
Yarın ne kadar yakın ve ne kadar sonsuzca uzaktı.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiç bir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir. Kızımız da cezası kesinleşir kesinleşmez hafifledi. Ağlaması seni şaşırtmamalı, bu sadece bir boşalmaydı, önceden baskı altında içinde duruyordu. İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.
Yüreğinden ayaklarına kadar bunaltıcı bir ağırlık yayılmıştı, her adım acı veriyordu.
Yaşama ve ölme gücü.
Belki de insan… en büyük utancı… kendine en yakın hissettiklerine karşı duyar"
İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.
ama artık eskisi gibi aşırı bir gerilim içinde değildi.İçinde bir şeyler yorgun düşmüş, mücadeleye devam etme cesareti kalmamıştı.
Yarın:Hem çok yakın hem de sonsuz uzaklıkta!"
İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha yakıcıdır."
…Eskiden cam gibi şeffaf gördüğü dünya,kendi gölgesinin karanlık yerinde birden bir aynaya dönüştü…"
Odaların dört duvarı arasında, zindana kapatılmış gibi hiçbir şey yapmadan gerginlikle dolaşıyordu.
Çoktan yitirmiş olduğu bir sevinci hatırlayıp niçin kendine eziyet edecekti ki?
Haftalardır katlanılmaz ölçüde gerilmiş sinirleri artık çözülmüş, müthiş bir azap hissiz bedenini talan etmeye başlamıştı."
İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı."
Oysa maceranın gerçek bedeli tehlikeye atılabilmektir.
Fakat artık düşünemeyecek kadar yorgundu, ne düşünecek ne görecek hali vardı. Bir darağacı mahkûmu gibi gözleri kapalı, merdivenlerden indi."
Kaçınılmaz yalnızlık hızlıca insanın kendisine duyduğu asabi bir düşmanlığa dönüşür."
İnsanların yüzlerine baktı, hepsi yabancı geliyordu, her şey ölü, bir şekilde canlılığını yitirmiş görünüyordu. Hepsi bir bakıma çoktan uzaklaşmış, yitmişti, artık ona ait değildi."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir