Arif Nihat Asya kitaplarından Fatihler Ölmez Ve Takvimler kitap alıntıları sizlerle…
Fatihler Ölmez Ve Takvimler Kitap Alıntıları
Yarın neyler isimler müsemmâsız kalınca
Müsemma:isimlenen, ismin sahibi
Madem ki Aslı var, Kerem olmak ayıp değil
Tecrübelerle yoğrulmuş ihtiyar vezir
Çandarlı, söylerken fethin müşküllerini
O fatihler Fatihi, der ‘’ Olmaz olmaz;
Ya ben Bizans‘ı alırım, ya Bizans beni”
ÇAĞ
Dağsa her tarafta dağ var
Bağsa her yerde bağ var
‘’Burada olan ne?’’ dedim
Dedin: “yeni bir çağ var!”

Bir sırdaşı yok
Fakat, biliyor ne yapacağını,
Ki telaşı yok
Keşfedip bahtiyar Hümâ derdi:
‘’Ben doğurdum yuvamda… lakin onu
Sana, ey milletim Hüdâ verdi
Heykeldi -sanki-kayseri Rûm’un inaddan
Haşmetle beklemişti ki nezdinde her biri
Bahseylesin -aman dileyip- inkıyaddan
Bir sahne gördü sonra, Malazgirt umulmadık
Bir sahne gördü zelzeleden, girdibaddan
Ben de acıktım
Fakat bu şiir gecelerinin şi’rinden de,
Şairinden de bıktım.
Buraya şiir okumaya çıkılırmış
Ben su içmeye çıktım.
Nevâ, mâhûr içinde
Hatim, Yâsin ve Mevlid
Gelir billûr içinde
Erenler, evliyâlar,
Yatarlar nûr içinde.
“Bu kadındır, bu yavrudur.” demedik.
Sonu gelmişti insanın lakin
Seni kulsuz bırakmak istemedik.
En güzel saçlar, en güzel başta
Seneler sonra, bekliyor -baktım-
Beni Leyla, bıraktığım yaşta.
Artık, ürkütmüyor dönüp bakanı
Dedim; “Neden, o siyah kubbe -böyle- nurlu bugün?
Dedi sesler ki; “Duydu ilk ezanı!”
Ümidimi arıyorum
Ya sen garip delikanlı?
Ben kendimi arıyorum
Ne çiçekler ne kuşlar farkında
Lakin
Şahane ve nngin maviliğinden
Bir çift kanat eksildiğinin
Gökler, farkında
Bana Tanrım yeter insanlık
Doyamadan giden yiğit
Milletine gidiyorum
Diyemeden giden git
Şairinden destanını
Duyamadan giden yiğit
Mademki Aslı var, Kerem olmak ayıp değil.
Ya Muhammed doğduğun tarihi şükran söylüyor!
Mutluluk, Arife”servettendir!”
İnsan olur; göçünce bırakmaz bir iğne de.
Tarih var, ki çörçöp olur savrulur gider;
Tarih var, ki saklı durur bir”hazine”de
Ya Muhammed, doğduğun tarihi” şükran”söylüyor!
Rahmet olmak için rahim gelen
Söylenir-sanki-doğduğun tarih.
Sana dendikçe”ey yetim gelen!”
“Görünen dağ neresi”
Uyanık varmış ki, aradan kalktı ve
Dedi “ yuşa tepesi!”
Korkanlara”Biz ateş değil, nuruz” de!
Duyduklarınız, nedir fetihten sonra?
Derlerse eğer, çekinme”mağruruz”de!
Her gün yeni yerlerle mülakaatız biz:
İstanbul’u aldık diye iş bitti sanan,
Bilsin ki, fetih değil, fütühatız biz!
Bu mutsuz yürekler, bu toprak, bu su
Ki birbirlerinden habersiz-bu gün-
Diyorlar,”gel, ey Fatih’in ordusu!”
Bir uzak ses, der”al-i Osman’ız!”
Dedem, al atlastan:
Yüce bir bayrak ki
Alı, destan destan!
Vadide gider, dağda gider, düzde gider…
Sen geçmişi bil, bilme! bizim ebcedimiz
Ey yolcum.’’eb’’den geçerek’’cedd’’e gider
Dedim: “Gel ey Mevlânâ Çelâleddin-i Rumi!”
“Hakkındaki her bilgiyi öğretti.” dedin
Sordum sana: “Neydi Hicret’in tarihi?”
Sen, bilmece söyler gibi, “Hicretti” dedin.
Diye, türbesinde, ona seslendim;
Ruhiyçin okunan bir “Yasin” dedi:
“Men yuhyil’izame ve hiye ramim?”
Yasin Suresinin 79. Ayetinden.
Meali: Çürümüş kemikleri kim diriltebilir.
Eremez böyle bir hayat, sona!”
Ordu, “ey gün” diyor “ne olmayacak,
Ne hazin iş, mezar düşünmek ona”
Sen de öğren, sen de anlat: biz kimiz!
“Beklenen (bir) gelse ” derdik geldiği
Anda gördün: Feth’e tarih ismimiz!
Çandarlı, söylerken Feth’in müşküllerini;
O fatihler Fatih’i der: “Olmaz olmaz;
Ya ben Bizans’ı alırım, ya Bizans beni!”
“Gürani” derler, tanıyanlar, hocama
Tarih sorar: “Sen kime çektin Mehmed?”
Ebced’le derim: “Murat-ı Sani babama!”
Ve yenenler bir günde dev gibi orduları
Destanlarda kalan Bozkurd’un nesi olurlar?”
Diye sorana tarih, diyecek “Yavruları!”
Size bir yurd aldım ki bu, ebediyyen yurdunuzdan!
ŞURASINDAN BURASINDAN
LEYLAYI KURBAN ETSELER
KANIM AKAR YARASINDAN..
NEDİR BU SERDARIN SOYU
DİYECEKTİR EBCEDLE TARİH
OĞUZLARIN KAYI BOYU
Âlim, dedi : lt;Bir hârika öğrenciydi! gt;
Şâir , dedi : lt;Yer yer sözü bir inciydi! gt;
lt;Fâtih Sultan gt; adiyle andık onu biz
Târih , dedi : lt;Fâtihlerin en genciydi! gt;
Hadîsin büyük, müjdelenmiş emîri,
Mücâhid ve Fâtih sıfâtlarınla gittin!
Bu dünyâda târîhe gül devri açmış,
Fatihlerde geçmiş hayatınla gittin.
Giderken elin boş değildi:
Şehidlik berâtınla gittin!
Vadide gider, dağda gider, düzde gider
Sen geşmişi bil, ( )
Size bir yurd aldım ki bu,ebediyyen yurdunuzdur.
Bir kerrecik kuruldu mu işler ömür boyu.
Mâdemki Aslı var,Kerem olmak ayıp değil.
Lâkin yolunda bekleyenin var çabuk büyü.
Üstünde bin yıl önce oturmuş melikenin!
Yarın neyler isimler,müsemmmasız kalınca?
Bana -Tanrı’m yetişir insanlık!
Yol diyor! Yolcusuz bırakma beni!
Bir kerrecik kuruldu mu işler ömür boyu.