İçeriğe geç

Eylembilim Kitap Alıntıları – Oğuz Atay

Oğuz Atay’ın eserlerinden Eylembilim Kitap Alıntıları sizlerle.

Eylembilim Kitap Alıntıları

Durumum çok kötü sevgilim diyordu;
belki bugünlerde intihar ederim.
Yarım kalmış, gerçekleştirilmemiş hayallerimin hüznünü yaşıyordum.
Bana yaşama gücü veremez misin?
Yarattığım hayal kırıklığı için herkesten özür dilerim.
Her balığın, içinde yüzeceği, ayrı bir denizi vardı.
İnsanın geçmişinden kaçabilmesi için, kendinden kaçabilmesi gerekiyor.
Ben, hiç olmazsa, gerçekleri görmeğe başladığımı, bir şeyler aramağa başladığımı ileri sürüyorum.
Bu yalnızlık denilen bela olmasaydı, insanların çoğu evlenmezdi.
Ben de tedirgindim. Kime güvenecektim?
Bize, bizden başka kimse acımaz.
Evde Osmanlı, okulda Avrupalı. Sonra benim gibi samimiyetsiz insanlar yetişiyor.
Bu ülke, soruların yanlış sorulması yüzünden batıyor zaten.
Bir de bırakıp gidememek var.
Kendine karşı bile hoşgörüsü yoktu. Hoşgörünün olmadığı yerde de ben yoktum.
Yaşamak istiyorum, gezmek istiyorum, eğlence yerleri istiyorum.
Ve bize, bizden başka kimse acımaz.
Neden bazı insanlar, bazı şeyleri hiç bilmiyorlar? Duysalar, dinleseler, hatta karşılarında görseler bile bilmiyorlar…
Bir yerde bir hata yapıldı; ya da erken davranıldı, belki geç kalındı..
İnsanlar, okusunlar, öğrensinler, fırsat bulsunlar, fırsat…
…anlattıklarına kafamı sallıyordum. Haklısınız diyordum. Ne var ki, ortada haklı olunacak bir durum yoktu.
Kavgaya katılmanın değil, katılmamanın hesabını vermelidir.
Kendi kendime oynadığım bir oyunun içindeydim.
Yarım kalmış, gerçekleştirilememiş hayallerimin hüznünü yaşıyordum.
Peki ne istiyorsun? Bilmiyorum: belki de her şeyi yaşayarak göstermek istiyorum.
Saygı duruşuna da saygı kalmamıştı.
Atılan kurşunlara karşı tarafsız kalınamaz!
Beni yanında bir figüran olarak bulunduruyordu.
…ölüm bile insanlara adaletle davranmıyor oysa.
Şiddetli bir müzikti bu ; oysa ben mahzundum. Yarım kalmış, gerçekleştirilmemiş hayallerimin hüznünü yaşıyordum.
Neden üniversite okuyorum?” diye sormuştu. Hemen, “Kapitalist topluma, yetenekli olduğumuzu göstermek için,” diye karşılık verdim.
Bu ülkede bireylerle ve topluluklarla ilgili hiçbir şey yolunda gitmiyor beyler ve işte açıkça söylüyorum ki insanlar kendilerini öldürüyorlar!
Paltonuzu giyerken, atkısı bile olmayan milyonları düşünüyordunuz. Bir kitap okurken ya da yazarken eğitim eşitliğine kavuşamamış yüzbinlerce küçük göz, öfke ya da kızgınlıkla sizi izliyordu.
Bu aklıma zamanında gelmeyen şeyler yüzünden çok kaybım oldu.
… herkes bir şeydi, ne bileyim yani önemliydi de alçak gönüllülükten, daha doğrusu hümanistlikten böyle davranılıyordu. Ben de hiçbir şey olmadığım ve kazık gibi bir köşede durmaktan başka bir şey bilmediğim için bu insan severler arasına da karışamamıştım.
Bence insanlar bu yüzden anlaşamıyorlardı: Herkes başka dili konuşuyordu.
Belki de yaşantılarıyla haklı çıkmaya çalışıyorlardı, yaşantı kırıntılarıyla…
… kendi gözünü korkutmaya çalışıyordu ve bunda oldukça başarı kazanıyordu.
Arkadaşlar, demek istiyorum ki, buraya biz boşuna toplanmadık.
Korkulu bir rüya görüyorlardı. Şimdi uyanırız, şimdi uyanırız telâşı içindeydiler. Bir uyanalım, her şey gene eskisi gibi olacak, sanki bu ağırlığı hiç yaşamamışız gibi olacak.
Bu kurtlarla başa çıkabilecek misin? Bilmem. Sen de kurt musun? Kurtsan, ne biçim bir kurtsun?
Biz, özgürlüğün olduğu ileri sürülen bir dönemde, kimden korkuyorduk.
Ben hayalimdeki yüzü ümitsizce kovalıyordum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir