İçeriğe geç

Eşekarıları Kitap Alıntıları – Aristophanes

Aristophanes kitaplarından Eşekarıları kitap alıntıları sizlerle…

Eşekarıları Kitap Alıntıları

Ne geçiyor eline bir kaç metelikten başka?
Bu parayı bile yünden yağ süzer gibi
Damla damla veriyorlar, ölmemen için.
Yoksul kalmanı istiyorlar senin,
Niçin mi istiyorlar, bak söyleyeyim sana:
Seni besleyenlere bağlı kalman için
“Bir yere gitmeyiz buradan!
Senin zorun, başımıza zorba kesilmek.
Bizim işimiz de seninle pençeleşmek.”
“Ey yükselmeye doymayan insan,
Bu gidişle ne devlet kalır, ne vatan.”
insan hep kurnaz bilir kendini,
kimse budala olduğuna inanmaz
Kölelik değil de nedir seninki?
Bu adamlar, paralı dalkavuklarıyla baş tacı,
Sen aldığın üç metelikle yetiniyorsun.
Sen ki denizde tayfa, karada piyade olmuş
Kale duvarları aşmakta kullanılmışsın.
Bu da yetmiyormuş gibi buyruk altındasın.
Konuş konuşabildiğin kadar!
Er geç çıkacak meydana yüce tahtının
Bir oturak bile olmadığı.
Olur mu hiç? Yaşamasını bilenler tutulur şaraba!
Yüreğim orda benim, orda olmak dileğim.
“İşte bu! Sizin işiniz gücünüz bu :
Dört bir yanda zorbalık görmek,
Şunu bunu vatan haini diye damgalamak”
YARGIÇ BABA
“Bir sürü insan bekleşir mahkeme kapılarında.
Anlı şanlı adamlarda vardır aralarında.
Yanlarından geçerken, hemen yapışır elime
Devlet malı çalmış kolu uzunlardan biri,
Başlar yalvarıp yakarmaya:
Gel etme acı bana, yargıç baba”
“Ne geçiyor eline birkaç metelikten başka? Bu parayı bile yünden yağ süzer gibi Damla damla veriyorlar, ölmemen için. Yoksul kalmanı istiyorlar senin, Niçin mi istiyorlar, bak söyleyeyim sana: Seni besleyenlere bağlı kalman için. Islığı çaldılar mı aç kurt gibi atılasın diye Onların düşmanları üstüne.
“Bir sabah horozu gün doğarken öttü diye mahkemeye verdi hayvanı. Horoz sanıklardan rüşvet almış da mahsus geç ötmüş; bizimkisi duruşmaya vaktinde yetişemeyesin diye.”
“Oysa baştakilere neler vermiyorlar:
Ne tuzlu balıklar, ne şaraplar,
Ne halılar, ne peynirler, ne ballar,
Ne susamlar, ne kuş tüyü yastıklar,
Ne gerdanlıklar, ne çanak çömlekler ”
Seni besleyenlere bağlı kalman için. Islığı çaldılar mı aç kurt gibi atılasın diye Onların düşmanları üstüne.
Hele savcı bir yüklensin sana,
Vatan haini desin de, gör gününü!
Yeni bir kodaman var yargılanacak.
Koca Trakya’yı satmış adam,
Gel de onu atmaya bak kazana.
«Ben tilkilikten hoşlanmam Kurtla da kuzuyla da dost olmam.»
Bari bundan böyle, siz ey tuhaf insanlar,
Şairler çıkıp önünüze
Yeni şeyler söylediler mi size
Sevin, tutun onları.
Alın düşüncelerini, ayvalar gibi,
Saklayın dolaplarınızda:
Böylece üstünüz başınız
Sanat kokar bütün yıl.
Ne geçiyor eline birkaç metelikten başka? Bu parayı bile yünden yağ süzer gibi Damla damla veriyorlar, ölmemen için. Yoksul kalmanı istiyorlar senin, Niçin mi istiyorlar, bak söyliyeyim sana: Seni besleyenlere bağlı kalman için. Islığı çaldılar mı aç kurt gibi atılasın diye Onların düşmanları üstüne.
Hadi canım sende! Uşağısın sen Efendisiyim dediğin adamların.
Bizim egemenliğimiz bütün egemenliklerin üstündedir.
Yaşadığımız çağda hangi mutluluk
Bir yargıcın mutluluğundan daha mutludur?
Hangi yaratık ondan daha keyifli yaşar?
Hangi yaratıktan korkulur, ondan daha çok,
Kocamış, beli bükülmüş olduğu halde?
Konuş konuşabildiğin kadar.
Er geç çıkacak meydana yüce tahtının bir oturak bile olmadığı.
Yiğitliğine diyecek yok ama, kafadan sakatsın.
Bir sabah horozu gün doğarken öttü diye mahkemeye ver­di hayvanı.
«Ben tilkilikten hoşlanmam Kurtla da kuzuyla da dost olmam.»

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir