İçeriğe geç

Erken Kaybedenler Kitap Alıntıları – Emrah Serbes

Emrah Serbes kitaplarından Erken Kaybedenler kitap alıntıları sizlerle…

Erken Kaybedenler Kitap Alıntıları

Okudukların yaşadıklarını değiştirir, değiştirmese bile farklı bir gözle görmeni sağlar.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete.
Söylemekten vazgeçtiğim şeyler söylediklerimden daha fazla. Çünkü insanları üzmek istemiyorum.
Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.
Bir derviş ya da manyakoğlumanyağın teki değilseniz olayları küçültmeden ya da büyütmeden, oldukları gibi kabul ederek yaşayamazsınız.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete.
Bu hain, aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu! Ne mutlu aşkları yüzünden haysiyetlerini kaybetmeyi göze alabilen adamlara!
Bir kar topuydun seni ilk gördüğümde, günler geçtikçe zihnimin
en ücra yamaçlarında yuvarlana yuvarlana büyüdün ve şimdi bu akşam, bir çığ halinde indin üstüme. Seviyorum seni.
Ne kadar iğrenç olursan o kadar itibar kazanıyorsun.
Ecevit’in de durumu kötü bundan sonra genel af çıkmaz ömür boyu yatarsın.
Okuduklarını yaşadıkların degiştirir, degiştirmese bile
farklı bir gözle görmeni saglar.
Babam, hayatının bize anlatmadıgı dönemlerinden birinde
anında tersleme kursuna gitmiş. Kendince yanlış gördüğü bir durum mu var, hiçbir açıklamaya müsaade etmez.
Sanki büyük bir haksızlığa ugramış gibi odama gittim. Biraz müzik dinledim, gökyüzüne baktım. Ne yapıyoruz bu gezegende diye düşündüm, bütün bu saçmalıklar ve bütün bu acılar neden?
Silgisini ısırıp ikiye bölmüş, yarısını bana vermişti. Ben de ona âşık olmaya karar vermiştim.
Bu hain, aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu! Ne mutlu aşkları yüzünden haysiyetlerini kaybetmeyi göze alabilen adamlara! Hepinize afiyet olsun!
Yaz tatilinde bir şey okudun mu? diye sordu birden.
Ben okumayı pek sevmiyorum. Yazmak daha zevkli.
Okumadan nasıl yazıyorsun?
Yaşadıklarımı not ediyorum.
Okumadan nasıl yaşıyorsun?
Cevap yok.
Yeni başlayanlar için çok zor bir dünya bu, hayli zor Bazen şöyle düşünüyorum dünyaya gelirken melek şeklinde dizayn edilmiş görünmez bir rehber verseler. O da ihtiyacımız olduğu anlarda fısıldasa kulağımıza.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ne yapıyoruz bu gezegende diye düşündüm, bütün bu saçmalıklar ve bütün bu acılar neden.
Bir gün öleceksin ve hayat devam edecek
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı.
Eko yapacak bir uçurumun kenarına gidip ‘Fuck you!’ diye bağırmak istedim. Sıkıntılı anlarda kullanılan bir deyim. Amerikan ingilizcesinde ‘canın cehenneme’ demek.
Anneannemin en önemli özelliği ölmemesi. Geçirdiği hastalıkların haddi hesabı yok, her türlü badireyi atlattigindan olsa gerek hayatta kalma sanatını çok iyi biliyor.
Bu berbat dünya hakkında o kadar az şey biliyorlar ki ,
bazen ürkütüyor bu durum beni ..!
Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.
Unutmanın acısı,
ayrılığın acısından farklı. Aynlık hüzne yakın, unutmak kasvete.
Stres insanı öldürür.
Tecrübe ıstıraptır.
-[ ] Ben okumayı pek sevmiyorum. Yazmak daha zevkli
Okumadan nasıl yazıyorsun?
Yaşadıklarımı not ediyorum.
Okumadan nasıl yaşıyorsun?
Cevap yok.
Okudukların yaşadıklarını değiştirir, değiştirmese bile farklı bir gözle görmeni sağlar.
-[ ] Ne yapıyoruz bu gezegende diye düşündüm, bütün bu saçmalıklar ve bütün bu acılar neden.
-[ ] Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkûm olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.
Yalnızlığa mahkumdum. Benim kaderim buydu zaten
-[ ] Sonuçta kendini özel zannetmeyeceksin, çok üzücü bir şey ama böyle Bir gün öleceksin ve hayat devam edecek.
benim kusurum da buydu, özü sözü bir olmak.
Bazen sağda solda duyuyorum, insanlar birbirlerine, “Çok güzel gözlerin var,” diyor. Saçma! Göz, yüzden ayrı bir şey değil ki, hatta bedenden ayrı bir şey değil ki ve hatta ruhtan bile ayrı bir şey değil.
Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete.
-[ ] Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.
-[ ] Hep boş vaatler; yaralar sarılmadı.
-[ ] Çıplak gerçekler kimi tatmin edebilir ki? Bir derviş ya da manyakoğlumanyağın teki değilseniz olayları küçültmeden ya da büyütmeden, oldukları gibi kabul ederek yaşayamazsınız.
-[ ] Kendini kandırmaca, en sevdiğim oyun.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete.
Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.
Dediğim gibi, kendini kandırmadan yaşamanın ne anlamı var. Çıplak gerçekler kimi tatmin edebilir ki? Bir derviş ya da manyakoğlumanyağın teki değilseniz olayları küçültmeden ya da büyütmeden, oldukları gibi kabul ederek yaşayamazsınız.
“Okudukların yaşadıklarını değiştirir, değiştirmese bile farklı bir gözle görmeni sağlar.”
Basıp gitmek istiyorum buradan.
Ne yapıyoruz bu gezegende diye düşündüm, bütün bu saçmalıklar ve bütün bu acılar neden?
Ne kadar iğrenç olursan o kadar itibar kazanıyorsun.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete.
İnsan rüyasında olur olmadık şeylerden medet umuyor.
“Çok fazla mutsuz insan var.”
“Ben mutsuzluğa karşıyım.”
“En mutsuz olduğun gün hangisiydi?”
Bir gün öleceksin ve hayat devam edecek.
”Hiç ”
“Defol git hayatımdan!”
“Sen ölürsen ben yapayalnız kalırım. Ve biliyorsun yalnızlık berbat bir şey.
Senin yüzünden bir anda dünyam karardı.”
en iyi savunma hücumdur.
Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.
Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı.
büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü.
Hep boş vaatler; yaralar sarılmadı.
Bazen sinirden mi gözlerim doluyor, sevgiden mi, özlemden mi, yoksa nostalji ihtiyacından mı bilemiyorum, herhalde alışkanlıktandır deyip uyuyorum.
Bazen sinirden mi gözlerim doluyor, sevgiden mi, özlemden mi, yoksa nostalji ihtiyacından mı bilemiyorum, herhalde alışkanlıktandır deyip uyuyorum. Beni bu çıkmazdan Yasemin kurtarabilirdi, o da düşünmek için biraz süre istedi. Yedi sene önce. Bazen amma uzun düşündü diye düşünüyorum, daha çok günbatımlarında.
❝Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkın­lıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı.❞
Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlıyamazsın belki ama melodisi aklında kalır
Sevgi budur, gözlerini kapadığında oradadır ve bir milyon sene sonra bir milyon insan arasında da görsen, ha işte o dersin.
Çünkü büyük bir tecrübeyle konuşuyorum, tecrübe ıstıraptır güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim.
Bu hayatta rastgele çevirdiği telefon numaralannda karşısına çıkan seslerden başka kimsesi kalmamış biriyim. Belki de ben senin şuuraltınım.
Anlaşılmayan inceliklerim yüzünden kabalaşmaya mecbur kalmaktan nefret etmişimdir her zaman.
Sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.
“Pardon devlet memuru musunuz?”
“Sapık mısın?”
“Hayır. Memur musunuz?”
“Değilim.”
“Güzel. Ben sapık değilim siz de memur değilsiniz. Peki o zaman bu şehrin en işlek caddesi hangisi acaba? Herkesin bir gün mutlaka geçeceği cadde.”
“Ne bileyim, İstiklal Caddesi herhalde. Sen kimsin?”
“Bu hayatta rastgele çevirdiği telefon numaralarında karşına çıkan seslerden başka kimsesi kalmamış biriyim. Belki de ben senin şuuraltınım.”
Neden? Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir