Hikmet Anıl Öztekin kitaplarından Elif Gibi Sevmek 1 kitap alıntıları sizlerle…
Elif Gibi Sevmek 1 Kitap Alıntıları
“Seveceksen Allah için seveceksin,”
Yalnızlığı sevmektir, içten içe yanmayı sevmektir.
Martıları dost edinmektir, hasret kokan gece yıldızlarını gözlerine benzetmektir
Kimselerin bilemeyeceği, anlayamayacağı gibi sevmektir, dimdik sevebilmektir, hiç vazgeçmeden
Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben,
Şerhinde vücut bulup nasibim olacaksan eğer.
Yarım dünyalık da bize yeter,
Seninle tam bir sevdaya murat olunacaksak eğer.
Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben,
Şerhi sende vücut bulacaksa eğer.
Yarım adam olmaya da razıyım ben,
Ayrı iki yarımdan bir tam olacaksak eğer.
Sevmek belki bir gün okur diye şair olmaktır.
Şair diyor ya:
Adında gördüm harflerin gülüştüğünü.
Olmayan bir sevgili inatla beklemek; utandırmaktır aşkı derler.
Sevda,senin sevdiğin bir şarkıyı dinlerken, seninle o şarkıyı dinliyor olma ihtimaline bağlanmaktır.
Besmelesiz başladım diye mi; doyamıyorum seni sevmeye
Canım Cennet çeksin diye sanki gözlerin
Elif( ) Allah’ın bizi sevdiği gibi sevmektir.
Şuursuz sevinçlerden hayırlıdır, şuurlandıran hüznümüz.
ellerimden anladım
Mezarında
belki ellerimi tutar diye toprağa soktuğum ellerimin
cam kesikleriyle dolmasından anlıyorum ben
bayramın geldiğini
Doğumla ölüm arasında bir nefeslik hayatı , bir nefislik hayat olarak yaşarsak dağlanmaz mı yüreğimiz?
her tebessümü cenneti sevme gerekçen
her gözyaşı ise cehenneme kelepçen
Bir insan nasıl anlar âşık olduğunu? diye sordum bir gün dedeme.
Nefesini tut dedi gülümseyerek.
Anlamadım dedim. Nefesimi mi tutayım?
Evet dedi. Öylece tut ve bekle.
Dediğini yaptım. Dayanabildiğim kadar soluksuz bıraktım kendimi. Saate bakmayı akıl edememiştim ama sanırım otuz saniye sonra iyice zorlanmaya başladım.
Tam pes ediyordum ki, eliyle kapadı ağzımı ve burnumu. Neye uğradığımı şaşırdım. Ölecek gibiydim artık Yüzüm kızarıyor, gözlerim doluyordu. Dayanılmaz bir hal almıştı nefessizlik
Sonunda çekti elini yüzümden. Derin derin solumaya başladım can havliyle. Bana bunu neden yaptığını anlayamıyordum bir türlü. Gözlerinin içine baktım soran bakışlarla.
Bunu bana neden yaptın dede? dedim.
En çok neye ihtiyacın vardı az önce? diye sordu sakin bir tavırla.
Tabii ki nefes almaya dedim.
Peki, ne kadar ihtiyacın vardı?
Biraz daha nefessiz kalsaydım ölecektim.
Ancak bu yaşıma gelince ne demek istediğini anladığım bir cevap verdi dedem:
İşte bir gün birine nefes kadar ihtiyacın olursa ona âşık olduğunu anlayacaksın evlat.
Kitaplardan başını kaldırma ufaklık, dünya kötü bir yer
Sevmek, belki bir gün okur diye şair olmaktır.
Hayatın adıydı oysaki hayatımda
Bilmek değil, görmektir dedim
görmek değil, yok olmaktır dediler.
Ancak Aşk varsa varsındır dedim
Sen varsan Aşk yoktur
Aşk varsa Sen kalmazsın dediler
Kitap olacaksın
aynı masallara yazacaksın kendini sevdiğinle
her satırda el ele
Kitaplardan başını kaldırma ufaklık, dünya kötü bir yer
Şu üniversiteden mezun oldum demek koyuyor bana, kurbanın etini pazarlaması gibi şu vasıflarım var demek koyuyor. Modern köleler gibi CV’lerimiz var kardeşim, hepimiz günde 8 saaatimizi kiralıyoruz patronlara.
Sevdiğine sadık olmayan Allah’a da sadık olamaz.
Keyif için seni sevenin keyfi gidince seni sevesi de gider. Çıkar için seni sevenin işi bitince sevgisi de biter. Güzelliğin ve paran için seni sevenin yüzüne sivilce gelince, malına kıvılcım gelince sevesi gider.
Beklentiler aşka karışınca acıtır be evlat
Görmeden sevmelere en büyük ispatımız Hakk’a olan aşkımız.
Öyle bekledik işte
Geleceğinden mi sanki
sevdamızdan
huzur denilen yer
yüreğimin seni düşünen köşesi
Büyümek için yaratılmış zamanı, yaşlanmak için kullanan o sahtekâr insan.
Onun seni sevdiğini bilmek gıdan olacak. Bunu bilmek en güzel değil, tek gerçek şey olacak hayatında. O senin küçücüğün olacak, bir tanen olacak. Kıyamayacaksın bakmaya bile. Kaldıramayacağını bilsen de bu kadar sevgiyi, hani demiştim ya gökyüzünün tavanına kadar seveceksin neredeyse artık.
Son olarak da âşık olunca neden akıl gider derler biliyor musunuz? Akıl gider çünkü ruh benzerini bulduğunda akla ihtiyacı olmaz, onunla irtibatı keser. Aşkın ilahiliği buradan gelir çünkü âşık olduğunda belki de ilk kez aklınla değil, ruhunla yaşamaya başlarsın.
Ama insan bu kadar derin düşünmez, ruhuna eş aramak yerine yanına karşı cins arar. İçe değil hep dışa büyüdüğü için içedönük bir arayışta değildir. Romantizmin ya da cinselliğin peşindedir. İlahi bir tamamlanmayı anlayamaz.
İnsan hangi yaşta olursan olsun öğrencidir. Öğreneceğin o kadar çok şey var ki, bakmayı, sevmeyi, dokunmayı, kazanmayı, harcamayı, biriktirmeyi, şiiri, evreni hep öğrenme halindesin.
Zaten mesele bulmak değil de kıymetini bilmek değil midir?
İnsan ÂŞIK olabilmek için bir kadına, erkeğe, paraya, makama, manzaraya, güzelliğe âşık olur. Bunu sakın unutma, içindeki aşk Leyla âşık olman için verilmedi, ama Leyla sendeki aşk tohumunun varlığından haberin olsun ve onu Allah’a yönelt diye yaratıldı.
Ne kadar çok şeye sahip olursanız aradığınız şeyin bu dünyada olmadığını o kadar iyi anlarsınız.
Gerçek aşkta hayal kırıklığı, üzüntü, karşılık alamamak olmaz. Neden? Çünkü beklenti yoktur. Beklentinin olmadığı yerde de hayal kırıklığı olmaz. Şair diyor ya Seni seviyorsam bundan sana ne? diye, işte öyle
Aşk insanın madde ile açıklanabilecek bir ihtiyacı değildir, Aşk ruhsal bir meseledir.
Dilin sevgiyi yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen sevgi daha güzeldir.
Kendini geliştir. Mesele gelmesi değil geldiğinde ne bulacağı. Gerçekten şu an çıksa gelse bulacağı sen ile gurur duyacak mısın? Yoksa utanıp sıkılacağın, saklamak zorunda kalacağın hatalarla, alışkanlıklarla ve geçmişle dolu biri mi olacaksın? Zaten mesele bulmak değil de kıymetini bilmek değil midir?
Bırak giden gitsin. Sen yolun güzel tarafında kal
#Sevmek belki bir gün okur diye şair almaktır.#
Allah’a emanetsiniz
Muhabbeti seviyoruz.
Muhabbete âşığız.
Sevenlerin muhabbeti son bulmaz.
Eyvallah dedim gelene de gidene de.
Hayal üniversitesinden mezun, cam kesikleri üzerine doktorasını yapmış bi abdal
eğer yeterince gözyaşınız varsa, cam kesiği insanın canını yakmazmış
Dünyada kaç tane baba varsa hepsine gidip söyleyeceğim: “Babasız olmuyor, çocuklarınızı bırakmayın.”
Yâr, demlendik bi kere hasretinle,
artık gelsen de Eyvallah,
gelmesen de
Tasavvuf, insana kalabalıkta yalnız kalmayı öğretir. Sessizlik düşünmeni sağlar. Düşünerek bulamazsın ama bulanlar hep düşünenlerdir. Bulunca dönersin, Allah’a inanmak sana gelir.
İnsan olmak nedir peki?
Sevdamızın, Hz. Efendimiz’in Hz. Aişe’ye olan gönül muhabbetinden az da olsa dem bulması duasıyla
Sanki tüm sokaklar sana çıkacakmış gibi
Ölüm var! (Muhakkak)
Çünkü ‘Hayat, gitmektedir bazen ’
Denizler özgürdür, aynı gitmeler gibi.
Gecenin en siyahında gelir yakamozun en güzeli
Sadi Şirazi: Aşka uçma kanatların yanar.
Hz. Mevlânâ: Aşka açmadıktan sonra kanatlar neye yarar? Yunus Emre: Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar?
“Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz. ”
Ankebut Sûresi, 69
Saçlarım azaldıkça, gözyaşlarımın büyüdüğünü fark ettim
Kitaplardan başını kaldırma ufaklık, dünya kötü bir yer
Her yer ayrılık kokuyor,
ve bunu hiçbir zaman unutma;
en kalıcı ayrılık kokusunu, en sevdiklerin sıkar
Severken geçen vakit özlerken geçmiyor.
Son olarak da,
Yılmaz abinin dediği gibi sana bakmak biraz da inanmak oluyor Allah’a
Bir öğretmen tek bir dersi anlatırken, bir öğrenciden bütün dersleri anlamasının beklenmesi
Her gün yeniden özlemeye başlamak çok zor
Yazılan her sevda Rabb’in yüreğe bir lütfudur çünkü.
Anlaşılmana gerek yoktur çocuk, anlamazlar,
sen seversin, onlar yazıyor sanırlar
Yokluk hâl oldu bende,
Dokunabiliyorum, konuşabiliyorum yokluğunla.
Bir tek yaşaması zor geliyor
Allah’a dönüp ne büyük derdim var diyeceğimize, derdimize dönüp ne büyük Allah’ımız var diyelim.
Ne dert kalır geriye ne de bakmak geriye