İçeriğe geç

Elflerin Kanı Kitap Alıntıları – Andrzej Sapkowski

Andrzej Sapkowski kitaplarından Elflerin Kanı kitap alıntıları sizlerle…

Elflerin Kanı Kitap Alıntıları

&“&”

Bugün dağların yükseldiği yerlerde gün gelecek denizler uzanacak; bugün denizlerin dalgalandığı yerler gün gelecek çöle dönecek.
Ancak aptallık, aptallık olarak kalacak…"
Yanıldın. Geceleri göle yansıyan yıldızları gökyüzü sandın.
“Yanıldın. Geceleri göle yansıyan yıldızları gökyüzü sandın.”
Nedenler ve koşullar ne olursa olsun cinayet her zaman cinayettir. Bu yüzden öldüren ya da cinayet planlayan kişiler, kim olursa olsunlar, kral, prens, mareşal ya da hakim bile olsalar canidir. Şiddet planlayan ve uygulayan hiç kimsenin kendini sıradan bir caniden daha üstün görmeye hakkı yoktur. Çünkü her türlü şiddet, doğası gereği mutlaka suça yok açar.

Nicodemus de Boot,
Yaşam, Mutluluk ve Esenlik Üzerine İncelemeler

Bir Witcher ne ışık ne de ateş kullanır, çünkü ikisi de görüş alanını olumsuz etkiler. Her ışık gölge oluşturur, gölgelerse yön tayinini güçleştirir. En iyisi karanlıkta, ayın ve yıldızların ışığında dövüşmektir.."
…Şiddet planlayan ve uygulayan hiç kimsenin kendini sıradan bir caniden daha üstün görmeye hakkı yoktur."
… Bugün dağların yükseldiği yerlerde gün gelecek denizler uzanacak; bugün denizlerin dalgalandığı yerler gün gelecek çöle dönecek. Ancak aptallık, aptallık olarak kalacak."
Nedenler ve koşullar ne olursa olsun cinayet
her zaman cinayettir. Bu yüzden öldüren ya da cinayet planlayan kişiler, kim olursa olsunlar, kral, prens, mareşal ya da hâkim bile olsalar canidir. Şiddet planlayan ve uygulayan hiç kimsenin kendini sıradan bir caniden daha üstün görmeye hakkı yoktur. Çünkü her türlü şiddet, doğası gereği mutlaka suça yol açar.
Yaşam, değeri ölçülemez bir armağandır ve korunmalıdır"
Hoşgörüsüzlük ve batıl inanç, oldum olası aşağı tabakadaki aptallara özgü özelliklerdir ve bana öyle geliyor ki kökleri hiçbir zaman kurutulamayacak, çünkü onlar aptallığın kendisi gibi sonsuzdur. Bugün dağların yükseldiği yerlerde gün gelecek denizler uzanacak; bugün denizlerin dalgalandığı yerler gün gelecek çöle dönecek. Ancak aptallık, aptallık olarak kalacak.
“Karga kanatları gibi saçlar, gece çıkan fırtına adeta” diye alıntı yaptı Yennefer abartılı bir çoşkuyla, “menekşe mavisi gözlerde şimşekler uykuya yatmış… Bunun gibi bir şeydi değil mi?
Ben Witcher’ım. Yapay olarak yaratılmış bir mutant. Para karşılığında canavar öldürürüm. Anne babaları bedelini öderlerse çocukları korurum… Bu benim yazgım, motivasyonum, yaşamım ve dünya karşısındaki duruşum.
Görgü tanıklarının ifadesine göre Ciri İki yıl önce kentin işgali sırasında yaşamını yitirmiş.Ancak sen baladında kızın şu tuhaf, neredeyse efsanevi canlıyla Witcher Geralt’la karşılaşmasını uzun uzadıya ve duygu yüklü sözlerle anlatıyorsun. Yazgı ve kaderin buyruğu gibi şairane zırvaları bir yana bırakırsak, Şarkılarından anlaşıldığı üzere çocuk, Cintri’daki Çatışmadan sağ kurtulmuş. Gerçek mi bu?
Şiddet planlayan ve uygulayan hiç kimsenin kendini sıradan bir caniden daha üstün görme hakkı yoktur. Çünkü her türlü şiddet, doğası gereği mutlaka suça yol açar.
Herkes gibi olmaktansa çok azı gibi olmak daha iyidir.
Dikkatinin dağılmasına ve enerjinin kendiliğinden bedenini terk etmesine izin vermemelisin. Benim üstadım daima şunu söylerdi: İçindeki gücü her zaman balo salonunda yellenir gibi ağır ağır ve kontrollü bir şekilde çıkaracaksın! Bir de senden geldiğini çevrendekiler anlamayacak. Anlıyor musun?"
Ciri gözlerinde biriken yaşları Yennefer’in görmemesi için başını çevirdi. Ne vardı, diye düşündü. Bunca soruya, bu anılara ne gerek vardı? Geçmişe dönen bir yol yoktur. O insanların hiçbiri yok artık. Ne annem, ne babam ne de büyükannem, Ard Rhena, Cintra’nın dişi aslanı var artık. Crach an Craite Amca da ölmüştür mutlaka. Artık kimsem kalmadı, zaten ben de başka biriyim artık. Geçmişe dönen yol yoktur…
Geralt’la aranızda ne var, Hanımefendi Yennefer?"
Ciri kendini bayılacakmış gibi hissetti, kendi cüretkârlığına şaşırdı ve soruyu izleyen sessizlik karşısında donup kaldı.
Sihirbaz kadın ağır ağır yanına yaklaştı, ellerini kızın omzuna koydu ve gözlerinin içine baktı.
"Özlem," dedi ciddi bir sesle, "acı. Umut. Ve de korku. Evet, sanırım atladığım bir şey olmadı."
Seni uyarıyorum. Kim Ciri’ye zarar vermeye kalkışırsa, sonu şurada yatan dört kişi gibi olur. Yemin etmeyeceğim. Çünkü üzerine yemin edebileceğim hiçbir şeyim yok. Yalnızca uyarıyorum. Beni kötü bir hami olmakla, bu çocuğu koruyamamakla suçladın. Koruyacağım onu. Elimden geldiğince koruyacağım. Öldüreceğim. Acımadan öldüreceğim…"
Senin peşine düşmek pek keyifli," dedi Rience usulca. "Seni aramak gerekmiyor. İnsan seni nerede bulmak istiyorsa, oraya kendiliğinden geliyorsun."
Zaten Geralt işini bilir. Hem niye şaşıralım ki? Bir mutant o, öldürmeye ve kendini öldürtmemeye programlanmış bir ölüm makinesi."
Biz onun satranç tahtasındaki piyonlarız. O yükseldi, büyüdü, ışıltısıyla hepimizin gözlerini kamaştırdı ve kendine ağımlı kıldı. Bizler onun oyununun piyonlarıyız. Kurallarını bilmediğimiz bir oyunun."
Onlar çalacak, sen oynayacaksın. Ya da salonu terk edeceksin. Çünkü orkestra podyumu tırmanamayacağın kadar yüksekte."
Yanıldın. Geceleri göle yansıyan yıldızları gökyüzü sandın.
Yanıldın. Geceleri göle yansıyan yıldızları gökyüzü sandın.
Beni işin içine katmayın." Lirya Kraliçesi daha da içten gülümsüyordu şimdi. "Benden doğma iki yetişkin kişi dünyanın bir yerlerinde dolanıp duruyor elbette… Unutulmuş meyveler… Bu arada birileri onları asmadıysa tabii… İkisinden birinin ansızın kral olmaya kalkışacağını sanmıyorum. Buna ne yetenekleri ne de meyilleri vardı. İkisi de -huzur içinde uyusun- babalarından daha aptaldılar."
Ne yapabiliriz?"
Yine sessizlik oldu. Rüzgar uğulduyor, panjurlar sarayın surlarına çarpıyordu.
"Neden herkes bana bakıyor?" diye ansızın sordu Meve.
"Güzelliğinden büyülendik," diye mırıldandı Henselt.
Nedenler ve koşullar ne olursa olsun cinayet her zaman cinayettir. Bu yüzden öldüren ya da cinayet planlayan kişiler, kim olursa olsunlar, kral, prens, mareşal ya da hâkim bile olsalar canidir. Şiddet planlayan ve uygulayan hiç kimsenin kendini sıradan bir caniden daha üstün görmeye hakkı yoktur. Çünkü her türlü şiddet, doğası gereği mutlaka suça yol açar.
…yaşam kesintisiz bir sürprizler zinciridir.
Plepper, Witcher’ın kulağına, Efendi Geralt!" diye haykırdı. "Yaşıyorsunuz değil mi?"

"Lanet olsun…" Geralt ağzındaki yosunları tükürdü. "Bu işler için yaşlandım ben artık… yaşlandım."

Mücadele edilebilen şeyler kaygı verici olmaktan çıkar.
yaşam kesintisiz bir sürprizler zinciridir
Kiminin biraz aklı vardır, kitaplar onlar içindir! Kiminin kafasında saçmalıktan başka bir şey yoktur, süpürge sopaları onlar içindir!
Kişinin içindeki duyguları öldürmesi gerekmez. İçimizdeki kini öldürmemiz yeterlidir.
Yeryüzünde tek başımıza ve dünyanın merkezi olmadığımızı unuttuk. Bulanık bir gölde yaşayan karınlarını tıka basa doyurmuş aptal ve tembel sazanlar gibi turnabalıklarının varlığına inanmadık. Dünyamızın o göl gibi çamur bağlamasına, bataklığa dönüşmesine ve çürümeye başlamasına izin verdik. Şöyle bir bakın çevrenize – her yer cürüm, günah, hırs, kazanma tutkusu, kavga, kötü niyet, değerlerin çiğnenmesi ve ahlaksızlıktan geçilmiyor. Doğanın bizler için öngördüğü gibi yaşamak yerine o doğayı ortadan kaldırmaya başladık.
Kılıçla savaşan, kılıçla ölür.
“Görüyorsunuz ama gözleriniz yok, duyuyorsunuz ama kulaklarınız sağır. Bomboş fıçıları andırdığınız için Tanrı sevgisi girmemiş içinize…”
Doğa kendi kanunlarına göre işler ve bu kanunlar acımasız ve kaba olsalar da düzeltilemez. Bu, varoluş savaşıdır!"
Nenneke Ana üzerimde kılıç taşımama izin vermiyor, yazık aslında, oysa Kaer Morhhen’de öğrendiklerimi o hindiye gösterecektim.
Bana korumasızları savunmam için dövüşmeyi öğretiyorlar. Ben de bunu yapacağım. Daima. Asla tarafsız olmayacağım. Asla kayıtsız kalmayacağım.
Asla!
Şu yatan kadın neyin nesi?"
Triss Merigold gücü yettiğince gülümsedi, ağırlığını tek dirseğinin üzerine verip diğer eliyle kısa ve karmaşık bir hareket yaptı. "Kim, ben mi?" diye sordu usulca. "Beni görmüyorsun ki!"
Asker gözlerini kırpıştırdı, gerilemişti, derken biraz irkildi. "Tuzlanmış balık," dedi sözcüklerin üstüne basa basa ve brandayı indirdi. "Ya bu çocuk?"
"Kurutulmuş mantar," dedi Ciri adamın yüzüne küstahça bakarak.
Asker sustu, gözlerini irice açtı ve taş kesildi.
"O ne ya?"
Elirena bir kahramansa, yaptıklarına kahramanlık denebiliyorsa, dert değil, bana hain ve ödlek desinler. Çünkü ben Yarpen Zigrin, ödlek, hain ve dönme, birbirimizi öldürmemekte ısrar ediyorum. Yaşamakta ısrar ediyorum. Öyle yaşamalıyız ki sonrasında kimseden özür dilemek zorunda kalmayalım."
“Gökyüzünü, geceleri göle yansıyan yıldızlarla karıştırdın.”
Hoşgörüsüzlük ve batıl inanç, oldum olası aşağı tabakadaki aptallara özgü özelliklerdir ve bana öyle geliyor ki kökleri hiçbir zaman kurutulamayacak, çünkü onlar aptallığın kendisi gibi sonsuzdur. Bugün dağların yükseldiği yerlerde gün gelecek denizler uzanacak; bugün denizlerin dalgalandığı yerler gün gelecek çöle dönecek. Ancak aptallık, aptallık olarak kalacak.
Hakkında duyduklarıma göre," dedi şövalye ağzını eğerek, "başınızın çaresine bakacağınızdan hiç kuşkum yok. Ancak yalnız olmadığınızı unutmayın. Yanınızda ağır hasta bir kadın ve şu sümüklü var…"
Tezek bulaşmış çizmesini bir merdiven basamağında temizlemeye çalışan Ciri başını kaldırdı. Şövalye hafifçe öksürüp gözünü kaçırdı. Geralt gülümser gibi oldu. Ciri, son iki yıl zarfında aslını neredeyse unutmuş, prenseslere özgü tavırlarından ve pozlarından neredeyse tamamen sıyrılmıştı. Ancak canı istediğinde bakışları tıpatıp büyükannesine benziyordu. Öylesine çok benziyordu ki, Kraliçe Calanthe görse torunuyla gurur duyardı.
Kılıçla dövüşmeyi neden öğrendiğimi sanıyorsunuz? Onu öldüreceğim, miğferinde tüyleri olan o Cintralı kara şövalyeyi bana yaptıkları, beni korkuttuğu için öldüreceğim! Onu öldürebilmek için çalışıyorum!"
"İşte bu yüzden çalışmayı bırakacaksın," dedi Geralt. Sesi, Kaer Morhen’in surlarından daha soğuktu. "Kılıcın ne olduğunu, bir Witcher’ın elinde ne işe yaradığını öğreninceye kadar eline bile almayacaksın. Sen öldürmek ve öldürülmek için çalışmıyorsun. Korku ve kin yüzünden adam öldürmek için değil, yaşam kurtarmak için öğreniyorsun kılıç kullanmayı. Kendinin ve başkalarının yaşamını."
“Kılıçla dövüşmeyi neden öğrendiğimi sanıyorsunuz? Onu öldüreceğim, miğferinde tüyleri olan o Cintralı kara şövalyeyi bana yaptıkları, beni korkuttuğu için öldüreceğim! Onu öldürebilmek için çalışıyorum!”
“İşte bu yüzden çalışmayı bırakacaksın,” dedi Geralt. Sesi, Kaer Morhen’in surlarından daha soğuktu. “Kılıcın ne olduğunu, bir Witcher’ın elinde ne işe yaradığını öğreninceye kadar eline bile almayacaksın. Sen öldürmek ve öldürülmek için çalışmıyorsun. Korku ve kin yüzünden adam öldürmek için değil, yaşam kurtarmak için öğreniyorsun kılıç kullanmayı. Kendinin ve başkalarının yaşamını.”
Küçük kız dudağını ısırdı. Heyecan ve öfkeyle titriyordu.
“Anladın mı?”
Ciri ani bir hareketle başını kaldırdı. “Hayır.”
“O halde asla anlamayacaksın. Çık dışarı.”
“Geralt, ben…”
“Çık.”
“Bu dünyada kılıçla en iyi dövüşen kişi kimdir?”
“Hiçbir fikrim yok.”
“Böyle biriyle tanışmadın mı hiç?”
“Öyle biri olduğunu sanan çok kişi tanıdım.”
“…Her ışık gölge oluşturur, gölgelerse yön tayinini güçleştirir. En iyisi karanlıkta, ayın ve yıldızların ışığında dövüşmektir.”
“Ben Witcher’ım. Yapay olarak yaratılmış bir mutant. Para karşılığında canavar öldürürüm. Anne babaları bedelini öderlerse çocukları korurum. Parasını Nilfgaardlı anne babalar öderlerse Nilfgaardlı çocukları da korurum. Dünya harap olsa bile -ki bunu hiç sanmıyorum- bir canavar beni öldürünceye kadar bu dünyanın harabeleri üzerinde canavar öldürmeyi sürdürürüm. Bu benim yazgım.”
Başardım! Gerçekten başardım! Öv beni, Geralt!"
"Aferin, Ciri, aferin kızım."
“Gökyüzünü, geceleri göle yansıyan yıldızlarla karıştırdın.”
“Kara şövalye… Miğferinde tüyler olan… Ne yaptı o bana? Vaktiyle ne oldu? Korkuyordum… Hâlâ da korkuyorum. Bu hiç bitmedi, bitmeyecek de. Aslan yavrusu ölmeli…”
“Beni buraya neden getirdin?” diye fısıldadı. “Neden?”
Ciri ona döndü. Elini kaldırmasıyla birlikte sihirbaz kadın, kızın avuç içindeki yaşam çizgisinden el bileğine doğru akan kanı fark etti.
“Bu bir gül,” dedi kız sakince. “Shaerrawedd gülü. Dikeni elime battı. Sorun değil. Kan yalnızca. Elflerin kanı…”
Ciri… Hey, baksana sen bana! Lanet olsun! Senin göz kapaklarında ne var öyle?"
"Daha fazla özgüven!"
Bilinenler kabus değil artık. Mücadele edilebilen şeyler kaygı verici olmaktan çıkar.
Seni temin ederim ki Merigold, Ciri buradan zehir gibi ve son derece sağlıklı biri olarak gidecek ve yaşamla başa çıkabilen güçlü bir kadın olacak."
Onun yaşamı Cintra’yla birlikte yanıp kül oldu."
Üzerinde deriden bir kıyafet vardı, tuhaf bir şekilde dikilmiş hatta aslını söylemek gerekirse parçalardan bir araya getirilmişti, öyle ki mesleğini seven her terzi bu giysiye bakınca çaresizliğe kapılır ve öfkeyle ağlamaya başlardı.
Hoşgörüsüzlük ve batıl inanç, oldum olası aşağı tabakadaki aptallara özgü özelliklerdir ve bana öyle geliyor ki kökleri hiçbir zaman kurutulamayacak, çünkü onlar aptallığın kendisi gibi sonsuzdur. Bugün dağların yükseldiği yerlerde gün gelecek denizler uzanacak; bugün denizlerin dalgalandığı yerler gün gelecek çöle dönecek. Ancak aptallık, aptallık olarak kalacak.
O benim…" Geralt’ın elleri omuzlarını daha da sıkı sardı.
"O bizim kaderimiz."
Kendini topla, Dandelion," dedi kadın. Yere çömelmiş, Rience’in hançeriyle ozanın ayak bileklerini çözüyordu.
"Yennefer? Sen misin?"
"Nasıl göründüğümü unuttuğunu söylemeye kalkışmayacaksın herhalde."
Yeryüzünde tek başımıza ve dünyanın merkezinde olmadığımızı unuttuk. Bulanık bir gölde yaşayan karınlarını tıka basa doldurmuş aptal ve tembel sazanlar gibi turna balıklarının varlığına inanmadık. Dünyamızın o göl gibi çamur bağlamasına, bataklığa dönüşmesine ve çürümeye başlamasına izin verdik. Şöyle bir bakın çevrenize – her yer cürüm, günah, hırs, kazanma tutkusu, kavga, kötü niyet, değerlerin çiğnenmesi ve ahlaksızlıktan geçilmiyor. Doğanın bizler için öngördüğü gibi yaşamak yerine o doğayı ortadan kaldırmaya başladık."
Ciri benim kadar sizin de ödünüzü kopardı. Gündüz düşlerine çekildi, kehanetlerde bulunmaya, geleceği görmeye başladı, alanını genişletti —üstelik bunların hepsini benim kadar duyumsuyorsunuz. Yemekte onu izlediğim sırada, içgüdüsel ve psikokinetik olarak bir şeye ‘uzandı’ ya da irade gücüyle bir çinko kaşığı büktü. Düşüncelerinizde sorduğunuz bir soruya, hatta düşüncelerinizde bile sormaya cesaret edemediğiniz bir soruya yanıt verdi. Sizin de içinizi korku sardı. Sürprizinizin sandığınızdan daha sürprizli olduğunu fark ettiniz.
Yaşam, değeri ölçülemez bir armağandır ve korunmalıdır."
Kaer Morhen’de oluşunun nedeni buydu. Kaer Morhen’de Witcher’a dönüştürmek istedikleri sarışın küçük kız. Gerçek bir Witcher yapacaklardı onu. Kendileri gibi bir cinayet makinesi.
Sayın Sihirbaz!" dedi. "Birbirlerini sevdiler mi, sevmediler mi? Witcher’ın ve şu Yennefer’in gerçekte neler yaşadıklarını siz mutlaka bilirsiniz. Bu konunun üzerindeki sır perdesini kaldırın artık!"
"Eğer şarkı onların birbirlerini sevdiklerini söylüyorsa," dedi sihirbaz gülümseyerek, "öyledir o zaman ve bu aşk yüzyıllarca sürer. Şiirin gücüdür bu."
Görüyorsunuz ama gözleriniz yok, duyuyorsunuz ama kulaklarınız sağır. Bomboş fıçıları andırdığınız için Tanrı sevgisi girmemiş içinize…"
Yaşam kesintisiz bir sürprizler zinciridir.
Bu dünyaya, başkalarının kafalarını daha ustalıkla kıranlar ve kadınları daha hızlı gebe bırakanlar hâkim.
Elaine blath, Feainnewedd
Dearme aen a’cáelme tedd
Eigean evelienn deireádh
Que’n esse, va en esseáth
Feainnewedd, elaine blath!

~Minik Çiçek, Elflerin ninnisi

Hoşgörüsüzlük ve batıl inanç, oldum olası aşağı tabakadaki aptallara özgü özelliklerdir ve bana öyle geliyor ki kökleri hiçbir zaman kurutulamayacak, çünkü onlar aptallığın kendisi gibi sonsuzdur. Bugün dağların yükseldiği yerlerde gün gelecek denizler uzanacak; bugün denizlerin dalgalandığı yerler gün gelecek çöle dönecek. Ancak aptallık, aptallık olarak kalacak.
Yaşam, değeri ölçülemez bir armağandır ve korunmalıdır.
Nedenler ve koşullar ne olursa olsun cinayet her zaman cinayettir. Bu yüzden öldüren ya da cinayet planlayan kişiler, kim olursa olsunlar, kral, prens, mareşal ya da hâkim bile olsalar canidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir