Brandon Sanderson kitaplarından Elantris kitap alıntıları sizlerle…
Elantris Kitap Alıntıları
&“&”
Raoden devam etti. Acı ve açlıktan sanki karşı konulamaz güçlermiş gibi bahsediyorsun. Açlık yaptırdığı sürece her şeye kabul edilebilir: Rahatımız yerinde değilse biz hayvanız."
Galladon başını salladı. "Üzgünüm,sule;ama işler böyle yürüyor."
"Böyle olmak zorunda değil."
Galladon başını salladı. "Üzgünüm,sule;ama işler böyle yürüyor."
"Böyle olmak zorunda değil."
İdos Domi!"dedi Raoden."Bu korkunç! Elantris’in en eski parşömenleri sayısız orijinal eser içeriyor olmalıydı. Onlar paha biçilemez!"
Galladon ona acılı gözlerle baktı. "Sule,açlık üzerine olan konuşmamı tekrar mı etmeliyim? Karnın gözlerini yaşartacak kadar açken edebiyat neye yarar?"
Galladon ona acılı gözlerle baktı. "Sule,açlık üzerine olan konuşmamı tekrar mı etmeliyim? Karnın gözlerini yaşartacak kadar açken edebiyat neye yarar?"
Unutma; geçmiş, geleceğimiz olmak zorunda değil."
Güç, lordum, düşmanınızın sizi algılayışından gelir."
… Başka yer ve zamanların burası ve şimdiden daha iyi olduğuna inanmak insanın doğasında var…"
Göreceksin ki nefret, insanları imanın asla yapamayacağı kadar hızla ve şevkle birleştirir."
İnsanları kandırmak, aklını kendi ismini hatırlayacak kadar bile toplamayı beceremeyeceğini düşündüklerinde çok daha kolay olur."
“İnsanların söylediği her şeye inanmamalısınız..”
“Hiçbir savaş, en umutsuz olanı bile, doğru olan şeyi savunurken verildiğinde boşuna değildi..”
“Dışarıdan gelecek mucizeyi beklemeleri değil, çalışarak kendi hayatlarını iyileştirmeleri gerekirdi..”
“İlk önceleri Raoden kütüphaneden uzak durdu, çünkü orası ona onu hatırlatıyordu. Sonra, kendisini kütüphaneye çekilirken buldu, çünkü orası ona onu hatırlatıyordu.”
“Hepimiz açgözlüyüz..”
“Bazen düşmemiz gerekir, kimi zaman yükseliriz. Bazıları servet kazanırken diğerleri acı çekmelidir, çünkü birbirimize destek olmayı öğrenmemizin tek yolu budur..”
“Unutma; geçmiş, geleceğimiz olmak zorunda değil..”
“Hiçbir köşk veya saray bir insanın kendi elinin ürünüyle yarışamaz..”
“Ama bu zaten hep böyle olmaz mı?” diye sordu Shuden. “Müsrifliği en kaldıramayacak durumda olanlar, ellerinde kalanı harcamaya en kararlı görünenler değil midir?”
“Asalet kişinin soyu kadar da davranışlarındadır..”
“Bilgi güç getirecek..”
“Nefret, insanları imanın asla yapamayacağı kadar hızla ve şevkle birleştirir..”
“Yalnızda da beter hissedyordu..”
Gerçek asla yenilemez, Sarene. İnsanlar bunu arada sırada unutsa bile."
Kadınlarına daha çok özgürlük verdiklerini söylüyorlar, ama hala özgürlük en baştan &‘vermek’ için onlara aitmiş gibi bir izlenim var."
Bu dünyada güçlü bir kadın istenen bir şey değil…"
Unutma; geçmiş, geleceğimiz olmak zorunda değil."
“Ben basit bir ev kadınıyım. Bahsetmeye değer bir becerim yok.”
“Eğer başka herhangi bir ev kadını gibiysen, büyük ihtimalle buradaki herkesten daha beceriklisindir.”
“Eğer başka herhangi bir ev kadını gibiysen, büyük ihtimalle buradaki herkesten daha beceriklisindir.”
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Çoğunlukla olduğu gibi, en çok konuşan en az düşünendi.
“Siz iyimserler, bunalımlı bir insanın onu neşelendirmeye çalışmanızı istemediğini anlayamıyorsunuz. Bu bizi hasta ediyor.”
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
“Tüm erkekler aptal bir kadın istemiyordu, ama pek çoğu zihinsel açıdan kendilerinden üstün olduğunu varsaydıkları kadınların yakınında kendilerini rahat hissetmiyordu”
Roial gülümsedi. “Sizde züppeliğinizin tamamen maskeleyemediği bir zekâ olduğunu hissediyorum, yurttaş. Söyleyin bana, Duladen’den kaçmayı nasıl başardınız?”
“Zaman bir dağ gibi hareket eder, Sarene. O kadar yavaş gelir ki, çoğu kişi geçtiğinin farkına bile varmaz. Ancak, en sonunda önünden çekilmeyenleri ezer.”
Çoğunlukla, kendimiz hakkında olan görüşlerimiz en gerçeklikten uzak olanlarıdır.
Bu insanlar vazgeçtikleri için ölü, kalpleri atmadığı için değil.
Ölülerin neşeli olmaması gerek.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Sen, sadece onlara sahip olmak için bile olsa, sırlara ihtiyaç olan türde birine benziyorsun.
Amaç buldum, diye yazıyordu kitapta. Önceden yaşıyordum, ama neden olduğunu bilmiyordum. Şimdi bir yönüm var. Bu her yaptığıma görkem katıyor.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Sanki yaşadıkları başka birinin anıları gibiydi. Babası Kral Iadon, rahiplerine oğlunu hazırlayıp Elantris’e atmalarını emrederken Raoden’in gözlerine bile bakmamıştı. Her şey hızla ve sessizce hallolmuştu; Iadon veliahdının Elantrian olduğunu kimsenin öğrenmesine izim veremezdi. On yıl önce olsa, Shaod, Raoden’i bir tanrı yapardı. Şimdi ise, insanları gümüş derili tanrılar yerine hastalıklı ucubelere dönüştürüyordu."
Mavi gözler, korkuyla genişlemiş olsa da aynıydı. Ancak saçı ölü griye dönmüştü. Cildi ise en kötüsüydü. Aynadaki yüz berelenmiş gibi hastalıklı siyah lekelerle kaplıydı. Lekelerin tek bir anlamı olabilirdi.
Shaod’a yakalanmıştı.
Shaod’a yakalanmıştı.
“Ama yaşamak endişelere ve kararsızlıklara sahip olmaktır,” diye cevap verdi Ashe. “Onları içeride tutarsanız, geride kalbi hiçbir duygunun yer edemeyeceği kadar nasır tutmuş bir insan bırakarak sizi kesinlikle yok eder.”
Dürüstlüğü kurnazlıkla birleştirebilen adam, gerçekten kurnaz bir adamdı.
“Gerçek asla yenilemez, Sarene. İnsanlar bunu arada sırada unutsa bile.”
“Kadınlarına daha çok özgürlük verdiklerini söylüyorlar ama hala özgürlük en baştan ‘vermek’ için onlara aitmiş gibi bir izlenim var.”
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Domi dünyaya felaketler göndermeyi uygun bulur; bazı zamanlarda da en masum çocuklara ölümcül bir hastalık verir. Bunlar Elantris’e olan şeyden fazla lanet değil, sadece dünyanın hali. Her şey ilerlemeli ve ilerleme her zaman düz yol değildir. Bazen düşmemiz gerekir, kimi zaman yükseliriz. Birileri servet kazanırken diğerleri acı çekmelidir, çünkü birbirimize destek olmayı öğrenmemizin tek yolu budur. Kişi kutsandığında, hayatı onun kadar kolay olmayanlara yardım etmek onun ayrıcalığıdır. Birlik, çekişmeden doğar, çocuğum.”
“Bunu yaratmaya çalışmanı görmek istiyorum. Başarılı olacağını düşünmüyorum ama bunu yaparken bizi daha iyi bir şeye dönüştüreceğine inanıyorum.”
“Her tartışmanın iki tarafı vardır, Lord Telrii: mantıklı ve tutkulu. Eğer başarılı olmak istiyorsak iki taraftan da saldırmalıyız.”
“Krallar kendi şanssızlıklarını kendi yaratır, Lord Ahan,” dedi Sarene eliyle bir kesme işareti yaparak. “İadon’un sistemi hakkındaki en acınası şey bunların ikisini birden yaptığı halde asilleri daha da zenginleştirmemesi.”
“Edan çaresiz,” diye devam etti Kiin, “ve çaresiz insanlar tamamen karakterlerine ters şeyler yapar.”
“Biliyorsun,” dedi Kiin derinden gelen törpü gibi sesiyle, “ama henüz inanmıyorsun.”
“O deli olabilir, ama dünyanın kalanı da öyle; en azından buraya atılanların gözünde.”
“İşte sorun da bu. Herkes, kalpleri atmayı bıraktı diye hayatlarının bittiğine ikna olmuş durumda.”
“Bu genelde oldukça güvenilir bir kanıttır, sule.”
“Bu genelde oldukça güvenilir bir kanıttır, sule.”
İnsanlar önemli olduklarına inandıklarında daha iyi iş yaparlar.
İnsanları kandırmak, aklını kendi ismini hatırlayacak kadar bile toplamayı beceremeyeceğini düşündüklerinde çok daha kolay olur.
Eğer fazla dikkat ederse acı onu almadan çok önce delirirdi.
Ama aklı dolaşmasına izin verdiğinde, değişmez bir şekilde dışarıdaki hayatına kayıyordu.
Karnın gözlerini yaşartacak kadar açken edebiyat neye yarar?
Pek çoğu için, azap dolu bir varlık bile yokluktan iyidir.
Böylece Raoden, gururunu umutsuzluk, reddedilmişlik ve
en önemlisi kendine acımaya karşı bir kalkan olarak
kullanarak, lanetin gözlerinin içine bakmak için başını
kaldırdı.
en önemlisi kendine acımaya karşı bir kalkan olarak
kullanarak, lanetin gözlerinin içine bakmak için başını
kaldırdı.
Az olanların ezilmesi, çoğunluğa kurtuluşu mu getirecek?
Hırs da arzularımızı takip etmek değil mi?
Ah, zor zamanlar," dedi Raoden. "Sadece huzur bulabilmek için nereye gidebilirim? "Bazı zamanlar kendi huzurumuzu kendimiz yaratmalıyız, yurttaş."
Edan çaresiz," diye devam etti Kiin, "ve çaresiz insanlar tamamen karakterlerine ters şeyler yaparlar."
&”Bulmaca çözüldükten sonra ipuçlarını görmek kolaydır&”
Sanırım şu anda iyimser bir yorumun sana pek faydası olmaz."
Galladon hafifçe gülümsedi. "Kesinlikle hayır. Siz iyimserler, bunalımlı bir insanın onu neşelendirmeye çalışmanızı istemediğini anlayamıyorsunuz. Bu bizi hasta ediyor."
Galladon hafifçe gülümsedi. "Kesinlikle hayır. Siz iyimserler, bunalımlı bir insanın onu neşelendirmeye çalışmanızı istemediğini anlayamıyorsunuz. Bu bizi hasta ediyor."
“Kralların ve rahiplerin karşısında güçlü olabiliriz, leydim, ama yaşamak endişelere ve kararsızlıklara sahip olmaktır,” diye cevap verdi Ashe.
“Onları içeride tutarsanız, geride kalbi hiçbir duygunun yer edemeyeceği kadar tutmuş bir insan bırakarak sizi kesinlikle yok ederler”
“Onları içeride tutarsanız, geride kalbi hiçbir duygunun yer edemeyeceği kadar tutmuş bir insan bırakarak sizi kesinlikle yok ederler”
Azapla dolu bir varlık bile yokluktan iyidir.
Nefret ve tiksinti uzun süre şekilsiz kalamaz, bir çıkış bulur.
“Sule, açlık
üzerine olan konuşmamı tekrar mı etmeliyim?
Karnın gözlerini yaşartacak kadar açken
edebiyat neye yarar?”
üzerine olan konuşmamı tekrar mı etmeliyim?
Karnın gözlerini yaşartacak kadar açken
edebiyat neye yarar?”
Sevgi zamandan bağımsızdır.
Sen insanların karakterlerini çok iyi tahlil edebiliyorsun Sarene, ancak kendininki hariç. Çoğunlukla, kendimiz hakkında olan görüşlerimiz en gerçeklikten uzak olanlarıdır."
Adam dertlerine büyülü bir çözüm arayarak gelmiş ama çok daha basit bir cevap bulmuştu: Başka şeyler daha önemli hale geldiğinde, acı gücünü kaybediyordu. Kahar’ın kurtarılması için onun bir iksire veya Aon’a ihtiyacı yoktu, sadece yapacak herhangi bir şeye ihtiyacı vardı."
İlk önceleri Raoden kütüphaneden uzak durdu, çünkü orası ona onu hatırlatıyordu. Sonra, kendisini kütüphaneye çekilirken buldu, çünkü orası ona onu hatırlatıyordu.
“Kişi hareketler ile gerçeği birbirinden ayıramaz, Hrathen, dedi Omin kel kafasını sallayarak. “Fiziksel olarak kaçınılmaz veya değil, gerçek tüm şeylerin üstünde yükselir. Kimin en iyi orduya sahip olduğundan, kimin en uzun vaazları verebildiğinden ve hatta kimin en çok rahibi olduğundan bağımsızdır. Aşağı itilebilir, ama her zaman yüzeye çıkacaktır. Gerçek asla yıldıramayacağın tek şeydir.”
Bu insanlar vazgeçtikleri için ölü, kalpleri atmadığı için değil. Ben bunu değiştireceğim
The first step in taking control of a nation, Arteth, is the simplest. You find someone to hate."
"Bir ulusun kontrolünü ele almanın ilk adımı en kolayıdır, Arteth. Nefret edecek birini bulursun."
He expects women to be foolish, so l’ll be foolish. It’s much easier to manipulate people when they assume you can’t gateher enough wits to remember your own name."
"O, kadınların aptal olmasını bekliyor. Ben de aptal olacağım. İnsanlar, kendi adını bile hatırlamaya yetecek kadar zekaya sahip olmadığını zannettiklerinde onları manipüle etmek çok daha kolaydır."
Her savaş, en umutsuz olanı bile, doğru olan şeyi savunurken verildiğinde boşuna değildi.