İçeriğe geç

Eksik Parça Kitap Alıntıları – Michelle Hodkin

Michelle Hodkin kitaplarından Eksik Parça kitap alıntıları sizlerle…

Eksik Parça Kitap Alıntıları

&“&”

İnsanları dış görünüşleriyle yargılamamayı öğrenemedin mi sen?
Dokunduğum her şeyi mahvediyordum
Ama kalbim hızlanmadı. Hatta atmıyordu bile. Artık bir kalbim yoktu.
Deli değildim ben.
Ölümcüldüm.
Kimse mükemmel değildir.
Fazla gurur insanı kör eder.
“Başka bir seçeneğim yok.”
Noah da yüzünde acı dolu bir ifadeyle yanıma oturdu. “Daima başka bir seçenek vardır.”
“Bugün. Bu gece. Yarın. Sonsuza kadar.” Göz gözeydik, bakışlan derindi. “Ben senin için yaratılmışım, Mara.”
&‘Gerçek nedir?’ diye sormuş oğlan. ‘Eğer bir kız seni uzun, çok uzun bir süre severse gerçek olursun. Ama sadece oyuncak olarak görmez ve gerçekten severse,’” diye devam etti. ‘“Canın yanar mı peki?’ diye sormuş bu kez oğlan. ‘Bazen. Ama Gerçek olmuşsan, acı çekmekten de korkmazsın.’
Buraya giren, umutlarını kapıda bıraksın.
Başkaları öyle düşünmüyor ama,” dedim.
“Başkaları genellikle yanılır.”
Bir şeyin olmasını istemek, onu gerçekleştirmeye yetmez.
&‘Eğer bir kız seni uzun, çok uzun bir süre severse gerçek olursun. Ama sadece oyuncak olarak görmez ve gerçekten severse,’ diye devam etti.
&‘Canın yanar mı peki?’ diye sormuş bu kez oğlan.
&‘Bazen. Ama Gerçek olmuşsan, acı çekmekten de korkmazsın.’
Dokunduğum her şeyi mahvediyordum.
Ben zehirliydim ve o,bana bunu unutturan tek ilaçtı.
Bana inanıyordu. O ana kadar,bunu görmeye ne kadar ihtiyacım olduğunu anlayamamıştım.
“Sen sandığından daha güçlüsün.”
Uyurken düştüğüm boşluğa minnettardım.
Kendimi kaybolmuş gibi hissediyordum.
Deliksiz,kopkoyu bir karanlığın içinde sürükleniyor gibiydim.
Kimse mükemmel değildir.
Hiç tadım yoktu;sinirliydim,suçluluk duyuyordum ve hayatımın artık böyle geçeceği gerçeğiyle yüzleşmeye çalışıyordum.
Biri altımdan yeryüzünü çekmiş de düşüyormuşum gibi hissettim.
Bir şeyi düşünmek onu gerçek yapmaz. Bir şeyin olmasını istemek,onu gerçekleştirmeye yetmez.
Tüm bunlar son derece adaletsizdi ve beni de aynı oranda dengesizleştiriyorlardı.
Ama bu sıkıntılı ruh hali evde de peşimi bırakmadı. Yalnız kalmak istiyordum.
Onu görmezden gelerek kendi mutlu dünyama çekilmiştim.
“Tuhaf sessizliklerden nefret ederim. İnsanı huzursuz ediyor.”
“Senin korktuğun bir şey var mı?”
“Sahte olmaktan korkuyorum. Boş biri olmaktan.”
Annemin kahkahaları beni gerçek hayata döndürdü.
“Kendi hayatımda bir oyuncu gibiyim.”
“Başka bir seçeneğim yok.”
Noah da yüzünde acı dolu bir ifadeyle yanıma oturdu. “Daima başka bir seçenek vardır.”
“Bunu yaparsan,” dedi yavaşça, “başka biri haline geleceksin.”
Gözlerimi yerden kaldırıp yüzüne baktım. “Zaten başka bi­riyim artık.”
Göz göze gelince onun da bunu gördüğünü fark ettim.
Noah birkaç saniye içinde hemen başını iki yana sallayarak gözlerini kaçırdı. Sonra, “Hayır,” dedi kendi kendine, “Hayır, de­ğilsin. Sen ilk konuştuğumuzda bana pislik diyen kızsın. Tanrı’dan daha zengin olduğumu öğrendiği halde öğle yemeğinin parasını ödemek isteyen kızsın. Ölen bir köpeği kurtarmak için kendini riske atan, yeşil ipekle de yırtık kotla da nefesimi kesen kızsın.
Sen…” durdu ve bana doğru bir adım attı. &”Benimsin,’’ dedi lafı dolandırmadan çünkü bu doğruydu. “Ama bunu yaparsan başka biri haline geleceksin.”
“Bugün. Bu gece. Yarın. Sonsuza kadar.” Göz gözeydik, bakışları derindi. “Ben senin için yaratılmışım, Mara.”
Bir saniye sonra, “Merak etme, onu seveceksin,” dedi.
Kot pantolonumun parçalanmış dizlerine ve yıpranmış spor ayakkabılarıma baktım. “Bir pazar brunch’ı için kendimi son derece salaş giyinmiş gibi hissediyorum. Söyleyeyim de.”
“O umursamaz,” dedi saçlarım düzeltirken. “Ayrıca harika görünüyorsun.”
Ses tonunda hoşlanmadığım bir şey vardı. “Tanrım, veba gibisin.”
“Ebedi bir ahlaki yansımanın ustaca yaratılmış, güçlü bir ya­lınlığa bürünmüş şaheseri mi? Bak sen, teşekkür ederim. Bana söylediğin en güzel şeylerden biri bu herhalde,” dedi.
“Hastalık olan, Noah. Kitap değil.”
“Bu cevabı duymazdan geleceğim.”
O gece banyoya gidince ışığı açıp aynaya baktım; o kıza ne olduğunu görebilecek miyim diye. Ama adı Mara olmayan bir kızın içi boş kabuğuydu karşımdaki. Onu nasıl öldürebileceğimi düşünüyordum.
Sonra titreyen bacaklarım, takırdayan dişlerimle yatağıma döndüm. Çünkü bu çok ama çok korkutucuydu ve ben o kadar cesur değildim.
Fazla gurur insanı kör eder.
Başka bir seçeneğim yok."
"Daima başka bir seçenek vardır."
‘Gerçek nedir?’ sormuş oğlan.’ Eğer bir kız seni uzun, çok uzun bir süre severse gerçek olursun. Ama sadece oyuncak olarak görmez ve gerçekten severse ‘diye devam etti. ‘’Canım yanar mı peki? ‘’diye sormuş bu kez oğlan ‘Bazen ama gerçek olmuşsan acı çekmekten de korkmazsın.’
Ben ciddiyim, umutsuz bir vakayla uğraşmaktansa yapacak çok daha iyi işlerin olmalı?
– Çataldilini öğrendim zaten
“Tuhaf sessizliklerden nefret ederim, insanı huzursuz ediyor.”
“Bir şeyi düşünmek, onu gerçek yapmaz. Bir şeyin olmasını istemek, onu gerçekleştirmeye yetmez.”
Sen de beni, benim seni istediğim kadar istiyorsun. Ve benim tek istediğim sensin.
Bir şeyi düşünmek, onu gerçek yapmaz. Bir şeyin olmasını istemek, onu gerçekleştirmeye yetmez.
Kendi hayatımda bir oyuncu gibiyim.
Sahte olmaktan korkuyorum. Boş biri olmaktan.
Gözlerimi sıkıca kapadım, nefes almaya çalışıyordum. Açtığımda daha cesur olacaktım.
Sadece kendi zavallılığımda boğulmayı tercih ediyorum.
Tuhaf sessizliklerden nefret ederim, insanı huzursuz ediyor.
Birinin sana sarılmasına ihtiyacın varmış gibi görünüyorsun."
Dudaklarımdan, içimde sakladığım bir şey sonunda özgür kalmış gibi, bir nefes döküldü.
Sahte olmaktan korkuyorum. Boş biri olmaktan"
İşte," dedi sol ayakkabımdakileri de bağlayınca. "Artık düşmezsin."
Ama çok geçti.
Az kalsın beni inandıracaktın."
" Çok da zor olmazdı."
Noah yavaşça, bedenime sürünerek ayağa kalktı. “Bugün. Bu gece. Yarın. Sonsuza kadar.” Göz gözeydik, bakışları derindi. “Ben senin için yaratılmışım, Mara.”
Fazla gurur insanı kör eder.
Daima başka bir seçenek vardır.
Beni iyileştiriyorsun.
Diğer insanların arasına karışmadan önce dünyamı yeniden inşa
etmeli ve oradaki yerimi saptamalıydım.
+Seni öldürebilirim.

-Ben de mutlu ölürüm o zaman.

Sen sandığından daha güçlüsün.
Yani hiçbir şey yapmamak senin seçimindi?
Senin hayatınla deney yapamam. Olmaz.
Sanırım kendi başımızın çaresine bakmamız gerek"
Ama dünyada bir sürü acı çeken insan var." Gözlerimi ona
dikmiştim. "Neden biz?"
Mara, yorgunsan bunu duyabilirim. Canın yanarsa hissedebilirim. Ve eğer yalan söylersen hemen anlarım."
Onlar acı verecek kadar gerçekti.
Gerçek nedir?’ diye sormuş oğlan. &‘Eğer bir kız seni uzun, çok
uzun bir süre severse gerçek olursun. Ama sadece oyuncak olarak
görmez ve gerçekten severse," diye devam etti. "Canın yanar mı
peki?’ diye sormuş bu kez oğlan. Bazen. Ama Gerçek olmuşsan,
acı çekmekten de korkmazsın.
Doğum günü ona ağır gelmiş olmalı," dedi annem. "O bir
yaş daha büyürken Rachel aynı şansa sahip olamadı…
Artık bir kalbim yoktu.
Hiçbir yerde olmak istemiyordum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir