Jiddu Krishnamurti kitaplarından Eğitim ve Yaşamın Anlamı kitap alıntıları sizlerle…
Eğitim ve Yaşamın Anlamı Kitap Alıntıları
Din, bir koşullanma biçimi değildir.
İdealizm olandan kaçmaktır, materyalizm ise şimdinin ölçülemez derinliğini bir başka inkâr şeklidir. Hem idealist hem de materyalistler karmaşık acı çekme sorunundan kendi yöntemleriyle sakınırlar; her ikisi de kendi açlık, hırs ve çelişkileriyle tükenirler ve yaşam tarzları sukûnete götürmez.Her ikisi de dünyanın karmaşa ve sefaletinden sorumludur
Neredeyse yok denecek kadar az bağımsız düşünce ve duygulara sahibiz
Sadece sevgi bir başkasını anlamayı sağlar. Sevginin olduğu yerde ötekiyle duygu ortaklığı vardır, aynı seviyede ve aynı anda.
Teknik gelişmelerimiz şahane, ancak bunlar sadece bir başkasını yok etme gücümüzü artırdı, üstelik her yerde açlık ve sefalet var. Sakin ve mutlu insanlar değiliz.
Tutarlı bir düşünür düşüncesiz bir kimsedir çünkü belirli bir kalıba uyar; cümleleri tekrar eder ve bir solukta düşünür. Oysa varoluşu soyut ya da teorik olarak anlayamayız. Yaşamı anlamak kendimizi anlamaktır ve bu, eğitimin hem başlangıcı hem de sonudur
sonsuz bir çelişki içindeyiz
,
Cahil insan,
öğrenim görmemiş olan değil,
kendini bilmeyendir.
~
,
Sadece sevgi bir başkasını anlamayı sağlar.
~
Aracı olmadığında kendimizi kaybolmuş hissediyoruz; oysa herhangi bir şeyi keşfetmeden önce kaybolmak zorundayız.
Düşüncelerimiz, yaşamlarımız parlak, yavan, kutsal, boştur; duygusal olarak açız, dinsel ve entelektüel olarak tekrarcı ve donuğuz; sosyal, siyasi ve ekonomik olarak sınıflandırılmış ve denetim altındayız.
Bir metot ya da sistem bireyi farklı değerler dizisine şartlandırabilir ama onu özgürleştiremez.
Bir yandan avukat ve doktor olmak için ağır bir eğitimden geçmelerine rağmen insanların hiçbir eğitim almadan çok önemli bir görev olan ebeveynliği üstlenmeleri gerçekten çok garip.
Olgunluk bir yaş sorunu değildir; anlayış ile gelir.
Barış için kişi barışçıl araçlar kullanmalıdır; çünkü eğer araçlar şiddet içerirse, nasıl barışçıl bir son olabilir?
Adımız her ne olursa olsun hepimiz insanız ve acı çekmek bizim kaderimiz.
Sevginin ifadesinden önce sevginin olması gerekir.
Korkunun sonuçlarından biri de, insan işlerinde otoritenin kabullenilmesidir.
Sadece sevgi bir başkasını anlamayı sağlar.
Cahil insan, öğrenim görmemiş olan değil, kendini bilmeyendir.
Gerçekten yaşayan bir genç hem umut hem de hoşnutsuzluk doludur; öyle olmak zorundadır, yoksa çoktan yaşlanmış ve ölmüş olurdu.
Eğer yaşama sürecinde kendimizi yok ediyorsak öğrenmenin neresi iyi?
Eğitim sadece bilgiye sahip olmak, gerçekleri toplamak ve birbirleriyle ilintilendirmek değildir; yaşamın anlamını bir bütün olarak görmektir
Zekâ salt bilgi demek değildir; kitaplardan çıkmaz ya da kişinin kendini savunmak için verdiği akıllıca tepkilerden veya başkalarına saldırmak için ortaya attığı iddialardan oluşmaz. Hayatında ders çalışmamış ve eğitim görmemiş olan bir kimse öğrenim görmüş birinden daha zeki olabilir. Bizlerse sınavları ve diplomaları zekâ ölçütleri haline getirerek hayati önem taşıyan insan meselelerini görmezden gelen kurnaz zihinler geliştirdik
Cahil insan öğrenim görmemiş olan değil, kendini bilmeyendir; öğrenim görmüş insan ise anlayış kazanmak için kitaplara, bilgiye ve otoriteye bel bağlıyorsa aptaldır. Anlayış sadece kendini bilme ile kazanılır ki bu da insanın psikolojik sürecinin toplamı ile elde edilen farkındalıktır. Bu durumda gerçek anlamıyla eğitim, kendini anlamaktır çünkü varoluşun tamamı her birimizin içinde
toplanmıştır.
Şu anda eğitim olarak adlandırdığımız şey kitaplardan haber ve bilgi toplama durumudur; okuma bilen herkes bunu zaten yapar.
Sevginin olmadığı yerde duygu sorun yaratır.
Mutlu insanlar değiliz.
İhtiyacımız olan yardım kendi dışımızda değildir. Yardım dilenmek zorunda değiliz; kendimizi adadığımız işimize saygı gösterdiğimizde, her gün karşımıza çıkan sıkıntı ve pürüzleri anlamaya açık olduğumuzda, yardım, aramamıza gerek kalmadan bize ulaşır.
Zekânın sınavları geçmekle bir ilgisi yoktur. Zekâ insanı güçlü ve özgür yapan anlık algıdır.
Doğru eğitim, kendini anlamak ve kendini yerleşmiş düşünce kalıplarından kurtarmak zorunda olan eğitimciyle başlar; çünkü o bildirendir.
Din, gerçeği arayıştır ve gerçek, ne bir ülke ne de imandır, herhangi bir tapınak, kilise ya da camide bulunmaz.
Zengin olmak istiyoruz ve zenginleştikçe daha zalim oluyoruz, kurumlara ve eğitime büyük bağışlar yapsak da. Kurbanı soyup soğana çevirdikten sonra, onu azıcık şımartıyoruz ve bunun adına hayırseverlik diyoruz.
İnsanlar arasında ayrımcılık yapmak hangi gerçek temele dayanır? Bedenlerimiz yapı ve renk olarak farklı olabilir, yüzlerimiz benzemeyebilir ama derinin altında hepimiz oldukça benzeriz: Gururlu, hırslı, kıskanç ve şiddete, cinsellige, güce düşkünüz. Etiketi kaldırınca hepimiz oldukça çıplağız. Ancak çıplaklığımızla yüzleşmek istemeyiz, böylece etiketlerde ısrar ederiz. Bu bizim ne kadar.olgunlaşmamış, ne kadar çocuksu olduğumuza işaret eder.
Kalpte değişim olmadan, iyi niyet olmadan, kişisel farkındalıktan doğan içsel dönüşüm olmadan, insan için barış ve mutluluk olamaz.
Sadece sevgi ve doğru düşünme içimizde gerçek devrimi yaratır.
Hepimiz insanız ve acı çekmek bizim kaderimiz.
Hiç kimse geleceğin nasıl olacağını bilemez. Eğer samimiysek yapabileceğimiz ve yapmamız gereken şey, sorunlarımızı şimdi çözmektir, geleceğe ertelemek değil.
Merhametli olmayı ögrenmeli, azla yetinmeyi bilmeli ve yüceliği aramalıyız, çünkü ancak o zaman insan ırkı için gerçek kurtuluş var olabilir.
Ne kadar muhteşem olursa olsun birinin izinden gitmek ya da hoşa giden bir ideolojiye bağlanmak barışçıl bir dünya getirmeyecektir.
Doğru eğitim, çocuğa ne olması gerektiği ile ilgili düşüncelerimizi dayatmadan, onu anlamayı içerir. Onu bir idealin çerçevesine hapsetmek uyum sağlamaya teşvik etmektir. Bu, korkuyu besleyerek sürekli olduğu kişi ile olması gerektiği kişi arasında çelişki yaşamasına neden olur. Tüm içsel çelişkilerin toplumda bir dışsal tezahürü vardır. İdealler bizim çocuğu anlamamızın ve çocuğun kendini anlamasının önüne geçen gerçek engellerdir.
Sadece sevgi bir başkasını anlamayı sağlar.
Gerçek anlamda bir eğitim bireyin olgun ve özgür olmasına, muhteşem bir şekilde sevgi ve iyilik içinde serpilmesine yardım etmektir. İlgilenmemiz gereken budur, çocuğu birtakım idealist kalıplara göre şekillendirmek değil.
Cahil insan öğrenim görmemiş olan değil, kendini bilmeyendir; öğrenim görmüş insan ise anlayış kazanmak için kitaplara, bilgiye ve otoriteye bel bağlıyorsa aptaldır. Anlayış sadece kendini bilme ile kazanılır ki, bu da insanın psikolojik sürecinin toplamı ile elde edilen farkındalıktır. Bu durumda gerçek anlamıyla eğitim, kendini anlamaktır çünkü varoluşun tamamı her birimizin içinde toplanmıştır.
Eğitim sadece bilgiye sahip olmak, gerçekleri toplamak ve birbirleriyle ilintilendirmek değildir; yaşamın anlamını bir bütün olarak görmektir.
Eğer savaşa yol açacaksa, eğer bize yok etme ve yok edilmeyi öğretecekse, eğitim baştan sonra başarısız değil midir?
Yaşamın anlamı nedir? Niçin yaşıyor ve mücadele ediyoruz? Eğer sadece rütbe kazanmak, daha iyi bir iş sahibi olmak, daha etkin ya da başkaları üstünde daha geniş hâkimiyet kurmak için eğitiliyorsak, o zaman hayatımız yüzeysel ve boş olacaktır. Eğer sadece bilim adamı, kitaplarla evli bir akademisyen ya da bilgiye bağımlı bir uzman olmak üzere eğitiliyorsak, o zaman dünyanın yıkımına ve sefilliğine katkıda bulunmuş oluruz.
Cahil insan öğrenim görmemiş olan değil, kendini bilmeyendir
Yaşamın tüm içeriği asla önceden tahmin edilemez, anbean yeniden tecrübe edilmelidir; ancak bizler bilinmeyenden korkar, böylece kendimiz için sistemler, teknikler ve inançlar formunda psikolojik bölgeler inşa ederiz. İçsel güven aradığımız sürece, tüm yaşam sürecini anlayamayız.
Maalesef mevcut eğitim sistemi bizim itaatkar, mekanik ve son derece düşüncesiz olmamıza yol açıyor; bizi entelektüel olarak aydınlatmasına rağmen, içsel olarak tamamlanmamış, aptallaşmış ve yaratıcılıktan yoksun bir hale getiriyor.
Bizler giderek, tıpkı aynı kalıptan çıkmış gibi başlıca amacı güvence edinmek, önemli bir şahsiyet haline gelmek ya da olabildiğince az düşünerek iyi vakit geçirmek olan bir insan türüne dönüşüyoruz.
sınavları ve diplomaları zekâ ölçütleri haline getirerek hayati önem taşıyan insan meselelerini görmezden gelen kurnaz zihinler geliştirdik.
Eğitimin amacı sadece akademisyen, teknisyen ya da iş avcıları değil, korkudan arınmış dürüst kadın ve erkekler üretmektir; çünkü ancak böyle insanlar arasında barış var olabilir.
Cahil insan öğrenim görmemiş olan değil, kendini bilmeyendir; öğrenim görmüş insan ise anlayış kazanmak için kitaplara, bilgiye ve otoriteye bel bağlıyorsa aptaldır.
Kendimiz o kadar kuru, boş ve sevgisiziz ki, hükümetlerin ve sistemlerin çocuklarımızın eğitimlerini ve bizim yaşamlarımızın yönünü ellerine geçirmelerine izin verdik.
en talihsiz zayıflıklarımızdan birisi ise, birinin bizim yerimize harekete geçerek yaşamlarımızı
değiştirmesini istiyor olmamızdır.
Bizler siyasi ya da ekonomik krizlerle değil, hiçbir siyasi parti ya da ekonomik sistemin önleyemeyeceği insanlığın çürümesi kriziyle karşı karşıya kaldık.
Yeni bir toplum yaratmak için her birimiz gerçek bir öğretmen olmak zorundayız, bunun anlamı hem öğrenci hem de usta olmaktır; kendimizi eğitmek zorundayız.
İnsanların hiçbir eğitim almadan çok önemli bir görev olan ebeveynliği üstlenmeleri gerçekten çok garip.
Bizler giderek, tıpkı aynı kalıptan çıkmış gibi başlıca amacı güvence edinmek, önemli bir şahsiyet haline gelmek ya da olabildiğince az düşünerek iyi vakit geçirmek olan bir insan türüne dönüşüyoruz.
sınavları ve diplomaları zekâ ölçütleri haline getirerek hayati önem taşıyan insan meselelerini görmezden gelen kurnaz zihinler geliştirdik.
Eğitimin amacı sadece akademisyen, teknisyen ya da iş avcıları değil, korkudan arınmış dürüst kadın ve erkekler üretmektir; çünkü ancak böyle insanlar arasında barış var olabilir.
Cahil insan öğrenim görmemiş olan değil, kendini bilmeyendir; öğrenim görmüş insan ise anlayış kazanmak için kitaplara, bilgiye ve otoriteye bel bağlıyorsa aptaldır.
Kendimiz o kadar kuru, boş ve sevgisiziz ki, hükümetlerin ve sistemlerin çocuklarımızın eğitimlerini ve bizim yaşamlarımızın yönünü ellerine geçirmelerine izin verdik.
en talihsiz zayıflıklarımızdan birisi ise, birinin bizim yerimize harekete geçerek yaşamlarımızı
değiştirmesini istiyor olmamızdır.
herhangi bir ideoloji için birbirimizi öldürmemek
üzere kendimizi yeniden eğitmeliyiz.
Yaratıcı değiliz, çünkü kalplerimizi ve zihinlerimizi bilgi ve kibirle doldurduk; başkalarının düşündüğü ve söylediği özlü sözlerle doluyuz.
Eğitimimiz bizi giderek daha sığ hale getiriyor; varlığımızın derin katmanlarını açığa çıkarmamıza yardım etmiyor, bu yüzden yaşamlarımız giderek artan bir şekilde uyumsuz ve içi boş.
Bizler siyasi ya da ekonomik krizlerle değil, hiçbir siyasi parti ya da ekonomik sistemin önleyemeyeceği insanlığın çürümesi kriziyle karşı karşıya kaldık.
Yeni bir toplum yaratmak için her birimiz gerçek bir öğretmen olmak zorundayız, bunun anlamı hem öğrenci hem de usta olmaktır; kendimizi eğitmek zorundayız.
Güzellik sevgisi kendini bir şarkıda, bir gülümsemede ya da sessizlikte ifade eder; ancak çoğumuzun sessiz kalma hevesi yoktur. Kuşları, geçmekte olan bulutları gözlemlemek için hiç zamanımız yoktur, çünkü kendi düşkünlük ve zevklerimizle fazlasıyla meşgulüz.
Güzellik sevgisi kendini bir şarkıda, bir gülümsemede ya da sessizlikte ifade eder; ancak çoğumuzun sessiz kalma hevesi yoktur. Kuşları, geçmekte olan bulutları gözlemlemek için hiç zamanımız yoktur, çünkü kendi düşkünlük ve zevklerimizle fazlasıyla meşgulüz.