Stefan Zweig kitaplarından Efsaneler kitap alıntıları sizlerle…
Efsaneler Kitap Alıntıları
çünkü kadınların güzelliği elden gidince bilgeliğe yönelirler.
Acele yürüyen yolda kalır.
hain dünyamızda gene güzellik bilgeliği yenmişti, ahlâksızlık ahlâkı, her zaman istekli olan beden narin, başına buyruk ruhu yenmişti ve Eyüp’ün unutulmaz konuşmasında yakındığı gibi, dünyada kötünün durumu gayet iyiyken dindarların ezildiği, adil olanlarla alay edildiği gene kanıtlanmıştı.
şeytanın sakalının teline bile dokunmamak gerekir, yoksa şeytan insanı ensesinden yakalayıverir.
bedenle ruh arasında karar veremeyen ve ikisini de aynı anda isteyen erkeklerin arzuları hiçbir zaman gerçekleşmez.
Çünkü nedense Tanrı, erkeklerin aklını ters yarattığından her zaman sahip olamadıklarını isterler, kadınlardan her zaman alabildiklerinin tersini talep ederler: Kadın, bedenini kolayca veriyorsa değerini bilmez ve sadece masum olanını gerçekten sevebilecekmiş gibi davranırlar. Ama kadın namusunu koruyorsa, elinden almak için de yedi kat yanıp tutuşurlar.
Fakat her yürekte iyiyle kötü, bedenle ruh arasında insanı bir oraya bir buraya götüren, bazı tuhaf, dolambaçlı yollar vardır
çünkü aşkı ne kadar ateşli olursa olsun bir erkeğin savaşma arzusu ve hırsı her zaman ağır basar.
Yarıda kalan bir cevap, kalanını duymak için insanı sabırsızlandırır.
Tanrı’nın huzurunda kimse kimseden değersiz veya üstün değildir.
Çünkü birilerine örnek olmak, insanlar arasındaki en güçlü bağdır; hak adına yapılan her eylem başkalarını da hakka iter, derin uykularından sıçramalarını, vakitlerini değerlendirmek için uyanmalarını sağlar.
Efendilik yapan, başkalarını esir alıyor, hattâ ilk sırada kendi ruhunu.
güç nadiren haklıdır.
Adaletli biri, insanlara hayvanmış gibi davranmamalı.
dünyada neden bu kadar huzursuzluk olduğunu ve insanların sahip oldukları ufak tefek şeyler için neden birbirlerine girdiklerini ruhunda bir türlü anlamlandıramıyordu.
hükümde bulunmaktansa, tavsiye vermenin, yargılamaktansa arabuluculuk yapmanın daha iyi olduğunu düşünüyordu.
Kimsenin kaderine ben hayatına karışmayan, yalnız başına yaşayan biri adaletli olabilir.
Hak hukuktan anladığını sanan cahile lânet olsun!
Kendi kardeşimi öldürdüm ve bu yüzden artık biliyorum ki, her kim bir insanı öldürürse, kendi kardeşini öldürüyor aslında.
Sen daha başını kaldırmadan dileğin kabul olsun.
Biliyoruz Tanrım, ilkbahar çok yakın sonbahara, yaz ise uzun sürmüyor hayatımızda; bu yüzden sabırsızlık var fani kanımızda, bu yüzden açgözlülükle uzatıyoruz elimizi sevdiğimizi hemen kapmak adına ve geçici olan şeylerin tadını çıkarmak istiyoruz hemen.
Ömrümüz, ilkbahardaki bir nehir gibi hızla akıp gidiyor, akıp giden sular geri gelmiyor.
Hayat nedir sonuçta? Öteki hayata geçmeden önce kısa bir an.
öfkesinin de bana duyduğu büyük aşktan kaynaklandığını biliyordum.
Tanrım, fakat kaynayan kanımdan utanmadım, çünkü bu da senin isteğindi, kalplerimizin aşkın dikenli çalısı gibi ateş alması da kader değil miydi?
Efsanelerin orijinal ilk baskısında kitabın amacı şu şekilde açıklanıyor; korkulu karanlıkta kaybolmuş yetişkinlere masal anlatmak.
Acele yürüyen yolda kalır.
Her yürekte iyiyle kötü, bedenle ruh arasında insanı bir oraya bir buraya götüren, bazı tuhaf, dolambaçlı yollar vardır.
Aşkı ne kadar ateşli olursa olsun bir erkeğin savaşma arzusu ve hırsı her zaman ağır basar.
Bir şey yapmadığını sanan da aslında bir şey yapar.
Bir bilgenin huzurunda değil, acılarda bulunur hakikat.
Birilerine örnek olmak insanlar arasındaki en güçlü bağdır; hak adına yapılan her eylem başkalarını da hakka iter.
Evi barkı olmayan biri tüm dünyayı yuvası olarak görür, özgür biri hayatı dolu dolu yaşar
ve günahsız biri huzur içinde olur.
ve günahsız biri huzur içinde olur.
Adaletli birini izlerken bile öğrenecek çok şey olur.
Ben artık hüküm veremem, çünkü biliyorum ki kimse kimsenin yargıcı olamaz.
Bilmediği bir ölçüye göre kimse ölçemez.
Öldürmenin günahında payı olan, kendisi de bir ölüdür aslında.
Ve günümüzde, güvercin hâlâ bulamadı dinlenecek bir yer, insanlık hâlâ bulamadı barışı.
Tanrım, sabretmek ne de zor kulların için.
( ) Biliyoruz ilkbahar çok yakın sonbahara, yaz ize uzun sürmüyor hayatımızda; bu yüzden sabırsızlık var fani kanımızda.
( ) Biliyoruz ilkbahar çok yakın sonbahara, yaz ize uzun sürmüyor hayatımızda; bu yüzden sabırsızlık var fani kanımızda.
Ömrümüz, ilkbahardaki bir nehir gibi hızla akıp gidiyor, akıp giden sular geri gelmiyor.
ama sen Tanrı ve her şeyin efendisiysen, senin tahammülün onların taşkınlığından, senin merhametin onların hatalarından daha büyük olması gerekmiyor mu?
Acele yürüyen yolda kalır.
şeytanın sakalının teline bile dokunmamak gerekir, yoksa şeytan insanı ensesinden yakalayıverir.
her yürekte iyiyle kötü, bedenle ruh arasında insanı bir oraya bir buraya götüren, bazı tuhaf, dolambaçlı yollar vardır
Yarıda kalan bir cevap, kalanını duymak için insanı sabırsızlandırır
hak adına yapılan her eylem başkalarını da hakka iter
Hiçbir canlının kaderine müdahale etmek istemiyorum, çünkü kadere şekil veren, günah işler.
her eylem başka bir eylemi tetikler
Buradaki karanlık beni aydınlatacak.
Cahildim ve şimdi öğrenmek istiyorum.
Haksızlık etmeden bir şey yapmak ve günahsız bir yaşam sürdürmek istiyorum.
hangi teraziyi kullanıyorsun, ey yargıç
Tanrının verdiği canı almak biz insanlara düşmez
Hayat nedir sonuçta?
Öteki hayata geçmeden önce kısa bi an.
Bırakın adil biri gibi yaşayayım kendi kısa ömrümde.
Öteki hayata geçmeden önce kısa bi an.
Bırakın adil biri gibi yaşayayım kendi kısa ömrümde.
Öldürmenin günahında payı olan, kendisi de bir ölüdür aslında.
Savaşta komutanlık edemem, çünkü kılıç, şiddet demektir ve şiddet adaletin düşmanıdır.
Eylemlerden kaçınmanın yolu eylemsizlik değildir, Çünkü bir anlığına bile eylemden uzak durmak mümkün değil.
dünyamız birinin bir el uzatmasını ve imtihanın son bulduğunu söylemesini bekliyor.
insanlık hâlâ bulamadı barışı
Tanrım, bu da senin sonsuz mucizelerinden biri, sevdiklerimizin acı çektiğini gördüğümüzde ve anlamaya çalıştığımızda sızlayan kalplerini, kötü duygularla inşa ettiğimiz tüm duvarlar yıkılıyor.
kalbim bana ‘gitme’ diyor, korkuyorum
Zamanla yaşlanırken nasıl beklemeyi öğreniriz
Tanrım, sabretmek ne de zor kulların için
Ömrümüz, ilkbahardaki bir nehir gibi hızla akıp gidiyor, akıp giden sular geri gelmiyor.
Tanrı, artık daha fazla hoşgörü göstermeyecekti
Hayat nedir sonuçta? Öteki hayata geçmeden önce kısa bir an.
..ve günümüzde , güvercin hâlâ bulamadı dinlenecek bir yer, insanlık bulamadı hâlâ barışı..
Ömrümüz, ilkbahardaki bir nehir gibi hızla akıp gidiyor, akıp giden sular geri gelmiyor.
Helena Sophia’yı yenmişti hain dünyamızda gene güzellik bilgeliği yenmişti,ahlâksızlık ahlâkı, her zaman istekli olan beden narin, başına buyruk ruhu yenmişti ve Eyüp’ün unutulmaz konuşmasında yakındığı gibi, dünyada kötünün durumu gayet iyiyken dindarların ezildiği, adil olanlarla alay edildiği gene kanıtlanmıştı.