İçeriğe geç

Edebiyatın Aykırı Çocukları Kitap Alıntıları – Andrew Shaffer

Andrew Shaffer kitaplarından Edebiyatın Aykırı Çocukları kitap alıntıları sizlerle…

Edebiyatın Aykırı Çocukları Kitap Alıntıları

bütün haftayı bir insanla tek kelime konuşmadan geçiriyorum; yegane arkadaşlarım tavan arasındaki sıçanlar diye yazmıştı.
Balzac’ın zehir tercihi kahveydi. Günde 50 fincan sade kahve içtiği iddia edilir. Dış dünyaya kendini kapattığı uzun zaman dilimleri boyunca kafeinden güç alıyordu. Kahve hayatımda büyük bir güç. Etkilerini destansı boyutta gözlemledim. Kahve insanın içini kavuruyor.
Kadınların hepsi tersledi beni. Toplumdan intikam almaya kararlıydım; kadın zihnine hükmedecek ve kadın ruhuna diz çöktürecektim.
Beni hiçbir şeye zorlama; o zaman her şeyi yaparım diye yazdı Charles Baudelaire. Beni anla ve beni eleştirme
Poe nişanlanmasına rağmen mektuplarında hâlâ hastalıkla ve depresyonla boğuştuğunu ifşa ediyordu.
Poe içki ve uyuşturucu alışkanlığı hakkında şöyle yazmıştı:
Bazen çılgınlar gibi kullandığım uyarıcılardan hiçbir zevk almıyorum. O uyarıcılar hayatımı, itibarımı ve aklımı tehlikeye atarak koştuğum zevkler için değil. Acı veren anılardan kaçmak için tutunduğum çaresizce teşebbüslerdi. Katlanılmaz bir yalnızlık hissinden, kaçınılmaz bir şekilde yaklaşan bilinmez son duygusundan kurtulmak içindi. Bazı eleştirmenler depresif ruh halini içkisine bağlamışsa da Poe tersine inanıyordu: Hasımlarım deliliği içkiye yordular. İçkiyi deliliğe değil.
Byron İsviçre’de rahat edemiyordu: Hâlâ halkın göz hapsi altındaydı -kelimenin tam anlamıyla, zira meraklı gözler skandal şairi görmek için dürbünle bakıyor, onun her hareketini takip ediyordu.
Sadece sürekliyici bir kitabın beni sakinleştirip eski halime getirdiğini gördüm.
O dönemin meşhur bir kitabevi sahibi şöyle yazmıştı: Yüzyılımızda en iğrenç suçların bile cezasız kalabildiğine dair bir örnek daha. Yeter ki bu suçları işleyen kişiler yeterince asil, zengin veya iyi bağlantılara sahip olacak kadar şanslı olsun.
Sevmemek yaşamaktan vazgeçmektir.
Yazarlık iki yüzyıl öncesine göre toplum tarafından daha kabul gören bir meslek olabilir ama bu sizi yanıltmasın: ailenizin edebiyat alanında bir kariyer yerine yapmanızı tercih edeceği bir milyon meslek var. Toplumun bile bunun yerine yapmanızı tercih edeceği bir milyon şey var. Yani bir bakıma bütün yazarlar aykırı edebiyatçılardır.
Birinin o anki şöhretinin o kişinin yeteneğiyle pek az ilgisi vardır.
Büyük şeyler modalara, heveslere ve popüler görüşe teslim olanlar tarafından yapılmaz.
Seni yine de seviyorum, ben olmasam, sevgi olmasa, hatta hayat olmasa bile.
Bütün tanrılar ölmüş, bütün savaşlar yapılmış, insanlığa dair bütün inançlar sarsılmıştı.
İnsanlar benim için deli dedi ama şu soru henüz yanıtlanmış değil: Delilik en yüce zekâ mı, değil mi, görkemli olan ne varsa, çok derin olan ne varsa düşüncenin hastalığından fırlayıvermez mi?
Cehenneme mi düşse, yoksa mutsuz bir evliliğe mi, bilemiyor hangisi en acısı
Sistemin ticareti din, parayı da Tanrı gibi görmesinden rahatsızdı. Doğal olarak yalnızlıktan memnunum ama herkesin, keşke yanımda biri olsaydı, dediği anlar olur diye yazdı annesine, ‘derin bir melankoli’ tarafından kuşatılırken.
Ailenizin edebiyat alanında bir kariyer yerine yapmanızı tercih edeceği bir milyon meslek var. Toplumun bile bunun yerine yapmanızı tercih edeceği bir milyon şey var. Yani bir bakıma bütün yazarlar aykırı edebiyatçılardır.
“Hayat hakkında yazabilmek için önce onu yaşaman
gerekir!” Ernest Hemingway
Yazar olarak çok hassas bir insanım ama aynı zamanda erkeğim ve gerçek erkekler duyarlılıklarına teslim olmaz. Bunu sadece hanım evladı olan erkekler yapar. Bu yüzden içiyorum. Aksi halde bütün bunların varoluşsal dehşetiyle yüzleşip çalışmaya nasıl devam edebilirim? Bunun üstesinden gelebilirim. Gerçek bir erkek her zaman gelebilir.
Alışkanlıklarının farkına varan her insan bilir ki bunun sebepleri büyük ölçüde eğilim ve teslimiyettir.
Evlilik: İnsanoğlunun kendi kendini rahatsız etmek ve haysiyetini kırmak için tasarladığı bağlar arasında en dehşet verici, en tiksindirici olanıdır.
Edebiyat mesleğinin yazılmamış kurallarından
birini öğrendim diye yazıyordu Ehrmann. Biri
göçüp gitmek istediğinde,arkadaşları yazarın
sınırlarına saygı gösterir ve nadiren müdahale
eder.Kimse Hemingway’in o tetiği çekmesine
engel olmadı.Kimse J.Kosinski’nin intiharına
mani olmadı;içki ve hap kullanan Tennessee
Williams’a da Jack Kerouac’ı da kimse durduramadı.
Büyük şeyler modalara,heveslere ve popüler
görüşe teslim olanlar tarafından yapılamaz.
~Jack Kerouac~
Yazar olarak çok hassas bir insanım ama aynı
zamanda erkeğim ve gerçek erkekler
duyarlılıklarına teslim olmaz.Bunu sadece
hanım evladı erkekler yapar.Bu yüzden içiyorum.Aksi halde bütün bunların varoluşsal
dehşetiyle yüzleşip çalışmaya nasıl devam
ederim?Bunun üstesinden gelebilirim.Gerçek
erkekler her zaman gelebilir.
Doğal olarak yalnızlıktan memnunum ama
herkesin keşke yanımda biri olsaydı,dediği
anlar olur.

Thomas De Quincey

Can acıtmaktan,acı çektirmekten,başkalarını
küçük düşürmekten zevk almak,bilhassa cinsel haz duymak anlamına gelensadisme
kelimesi Fransızcaya girdi ve daha sonra
sadizm benzeri şekillerde türedi.
Marquis de Sade ilk kez dört yaşındayken
sürgüne gönderildi.Oyuncak kavgası sırasında
oyun arkadaşına saldırmış.Sade’nin talihsizliği
çocuğun prens olmasıydı.Sade’nin damarlarında ariktokrat kanı dolaştığı halde
kraliyet ailesinin bir ferdine saldırmak
affedilemez bir hataydı.
“En mutsuz şarlatanlıklar ve cehaletin en zararlı türü olan yarım yamalak tıbbi bilgilerle baştan çıkarılarak uyuşturucuya alışturıldım “
-SAMUEL TAYLOR COLERIDGE-
“meziyet nedir bilmek için önce kötü huylara aşina olmalısınız”
MARQUES DE SADE
Sevmemek yaşamaktan vazgeçmektir.
Bir adamın değerini sahip olduğu düşmanların sayısına bakarak; bir sanat eserinin önemini ise sebep olduğu zararın ne kadar konuşulduğuna bakarak anlarsınız.
Her kadın bir erkeği kendine zorla âşık edebilir ama bana onu kendine âşık tutabilen bir kadın göster!
Meziyet nedir bilmek için önce kötü huylara aşina olmalısınız.
Peşinden koşmak istediğimiz ama koşmadiğimiz meslekler varlığımızın bütününde solan renkler gibidir.
İnsanlar, hayatın kısalığıdan şikayet ediyor. Asıl, uzunluğundan şikayet etmeleri gerekmez mi? Zira hazları daha yolun yarısına varmadan çok önce biter. Tabii eğer kişi genç yaşta ölecek kadar şanslı değilse.
Bazen erdemin yolunu bulabilmek için günah işlemek zorunda kalırız.
Savaşlar olmasa dahi tehlikelidir hayat.
Zeki insanlarda mutluluk, bildiğim en ender görülen şeydir.
Hayat hakkında yazabilmek için önce onu yaşaman gerekir.
Bütün tanrılar ölmüş, bütün savaşlar yapılmış, insanlığa dair bütün inançlar sarsılmıştı.
Sonra yıllarca sarhoştum ve ondan sonra öldüm.
Kocaların çoğunu, keman çalmaya çalışan orangutana benzetiyorum.
İnsanlar benim için deli dedi; ama şu soru henüz yanıtlanmamış değil: Delilik en yüce zeka mı, değil mi, görkemli olan ne varsa, çok derin olan ne varsa düşüncenin hastalığından fırlayıvermez mi?
İnsanlar diğerlerinin kafasının iyi olmasını istemiyor çünkü kafanız iyiyken içinde yaşadığımız toplum denen bu yapının ne büyük bir yalan olduğunu görebilirsiniz.
Tekrar yaşamak zorunda kalsaydım hayatımda neleri değiştirirdim bilmiyorum – hiç yaşamamak gibi bir seçenek olmasını tercih ederdim.
Dün 20 yaşındaydım, bugün 44 yaşındayım, yarın ölü olacağım.
Hemingway’in The Sun Also Rises / Güneş de Doğar’ında klasikleşmiş bir an vardır. Biri Mike Campbell’a nasıl iflas ettiğini sorar ve Mike sadece şöyle karşılık verebilir: ‘Aşamalı olarak ve sonra, aniden.’ Aklımı nasıl kaçırdığımı sorduklarında benim de söyleyebildiğim tek şey bu
Ölümün uzunluğunu düşündüğümde hayatın kısalığı her şeyi anlamsız kılıyor.
Hayatım boyunca, içkiliyken yazdığım kelimelerin bir tekinin bile üç kuruşluk kıymeti yoktu.
Kuş uçar, balık yüzer, ben içerim.
Gerçeklerin canı cehenneme! Bize öykü lazım!

Ken Kesey.

Tehlikeli uyuşturucular, akıl almaz miktarda alkol, şiddet ve acayiplikler benim onaylayabileceğim şeyler değil -ama her zaman işimi gördüler.
İnsanlar diğerlerinin kafasının iyi olmasını istemiyor çünkü kafanız iyiyken içinde yaşadığımız toplum denen bu yapının ne büyük bir yalan olduğunu görebilirsiniz.
İğne önemli değil. İster burundan çek, ister sigara gibi iç, ister ye, ister kıçına sok, sonuç aynıdır: Bağımlılık.
Seni seviyorum ama yalnızım.
Biri köprüleri yaktığında ne de güzel bir ateş yanar.
Kötü viski yoktur. Sadece bazı viskiler diğerlerinden daha iyidir.
İçki dökmek tıpkı kitap yakmak gibidir.
Ertesi yıl Hemingway Yaşlı Adam ve Deniz’le Nobel Edebiyat ödülünü kazandı. Ama teşekkür konuşmasını iki dakikada bitirdi çünkü Bir yazar için çok uzun konuştum. Yazar dediğin söylediklerini yazmalıdır. Konuşmamalıdır.
Zeki insanlarda mutluluk, bildiğim en ender görülen şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir