İçeriğe geç

Economics 101: From Consumer Behavior to Competitive Markets Kitap Alıntıları – Alfred Mill

Alfred Mill kitaplarından Economics 101: From Consumer Behavior to Competitive Markets kitap alıntıları sizlerle…

Economics 101: From Consumer Behavior to Competitive Markets Kitap Alıntıları

Büyümenin diğer bir şartı da hukukun üstünlüğüdür. Devlet yetkilileri yasalara uymalı ve herkesin yasalar önünde eşit olmasını, yasaların adil bir şekilde uygulanmasını sağlamalıdırlar. Yolsuzluk ve adam kayırmacılık, sermayenin maliyetini büyük oranda artırarak yerli ve yabancı yatırımcıları caydırır. Firmalar, bireyler ve yabancı yatırımcılar, mallarının yasayla korunduğunu bilmelidirler. Gelişmekte olan ülkelerde sermaye yatırımı eksikliğinin bir nedeni, yozlaşmış hükümetlerin, ulusal çıkarlar adı altında özel mülkiyete el koyma ihtimallerinin çok daha fazla olmasıdır. Venezuela’nın 2007’de yabancılara ait petrol yataklarına el koyması, büyük olasılıkla yeni yabancı yatırımları engellemiştir. Venezuela’nın aksine, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Hong Kong gibi eski ingiliz kolonilerinin, özel mülkiyetin üzerinde duran İngiliz umumi hukukunu devralmış olmaları, bu ülkeleri yabancı yatırımcılar için güvenli ve cazip kılar. Yabancı sermaye sahipleri, temelde yerli yatırımcılarla aynı haklara sahiptir. Sonuçta, diğer çoğu ülkeye göre bu ülkelerde daha fazla sermaye birikir..
Jared Diamond insanlık tarihini konu alan kitabı Tüfek, Mikrop ve Çelik’te kendisine yöneltilen bir sorunun onu nasıl insanlıkla ilgili olayların gidişatını incelemeye ittiğinden söz eder. Hevesli bir kuş gözlemcisi olan Diamond, defalarca Yeni Gine’ye gitmiş ve orada Yali isimli bir adamla dost olmuştur. Yali bir defasında Diamond’a neden Avrupalıların çok şeyi varken Yeni Gine halkının çok az şeyi olduğunu sorar. Diamond arkadaşının bu sorusunu kendi kafasında yanıtlamaya çalışırken insanlık tarihini şekillendiren güçleri ve servet dağılımını etkileyici bir şekilde açıklar ve ortaya harika bir kitap çıkar. Diamond ekonomik büyümeyi tanımlayabilmek için tuğla gibi bir kitap yazmıştır, oysa bir ekonomist için ekonomik büyüme çok daha basit bir şeydir: Sadece GSYİH’daki bir artıştır.
İşsizliğin bireylere getirdiği bedeller de ağırdır. Uzamış bir işsizlik dönemi, ailenin birikimlerini silip süpürebilir ve onları borç içinde birakabilir. İşsizlik, hayatın normal akışını aksatır ve uzarsa ilgili bireyde sağlık sorunlarına ve psikolojik problemlere yol açabilir. Ayrıca aile içi şiddet vakalarının oranı da işsizlik oranındaki değişikliklerle doğrudan bağlantılıdır. Ayrıca, işsizliğin yüksek olduğu dönemler, boşanmaların ve çocuk terk etme vakalarının artışıyla da bağdaştırılır. Uzayan ve yaygınlaşan işsizlik, suç ve kargaşa ile de doğrudan bağlantılıdır. Kalıcı yüksek işsizlik oranı yüzünden huzuru kaçan şehirler, mala karşı işlenen suçlar ve şiddet suçlarından da mustarip olurlar. Amerika’nın iç kesimlerindeki şehirlere yapılacak bir ziyarette bunun kanıtlarına rastlanabilir.
Merhum başkan adayı Robert F. Kennedy 1968’deki bir konuşmasında, ekonomik performansın o zamanki temel ölçütü olan GSMH’nın zayıflığını aşağıdaki şekilde ifade etmişti: Kişisel mükemmeliyetimizden ve toplumsal değerlerimizden, maddiyat birikimi uğruna çok uzun süredir fazlasıyla vazgeçtik. Gayrisafi milli hasıla gılarsak dolu karayollarımızı temizleyecek ambulansları kapsıyor. Kapılarımızın özel kilitlerini ve onları kıran kişiler için yapılan hapishaneleri kapsıyor. Kızılağaçları yok ederek çevreye plansız programsız yayılırken doğa harikalarımızın yitimini kapsıyor. Napalm bombasını, nükleer savaş başlıklarımızı ve şehirlerimizdeki isyanları bastıran polisin zırhlı araçlarını kapsıyor. Whitman’in tüfeğini, Speck’in bıçağını ve çocuklarımıza oyuncak satmak için şiddeti yücelten televizyon programlarını kapsıyor. Bununla birlikte gayrisafi milli hasıla çocuklarımızın sağlığını, eğitimin kalitesini veya oyunlarının sevincini hesaba katmıyor. Şiirimizin güzelliğini veya evliliklerimizin sağlamlığını kapsamıyor; toplumsal müzakerelerimizdeki zekâyı ya da kamu görevlilerimizin dürüstlüğünü hesaba katmıyor. Aklımızı da cesaretimizi de; bilgeliğimizi de öğrenimimizi de; merhametimizi de ülkemize bağlılığımızı da ölçmüyor; kısacası hayatı yaşamaya değer kılanlar dışında kalan her şeyi ölçüyor. Bize, Amerikalı olmaktan gurur duymamızı sağlayan nedenler dışında Amerika hakkında her şeyi anlatıyor..
Uzun bir araba yolculuğu yaptıysanız iş döngülerini anlaya bilirsiniz. Gidiş geliş tek şeritli bir karayolunda trafiğin akış hızına göre gittiğinizi düşünün. Akış hızı bir normdur ve bu norm ortalama ekonomik büyüme oranını yansıtır. Bazen önünüze çok yavas giden bir araba çıkar; siz de karşı yönden gelen trafiği gözler, yol açıksa hızlanıp, yavaş giden sürücüyü sollar geçersiniz. Sollamak, harcamanın üretim kapasitesini geçtiği dönemleri simgeler. Yavaş seyreden trafiği geçmeye çalışırken arada bir hata yaparsınız. Karşıdan gelen trafiği kollar, sollama hareketinizi yaparsınız ve karşı şeritte tam yüklü bir tırın hızla yol aldığını fark edersiniz. Hemen kendi şeridinize geri dönersiniz, korkuyla titrer, hâlâ hayatta olduğunuza şükrederek hızınızı saatte 60 km’ye düşürürsünüz. Bu tür olaylar, ekonomik daralmaları temsil eder. Sonunda kendinizi toparlayıp, yine trafiğin akış hızına göre seyretmeye başlarsınız. Şimdi, iş döngüsünü gerçekten anlayabilmek için arabayı, gözleriniz bağlı şekilde, Swahili dilinde konuşan aşırı miyop bir yolcunun verdiği yol bilgisine dayanarak sürdüğünüzü varsayın. Kuşkusuz ilginç bir yolculuk olur. Neden gözler bağlı ve neden Swahili dili? Medyumlar, kâhinler, meteoroloji uzmanları ve nadir ekonomistler dışında çoğu Amerikalı, geleceği görmekte zorlanır. Ekonomistlerin ve finans uzmanlarının dilini anlamak da çoğu zaman zordur..
Net ihracat, Amerika’da çok önemli bir mesele olmayabilir fakat gelişmekte olan ülkeler için net ihracat ekonomik büyümenin yoludur. Çin, büyümesi net ihracata bağımlı ülkeler için önemli bir örnektir. Çin ekonomisi olgunlaştıkça sanayisi, yerli üretime daha çok yönlenmiş bir hale gelebilir.
ABD’de politika yerel bazda yapıhır. Yani temsilciler ve senatörler, yeniden seçilme destegi almak için federal harcamalarn kendi bölgelerine ve eyaletlerine yönlendirmeye isteklidirler. Politikacının eve ekmek götürememesi çoğunlukla yerine yenisinin seçilmesine neden olur.
Bir zamanın olağan vakaları şimdinin ender vuku bulan trajedileridir..
The field of microeconomics focuses its attention on the decision-making of individuals and businesses.
Yatırım, planlı ve plansız yatırım şeklinde ikiye ayrılır. Ekonomik normallik dönemlerinde işletmeler, daha fazla kâr etmek için sermaye ve envanter yatırımı yaparlar. Bu planlı yatırımda, iş koşullarının üreticinin beklentilerine göre devam edeceği varsayılır. Plansız yatırımın gerçekleşmesi, kötü şeylerin gelmekte olduğunun işaretidir. Araba satıcıları tüketicilere satmak üzere fabrikadan stoklarına araba sipariş ederler. Stok birikmeye başlarsa tüketiciler alım yapmıyor demektir. Satıcılar sipariş vermeyi keser ve fabrika üretimi durdurur. Üretimdeki bu kesinti yayılırsa toplu işsizlik ve ekonomide durgunluk baş gösterir.
Economics isn’t just about defining abstract terms like some of those I’ve mentioned. It’s actually an exercise in philosophy!
Bir yıllık süre içinde uzmanların ticaret açığının boyutu konusunda vakındıklarını, bu arada başkalarının da zayıf dolardan şikâyet ettiğini duymuş olabilirsiniz. Aslında zayıf dolar, ticaret açığı için bir ilaçtır. Değer kaybetmiş dolar, ihracatı teşvik edip, ithalat hevesini kırar. Güçlü ve zayıf kelimeleri yanıltıcı olabilir. İlle de iyi ve kötü anlamına gelmeleri gerekmez.
İçsavaş’tan önce bankalar, eyaletlerin izniyle kurulur ve kendi paralarını tedavüle çıkarma yetkisine sahip olurlardı. Hükümetin savaş harcamaları için ihtiyacı olan gelirleri karşılamak amacıyla hazırlanan 1863 Ulusal Banka Yasası Kongre’den geçmişti. Bu yasa, federal devletin izniyle kurulan bankaların yeni ulusal parayı ve devlet tahvillerini tedavüle çıkarabilmelerini sağlamıştı.
On sekizinci yüzyıl İskoç düşünürü Adam Smithin sezgileri, merkantilizmi sona erdirmekte etkili olmuştur. Smith ve bazı çağdaşları, devletlerin merkantilist politikalarının yanlış yönlendirilmiş ve özel çıkarlar tarafından etkilenmeye yatkın olduğunu görmüşlerdir. Ulusların Zenginliği adlı kitabında, bir ülkenin en iyi şekilde ürettiği şeyde uzmanlaştığı ve bu ürünlerin serbest ticaretini yaptığı takdirde, toplumun zenginleşeceğini iddia etmiştir. Adam Smith, zenginliği, bir ulusun tüm bireylerinin ürettikleri şeylerin genel toplamı olarak görmüştür. Onun bakış açısına göre, serbest ticaret, bazen diğer ülkelerdeki kişilerden mamul mal ithal etmeniz anlamına gelse bile, daha fazla zenginlik getirir.
Bolluk Ülkesi Amerika’da Gerçekten de Kıtlık Var mı? Kıtlık herkes için mevcuttur. Yoksulundan zenginine, herkes bu durumla karşı karşıyadır. Amerika’daki kıtlık elbette Somali’deki kıtlıktan farklıdır. Amerika’da bol gida ve temiz su bulunmaktadır oysa Somali’de her ikisi de eksiktir. Kıtlık sadece öz kaynakların değil, isteklerin de sınırsız olmasından ileri gelir. Bu durum Somali’de olduğu gibi Amerika’da da mevcuttur.
Para konuşur
Üretim faktörleri :
Toprak ( doğal kaynaklar ) , emek ( işgücü ) , sermaye ve girişimciliktir .
İnsanların temelde iyi olduklarına ve birbirlerine yardımcı olmaya çalıştıklarına inanıyorsanız, Marx’ın fikirleri doğru gibi gelir. Buna karşın, insanların özünde bencil olduklarını ve kendi hırslarının peşinde koştuklarına inanıyorsanız Adam Smith’in sözleri daha geçerli görünür.
Yolsuzluk ve adam kayırmacılık,sermayenin maliyetini büyük oranda artırarak yerli ve yabancı yatırımcıları caydırır.
Keynes,ücretlerle diğer girdi fiyatlarının aşağı doğru esnek olmadığını da gözlemlemişti.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
1970’lerdeki Büyük Enflasyon diye bilinen dönemi hatırlayabilirsiniz. Vietnam savaşı,OPEC,ayarlanabilir kur sisteminin(dünya paralarının dolara sabitlendiği sistemin) çöküşü ve kötü yönetilen para politikası,yükselen fiyatlara ve belirsizlik durumuna yol açtı.
Amerikan işsizlik yardımları Avrupa’dakilerden daha düşüktür. Sonuç olarak,Amerikalılar iş aramak için daha az zaman harcar;dolayısıyla,geçici işsizlik nispeten daha düşüktür.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında kadınların iş hayatına katılımı veya askeri personelin sivil hayata dönüşü gibi işgücüne katılımda gerçekleşen demografik bir değişiklik,toplam istihdam arttığı halde işsizlerin işgücüne olan oranının arttığı bir durum yaratabilir.
Bankalar gibi aracı kurumların ürün piyasasına nasıl dahil oldukları gayet açıktır;kendi alışkanlıklarınıza kısa bir bakış atmanız bunu size gösterecektir. Amazon.com’a cüzdanınızdaki 20$’ı çıkarıp vermek zordur ama kredi kartı numaranızı vermek çocuk oyuncağıdır.
Mantığa aykırı olan sonuç,ekonomi güçlendikçe parasının zayıflaması,ekonomi zayıfladıkça parasının güçlenmesidir.
Döviz kurları arz ve talebin güçlerine tabidir. Kurlar arttıkça insanlar,ellerindeki dövizi satmaya daha hevesli olurlar fakat alıcılar ise daha isteksizdirler ve tersi de geçerlidir.
Bir doların döviz kurunu ne belirler? Yine,arz ve talep dediyseniz on ikiden vurmuşsunuzdur. Bir döviz diğerine çevrildiğinde döviz kuru oluşur ve bir kur bedeli ödenir.
Keynes’in teorisine göre,faiz oranlarının açıklanmasında borç verilebilir fonlar piyasasının aksine,para piyasası esastır.
Ayrıca devlet fazlalık ya da eksiklik yaratırsa birtakım girişimci kişiler işe karışıp,devleti alt etmenin ve piyasayı dengelemenin yolunu bulacaktır.
Üreticiler ürünlerini farklılaştırıp da başarılı oldukları zaman,rakiplerinden daha yüksek fiyat isteyebilirler.
İşletmeler,piyasa koşullarına uyum sağlayabilmek için sık sık üretim kararları almak zorundadır.
Artan devlet harcamaları,daha çok vergiye ya da daha çok borçlanmaya eşittir.
Bazen devlet de mal ya da hizmet sağlamak için piyasaya müdahil olur.
Tarih,tekellerin denetimsiz bırakıldıklarında ekonomiye zarar verebildiklerini göstermiştir.
Tekel bazen düpedüz çirkindir,tabii bir tekelin gururlu asıl patent sahibi değilseniz.
Muhtemelen en mantığa aykırı sonuç, ekonomik büyüme fark larının ürünü olandır. Bir ekonominin geliri, bir başka ülkenin gelirine oranla arttıkça aralarındaki döviz kuru değişir. Örneğin, Kanada’nın geliri ABD’ninkine oranla artarsa Kanada doları ABD dolarına oranla zayıflar. Neden? Kanadalılar daha çok gelir elde ettikleri için ithalat istekleri de artar. Başka bir deyişle, zenginleştikçe daha sık alışverişe gidip, daha çok döviz cinsinden para arz edersiniz. Mantığa aykırı olan sonuç, ekonomi güçlendikçe parasının zayıflaması, ekonomi zayıfladıkça parasının güçlenmesidir.
Gerçek faiz oranlarındaki değişimler de döviz piyasasını etkiler. Nispeten istikrarlı bir eğilimde olan ticaret akışlarının aksine, değişen faiz oranları döviz kurlarında ani dalgalanmalar yaratabilir. Yüksek faiz oranları, tasarruf sahiplerini çeker, dolayısıyla bir ülkedeki gerçek faiz oranları diğer bir ülkeninkine oranla yükselirse tasarruflar yüksek faizin olduğu yere doğru akar. Her şey eşitken Amerika’da faizlerin Japonya’daki faizlere oranla yüksek olması yen arzının ve dolar talebinin artmasına neden olur çünkü Japon tasarruf sahipleri daha yüksek Amerikan faizlerini almak isterler. Sonuç, doların değer kazanması ve yenin değer kaybetmesidir. Nihayetinde doların yen karşısında değerlenmesi, faiz oranı far kından oluşan kazançları dengeleyecektir. Buna, faiz oranı paritesi adı verilir.
Neden tam rekabetçi piyasalar diğerlerine tercih edilir? Tam rekabetçi piyasalar, ekonomistlerin dağılım açısından etkin dedikleri piyasalardır. Tüketiciler, üreticilere zarar ettirmeden en büyük yarari en düşük fiyatla elde ederler. Tam rekabet, aynı zamanda üretim üzerinde de etkili olur çünkü üretici uzun vadede birim başına en düşük maliyetle üretim yapar.
Kapitalizmi demokrasi ile karıştırmayın. İkisinin ille de birlikte yürümesi gerekmez. Hindistan, dünyanın demokrasiyle yönetilen en büyük devletidir ama sosyalist bir ekonomi olarak görülür. Hong Kong, demokrasiyi gerçekte hiç yaşamamıştır ama yine de, kapitalizmin somut bir örneğidir.
1970’ler ve 1980’lerde, Amerikalı araba üreticileri ve işçi sendikaları, rekabeti sınırlandırmak ve Amerikalıların işlerini korumak için devletin yabancı araba ithalatına koyduğu kotaları desteklediler. Sonuç, daha yüksek fiyat ve daha düşük kalite oldu.
Ekonomi ve devlet vatandaşa hizmet edeceğine,vatandaş ekonomi ve devlete hizmet eder.
Fırsat maliyeti kötü sonuç verir. Bir karar verirken onu da hesaba kattığınızdan daima emin olun.
Bir öz kaynağın ikinci en iyi seçenek için kullanımı fırsat maliyetidir.
Üretim faktörleri toprak(doğal kaynaklar),emek(işgücü),sermaye ve girişimciliktir.
Kıtlık olmasa ekonomi bilimine ihtiyaç olmazdı.
Neden Amerikan bizonunun sayısı neredeyse tükenmek üzereyken ineklerin sayısı üstel olarak arttı? İnekler bizonları yedikleri
için mi? Hayır, inekler çoğalırken bizonların yok olma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmalarının nedeni, ineklerin özel mülkiyet altında
olması, bizonların ise olmamasıydı. 1889 itibariyle, bizon sayısı
milyonlardan 1.000’in biraz üzerine kadar düşmüştü. Neyse ki,
günümüzde Amerikan bizonu yok olmanıin eşiğinden dönmüş
durumda çünkü artık onlar da özel mülk haline geldi. Halen
500.000 bizon mevcut ve bizon eti için bir pazar oluştuğundan
sayıları giderek artıyor.
Teoriler, ekonomistler ile politika üretenlerin, gerçekte olanların
hikâyesini anlatış şeklini etkiler. Yeterince kişi inanırsa, gerçeğin
bu anlatımları gerçeği etkileme gücünü kazanır. Beklenen enflasyonun enflasyon yarattığı hikâyesi hep anlatılır ve politika üretenler bunu önemsemezlerse hikâye gerçek olabilir.
Günümüz parası, özünde değersizdir ve ancak aynı tür paranın daha fazlası karşılığında itfa edilebilir. Sistem işler çünkü devlet sistemin işlediğini söyler ve herkes buna inanır.
Para gerçekten mutluluğu satin alabilir mi? Ekonomistler kişi başı
GSYIH ile ülkenin genel mutluluk düzeyini kıyasladıklarında ilginç
bir eğilim fark ederler. Kişi başı GSYIH 0S’dan 10.000$’a yükseldiğinde mutluluk düzeyi yükselir. Ancak bu ilişki bu seviyeden sonra
bozulur. Dolayısıyla bu soruya verilecek cevap şudur:İlk 10.000$ mutluluğu satın alır. Ondan sonrasını ise kimse bilemez.
Bir yıllık süre içinde uzmanların ticaret açığının boyutu konusunda
yakındıklarını, bu arada başkalarınin da zayıf dolardan șikayet ettigini duymuş olabilirsiniz. Aslında zayıf dolar, ticaret açığı için bir ilaçtır. Değer kaybetmiş dolar, ihracatı teşvik edip, ithalat hevesini kırar.
Vasıfsiz işçi nüfusunun yoğun olduğu bölgeleri temsil eden politikacılara çoğunlukla asgari ücretin artırılmasi konusunda baskılar gelir. Asgari ücretteki bir artışın haklı gerekçesi olduğuna çünkü işverenlerin daha yüksek ücret ödeyip, aynı işçi sayısını muhafaza edeceklerine inanılır. Oysa bu, ancak insanların insan gibi davranmadıklarıni varsaydığınız takdirde yürür.
Insanların temelde iyi olduklarına ve birbirlerine yardımcı
olmaya çalıştıklarına inanıyorsanız, Marx’ın fikirleri doğru gibi
gelir. Buna karşın, insanların özünde bencil olduklarını ve kendi
hırslarınin peşinde koştuklarına inanıyorsanız Adam Smith’ in sözleri daha geçerli görünür. Sizin hangisine inandığınızdan bağımsız olarak, her iki düşünür de toplumu, günümüzde hala belirgin olan şekillerde etkilemeyi başarmışlardır.
Ekonomistler ile siyasi düşünürlerin
görüşleri, haklı olduklarında da haksız olduklarında da, genelde
anlaşıldığından daha etkilidir. Aslında dünyayı bu görüşler yönetir.
Kendilerinin herhangi bir düşünsel etkiden tamamen muaf olduğuna inanan deneyimli kişiler, genellikle ölmüş birtakım ekonomistlerin köleleridir.
Bununla birlikte gayrisafi milli hasıla çocuklarımızın sağlığını, eğitimin kalitesini veya oyunlarının sevincini hesaba katmıyor. Şehirlerimizin güzelliğini veya evliliklerimizin sağlamlığını kapsamıyor; toplumsal müzakerelerimizdeki zekayı ya da kamu görevlilerimizin dürüstlüğünü hesaba katmıyor. Aklımızı da cesaretimizi de; bilgilerimizi de öğrenimimizde; merhametimizi de ülkemize bağlılığımızı da ölçmüyor; kısacası hayatı yaşamaya değer kılanlar dışında kalan her şeyi ölçüyor.
Kartel, birbirleriyle rekabete girmek yerine işbirliği yapmak konusunda anlaşan bir grup üreticidir. Karteller, üyelerinin daha yüksek karlar elde etmeleri için, topluca üretimi azaltarak fiyatları yükseltmeye çalışırlar.
Monopson, bir ürün için tek bir alıcının olduğu durumdur. Monopol(tekel), bir ürün için tek bir satıcının olmasıdır.
Sonuç olarak enflasyona neden olan şey dolaşımda çok fazla paranın olmasıdır. Bu para fazlası, fiyatları yukarı çeker ve çoğu şeyi pahalılaştırır. Altın standardı geçerli olduğunda, insanların enflasyon beklentileri sınırlanır, bu da sadece fiyatların daha sabit kalmasına yol açmakla kalmayıp, istihdamı ve ekonomiyi bir bütün olarak istikrarlı bir hale getirir. Altın standardı bulunduğunda para, bir bankada duran gerçek altınla desteklenir. Bu, devletin fazladan para basmasına önleyerek, ekonomiye sızan enflasyon ihtimalini büyük ölçüde azaltır, aynı zamanda da devletlerin çok ağır borçlanmalarına karşı bir kontrol aracı görevi görür.
Bir ülke, bir ticari malı para ve özkaynak olarak kullanmak zorunda ise para, harcanmayacak kadar değerli olabilir.
Sosyalizm ile kapitalizm arasındaki fark, devlet yönetiminin etki derecesinde ve üretim faktörlerinin devlet mülkiyetinde olmasın da yatar.
Bir malı ya da hizmeti başka birinden daha fazla veya daha hızlı ürete biliyorsanız, mutlak üstünlük mevcuttur. Bir malı bir başkasından daha düşük bir fırsat maliyeti ile ürete biliyorsanız karşılaştırmalı üstünlük mevcuttur.
Ulusların Zenginliği adlı kitabında, bir ülkenin en iyi şekilde ürettiği şeyde uzmanlaştığı ve bu ürünlerin serbest ticaretini yaptığı takdirde, toplumun zenginleşecek yeni iddia etmiştir. Adam Smith, zenginliği, Bir ulusun tüm bireylerinin ürettikleri şeylerin genel toplamı olarak görmüştür. Onun bakış açısına göre, serbest ticaret, bazen diğer ülkelerdeki kişilerden mamül mal ithal etmeniz anlamına gelse bile, daha fazla zenginlik getirir.
En aşina olduğumuz ambargo, Amerika’nın Küba’ya uyguladığı ambargo olabilir. Komünist devrimin ve sonradan da Küba Füze Krizi’nin ardından ABD, ada halkıyla tüm ticareti yasaklayan bir ambargoyu yasalaştırmıştı.
“Do not confuse capitalism with democracy. The two do not necessarily go together. India is the world’s largest democrfacy, but it is considered a socialist economy. Hong Kong has never really experienced democracy and yet it is the epitome of capitalism.”
Kıtlık sadece öz kaynakların değil, isteklerin de sınırsız olmasından ileri gelir. Bu durum Somali’de olduğu gibi Amerika’da da mevcuttur.
Bugünün bir doları yarınki bir dolardan daha değerlidir. Bu, fırsat maliyeti ve enflasyon ile ilgilidir.
Sistem işler çünkü devlet sistemin işlediğini söyler ve herkes buna inanır.
Bu esneklik, çevrilemez itibari para standardının neden devamlılık gösterdiğini açıklar. Fakat çevrilemez itibari paranın sadece para olduğunu unutmayın çünkü devlet, öyle olduğunu söylüyor ve insanlar da bunu kabul ediyor. İnsanların kabul etmesi için, paranın birdenbire değersizleşmeyeceğine veya onu destekleyen hükümetin yarın devrilmeyeceğine güvenmeleri gerekir. Bu durumda insanlar para arzına olan güvenlerini kaybetmezler, ülkenin merkez bankası, paranın çok bol ya da çok kıt hale gelmemesi için mevcudiyetini dikkatle denetlemelidir.
Karar mercileri, sıradan vatandaşların ihtiyaç ve isteklerini nadiren karşılar.
Bir zamanın olağan vakaları şimdinin ender vuku bulan trajedileridir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir