Thomas Bernhard kitaplarından Düzelti kitap alıntıları sizlerle…
Düzelti Kitap Alıntıları
“ her insanın sonunda kendisini öldüren bir fikri vardır.”
Tıpkı özellikle içinde var olduğumuz tüm zamanın aldatmaca oluşu gibi, her şey aldatmaca, gerçek değil, her şey aldatmaca.
Ama sonunda her şey vız gelir.
Durum hep aynı, anlaşılır biçimde: uyanmak, yıkanmak, giyinmek, çalışmak, çevreye girmek, umutsuz olmamak, umutsuz olmamayı denemek. Kabul ederiz.
Bize önceden sunulmuş olan, ama bizim için hazırlanmamış olan bir dünyaya doğuyoruz ve bu dünyayla başa çıkmak zorundayız ( ) bu dünya, bizden öncekiler tarafından hazırlandığı için her durumda bize saldırmak ve yıpratmak ve sonunda mahvetmek ister
Amacımıza ulaşmamızı istemeyenlerin dinmeyen fısıltılarına maruz kalırız, çünkü bize başarı dilemezler
İnsanın fikirsizliği onun ölümüdür.
Birden bir fikir doğuyor ve tüm yaşamımız boyunca gerçekleşmek istiyor, tüm varlığımız böylesi gerçekleşmek isteyen fikirlerden oluşuyor, bu durum kırıldığında, yaşam kırılmış demektir, ölüm gelir.
herkes bir şekilde çıkış yolu bulamamaya mahkûmdur, insan yapısı böyledir.
Bizde her zaman huzurun yanılsaması var
İnsanlar sürekli kendilerini öfkelendiren ve tedirgin eden şeylerle karşılaşıp duruyorlar, hem de her zaman huzurlu olduklarını sandıkları anda huzursuzlukla karşılaşıyorlar, dengelerini bulduklarını sandıkları zaman tam tersi bir duruma itiliyorlar.
Bütün dünya en korkunç ve en zevksiz biçimde ve canice bu binalarla tıka basa doldurulduğunda çok geç olacak, o zaman yeryüzü ölecek. Biz yeryüzünün mimarlar tarafından tahrip edilmesi karşısında çaresiziz!
her insanın sonunda kendisini öldüren bir fikri vardır.
insan bir şey söylemek istediğinde bağırmak zorundaydı, yoksa insan kendini duyuramıyordu.
Geceler en korkunç olanlardı.
çünkü hastalık bastırılmış, ama kontrol altına alınmamıştı bile, ancak beş ya da altı hafta sonra kontrol altına alınabildi.
bütünüyle politikleşmiş bir dünya ve bu dünyayı hareket ettiren bütünüyle politikleşmiş bir toplumla işimiz. Aslında insan bütünüyle politik bir varlık, nasıl davranırsa davransın ya da ne yaparsa yapsın, hatta bu gerçeği istediği an inkâr etsin, fark etmez.
çünkü milyarlarca meblağın dünyada siyasetçiler tarafından tamamen gereksiz yere harcandığı düşünülecek olursa, yani halkın serveti olan paranın her gün siyasetçiler tarafından gereksiz ve saçma amaçlı kullanılarak yok edilmesi düşünülecek olursa, kendi kendisine şunları söyleme gereğinden başka bir çaresi kalmamıştı:
nereye olursa olsun gitmeli, bu yer dünyanın sonu da olsa demeli böyle bir insan, hiçbir durumda burada kalmamalı, burada onun için hiçbir şey yoktur.
Henüz yaşıyordu, yaşıyordu henüz, oysa aslında artık öldüğünü hissediyordu.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Bize önceden sunulmuş olan, ama bizim için hazırlanmamış olan bir dünyaya doğuyoruz ve bu dünyayla başa çıkmak zorundayız, bu dünyayla başa çıkamazsak mahvoluruz
Bütün dünya en korkunç ve en zevksiz biçimde ve canice bu binalarla tıka basa doldurulduğunda çok geç olacak, o zaman yeryüzü ölecek.
bu dünya, bizden öncekiler tarafından hazırlandığı için her durumda bize saldırmak ve yıpratmak ve sonunda mahvetmek ister
her insanın sonunda kendisini öldüren bir fikri vardır, öyle bir fikir ki onu çözer ve onu izler ve onu önünde sonunda hep en büyük gerilim içinde öldürür, yok eder.
Eğer bir gün geri dönersem, ki bir gün geri dönme riski en büyük olan, o zaman elde ettiğim her şeyi yok etmiş olurum, benim için ölümcül bir zaaf olan zaafa kendimi bırakmış olurum, bir anda, bugüne kadar kendimi hep kurtardığım akli zaafa düşerim.
Roithamer gibi karakterlerin, onun ve benim ülkem olan böylesi bir ülkede, temelinde işleri yoktu, böyle bir ülkede onlar gelişim gösteremezlerdi ve bu gelişim gösteremezlik içinde sürekli olarak bilinçliydiler, böylesi bir ülke böylesi bir ülkenin utanmazlıklarına karşı çıkmayan insanlara gereksinim duyar
Her insanın sonunda kendisini öldüren bir fikri vardır.
günün birinde ben de çıkış yolu bulamayacaktım, günün birinde herhangi bir anda, ki kesin olan andır bu, herkes bir şekilde çıkış yolu bulamamaya mahkumdur, insan yapısı böyledir.
saygı duyma tek tek kişiler arasındaki en zor davranıştı.
Bu her zaman bizim düşüncemiz ama biz kendimizi düzeltmiyoruz. Saatlerce koltukta oturuyor ve bu konuyu düşünüyoruz, günlerce aynı koltukta oturduğumuz da oluyor, pencerenin yanında durarak (örneğin Höller’lerin çatı odasında olduğu gibi), odamızda oradan oraya gidip geliyoruz, yatağa yatıyoruz, Höller’lerin çatı odasına ya da Altensam’daki odamıza kapanarak, ki orası bana hep asıl düzelti hücrem gibi görünmüştür, düzelti hücresinin altı çizilmiş, ama gene de düzeltiyi hep erteledim, duraksattım, ama kendimi düzeltme düşüncesinden asla vazgeçmedim, biz birden yaparız bunu, birden dışarı çıkarız, dışarı, her şeyden koparız, yoldan bir adım dışarı, dışarı, yanından geçeriz, diye yazmış Roithamer, ya da biz birden her şeyin dışındayızdır, diye yazmış Roithamer. En büyük yoğunlaşma içindeyiz, bir giysiyi değiştirme iznini bile vermeyiz kendimize, kendimize bu yoğunlaşma dışında bir şeye izin vermeyiz, gene de yapmayız. Her zaman düzeltmeye çok yaklaşırız, her şeyi düzeltmeye, kendimizi öldürerek, gene de bunu yapmayız. Zeminsiz bir yanılgı olarak tüm varoluşumuzu ve yaradılışımızın sahteliğini düzeltmek, diye yazmış Roithamer, ama yapmayız bunu.
, yanlış davrandığımızı, nasıl da yanlış davrandığımızı, o zamana kadar her şeyin bir yanlışlık olduğunu, bu yüzden bu yanlışlığı düzeltiriz ve bu yanlışlığın düzeltisini de düzeltiriz ve bu düzeltinin düzeltisinin sonucunu düzeltiriz vesaire, diye yazmış Roithamer. Ama asıl düzeltiyi erteleriz, başkalarının ise hiç çekinmeden hemen anında yaptıkları gibi yapamamışızdır diye düşünüyorum, , ama biz karakterler olarak bu insanları kavramamışızdır, çünkü onların düzeltileri bizi şaşırtmıştır, yoksa biz onların asıl önemli düzeltilerine, intiharlarına şaşırmazdık.
Anne babamız bize öğretmen olmadı, eğitme hakkına sahip olanlar olmadı denildiği üzere, ama bizim eğitimimize hiçbir hakları yoktu ve bizi kendi amaçları için eğittiler, sonuç erkek kardeşlerin her zaman onların amaçları için var olmalarıydı, ama ben her zaman onların amaçlarına karşıydım.
Ben buna halk sanatı diyorum, dedim Höller’e , yani sürekli kendini öldürme isteği, ama zihin hazırlığı yüzünden öldürmeme ve bu duruma böylece egemen olma ve ömür boyu egemen olan ıstırap durumuna getirme, bir tek bu halkta var ve bu halkın insanlarında.
Biz hep uçurumun kıyısında yürürüz ve fazla ağırlıklarımızdan korkarız
Ama doğal olarak insan kendini hiçbir şeyden kurtaramaz, içine yaratıldığı ve doğurulduğu zindanı ancak ölünce terk eder.
Ne kadar çok insan fikirsizdir, bütünüyle fikirsizdir, onlar var olmazlar.
İçimizdeki her fikir ve bir fikrin izlenmesi yaşamdır, diye yazmış Roithamer, fikirsizlik ölümdür.
Bütün dünya en korkunç ve zevksiz biçimde ve canice bu binalarla tıka basa doldurulduğunda çok geç olacak, o zaman yeryüzü ölecek.
Her insanın sonunda kendisini öldüren bir fikri vardır
Bir insan bir diğerine onu mahvetmek dışında hiçbir şey yüzünden yaklaşmaz.
Her fikir olabilecek en büyük rahatsızlığı taşır
Bir insanla birlikte olmak zorunda mıyım? sorusuna her zaman: hayır, hiçbir insanla birlikte olmak zorunda değilim diye yanıt verirdi
Ama doğal olarak insan kendini hiçbir şeyden kurtaramaz, içine yaratıldığı ve doğurulduğu zindanı ancak ölünce terk eder.