İçeriğe geç

Düşünür Kitap Alıntıları – Anton Çehov

Anton Çehov kitaplarından Düşünür kitap alıntıları sizlerle…

Düşünür Kitap Alıntıları

Mutlu olamıyorsanız ,suç sizin. İnsan , kendi kaderini kendisi çizer . Eğer isterseniz , siz de mutlu olabilirsiniz… Ama siz mutluluktan kaçıyorsunuz.
Doğa,insanların başıboş bıraktığı bir çiftliğe benziyor.
Insanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz!
–İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz!
–Gerçekleri dinlemek insanın hoşuna gitmez.
–Zamanında yapılan her şey iyidir.
–İnsan, kendi kaderini kendisi çizer.
–Benim şarkım özlem dolu..
–Ben onu ömrüm boyunca anacağım, çünkü ondan kötülükten başka bir şey görmedim.
–Bu sıkıntı ve bayağılıkta ruhunu dinlendirebilecek bir yerler ararsın..
–Bilgili olduklarını göstermek için, hep böyle anlaşılması güç konuları açıyorlar.
–Ben önceden ufacık bir insandım ama şimdi sınır tanımıyorum. Tüm evreni kucaklayabilirim..
Sözlerime aldırmayın siz!Fakat ben her zaman kendimi suçlayacağım!
Ah,şu insanlar!Gel de şevkle çalış çalışabilirsen!İnsan ister istemez her şeye boş veriyor.Çalışmazsan kızarlar,çalışırsın kızarlar…
Hiç mi insaf,vicdan yok sizde!
Uyuşukluğa ve miskinliğe son!Artık daha çok çalışacağım.!
Zamanında yapılan her şey iyidir.
Mutlu olamıyorsanız, suç sizin. İnsan, kendi kaderini kendisi çizer.
İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz!
Ne yapayım ben böyleyim işte…
Doğa,insana belli bir yaşa gelince sevmeyi dayatıyor.Bu dönem geldi mi sev sevebildiğin kadar!Ama kimsenin doğanın emrini dinlediğini sanmıyorum.
Bu zamanda mutlu birini görmek şaşırtıcı.Beyaz fil görmek gibi bir şey!
Hiç mutlu bir budala gördünüz mü?Öyleyse bana iyi bakın!Karşınızda dünyanın en mutlu insanı bulunuyor.Anlaşılmıyor mu?
Duruldum anlayacağın.Ölümü bekliyoruz artık.
Bu dünyada her şey gereksiz zaten…
İşin aslı bende nereye gittiğimi bilmiyorum. Kader beni nereye götürürse artık.
-kadınlar her zaman şartsız zaten. Onlar geçti biz kaldık! Biz erkeklere böyle bir tolerans hiçbir zaman gösterilmez zaten!Şu kadınların bizden farkı ne bir sürü kör İnan çık taşıyan, basit Mahluklar fakat yine de onların gitmesine izin verdiler. Biz üst düzey memur olsaydık bile izin vermezlerdi.
Probkin’in bu sözleri üzerine emniyet amir yardımcısı sitemli bir ifadeyle:
-Beyler çok ilginç şeyler düşünüyorsunuz! Size de izin versek yürürken yetişir-kalkışır ve çirkin hareketlerde bulunursunuz. Kadınların terbiyeleri ise böyle şeyleri izin vermez, dedi.
Zamanda mutlu birini görmek şaşırtıcı.Beyaz fil görmek gibi bir şey! Böyle insanlara o kadar az rastlanıyor ki…
Ivan Alekseyeviç:
-Bunun suçlusu kim?Mutlu olamıyorsanız suç sizin,insan kendi kaderini kendisi çizer eğer isterseniz siz de mutlu olabilirsiniz…
Evet her şey gereksizdir… Bilimler de, insanlar da, cezaevleri de, lapa da… Hatta siz bile! Tamam iyi bir insansınız, Allah’a inanıyorsunuz ama yine de gereksizsiniz.
Doğa, insana belli bir yaşa gelince sevmeyi dayatıyor. Bu dönem geldi mi sev sevebildiğin kadar! Ama kimsenin doğanın buyruğunu dinlediğini sanmıyorum.
Ne ilginç, o acı gerçekleri sadece mide ağrıların tuttuğu zaman söylersin..
Yoksul ama namuslu… Öğrenim yoksullukla birleşince erdem olur.
İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz.
Öyledir tabii, gerçekleri dinlemek insanın hoşuna gitmez!
Bu dünyada her şey gereksiz zaten.
” Bu zamanda mutlu birini görmek şaşırtıcı. Beyaz fil görmek gibi bir şey! Böyle insanlara o kadar az rastlanıyor ki.. ”
insan düşmanını bile affetmeli."
Şu dünyada gizemli ve bilinmeyen o kadar çok şey var ki! Zaten bilinmezlik bunları korkunç yapıyor.
İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz!
Mutlu olamıyorsanız, suç sizin. İnsan, kendi kaderini kendisi çizer. Eğer isterseniz, siz de mutlu olabilirsiniz… Ama siz mutluluktan kaçıyorsunuz…
Bu zamanda mutlu birini görmek şaşırtıcı. Beyaz fil görmek gibi bir şey! Böyle insanlara o kadar az rastlanıyor ki…
Ben önceden ufacık bir insandım ama şimdi sınır tanımıyorum… Tüm evreni kucaklayabilirim.
Bu zamanda mutlu birini görmek şaşırtıcı. Beyaz fil görmek gibi bir şey! Böyle insanlara o kadar az rastlanıyor ki…
Ben önceden ufacık bir insandım ama şimdi sınır tanımıyorum…Tüm evreni kucaklayabilirim. "
Bu taşın altında ömrü boyunca şiirden ve mezar taşı yazılarından nefret etmiş olan biri yatıyordu. Ve şimdi mezar taşı şiirlerle dolu…
Stanislavskiy onun için şöyle der: Öylesine dikkatli izler ki, insan onun karşısında aynaya bakmadan makyaj yapabilirdi. Bakışlarındaki değişimlerden, yüzündeki boyanın iyi mi, kötü mü olduğunu anlayabilirsiniz.
İnsan düşmanını bile bağışlamalı.
Bunun suçlusu kim? Mutlu olamıyorsanız,suç sizin. Insan,kendi kaderini kendisi çizer. Eğer isterseniz, siz de mutlu olabilirsiniz… Ama siz mutluluktan kaçıyorsunuz,dedi
Başka bir yolcu:
Nasıl kaçıyoruz?
Doğa,insana belli bir yaşa gelince sevmeyi dayatıyor. Bu dönem geldi mi sev sevebildiğin kadar! Ama kimsenin doğanın emrini dinlediğini sanmıyorum.
“Siz de iyi bilirsiniz ki, kötü bir peder, kötü bir öğretmenden daha çok zarar verir topluma.”
Eğitim fakirlikle birleşince erdem olur.
-Bu dünya da her şey gereksizdir zaten, dedi.

-Evet, her şey gereksizdir. Bilimler de, insanlar da, cezaevleri de, lapa da… Hatta siz bile! tamam iyi bir insansınız, Allah’a inanıyorsunuz ama yine de gereksizsiniz.

Ceketini giymeye çalışan ama bir türlü kollarının yerini tutturamayan Pimfov:
-Hoşça kalın, İlya Martinıç. Ben artık gidiyorum, dedi.

-Tıkınıp karnımızı doyurduk ama neden? Hepimiz yemek yeriz ama bunun nedenini bilmeyiz… Gereksiz işte bunlar!

İnsanoğlu ne kurnaz bir yaratık böyle!..
Bu dünyada her şey gereksiz zaten.
– Ağlamalı, ağlamalı… diye mırıldandı.
Ama ağlama isteği kaçmıştı. Kendini ne kadar ağlamak için zorladıysa da bir türlü ağlayamadı.
Evet, her şey gereksizdir… İnsanlar da, bilimler de, cezaevleri de, lapa da… hatta siz bile! Tamam Allah’a inanıyorsunuz, iyi bir insansınız ama yine de gereksizsiniz.
Yoksul ama namuslu… Öğrenim yoksullukla birleşince erdem olur.
İnsan düşmanını bile bağışlamalı.
Ama en başta sevenleri unuttular, ondan kötülük görenler ise ismini hâlâ anarlar… Ben onu ömrüm boyunca anacağım, çünkü ondan kötülükten başka bir şey görmedim.
Eski günler ne kadar kötü olursa olsun, bundan daha iyidir… Eskiden ölüme aldırmaz, gülüp geçerdim. Ama şimdi…
Tamam iyi bir insansınız, Allah’a inanıyorsunuz ama yine de gereksizsiniz.
İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz.’
Bu zamanda mutlu birini gormek sasirtici. Beyaz fil gormek gibi bir sey.’
Ben önceden ufacık bir insandım ama şimdi sınır tanımıyorum. Tüm evreni kucaklayabilirim…"
Bilgili olduklarını göstermek için, hep böyle anlaşılması güç konuları açıyorlar."
Bu sıkıntı ve bayağılıkta ruhunu dinlendirebilecek bir yerler ararsın."
Ben onu ömrüm boyunca anacağım, çünkü ondan kötülükten başka bir şey görmedim."
Zamanında yapılan her şey iyidir."
…gerçekleri dinlemek insanın hoşuna gitmez."
İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz!"
Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber; henüz ölmedik, kötü haber; hala yaşıyoruz…"
İnsan kendi mutluluğunun yaratıcısıdır…
Bu devirde güvenilir bir erkeğe rastlamak zordur.
Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber; henüz ölmedik, kötü haber; hala yaşıyoruz..
İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti mi bir daha o duyguyu atamaz!
Fakir ama dürüst… Eğitim fakirlikle birleşince erdem olur.
Hepimiz yemek yeriz fakat bunun nedenini bilmeyiz. Gereksiz işte bunlar.
Siz insanları soydukca, önünüzde eğiliyorlar.
İnsan düşmanını bile bağışlamalı.
Baş döndürücü bir güzelliğe sahip, çılgın çingene kızı Glaşa senin ruhunu alt üst eder. Ah, Glaşa! O gözler, dudaklar…
Mutlu olamıyorsanız, suç sizin.
Yeni gördüğü bir gerçek içini kemirmeye başlıyor . İnsanoğlu ne kurnaz bir yaratık öyle !
Mutlu olamıyorsanız, suç sizin. İnsan, kendi kaderini kendisi çizer. Eğer isterseniz, siz de mutlu olabilirsiniz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir