İçeriğe geç

Düşünen Türkçe Kitap Alıntıları – Ali Akar

Ali Akar kitaplarından Düşünen Türkçe kitap alıntıları sizlerle…

Düşünen Türkçe Kitap Alıntıları

Gökte kuşun yerde kurdun dilde sözün pasaportu yoktur!
Koca Yunus der ki:

Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğerki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin

Gizem gizli, gizli olana bağlı büyülü güzellik anlamına gelmiş olmalı ki kızlara isim olarak verilmiştir
Her dili bir kelime ile ifade etmek gerekirse Türkçeyi de er kişi, erkek, yiğit kelimeleri ile sembolize edebiliriz.
Hayatları değirmi
Şu gelen yâr değil mi
Sakıplar’da üç güzel
Biri Eşref değil mi?
İnsan, birine darıldığı, gücendiği zaman sıkılır, bunalır; psikolojik olarak kendini dar bir alanda hisseder. İşte bu yüzden insanın o duyguyu yaşadığı andaki psikolojik durumuna en uygun kelime seçilerek ondan yeni bir kavram üretilmiştir.
takı taluy takı müren
kün tug bolgıl kök kurikan
(Daha fazla denizler, daha fazla ırmaklar fethedelim; güneş bayrağımız, gök kubbe çadırımız olsun.)
Aşk denizine düşen bıçkın maceraperestlerin hayatlarını, dalgalar arasında kulaç atma işine veya sonsuz göğün altındaki bozkırlarda habire koşan atlara benzeterek bir kelime türemiş düşünen dilimiz
Tarihlerinin büyük bir bölümünü savaşlarda kılıç çalarak geçiren Batı Türkleri için gayret etmek, iş yapmak eylemleri, ancak savaş anındaki yaptıkları işle özdeşleştirilebilirdi.
Karşılıklı kılıç çalma işinin adı çalış-tır. İşte bu çalışma anında her iki taraf da birbirini yenmek için üstün gayret gösterirler. Böylece bu fiil, savaş anında iki kişinin karşılıklı olarak çaba göstermesi anlamından genişleme yoluyla, insanların gündelik hayatta yaptıkları bütün işleri adlandırmakta kullanılmıştır.
Türk dili, kâbus dolu, korkulu bir rüyadan uyanmayı, düşmanın yapacağı baskın anındaki ürpertiyle birleştirmiştir.
Avcı ne kadar al bilirse geyik o kadar yol bilir.
Deyimde ağır kelimesi hem fiziki olarak ağırlık ifade etmekte hem de değerli anlamı taşımaktadır: Hamile olan kadınlar iki can taşıdıkları için fiziki olarak ağırdırlar. Aynı zamanda bir insan evladını karınlarında büyüttükleri için değerli bir ayağa sahiptirler.
Türk dilinin sözleri de Türklerin hayat tarzları ve yaşadıkları doğal ortamlarla yakından ilgilidir.
Heidegger’in dediği gibi Dil varlığın evidir.
Tarih yazıyla başlar ama dil insanla.
Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle bir farklı dildir ki yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçeyi yaratmışlar sanki. Bir kökten bir düzine sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre görev anlam değişiyor. Türkçe öyle bir dildir ki başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsan, kelimeleriyle düşünür.
Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçeyi yaratmışlar sanki. Bir kökten bir düzine sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre görev ve anlam değişiyor. Türkçe öyle bir dildir ki başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Günün zamanlarını bildiren sözler,dillerin takvim ve kronoloji kavram alanıyla ilgili önemli söz varlıklarıdır. Türkçenin bu tür sözlerinden biri de ‘ögün’ sözüdür. Bu kelimenin kökeni Orhun Türkçesine kadar gider. Kelime ”zaman,vakit ” anlamına gelen ‘öd’ sözüne dayanır. Bu sözdeki -d- sesi zamanla -y- ‘ye daha sonra Oğuz Türkçesinde -g- ‘ye dönüşmüştür. Kelimenin sonundaki -n ise günümüzde ”ile ” karşıladığımız araç hali ekidir. Kelimeyi tam anlamıyla çevirirsek ”zamanla ” demektir.
Türkçenin aşınmaya uğramış eski sözlerden biri de lan sözüdür. lan kaba dilde bir hitap edatıdır. Kelimenin kökü oğlan ”evlat,erkek evlat ” sözüne dayanır. Kelimenin başındaki o sesi zaman içinde u’ya dönüşmüş ve uğlan gt;ulan/ülen olmuştur. lan sözü de zaman içinde ulan’daki u- ‘nun kaybolması sonucu olmuştur.
Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılmışı hoş gördük
Yaratandan ötürü
Yunus Emre
Ne çekerse dertli sinen dağ olmaz
Günler gelir geçer ömür çoğalmaz
Neşterlidir yaralarım onulmaz
Göğerdi çevresi karalandı gel
Pir Sultan Abdal
Yüksünmek: Bir kimsenin bir şeyi kendine yük olarak görmek.
Tembellik etmek anlamına gelen fiilin kökü yük ismine dayanır. Tembel kişiler her şeyi kendilerine “yük” olarak görürler.
“Tembele kapıyı ört demişler, o da yel gelir örter demiş.”
Türkçenin temel bir renk kataloğu vardır: ak, kara, yeşil, kök (gök), kızıl, sarı ve aladan oluşur. Bunların yanında ara renkler de adlandırılmıştır. Fakat bunlar tek kelime olarak değil de birleştirme veya eğretileme yoluyla yapılmıştır: fıstık yeşili, kömür karası, çingene pembesi, kan kırmızısı, safran sarısı
Farklı nesne, kavram ya da hareketlere farklı isimler vermek ilkesine dayanan “ayrılıklar kuralı” dilin esasını teşkil eder.
Höllük: Çocukların bacaklarını sıcak tutması ve nemini alması için bezinin içine konan sıcak toprak.
“Eledim eledim höllük eledim/ Aynalı beşikte bebek beledim.” diye başlayan yanık asker türküsünün sözlerinde eski bir hatıra olarak bize göz kırpıyor.
Türkçenin derin sözcüklerinden biri de gücen- kelimesidir. İnsanların günlük hayattaki ilişkilerini gösteren buna benzer çok sayıda benzer ifadeler vardır: kırıl-, incin-, alın-, darıl-, rencide ol-, gönül koy- gibi kelime ve deyimler bunlardan ilk akla gelenlerdir. Duygusal bir millet olan Türklerin dilinde bu gibi kelimelerin sayısının fazla olması normaldir.
Kazaklar, bizim sevimli masal kahramanımız Keloğlan’a tazşa bala (=kel çocuk) derler.
İşte bu fiil (çalışmak) savaş zamanlarında savaşçıların kılıçlarını, birbirlerine karşılıklı olarak vurmalarından metafor yoluyla yeni anlam kazanmıştır. Karşılıklı Kılıç çalma işinin adı çalış-tır. İşte bu çalışma anında her iki taraf da birbirini yenmek için üstün gayret gösterirler. Böylece bu fiil, savaş anında iki kişinin karşılıklı olarak çaba göstermesi anlamından genişleme yoluyla, insanların gündelik hayatta yaptıkları bütün işleri adlandırmakta kullanılmıştır.
Kelimelerin derin öyküler böyledir işte Moğolistan bozkırındaki göçebe yaşantısının zorluklarını ifade etmek için ortaya çıkan bun sözü, yüzyılları aşarak günümüz Türkiye’sinde metropol insanının sıkıntılarını anlatan bunalım kelimesine dönüşmüştür.
Diller, toplumun düşünüş biçiminin ve hayat felsefesinin en önemli göstergeleridir. Bir toplumu anlamak için onun kelime ve kavramları oluşturma mantığına bakmak lazım. Zira dil, düşüncenin, zihniyetin en önemli aynasıdır.
Oğul sözü bugünkü anlamından biraz daha farklı olarak “evlat” anlamına geliyordu. Hem kız hem de erkek çocukları için oğul sözü kullanılmaktaydı.
Bir dildeki kültür sözlerinin oranı, o dilin konuşurlarının medeni gelişmişliğini de gösterir.
Tarih yazıyla başlar ama dil insanla.
Niye Düşünen Türkçe?
Çünkü Türkçe, düşünen bir dildir
Gökte kuşun yerde kurdun dilde sözün pasaportu yoktur!
Türkçede ‘gelin’ kelimesi düğünden sonra kocası olacak kişinin evine taşınmasıyla,gelmesiyle; açıkça göründüğü gibi gel-fiiliyle ilişkilidir. ‘gelin’ kelimesinin tam olarak anlamı,kocasının evine ”gel ”en kadın demektir.
Türkçenin tarihi,Türklerin tarihidir. Dilimizde bazı kelimeler vardır ki milletimizin yaşadığı yerleri,buralardaki bitki örtüsünü,meyveleri,sebzeleri hep kelimelerden çıkarırız. Bu nitelikli kelimelerden biri de erik’tir. Bugün bilinen meşhur erik meyvesinin adı er- fiilinden gelmektedir. er-ik ”ermiş olgunlaşmış meyve veya meyvelerin bütünü ” anlamına gelir. şeftali,zerdali,kayısı, hatta elma bile eriktir.
Dilimizdeki temel organ adlarından biri de dudaktır.Dudak sözü Eski Türkçe metinlerde yalnızca Codex Cumanicus’ta var.İbni Mühenna Lügatinde kuş gagası anlamında kullanılmıştır.
Bugün Türkiye’nin birçok bölgesindeki ağızlarda yaşayan ve yazı dilinde unutulan kelimelerden biri de çim-tir. DLT’te çöm- şeklinde geçen bu kelime çimmek,dalmak şeklinde anlamlandırılmıştır. Günümüzde kullanılan çömel- sözü de aynı kökten gelir.
kelimeler, toplumun yaşadığı hayat tarzının takipçisidir. Hayat tarzı değiştiğinde kelimeler ya yok olurlar ya da farklı anlamlar kazanarak yaşamaya dvam ederler
Ulan, lan kelimelerinin kökü evlat, erkek evlat manasındaki oğlan sözüne dayanır.
Kelimenin başındaki o sesi, zamanla u ya dönüşmüş, sonra da ulan ve lan şeklinde aşınmaya uğrayarak varlığını sürdürmüştür.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir