İçeriğe geç

Dünyanın Kökeni: Vajina Kitap Alıntıları – Jelto Drenth

Jelto Drenth kitaplarından Dünyanın Kökeni: Vajina kitap alıntıları sizlerle…

Dünyanın Kökeni: Vajina Kitap Alıntıları

&“&”

Freud’a göre, kadınların klitoris merkezli cinselliklerini bastırmaları en doğrusudur. Klitoris merkezli şehvet, küçük kızların kendi üzerinde odaklanarak, ileride onlardan olmaları beklenen kişiyle çatışmaya girdiği, çocuksu bir cinselliktir. Kız çocuğu erkek çocuklara duyduğu tiksintiyi aşmalı, onlarla rekabet etmekten vazgeçmeli ve bir erkeğe ve onun cinsel organına teslim olarak hazza erişeceği gerçeğini kabul etmelidir. Eğer klitorisinden haz almaktan vazgeçerse vajinanın verdiği haz kendiliğinden gelişecektir ve beyaz atlı bir prens hayatına girecek olursa, tek bir erkeklik organının bir erkek ve bir kadına en büyük zevki vermek için yeterli olduğunu görecektir. Cinsel birleşme sırasında orgazma ulaşmayı başardığında olgunlaştığını anlayacaktır. Klitorisini aşmış olacaktır.."
Kadınlar arada bir orgazm olmasalar da, bunun onları rahatsız etmediğini erkeklerden çok daha sık söylerler; bu yüzden, bazı cinsel ilişkilerinin onları yarıda kalmış gibi bir duyguyla bırakmadığını belirtirler.."
Kadınların yumurtlama döneminde, belirgin şekilde erkeksi yüz hatları olan erkekleri daha çok cazip buldukları ortaya çıkarılmıştır.."
Sosyal seksolojinin kurucusu Alfred Kinsey, çok sayıda kadının cinsel uyarılmaya en çok adet görürken ihtiyaç duyduğu ve bu ihtiyacın kendinden oluştuğu sonucuna varmıştır.."
Seks bir marka olsaydı reklama gerek kalmazdı, çünkü amblemi evrenseldir, prestiji genellikle tartışmasızdır. Son modaya mı uymak istiyorsunuz? Seks! Hayatın zevkini mi çıkarmak istiyorsunuz? Seks! Hem genç hem yaşlı, herkes için: seks!
… cinsel uyarılmaya katkıda bulunan işlemlerin hiçbirinin öğrenilmesi gerekmez. Beden ne yapacağını bilir. Erkek çocuklar ergenlik çağından bile önce bazen sertleşmeyle uyandıkları gibi, bir kızın bedeni de bazen kendiliğinden uyanan bir cinsel tepki sergiler. Kadınların bu tepkileri bilinçli olarak fark etmeyi ve doğru olarak yorumlamayı öğrenmeleri gerektiği doğrudur.."
İlk cinsel birleşme, bekâretin yitirilmesi, hayatın önemli olaylarının sıralamasında başı çeker, ama bu ilk ilişkinin herkes için çok özel olduğu anlamına da gelmez. Bazen ilk Fransız öpücüğü çok daha unutulmaz bir deneyim olur.."
Pazarlama müdürleri seksin her zaman iyi satış yaptığını bilirler.."
Emersen anlarsın. Vücudun kendininkini emecek kadar esnek değilse parmağını usulca içine sok, çıkarıp kokla ve onu em. İşte, oldu. En pahalı gurme yemeklerin am tadında olması ne tuhaf. Yoksa değil mi? Bir aynanın üstüne çömelin veya bir ayna ile sırtüstü yatıp içeri vuran güneş ışığına doğru bacaklarınızı ayırın. Onu tanıyın. İfadelerini inceleyin. Onu yumuşak, sıcak ve temiz tutun. Sabunla ovalamayın. Talk pudrasına bulamayın. Yıkamak gerekiyorsa serin su tutun. Ona kendinize özgü sevecen isimler verin, anatomi kitaplarındaki martavalları veya erkeklerin kullandığı kutu, kuku, incir, amcık gibi aşağılayıcı veya yarık, delik, kesik, çatlak gibi nefret ifade eden isimleri kullanmayın. Bize gereken, amı tanımlayan gerçek terminolojidir."
Orgazmlar kendiliğinden oluşmaz. Bir erkek veya bir kadın, tatmin edici bir cinsel hayatı olmasını istiyorsa, önce cinsel tepkime devresinin bu evresine hâkim olmayı öğrenmesi gerekir. Cinsel organlara neyin haz verdiğini belirlemesi gerekir. Bazı kızlar daha ana rahmindeyken bu arayışa başlarlar. Italyan jinekolog Giorgio Giorgi ile Marco Siccardi46 hamileliğinin otuz ikinci haftasındaki bir kadını ultrasona almışlardı; cenin, sağ eliyle tekrar tekrar klitorisine dokunup, bir yandan da kalçasıyla bacaklarını kasarak hareket ettirirken onu yirmi dakika süreyle izlemişlerdi. Ceninin bütün bedeni kasıldıktan sonra gevşiyordu.."
Klitoris özel bir dikkati hak etmektedir. Ortaçağ’a ait metinlerde ondan ender olarak söz edilir, çünkü biricik işlevi kadının şehvetini tatmin etmek olan bir organdan asla söz edilmez.."
Şehvet her zaman ölümcül bir günah olmayabilirdi, ama affolunur bir günah olduğu kesindir.."
Cinselliğe ilgi duymak bir beyin faaliyetidir, ilginin yokluğuda aslında bunalım belirtisidir.."
Kadınlar ne kadar çok cinsel ilişkiye girerlerse o kadar daha fazlasına ihtiyaç duyarlar. Dölyatağının boynunda biriken safra ve tuz buharları bunun sebebini açıklamaktadır.."
Kadınlar ne kadar çok cinsel ilişkiye girerlerse o kadar daha fazlasına ihtiyaç duyarlar. Dölyatağının boynunda biriken safra ve tuz buharları bunun sebebini açıklamaktadır.
Müslümanlarda ve Hindularda düğün eğlenceleri sırasında gelinin bekâretinin kanıtlanması hâ­lâ büyük duygusal önem taşır, bu kanıt da tamamen bikirden akan kana dayanmaktadır. Ne yazık ki, ilk kez seviştikleri zaman hiç kanamayan kızlar da vardır.
Türk doktorlarının durumu da pek iç açıcı değildir. Sık sık muayenehanelerine gelen kadınlar onlara bin türlü masal anlat­ tıktan sonra (“Bacaklarım açık olarak bir çitin üstüne düştüm”) bekâreti yenileyecek ameliyat yapmalarını istiyorlardır. Böyle bir ameliyat hem yasa dışı hem de ahlâk dışıdır, çünkü doktor (ço­ğunlukla erkektir) bir erkeği feci biçimde aldatmak için bir ka­dınla işbirliği yapmaktadır. Bu duyulacak olsa doktorun hayatı tehlikeye girer
Türk ve Faslı kızların çoğu anne babalarının seçtiği bir erke­le evlenecekleri gerçeğini kabullenebilirler, ama sürekli bir kaçı­rılma tehdidi altında da yaşamaktadırlar. Temmuz 1999’da Hollanda televizyon kanalı VARA, on altı yaşındaki bir kızın anne ba­basının kabul etmediği bir erkek çocuk ve ailesi tarafından kaçılınlışını anlatan “Türk Gelini” adlı bir program yayınladı. Kız po­lis tarafından kurtarılıyor ve onu kaçıranlara (damat adayı ile am­cası) hapis cezası veriliyordu. Buna rağmen, üç yıl sonra kız onu kaçıranla evlendi. Kamera karşısında aşk için evlendiğini iddia et­tiyse de, (polis tarafından kurtarıldığı anki sevinci söz konusu olunca belleğini yitirmiş gibiydi) program insanda hoş olmayan bir duygu uyandırıyordu. Anlaşılan kızın başına gelenlerden son­ra namusunu kurtarmak için başka çaresi kalmamıştı.
“Bir bâkire idrar yaparken keskin bir ses duyarsın (pısss), eğer bâkire değilse kaim bir ses duyulur (pışşpışş).”
2001 yılın­ da, Türkiye’nin sağlık bakanı, sağlıklı yaşam kursuna katılmak is­ teyen bütün kadınların önce bekâret testini geçmeleri gerektiğini söylediği zaman feministler kıyameti koparmışlardı.
‘Gerçek aşk bekler’ şeklindedir ve. çimlere bıraktıkları 25 bin bekâret beyazı küçük kartlarda şunlar yazılıdır: “Gerçek aş­kın bekleyeceğine inanıyorum. Evlilik yemini edeceğim güne ka­dar cinsel yönden saf kalacağıma dair Tanrı’ya, kendime, aileme, gezdiğim kişilere, gelecekteki eşime ve sahip olacağım çocukları­ma söz veriyorum
Fransız öpücüğü bazen büyük korkulara yol açar. Bir kadın arkadaşım ilk kez bunu yaptığı günü anlattı; hakikaten tiksindi­rici bulmuş, hamile kalmaktan korktuğu için lunaparktan eve ka­dar tükürüğünü yutmadan yürümüştü.
Emziren anneler bebeklerinin ağladı­ğını duyunca memelerinden süt aktığını görürler, bu da kesinlik­le bir şartlı reflekstir.
Cinselliğe ilgi duymak bir beyin faaliyetidir, ilginin yokluğuda aslında bunalım belirtisidir.
.Adet döneminin ilk ya­rısında (yani, adet görme gününden yumurtlamaya kadar olan dönemde) östrojen baskındır ve çoğu kadın kendini enerji dolu, neşeli ve dışa dönük hisseder. Yumurtlamadan bir sonraki adet görme gününe kadar, kan dolaşımında östrojenden başka büyük miktarlarda projesteron vardır, bu hormon beyni oldukça farklı bir biçimde etkiler. Kadınları daha huysuz, sıkıntılı, güvensiz, ba­ zen zorlanımlı ve başkalarıyla ilişki kurmaya daha az eğilimli ya­pabilir.
Klitoris özel bir dikkati hak etmektedir. Ortaçağ’a ait metinlerde ondan ender olarak söz edilir, çünkü biricik işlevi kadının şehvetini tatmin etmek olan bir organdan asla söz edilmez
Cinselliğe ilgi duymak aslında bir beyin faaliyetidir, ilginin yokluğu da aslında bunalım belirtisidir.
Vibratör derinin titreşimlere karşı duyarlılığından yararlanır, elle yapılan masajsa bunu sağlamaz. Bu işlemde dokunma, acı verme ile basınç ve bazen de ısı birleşerek, elde edilen duyu kokteylini oluştururlar.
…tartışmalarda dile getirilmeyen temel kural, seksin gerçekleşmesi için her iki eşin de ön sevişmeden, cinsel birleşmeye ve orgazma katılmasının şart olduğudur. Sonuçta ikilem, bir eşin kendini zorlanmış ve kullanılmış hissetmesine, her ikisinin de tatmin olmamış ve bir türlü uykuya dalamayan bir hale düşmesine yol açan sefil bir düzüşmeyle aşılır.
Cinsel arzudan söz ederken cinsel hormonların rolü hakkında da bir şeyler söylemek gerekir. Hormonlar beynin çalışmasını etkiler, çoğu kadın bu gerçeği her ay yaşar. Adet döneminin ilk yarısında östrojen baskındır ve çoğu kadın kendini enerji dolu, neşeli ve dışa dönük hisseder. Yumurtlamadan bir sonraki adet görme gününe kadar, kan dolaşımında östroj enden başka büyük miktarlarda projesteron vardır, bu hormon beyni oldukça farklı bir biçimde etkiler. Kadınları daha huysuz, sıkıntılı, güvensiz, bazen zorlanımlı ve başkalarıyla ilişki kurmaya daha az eğilimli yapabilir.
İlk cinsel birleşme, bekâretin yitirilmesi, hayatın önemli olaylarının sıralamasında başı çeker, ama bu ilk ilişkinin herkes için çok özel olduğu anlamına da gelmez. Bazen ilk Fransız öpücüğü çok daha unutulmaz bir deneyim olur."
… çok bekâret zarı olarak adlandırılır. Bu isim artık kullanılmamalıdır, çünkü bâkirelerin bâkire olmayanlardan kolaca ayırt edilebileceğini ima eder. Oysa bu doğru değildir."
Dölyatağını arayan milyonlarca spermin, doğru yoldan ayrılıp bütün karın boşluğunda keşif yaptığının pek az kadın farkındadır."
Erkekler, kadın cinselliğinin kendilerininkin­den çok daha güçlü ve aşkın olduğuna içten içe inanırlar. Erkek, kadının cinselliği sayesinde, tek başına giremeyeceği bir cennete adım atar.
Kadınların biyolojik doğası, tam olarak yumurtlama döneminde yatağını paylaşacağı erkeği bilinçsizce seçmesine yol açmaktadır."
Östrojenler genelde iyi hormonlardır. İnsanların kendini sağlıklı ve mutlu, bazen de aşka meyilli hissetmesini sağlarlar."
Pazarlama müdürleri seksin her zaman iyi satış yaptığını bilirler. Seks bir marka olsaydı reklama gerek kalmazdı, çünkü amblemi evrenseldir, prestiji genellikle tartışmasızdır. Son modaya mı uymak istiyorsunuz? Seks! Hayatın zevkini mi çıkarmak istiyorsunuz? Seks! Hem genç hem yaşlı, herkes için: seks! Ve bu çılgın havada seksin basit bir şey olduğu sanılıyor."
Beyaz Kama kabilesi, kadın cinsel organlarına bakanın kör veya hasta olacağına inanırdı.301 Kadınların eteklikleri bu nedenle şeritlerden oluşurdu; kazara bacaklarını açarak otururlarsa o zaman bir şerit bacaklarının arasına isabet ederdi. Eğer bir kadın dikkatsizce oturacak olursa, onu uyarmak erkek kardeşinin göreviydi. Örneğin, yanan bir odun parçasını bacaklarının arasına atarak onu uyarabilirdi."
Bebek doğar doğmaz fazla bir şey yapamaz ama hemen her zaman meme ucunu bulabilir. Belki de onu oraya yönlendiren koku duyusudur. Bir araştırmada, annelerin bir memesi doğumdan hemen sonra kokusuz bir sabunla yıkanmıştır ve bebeklere seçme hakkı verildiğinde çoğu yıkanmamış memeyi seçmiştir"
Klitoris özel bir dikkati hak etmektedir. Ortaçağ’a ait metinlerde ondan ender olarak söz edilir, çünkü biricik işlevi kadının şehvetini tatmin etmek olan bir organdan asla söz edilmez.
…bazı kadınlar, dölyolunda kendilerine en çok haz veren noktayı oldukça açık bir şekilde belirleyebiliyorlar. Burası, birkaç santimetre içeride ve ön tarafta, Grafenberg’in yazdığı eski jinekolojik literatürde daha önce tanımlanan noktaydı. Bu noktaya, onu ilk kez tanımlayan anatomi uzmanının onuruna, G-noktası adını verdiler. G-noktası, mesanenin idrar yoluna girdiği yerdedir. Erkeklerde bu bölgede prostat oluşmuştur, bu da G-noktasına zaman zaman neden ‘kadın prostatı’ dendiğini açıklar
Musevi dini, kadın (adet) kanma erkek (sünnet) kanından farklı yaklaşır. Adet kanından nefret edilir; sünnet kanı yüceltilir. Sünnet kanı parfümlü suya katılır ve bütün misafirler onunla ellerini yıkayarak, Tanrı ile İbrahim’in arasındaki anlaşmayı onaylamış olurlar."
Kadınların yumurtlama döneminde, belirgin şekilde erkeksi yüz hatları olan erkekleri daha çok cazip buldukları ortaya çıkarılmıştır."
Kadın bedeninin rolü de küçümsenmemelidir. İçindeki spermin büyük kısmını tutma veya çoğunu dışarı atma kararını kadının bedeni verir; cinsel organları onun haberi olmadan belirli bir duruş sergilerler"
Şehvet her zaman ölümcül bir günah olmayabilirdi, ama affolunur bir günah olduğu kesindir"
Düzenli şekilde tıraş edilmiş pübis kılları belirli bir hayat tarzına yakışır, bu dövme ve piercing konusunda da geçerlidir. İlkel
kültürler ve kaba saba korsanlarla ilişkilendirilen şeyler, şimdi
erotik hayallerimizin bir parçası olabilirler.
Bazı kültürlerde, kadınlar bir saldırganı korkutmak veya aşağılamak için kışkırtıcı bir şekilde vajinalarını sergileyerek, bu
yaygın tiksintiden yararlanabilirler. Vajinanın Medusa’nın başıyla ortak bir yanı vardır -ona bakan taş olur. Pübis kıllarını, Medusa’nm saçlarını oluşturan yılanlara benzetmek pek de o kadar güç değildir.
Beyaz Kama kabilesi, kadın cinsel organlarına bakanın kör
veya hasta olacağına inanırdı.301 Kadınların eteklikleri bu nedenle şeritlerden oluşurdu; kazara bacaklarını açarak otururlarsa o zaman bir şerit bacaklarının arasına isabet ederdi. Eğer bir kadın dikkatsizce oturacak olursa, onu uyarmak erkek kardeşinin göreviydi. Örneğin, yanan bir odun parçasını bacaklarının arasına atarak onu uyarabilirdi.
Kadınların belirli ev işlerini yapmasını engelleyen tabular yirminci ve yirmi birinci yüzyıllarda da hâlâ geçerliydi. Provence’da, şarap mayalanırken adet gören kadınların mahzenlere girmesi yasaktır. Adet gören kadınların varlığıyla sütün ekşidiği, mayonezin bozulduğu söylenir; konserve edilmiş, şişelenmiş veya turşusu kurulmuş her şey gibi tuzlanmış et de bozulurdu.
Musevi dini, kadın (adet) kanma erkek (sünnet) kanından
farklı yaklaşır. Adet kanından nefret edilir; sünnet kanı yüceltilir. Sünnet kanı parfümlü suya katılır ve bütün misafirler onunla
ellerini yıkayarak, Tanrı ile İbrahim’in arasındaki anlaşmayı
onaylamış olurlar.
Erkeklerde başlıca orgazm sorunu erken boşalmadır ve kadınlarda bu durumun bir karşılığının olmaması dikkat çekicidir.
Cinsel devrimin kazanımlan ne olursa olsun, kadın hâlâ kendi
orgazmını kontrol etmek zorunda değildir oysa erkek bunu yapmak zorundadır. Kadınlardan genellikle mutlulukla kendinden
geçmiş bir tavır takınmaları beklenirken, çok sayıda erkek kontrollü boşalmanın sorumluluğunu yüklenir.
Erkek çocukların büyük bir yüzdesinde ilk orgazm
on ila on altı yaşlan arasında yaşanırken, kızlarda bu yaş dağılımı
çok değişkendir. Yirmi yaşından önce orgazm yaşamamış bir erkek çocuğuna ender olarak rastlanır ve bu durumun güçlü çekingenlik ve nevrotik çelişkileri yansıttığını danışmanının akılda tutması gerekir. Henüz orgazm yaşamamış yirmi yaşındaki bir kızdaysa, karmaşık psikolojik güdüler aramak için bir sebep yoktur.
Bir erkekle kadın sevişmeye başlarlar, (erkek için normal ön sevişme sayılacak) bir süre sonra erkekte sertleşme olmazsa kaygılı bir durum oluşur. Sorgulandığı zaman, erkeğin zaten pek hevesli olmadığı ama uzun süredir seks yapmadıkları için kendini mecbur hissettiği veya eşi çok istediği veya fırsatı kaçırmak erkekliğe sığmayacağı için sevişmeye kalkıştığı anlaşılır. Bu gibi erkekler için, ‘Seks yapmak istiyorum’ (algılama), ‘Canım seks istiyor’ (duygu) ile eş anlamlıdır ve bu mantık hatasına düşüldükten sonra, sertleşememe sorununun fiziksel bir dert olarak görülmesini normal karşılamak gerekir.
Arzulu olan ve eşi tarafından hayal kırıklığına uğratılan kadının işi daha zordur, çünkü onun durumu anormaldir. Aslında
inançlarımızı temelinden sarsar. Dışlanmayı göze almamak için
bu konuyu kimseyle konuşmaması gerektiğini içgüdüsel olarak
kavrar. Durum bir açıklamayı gerektirse de cevaplar oldukça
uğursuzdur. Belki de bütün suç kendindedir. Yoksa o cazip bir
kadın değil midir?
Çoğu ilişki, çıkar çatışmasıyla delik deşik edilmiştir.
Kadın bedeninin rolü de küçümsenmemelidir. İçindeki spermin büyük kısmını tutma veya çoğunu dışarı atma kararını kadının bedeni verir; cinsel organları onun haberi olmadan belirli bir
duruş sergilerler.
Erkeklerin, eşleri üzerinde çok az kontrole sahip olduklarında, farkında olmadan daha çok miktarda sperm boşalttıklarını keşfettiler. Eşleri günün büyük bir bölümünde yakınlarındaysa, kendilerine daha küçük bir güç kullanma lüksünü tanıyorlardı.
Şempanzeler oldukça sık eş değiştirirler ama, uzun bir süredir kendi grupları içinde kaldıklarına inanılıyordu. Yine de, 1997’de yapılan DNA testleri, bazı yavruların babalarının kesinlikle gruptaki erkekler olmadığını ortaya çıkarmıştır.171 Dişilerin arada sırada gruptan ayrıldığı veya grubun namusuna tecavüz eden sinsi saldırganlar hiç görülmediği için araştırmacılar şaşırmışlardır. Oysa gerçeklerden kaçılmaz: Bu kadar birbirine bağlı bir toplumda bile zina yaygındır ve dişiler erkeklerden kesinlikle daha zekidirler.
Bugünkü Papa da, piskopos­lara gönderdiği tamimlerde cinsel birleşmenin tek erdemli amacının üreme olduğunu vurgulamayı sürdürüyor. Sadece zevk amacıyla yapılan seks türleri günahtır, suçtur ve ölümle cezalandırılabilir.
Türk doktorlarının durumu da pek iç açıcı değildir. Sık sık
muayenehanelerine gelen kadınlar onlara bin türlü masal anlattıktan sonra (“Bacaklarım açık olarak bir çitin üstüne düştüm”) bekâreti yenileyecek ameliyat yapmalarını istiyorlardır. Böyle bir ameliyat hem yasa dışı hem de ahlâk dışıdır, çünkü doktor (çoğunlukla erkektir) bir erkeği feci biçimde aldatmak için bir kadınla işbirliği yapmaktadır. Bu duyulacak olsa doktorun hayatı tehlikeye girer. Ameliyat ücretinin bir servet tutarında olmasına da şaşmamak gerekir, kürtajın beş ila yirmi mislidir.
Yapay bir erkeklik organıyla bekâretini yitiren bir gelin bile, damada bâkire numarası yapmak zorundadır. Ortaçağ Avrupası’nın en ünlü kadın ilaçları listesi Trotula’dan öğrendiğimize göre, Napolili kadınlar bu iş için sülük kullanıyorlarmış.
Bir başka ilginç nokta, International Encyclopedia o f Sexuality’de ensest hakkındaki paragrafta sadece anne-oğul ensestinden söz edilmesidir. Oysa Batı’daki seksoloji yazınında ensestin bu türü listenin altlarında yer almaktadır, çünkü bunun akraba tacizlerinin en az rastlanan şekli olduğu düşünülmektedir. Yine de bu sorun, 1980’li yıllarda birçok Japon komedisine konu olmuştur; ele alman anne tipi, oğlunun akademik ilerleyişinde gözünü üstünden ayırmayan klasik baskıcı annedir. Japon kültüründe bu durum o kadar da tuhaf karşılanmaz; en üst görevler, katı seçim kuralları olan en ünlü üniversitelerden mezun olanlara ayrılır. Bazı anneler bu nedenle, kızlara takılıp ev ödevlerini ihmal etmesin diye oğullarının cinsel boşalma sorununu ele aldıklarını itiraf etmişlerdir.
Birçok kültürde, erkeklerin cinsel deneyiminde bekâreti bozmak fazladan bir heyecan ve tatmin kaynağı sayılır. Shakespeare’in Perikles adlı piyesinde, Perikles’in kızı Marina’yı kaçıran
korsanlar onun bekâretini cümbüşle kutlarlar.
Şehvet her zaman ölümcül bir günah olmayabilirdi, ama affolunur bir günah olduğu kesindi.
İlk cinsel birleşme, bekâretin yitirilmesi, hayatın önemli olaylarının sıralamasında başı çeker, ama bu ilk ilişkinin herkes için çok özel olduğu anlamına da gelmez. Bazen ilk Fransız öpücüğü çok daha unutulmaz bir deneyim olur.
Görünürde sebebi olmayan karın ağrısı şikayetiyle jinekologlara başvuran kadınlar arasında cinsel hayatında orgazma ulaşamamanın ve çok hızlı cinsel birleşmenin (bu çoğu
zaman kocalarının zoruyla olur, öyle ki bu kadınlar cinsel ilişki
sırasında hemen hemen hiç uyarılmazlar) rol oynadığı kadınlar
da vardır. Ama giderek yükselen gerginlik, gevşeme ve tatmin olma duygusu modeline, bütün kadınlar kesin olarak uymayabilir.
Bazıları orgazmdan sonra daha da şehvetli olurlar, sadece arka arkaya birçok kez orgazma ulaşmakla kalmaz, her orgazmın bir öncekinden daha yoğun olduğunu hissederler.
Bisiklete ve ata binmek, iki ‘doğal’ kalça sıkıştırıcı eylemdir, bu
yüzden on dokuzuncu yüzyılda bunların genç kızlara uygun olmadığı düşünülürdü.
Kadınlar arada bir orgazm olmasalar da, bunun onları rahatsız etmediğini erkeklerden çok daha sık söylerler; bu yüzden, bazı cinsel ilişkilerinin onları yarıda kalmış gibi bir duyguyla bırakmadığını belirtirler.
Bazı kadınlar orgazmlarının ruhsal yanıyla o kadar ilgilidirler ki,
fiziksel işaretleri fark etmeyebilirler.
Orgazmlar kendiliğinden oluşmaz. Bir erkek veya bir kadın,
tatmin edici bir cinsel hayatı olmasını istiyorsa, önce cinsel tepkime devresinin bu evresine hâkim olmayı öğrenmesi gerekir.
Cinsel organlara neyin haz verdiğini belirlemesi gerekir.
Kinsey, çok sayıda kadının cinsel uyarılmaya en çok adet görürken ihtiyaç duyduğu ve bu ihtiyacın kendinden oluştuğu sonucuna varmıştır.
Erkeklerde durum daha basittir. Onlarda pek az dişi hormonu bulunur; erkeklik hormonu -testosteron- ise bir ritim izlemez
(en çok günlük bir dönemi vardır: sabahları en yüksek düzeydedir).
Cinsel arzudan söz ederken cinsel hormonların rolü hakkında
da bir şeyler söylemek gerekir. Hormonlar beynin çalışmasını etkiler, çoğu kadın bu gerçeği her ay yaşar. Adet döneminin ilk yarısında östrojen baskındır ve çoğu kadın kendini enerji dolu,
neşeli ve dışa dönük hisseder. Yumurtlamadan bir sonraki adet
görme gününe kadar, kan dolaşımında östroj enden başka büyük
miktarlarda projesteron vardır, bu hormon beyni oldukça farklı
bir biçimde etkiler. Kadınları daha huysuz, sıkıntılı, güvensiz, bazen zorlanımlı ve başkalarıyla ilişki kurmaya daha az eğilimli yapabilir.
Sevişmek sizi uyarabilir, size âşık olduğunuz duygusunu verebilir,
sizde duygusallık ve aşkınlık duygusu yaratabilir. Belki de bu
‘yüksek’ duygulara erişmek için bedensel duyulara gerek yoktur,
ancak bunlar gerçekten de faydalı yardımcılardır. İşte bu yüzden,
üreme organlarının potansiyelini olabildiğince geliştirmek için
onları yakından incelemeye değerdir.
Kızlık zarı bölgesinden kaynaklanan bütün duyuların sadece acı duygusu olması akıl karıştırıcıdır. Bu yüzden, cinsel olarak içine nüfuz edilmesinden korkan bir kadının bu korkuları sürekli olarak güçlendirilmektedir. Endişelerini aşmaya çalışan kadın, acıya dayanamadığını görür. Oysa çok sayıda kadın bu aşın hassas duygunun sorun olmadan kolaylıkla aşılabileceğini öğrenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir