İçeriğe geç

Dünya Bir İnkılap Bekliyor Kitap Alıntıları – Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl Kısakürek kitaplarından Dünya Bir İnkılap Bekliyor kitap alıntıları sizlerle…

Dünya Bir İnkılap Bekliyor Kitap Alıntıları

Bizim bugünkü muvazenesizliğimiz en iptidai mânada şuurunu kaybetme halidir. Bunun için bu memlekette iktisadî, içtimaî, siyasî, idarî, harsî; ne derseniz deyin, mesele yoktur. Bir tek mesele vardır: Ruhî İdrakin bu kadar uçtuğu, bu kadar yerini bomboş bıraktığı bir devir gelmemiştir.
(Mayakovski) bir gün tabancasını çıkardı; masasına koydu ve birkaç satır yazdı; Komünizmin getirdiği dünyaya inanmıyorum ve ruhumu kaybetmeye razı değilim! Çekti, vurdu kendini!..
her Allahın günü yazan, çizen gazeteler Falan imam filân rezaleti yaptı! diye Ne o imam, ne o rezalet Dâva tektir; ve doğrudan doğruya dine hücum dâvasıdır!..
Biz hürriyeti, nebat hürriyeti ve en güzel ifadesiyle hayvan hürriyeti diye alıyoruz. Böyle hürriyet olmaz!..
Bu dava, benim eski tabirimle ceplerde kaybedilmiş güneştir!..
İnsan dışarıda kaybettiğini dere tepe arar.
Ama ceplerde kaybedileni bulmak zordur!..
Asıl Allahın evi senin kalbindir! der; Sen onu pisletiyorsun da mescidin yanına bir meyhane eklemişsin ne çıkar!
İçtihad kapalıdır. Çünkü, o müçtehidler, o pek büyük zatlar gereken herşeyi amel ve itikad sahasında noktalamışlardır.
Dünya mı, ötesi mi?.,. Kâinatın efendisi buyuruyor:
«Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, hemen ölecekmiş gibi âhiret »
Şimdi komünistlerin yeni bir hilesi var, dikkat edin: Sol demokrasi diyorlar. Utanmaz mısınız siz, fikir yankesiciliğinden? Demokrasi var mı komünizmde?
– Biz lâikliğin şu ân ne lehinde, ne aleyhinde bir kıymet hükmü koymuyoruz. Fakat mücerret bir metod, ilmî bir tespit müdafaa ediyoruz. Lâiklik İslâm’a tatbiki mümkün bir şey midir, değil midir?
( ) Lâiklik kötüdür, iyidir sözü yok.. Ne olduğunu vicdanlara bırakıyoruz. Yalnız bize tatbiki kabil midir değil midir? Onu soruyoruz!
İslâm, bütün meselelerin esasını vazettiğine göre, Onu bundan ayırıyorum, şu olsun bu olsun demek kabil mi? Değildir! İlmen değildir! İslâmı atmak mümkündür de (lâisite) matmazeli ile evlendirmek mümkün değildir.
( ) Lâiklik bize göre samimi ve hakiki bir kelime değildir. İnanmayan topyekûn inanmaz; fakat barışmaz nesneler arasında muvazaa aramaz.
Hani işimiz Allaha kaldı derler ya Bilmezler ki hiç bir iş Allaha kalmaz; her iş, başında ve sonunda Allahın mutlak tasarrufu altındadır ve her iş, başında ve sonunda zaten Allaha kalmıştır.
Komünistler, 19. Asrın ortalarında yayınladıkları meşhur (Manifest) lerinde şöyle bağırıyorlardı:
-Dünya proleterleri birleşiniz!
Biz de 20. Asrın sonuna doğru söyle haykırıyoruz: Müslüman Anadolu gençliği! Birleşiniz!
Hürriyet, Hakka bağlılıktan sonra, Hakkın müsaade ettiği daire içinde ferdin ihtiyarıdır.Biz hürriyeti, nebat hürriyeti ve en güzel ifadesiyle hayvan hürriyeti diye alıyoruz.Böyle hürriyet olmaz!.. Doğrusunu söylemek gerekirse, hürriyet, hakikate esarettir!..Hakikate esir olan hürriyetini Allahtan alır!..
Türkiye’nin ve İslâm aleminin bugünkü hâli, Allah Resûlüne ait mucizelerin, hiçbir peygambere nasip olmamış, en büyüğü!.. Tersinden mucize. .. Onun nuruna malik olmanın tarih dolusu mucizeleri yanında aynı nurdan mahrumluğun bir milleti ne hâle getirdiğini belirten, mucize üstü mucize
Dikkat ederseniz, herkes kendi hakikatine gerçek diye bakar.Hakikat yoktur! diyen yoktur. Yoktur! dese, o da onun hakikati olur.
Vücud ve adem Varlık ve yokluk Yokluk da bir var Bunun büyük felsefesine girmeyelim.Yokluk da kendi kendine olmak iktidarında değildir.Ve Allah’ın mahlûku olarak vardır.
Muayyen sahalarda dinin hikmetlerini en doğru anlayışla cemiyete (aplike) edecek ve insanlara yaşanmaya değer hayatı bildirecek fikircilere ihtiyaç var
Tek yol dine dönmek..Tek din İslâm!..Mânasını yıktığımız ve yaktığımız cami..
Şimdi “felsefe sözü devamlı söyleniyor. Hele sözde aydınların dillerinde: Filânın felsefesi Ne felsefesiymiş o? Felsefe Önüne gelenin felsefesi Felsefe bir boşluktan çıkıp, hakikati arama fakültesidir. Halbuki bunun karşısında din var Din, vahy ile Allahın bildirdiği mutlak Felsefenin bir büyük faydası vardır, muazzam bir fayda Bizim rejimimizde, üniversitede felsefe okutulmaz değil; yalnız kapısına bir yafta konur: Dünyada kaç tane bâtıl olduğunu anlamak için okutulan ders.. Felsefe daima birbirinin yanlışını çıkarmıştır. Bugün bilinen felsefe tarihinde, işi eski Yunan’dan alırsak bugüne kadar felsefe hep evvelki mezhebin yanlışını ortaya çıkararak yeni bir mezhep getirmiştir. Fakat, farkında değildir ki, gelecek olan da, onun yanlışını çıkaracaktır!.. Demek ki, başıboş arayış, felsefe İslâm bundan hazzetmez! İslâmın tefekkürü ise nâmütenahidir. Felsefe değildir o, hikmettir.
Evet:asıl İslâm âlemi ve asıl Türkiye, beşeriyete gerçek eczahaneyi getirecek, vitrinlerde gerçek devâyı belirtecek büyük inkılâba memur
Evet, dünya bir inkılâp bekliyor! Nerede kalmış Türkiye?.. Konuşmamızın ismi de bu.. Dünya bir İnkılâp bekliyor! Bütün beşeriyet.. Çünkü, beşeriyet o noktaya geldi ki, ne kadar müessesesi varsa bitti, eridi, pörsüdü, tükendi, bir tek eksiği kaldı; başında ve sonunda eksiğin ismini tesbit edebiliriz: Bütün hakikatiyle İslâm
Dünyanın beklediği bu inkılâp, üç daire halinde Dış daire dünya, içindeki daire İslâm Alemi, onun da içinde Türkiye.. Asıl Türkiye Merkez Türkiye
Tek mesele, varlık hikmetinde Niçin varım? Meselelerin meselesi Var olmak ne büyük şey! Eğer fazla düşünülecek olursa, insanı cinnete kadar götürür.Varım!..Niçin?Bunu İslâm mutasavvıfları gayet güzel izah etmişlerdir.Hiçbir izah mutlak değilken, onlar mutlak noktaya dek gitmişlerdir.
Şöyle:
Allah bütün bu kâinatı insan için yarattı, insanı da kendisi için.
Türkiye’de müthiş bir çilesizlik moda.. Ve dünyaya tam mânasıyla gaflet gözüyle bakış Avrupa ne halde, taklit ettiği insanlık ne halde, felaketi nerede, saadeti hangi noktada?.. Bilen ve düşünen yok!.. Topyekûn düşünce yok!..Tam bir çilesizlik
Kafamı çatlata çatlata bir hedefe varır gibi oldum:Para muayyen ellerde birikiyor.İşte kapitalizmin en büyük hastalığı..
Hani «işimiz Allah’a kaldı» derler ya Bilmezler ki hiçbir iş Allah’a kalmaz; her iş, başında ve sonunda Allah’ın mutlak tasarrufu altındadır ve her iş, başında ve sonunda zaten Allah’a kalmıştır.
Sana maya tutturmak, şekil vermek, seni, nâkilleri sökülmüş bir elektrik santrali halinde tarihinin ve cedlerinin ruh dinamosuna bağlamak için tam 28 yıldır, karanlık zindan köşelerinde, gaz sandığından farksız masalarda, döşemesi patlak idarehane koltuklarında kan kusarcasına çırpındık.
Dâva nefsi atmak değil, nefsi adam etmektir.
Eğer Batı aynı müsbet bilgi terakkileriyle bir arada üstün tefekküre çıkabilseydi, maddeye hâkim bir dünya görüşü kurabilirdi. Öyle olmadı, müsbet bilgiler ruhun haklarını insandan çalmaya başladılar ve kendi kendilerini (idealize) etmeye koyuldular.
Dâva nefsi atmak değil, nefsi adam etmektir.
Tasavvuf insanı derinliğine fethetme ilmidir.
Bu dâva, benim eski tabirimle ceplerde kaybedilmiş güneştir!..
Allah’dan başka herşey bâtıl.. Gerçeğin izahı da bu kadar Hiçbir mutlak gerçek yoktur, Allah’dan başka..
Bu ne dünyadır? Bu, sözde münevverlerin bizi «çağdışı» ilân ettiği, kendilerini «çağiçi» farzettiği dünya
Aramak için aramak yok, bulmak için aramak var.
Bütün ilimler peygamberlerden gelmedir.
Hiçbir lâiklik aleyhtarlığı veya lehtarlığı yapmıyorum; doğrudan doğruya söylüyorum .- Lâiklik bize göre samimi ve hakiki bir kelime değildir. İnanmayan topyekûn inanmaz; fakat barışmaz nesneler arasında muvazaa aramaz.
İslâm bunun hükmünü koymuştur. Sen ancak, İslâmı, nasibsiz bir tipsen reddedebilirsin; ama, İslâm ile lâikliği biraraya getiremezsin!.
Kutup ayısını, hurma ağacının ikliminde besleyemezsin!.
Veli’ye soruyorlar, soruyorlar değil, şöyle diyorlar :
«— Sen zamanımızda Sahabiye misilsin!»
Yani o ayardasın Velî dönüyor, diyor ki:
«— Siz onları görseydiniz, deli derdiniz. Onlar da sizi görseydi, bunlar Müslüman değil derlerdi.»
Ve biz bu halimizle Müslümanlık iddia ediyoruz!
Kemiyetlerin ne kıymeti olabilir, keyfiyetin karşısında?
Zamanın dışında hiçbir şey yok; birşey var içimizde zamanın dışına tırmanmak isteyen Zamana sığamayan birşey var insanda, o da ruh! Çünkü o zamansızlık âleminin hatıralarını taşıyor. Fakat, biz farkında değiliz.
İnsan gibi, kâinatın ruhunu şekillendiren bir mahlûkun maymundan gelme olduğunu kabul etmek, şu anda dünyada mevcut milyonlarca maymunun niçin geç kaldıklarını izah edemeyeceği bir tarafa, bizzat (Darwin) gibi, maymunun tekâmülüyle değil, asıl insanın alçalmasiyle maymuna ulaşabileceğini gösterir. Nitekim bizim 150 yıl öncesi inkılâplarımız, insanlar tarafından mı, maymunlar tarafından mı yapılmıştır, sualine henüz gereğince cevap verilememiştir.
İnsanda terakki ve tekâmüle hudut yok Bir kere dibe düştü mü, «Belhüm adal!» tâbirinin de ifade ettiği gibi hayvandan aşağı Bugünün dünyası işte o dip noktasına kadar inmiştir.
Tek mesele, varlık hikmetinde Niçin varım? Mes’elelerin mes’elesi Var olmak ne büyük şey!
Batı’nın kusmuğunu gıda diye kullanmak
İşte Tanzimat’tan bu yana gelen inkılap anlayışımız.
Tek mesele, varlık hikmetinde Niçin varım? Meselelerin meselesi Var olmak ne büyük şey! Eğer fazla düşünülecek olursa, insanı cinnete kadar götürür. Varım!.. Niçin? Bunu İslâm mutasavvıfları gayet güzel izah etmişlerdir. Hiçbir izah mutlak değilken, onlar mutlak noktaya dek gitmişlerdir.

Şöyle:
“Allah bütün bu kâinatı insan için yarattı, insanı da kendisi için.”
Yani tek dâvası dünyanın, ebedî tekâmül seyri içinde Allah’a doğru yol almak

Niçin varım? Meselelerin meselesi
Kendisinden ümit kesilmez olan Allah ‘ın selamı üzerinize olsun.
Bugün bir halk ihtilali için her sebebe malik bulunan Türkiye’de, buhran, ne siyasi, ne idari, ne içtimai, ne ahlaki, ne iktisadi, ne de ilmidir; sadece ruhî
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış
Avrupa ne halde, insanlık ne halde, taklid ettiği insanlık ne halde, felâketi nerede, saadeti hangi noktada?
Varlıkla yokluk arası bir raks, bir ahenk  Bir varlık,  bir yokluk.
Zamana sığmayan bir şey var insanda, o da ruh! Çünkü o zamansızlık âleminin hatıralarını taşıyor. Fakat biz farkında değiliz.
Ömer Hayyam gelmiş, sabahla akşam arası gününü gün etmekten bahsetmiş Bunlar, ne gaiplerin zarını delip ebedî nimeti göremeyenlerin intiharından başka bir şey, ne de insanoğlunu zaptedebilecek kıymette
Hani “ işimiz Allah’a kaldı “ derler ya Bilmezler ki hiç bir iş Allah’a kalamaz ; her iş , başında ve sonunda Allah’ın mutlak tasarrufu altındadır ve her iş , başında ve sonunda zaten Allah’a kalmıştır .
Türkiye’de müthiş bir çilesizlik moda Ve dünyaya tam manasıyla gaflet gözüyle bakış Avrupa ne halde, insanlık ne halde, taklit ettiği insanlık ne halde, felaketi nerede, saadeti hangi noktada?.. Bilen ve düşünen yok!.. Topyekûn düşünce yok!.. Tam bir çilesizlik
Ey yeni gençlik ! Sana düşen , bu tayfun ve kasırga asrında Nuh’un yeni gemisini kızağa koymaktır .
O izaha vaktimiz yok… Ama şu kadarını söylemek lazımdır ki, dünyada sonu “izm “le biten ne varsa ve ne arıyorsa, aradığının kendisinde olanı değil, talip olduğu cennetin hakikatini topyekün İslamiyette bulabilir… Ve bu İslam demokrasisi gibi manalara gelmez , İslam’ın hakikati manasına gelir.
Ne yalanlarda var , ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış . Boşuna gezmişim ,yok tabiatta ,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış
Bildim seni ey Rab , bilinmez meşhur !
Evet , yeni bir nesil gelmektedir !.. Hiçbir rehberi olmadığı halde . Allah’ın doğrudan doğruya ok gibi attığı yeni bir nesil Bizim de bundan ufak bir hizmetimiz varsa , ebediyen kurtuluşumuzun beratı demektir !..

Bu kadar iniş , düşüş , temenni edelim ki , artık kemalinde olsun ve çıkış başlasın !.. Küfrün zevali başlasın !..
Bunun işareti var önümüzde

Dünya mı, ötesi mi?
Kâinatın efendisi buyuruyor:
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya; hemen ölecekmiş gibi ahiret

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir