İçeriğe geç

Dünya Bir Gelindir Kitap Alıntıları – Mehmet Sabri Genç

Mehmet Sabri Genç kitaplarından Dünya Bir Gelindir kitap alıntıları sizlerle…

Dünya Bir Gelindir Kitap Alıntıları

Ey Allah’ım, sen ne istiyorsan ben de onu istiyorum, senin isteğinden başka bir isteğim yoktur! Nefsimin istediğini değil, senin emrini yerine getirmek boynumun borcu! Kalbimdeki şu Hakk ateşini, şu şeytanların yalancı ateşlerine karşı mağlup etme!
Insan gönlü, sırr-ı mübhemdir.
Insanla oynamaya gelmez.
Hayat sonsuz bir yolculuk. Ömür ise sonu olan bir avuntu.
Ölmeden önce ölünüz! Nefsimize hükmedebilmek, deve çobanlığı kadar zordur. Nasıl ki deveyi terbiye etmek, onun sabırsızlığını dizginlemek zordur, nefsimizi terbiye etmek ve dizginlemek de bir o kadar zordur. Ölmeden önce ölen yani nefsine hükmedebilen biri, devesinin sırtında cesedini, bedenini taşıyan yüce bir ruha dönüşür. Hele de nefsimiz palazlandığında yani devemiz henüz yavruyken isyana kalkıştığında onu dizginlemek, öldürmek daha muteberdir. Başıboş gezen deveye ‘cehl’ derler. Böyle bir deve yolunu bulamaz, dönüp dolaşıp yine aynı girdabın içine düşer. Işte o yüzdendir ki devenin başıboş gezmemesi için onun boynuna ve ayağına bağlanılan ipe ve bu bağlama işlemine el-Akl demişler. Biz aklımızla nefsimize, cehaletimize hükmederiz. Aklımızla nefsimizi terbiye ederiz. Biz kendi devemizin sırtına kendi nefsimizi öldürüp yüklemezsek, başkaları bizim nefsimizi ele geçirip devemizi güdecektir. Onun boynuna kendi iplerini geçirecektir. Halbuki kul olan köle olamaz, köle olan kul olamaz!
Bedenimizin göbeğinde de ruhumuz vardır. Bedenimiz ruhumuza barınakdır. Bedenimizde Allah’ın bizlere üflediği ruhu iyi misafir edemezsek, Sırat Köprüsü’nden geçerken yürüdüğünüz köprünün altından akan su, Hakikat Arzı’nın suları olmaz. O su, sizi daha köprüdeyken boğar ve Hakikat Arzı’nın heva, özenti ve heveslerine düşkün ahalisinin karanlığına gömer. Eğer Allah’ın bizlere üflediği ruhu bedenimizde iyi misafir edersek, onun hizmetkarı olursak, Hakikat Arzı’nın birbirine karışmayan, hareket ve akışta havadan daha latif olan denizlerinin berrak ve lezzetli suyundan içerken cennet hayatına kavuşuruz. O berrak suyu içmek için eğildiğimizde, suretimizin tüm letafet ve inceliğini görürüz. Bu akisler, bize üflenen ruhu suretimizin ortasına gömer
Oğlun Genco, ana rahmine düştüğünde göbeğinden başlayarak yaratıldı. Dünya da göbeğinden başlayarak yaratıldı. Işte aynı şekilde Adem’in yaratıldığı cennet de kainatın merkezindedir, göbeğindedir. Sen kerpiçten evini direklerle sağlamlaştırdın. Allah da dünyayı direkler, kutuplar ve imamlarla muhafaza etmektedir. Kainatın evi yani direği dindir, dinin direkleri risalet, nübüvvet, velayet ve imamettir. Risalet, dinin ana direğidir. Insanlar, efendileri Hz. Peygamber’in etrafında dönmelidirler. O, koca bir kainatın kutbudur, temel direğidir.
Şunu bil ki bu âlem, içinde muhtaç olduğun her şeyin bulunduğu bir ev gibidir. Gök tavan gibi yükseltilmiştir. Yeryüzü yay gibi uzatılmıştır. Yıldızlar kandiller gibi asılmıştır. Madenler hazineler gibi saklanmıştır.
Efendiler! Allah’ın bilgisi, onun peşinde koşandan sonsuza kadar kaçan bir seraptır. O’nun marifeti ne üstündür! Ancak şeytanın bilgisi, onun peşinde koşanı hep kuşatan bir karabasandır.
Gönül kuşum çok kanat çırptı. Gökyüzüne yol bulamayıp, yeryüzündeki yola revan oldum.
Ömrünüz uzun ve ameliniz güzel olsun. Yolunuz bereketli ve hayretlere açık olsun.
Her şey olacağına varmıyordu, her şey varacağı minvale doğru oluyordu Yolculuk bir noktaydı, onu iç kemiren kavgalar çoğalttı
Bazı kervanlar yolda dizilemezmiş. Yolda dizildiği sanılan kervanların yalandan örtüsünü, iç kervanını tamamlamış gerçek yolcular aşikâr ederlermiş.
Allah bir yol gösterir elbet. Hele bir sabah olsun.
Hayat sonsuz bir yolculuk. Ömür ise sonu olan bir avuntu.
Arayan bulmazmış, bulan ararmış
Bazı insanların oturdukları ev, aynı zamanda onların ruhlarında oturur.
Bedenimiz ruhumuza barınaktır.
Allah hepimize hangi yolun yolcusu olduğumuzu bilme iradesi versin!
Rabbimiz, Hz. Musa’ya dedi ki: ‘İblis’ten bir sır öğren.’ Hz. Musa, iblisi görünce; ondan bir sır öğrenmek istedi. İblis dedi ki: ‘Ben deme, ben gibi olursun.

Ferîdüddin Attâr

Kul olan köle olmaz,köle olan kul olmaz.
Her fert sırat köprüsünden yalnız geçer.bu dünyada nice sırat köprüleri vardır
Yeniden başlayabilseydim hayata,

İkincisinde daha çok hata yapardım, borges

Dünya değişiyordu ve değişen dünya aynı kadere sahip insanları birer piyon gibi birbirine vurdurtuyordu.
zira bir simyager için önemli olan o değersiz maddeyi altına dönüştürmesi değil, o değersiz maddeyi altına dönüştürmeye çalışırken kendini değiştirmesidir.
ancak bazen öyle buhranlar yaşarız ki içimizdeki değersiz madenlerin değerini anlamaya başlarız. zira cennete giden yol cehennemden geçer.
Dünya bir gelindir ve bu gelin kimseyle nikahlanamaz . Hafız-ı şirazi
Kendinizi ancak dünyaya bakan gözlerinizi kör ettiğinizde görebilirsiniz.
Malumunuz rızk sadece çay, yemek, altın, para değildir. Esas rızk görmek, işitmek, söz söylemektir.
Bu dünya hayal içinde bir hayal! Rüya içinde bir rüya! Kâbus içinde bir kâbus!
Devir yavaş yavaş değişiyor. Oğlum Genco büyüyecek, belki dünya dönmeye devam edecek. Devam edecek ama bu dünya ya dairenin dışına çıkarsa, diye kendi kendine söylenmiş.
Yolculuk bir noktaydı, onu iç kemiren kavgalar çoğalttı
Çayın sağdan sola karıştırılması; yaşamın sağında, solunda, önünde ve arkasında gizli tüm şeytanlıkları ifşa edebilir miydi?
Ağa olunur ancak bey doğulur.
Ölümü hatırlatan birinin bize selam göndermesi ne güzel!
Hâlbuki kul olan köle olamaz, köle olan kul olamaz!
Zira bir simyager için önemli olan, o değersiz maddeyi altına dönüştürmesi değil, o değersiz maddeyi altına dönüştürmeye çalışırken kendini değiştirmesidir.
Ancak bazen öyle buhranlar yaşarız ki içimizdeki değersiz madenlerin değerini anlamaya başlarız. Zira cennete giden yol cehennemden geçer.
Aynı şekilde bir mescit de bir beldenin göbeğinde yer almalıdır, bütün noktalarını oradan neşet etmesi elzemdir.
Allah’ın bilgisi, onun peşinde koşandan sonsuza kadar kaçan bir seraptır. O’nun marifeti ne üstündür! Ancak şeytanın bilgisi, onun peşinden koşanı hep kuşatan bir karabasandır.
Gerçekten sefere çıkmış biri yalan söyleyemez. Yalan söyleyen biri sefere çıkamaz.
Bizim buralarda kuzu ve koyun çobanlarının şahitliklerine veya sözlerine güven olmaz. Lakin deve çobanlarının her sözüne ve şahitliğine güvenilir. Çünkü koyun uysal ve aptal bir hayvandır. Başını alır gider ama önüne durduğunuzda hemen yönünü çevirir, itiraz etmez.
Yeniden başlayabilseydim hayata,
İkincisinde daha çok hata yapardım.

Jorge Luis Borges

İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar.
Hz.Peygamber(sav)
İçinde sanki dev bir kafes vardı ve dünyanın bütün kuşları oradaydı.
Her şey olacağına varmıyordu, her şey varacağı minvale doğru oluyordu
Hâfız-ı Şirazi’nin dediği gibi, varlık eviniz tufana gark olsa da Nuh’u kaptan bellediğiniz sürece elem denizlerinin deli dalgaları sizi korkutamaz.
Rabbimiz, Hz. Musa’ya dedi ki: ‘İblis’ten bir sır öğren. ‘ Hz. Musa, iblisi görünce; ondan bir sır öğrenmek istedi. İblis dedi ki: ‘Ben deme, ben gibi olursun.’
Zira Ebu Bekir Şiblî’nin dediği gibi: Arayan bulmazmış, bulan ararmış
Ancak bazen öyle buhranlar yaşarız ki içimizdeki değersiz madenlerin değerini anlamaya başlarız.
Kendinizi ancak dünyaya bakan gözlerinizi kör ettiğinizde görebilirsiniz.
Vakti gelen her yolculuğu, bir başka yolcunun gelmesi başlatırmış.
Doğru yolun yolcusunun ayağını yalandan taşlar kanatır.
Sen çamurda göğü arıyorsun! Balçık kafesinden nasıl kurtulacaksın?
Dünya değişiyordu ve değişen dünya aynı kadere sahip insanları birer piyon gibi birbirine vurdurtuyordu.
Biliyorum, biliyorsunuz ve de biliyorlar ki yeniden hayata başlasaydınız en büyük hatayı o zaman yapardınız.
Kendinizi ancak dünyaya bakan gözlerinizi kör ettiğinizde görebilirsiniz..
Dünyada ne kadar nefs-i emmare varsa, şeytana giden o kadar olası yol vardı.
Dünyada ne kadar insan ve ruh varsa, Allah’a giden o kadar yol vardı.
İnsanogluna düşen görev, nefsinin yırtıcı hayvanlarını ve kötü unsurlarını terbiye edip ruhunun emrine sunmaktı.
Onun görevi nefsini öldürmek degildi, onu terbiye edip uysallaştırmaktı. Dolaysıyla Hu Kılıcı, bir fenanın boynunu vurdugunda onu öldürmezdi, terbiye edip uysallaştırırdı. Hayal içinde hayal olan bu alemde, bize düşen bu kılıcı iyi kullanmayı öğrenmekti..
İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar.
Hz. Peygamber

Dünya bir gelindir ve bu gelin kimseyle nikahlanamaz. (Hafız-ı Şirazi)

Arayan bulmaz, bulan arar (Ebu Bekr-i Şibli)

Bu dünya bir gelindir yeşil kızıl donanmış
Kişi yeni geline bakubanı doyamaz (Y. Emre)

Şu topraklarda; atalarımızın, ariflerin ve âlimlerin hakları var. Bu ruhların bizlere miras bıraktığı hakların habbesini dahi hiç bir haramiye yedirmeyiz. Kokuşmuşluğun
hiçbir hücresini, içimize zerre çekmeyiz. Turgut Uyar’ın bir şiirine nazire yapacak olursak: Kesmedik, biçmedik, dikmedik, gitmedik . İğnelerimize iplik geçirdik ve bekliyoruz; hem de ariflerin tertemiz ruhlarına yaslanarak
Anadolu’ya ve bağrında gömülü olan tüm âriflere, alimlere
Alem bir hayal kuşku yok bunda. O da haktır aslında. Kişi bunu
anlamışsa, haizdir yolun sırlarına.
Her sır kendi içinde gizlidir.
Iste bizi dünya yanilgilarindan arindirabilecek tek güç aklımızdir. Göz kendini göremez ama akıl hem kendini hem başkasını hem de sahip olduklarımızı bilir.
Ne de olsa vakti gelen her yolculuğu, bir başka yolcunun gelmesi başlatırmış. Vakti gelen her bilgiyi, müthiş meraklarin iştiyakı ortaya çıkarırmış.
Hayat sonsuz bir yolculuk, ömür ise sonu olan bir avuntu.
Şunu bil ki evren, içinde muhtaç olduğun her şeyin bulunduğu bir ev gibidir.
İmamı gazzali
Bir devenin yavrusunu keserseniz, yıllar geçse dahi sizi bulup tepeleyerek öldürür.
Resûlullah bizlere bu dünyada bir garip ve bir yolcu gücü olmamızı yani kendimizi kabir ehlinden addetmemizi buyurmuştur. Allah hepimize hangi yolun yolcusu olduğunu bilme iradesi versin!
Sonsuz sefer hareketsiz bir seferdir. Seferin kurallarına uymaya ve sıkıntılariyla yüzleşmeye hazır herkes için yol hala açıktır.
Muhyiddin Ibnul Arabi
Arayan bulmaz, bulan arar.
Ey kendilerini nefslerine hapsetmiş olanlar! Ey kullar ve köleler! Ey körler ve sağırlar! Ey dünyaya tapanlar! Ey tabutlarını develerinin üstünde taşıyanlar! Ey mala, mülke tapanlar! Ey uykularından henüz uyanmamışlar! Ey sabredenler! Düğün gecemize hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz! Nikahlanamayanların düğünü için buradayız. Bu nikahın mümtaz şahidi ölümdür. Dünya bir gelindir ve bu gelin kimseyle nikahlanamaz.
İnsanlar, doğaları gereği bilmek istedikleri gibi, tabiatüstü tarafları gereği de ölmeden önce ölmek isteyebilirlerdi.
Göz aşırı uzağı ve yakını göremez ama aklımız bizleri bir anda göklere çıkartabilir ya da bir anda yerin yedi kat derinliklerine götürebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir