İçeriğe geç

Drakula Kitap Alıntıları – Bram Stoker

Bram Stoker kitaplarından Drakula kitap alıntıları sizlerle…

Drakula Kitap Alıntıları

Gözlem altında bulundurulmadığı sürece insanlara güvenememek ne kötü.
Hem doktor, yaşama gelince, yaşam nedir ki? İhtiyaç duyduğunuz her şeye sahipken ve bir daha asla bir şeyin eksikliğini duymayacağınızı bilirken, bu her şeydir.
Son zamanlarda göz yaşı dökmek için çok sebebim oldu, Tanrı biliyor! Ama onların verdiği teselli benden esirgendi ve şimdi, yeni döktüğü yaşlarla parlayan tatlı gözlerin görüntüsü yüreğimi deldi.
Ben, ne kadar tuhaf olursa olsun, kimsenin inançlarına gülmemeyi öğrendim. Zihnimi her zaman açık tutmaya çalışmışımdır ve zihni kapatacak şeyler hayatın sıradan olayları değil, tuhaf şeylerdir, sıra dışı şeylerdir, insanın deli mi akıllı mı olduğundan kuşku duymasına sebep olacak şeylerdir.
Kahkaha bir kraldır ve canı ne zaman isterse o zaman, nasıl isterse öyle gelir.
Gülsem de üzgün olmadığımı düşünme.
Sadakat ne kadar nadirdir ve sevdiklerimize, bunu istenmeden gösterenlere ne büyük bir minnet duyarız.
kalbimi donduran ve sinirlerimi zıplatan korkunç bir yalnızlık vardı.
Tüm insanlar bir ya da diğer açıdan delidir.
Çünkü yaşam, yaptığımız şeyden başka türlüsünü beklemekten gayrı bir şey değil; ve tam olarak güvenebileceğimiz tek şey, ölüm.
Hiçbir şey dikkate değmeyecek kadar küçük değildir. Sana şunu öğütlüyorum, kuşkularını ve tahminlerini bile kaydet.
Duygudaşlık gerçekleri değiştiremese de, onları daha tahammül edilebilir kılabiliyor.
Konuğunun gelişini hoş karşıla, ayrılışını hızlandır.
Gecenin acısını çekmeden hiç kimse sabahın yüreğine ve gözüne ne kadar tatlı, ne kadar aziz görüneceğini bilemez.
Gecenin acısını çekmeden hiç kimse sabahın yüreğine ve gözüne ne kadar tatlı, ne kadar aziz görüneceğini bilemez.
Ümitsizlik, kendi sükunetini getiriyor.
Çünkü ölüler hızlı gider.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gerçek Tanrı bir serçenin düşüşüyle bile ilgilenir; ama insan kibrinin yarattığı Tanrı, bir kartal ile bir serçe arasında hiçbir fark göremez.
Yabancı bir ülkede bir yabancı hiç kimsedir; insanlar onu tanımaz – ve tanımamak, aldırmamaktır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Cehennemin bir bedeli var.
çünkü bizim ruhumuz,özgürlüğün zincirlenmesine tahammül etmezdi.
Yıllarca ölülerin ardından yaz tutmaktan yorulmuş kalbim neşeye uygun değil.
Ve getirdiğiniz mutluluğun bir parçasını burada bırakın!
Açık fikirli olmaya çalışıyorum; açık fikirliliği yok eden, yaşamın sıradan unsurları değil, tuhaf şeyler, olağandışı şeyler, insanı deli ya da akıllı olduğu konusunda kuşkulandıran şeylerdir.
Gecenin acısını çekmeden hiç kimse sabahın yüreğine ve gözüne ne kadar tatlı, ne kadar aziz görüneceğini bilemez.
Burada yaşadıkça umulacak yalnızca tek şey var: çıldırmamak, eğer henüz çıldırmamışsam tabii.
Kan yaşamdır
???? ??? ?????? ?????? ???????.

(Çünkü ölüler hızlı gider.)

Hepimiz acı çekeceğiz; üstelik sadece acı da olmayacak, veya bu yaşadıklarımız, çekeceğimiz son acı da olmayacak.
Yaşamlarında korku, dehşet, çekinme olmayan uykunun her gece bir nimet olarak geldiği ve beraberinde de tatlı rüyalar dışında hiçbir şey getirmediği bazı insanlar nasıl da kutsanmış.
sanırım doğa öyle bir umut temelinde çalışıyor ki kendimize rağmen her şeyin olacağını bildiğimiz gibi değil olması gerektiği gibi olacağına inanıyoruz.
dünyevi bir mezarın ağırlığı üzerindeymiş gibi yakınındayım ölümün.
zaman zaman ağlamak bize faydalı oluyor sanırım yağmurun yaptığı gibi havayı temizliyor.
ah biz erkekler ve kadınlar bizi farklı yönlere çeken zorluklar yüzünden gergin halatlar gibiyiz. sonra gözyaşları gelir ve halatlara yağan yağmur gibi gerer bizi ta ki belki gerginlik çok fazla olup biz kopana kadar. ama kral kahkaha güneş ışığı gibi gelip gerginliği azaltır ve yüklerimizi taşımaya devam ederiz.
hiçbir şey dikkate değmeyecek kadar küçük değildir.
Bilgi hafızadan daha güçlüdür ve biz daha zayıf olana güvenmemeliyiz.
başarısızlıklarımızdan ders alırız, başarılarımızdan değil.
her zaman beklenmeyen olur.
Gerçek tanrı bir serçenin düşüşüyle bile ilgilenir; ama insan kibrinin yarattığı tanrı, bir kartal ile bir serçe arasında hiçbir fark göremez.
Jonathan’dan geliyor ve yüreğime yakın durmalı, çünkü Jonathan da yüreğimde.
Yine de bir nedeni var, her şeyin her zaman bir nedeni vardır.
Mezarlar hiç bu kadar korkunç bir şekilde beyaz görünmemişti gözüme; Selviler, porsukağaçları, ardıçlar hiç bu kadar ölüm kasvetinin simgesi gibi görünmemişti, ağaçlar ve otlar hiç bu kadar uğursuz bir şekilde dalgalanmamıştı ve uzaklarda uluyan köpekler geceye hiç bu kadar kederli alametler yollamamıştı.
Bulutların gelip geçmesini izlemek, sürüklenen bulutların arasındaki mehtabın pırıltıları ne kadar tatlıydı-bir insanın hayatındaki mutluluklar ve hüzünler gibi; içinde ölüm ve çürüme izi olmayan taze hava solumak ne kadar tatlıydı; tepenin arkasındaki gökyüzündeki kırmızı aydınlığı görmek, büyük bir şehrin hayatını ifade eden boğuk bir gürlemeyi işitmek ne kadar insanlaştırıcı idi. Hepsi kendi tarzında ağırbaşlı ve hakimdi.
Çünkü yaşam, yaptığımız şeyden başka bir şeyi beklemektir sadece ve hakkıyla güvenebileceğimiz tek şey ölümdür.
Ne kadar tuhaf olursa olsun, kimsenin inançlarına gülmemeyi öğrendim. Açık bir zihnim olmasına çalıştım ve onu kapatacak olan hayatın sıradan şeyleri değildir, tuhaf şeylerdir, sıradışı şeylerdir, insanın deli mi, akıllı mı olduğundan kuşku duymasına sebep olan şeylerdir.
Bilinmeyen herşey görkemlidir..
O uyurken ölüyor sandık,
Ve öldüğünde uyuduğunu.
Hiç kimse gecenin acısını çekmeden, sabahın yüreğine ve gözüne nasıl da tatlı ve değerli gelebileceğini bilmez.
Burada yaşadığım süre boyunca dilenecek tek bir şey var: Çıldırmamak, o da halihazırda çıldırmamışsam tabii.
Zaman zaman, hepimizin deli olması gerektiğini ve deli gömlekleri içinde akıl sağlığının farkına varacağımızı düşünüyorum.
“Deliliğinde bir düzen var.”
Ümitsizlik, kendi sükunetini getiriyor.
Düşünmeyi bile göze alamadığım korkularla kuşatıldım.
‘İnanç, bizi gerçek olmadığını bildiğimiz şeylere inandıran şeydir.’
Yalnız kalmamalısın; çünkü yalnız kalmak, korku ve endişelerle dolmaktır.
Yalnız kalmamalısın çünkü yalnızlık korkulara ve telaşa sebep olur.
Gecenin çilesini çekmedikçe sabah güneşini görmenin güzelliğini hiç kimse gönülden tadamaz.
Çaresizliğin de kendine özgü yatıştırıcı bir yanı var.
Hayatlarında hiçbir korku, hiçbir dehşet olmayan bazı insanlar ne kadar mutlu; uykunun her gece bir nimet gibi geldiği ve tatlı rüyalardan başka bir şey getirmediği insanlar!
Aşağıdaki vadiden kurt ulumaları işitir gibi oldum. Kont’un gözleri parladı ve dedi ki:
Dinleyin, gecenin evlatlarıdır onlar, ne güzel şakıyorlar.
dünyevi bir mezarın ağırlığı üzerindeymiş gibi yakınındayım ölümün.
Gerçek Tanrı bir serçenin düşüşünü bile önemser; fakat insan gururundan yaratılan Tanrı, kartalla serçe arasındaki farkı göremez.
Çünkü hayat, ne de olsa, şu anda yaptığımız şeyden başka bir şeyi beklemekten ibaret ve ölüm kesinlikle güvenebileceğimiz tek şey.
bazen hepimizin çıldırdığını deli gömleği içinde aklıbaşındalığa uyanacağımızı düşünüyorum.
hem doktor yaşama gelince yaşam nedir ki? ihtiyac duyduğunuz her şeye sahipken ve bir daha asla bir şeyin eksikliğini duymayacağınızı bilirken bu her şeydir.
Hiç kimse gecenin acısını çekmeden, sabahın yüreğine ve gözüne nasıl da tatlı ve değerli gelebileceğini bilmez.
Hem doktor , yaşama gelince, yaşam nedir ki?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir