İçeriğe geç

Dost Kazanma ve Dost Kalma Sanatı Kitap Alıntıları – Marcus Tullius Cicero

Marcus Tullius Cicero kitaplarından Dost Kazanma ve Dost Kalma Sanatı kitap alıntıları sizlerle…

Dost Kazanma ve Dost Kalma Sanatı Kitap Alıntıları

&“&”

Bu yüzden (defalarca söylenmesi gerekiyor) birine değer verdikten sonra düşünüp taşınmak değil, düşünüp taşındıktan sonra birine değer vermek gerekir.
İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri hiç sevmesin.
..kişi kendisine yapılan iyiliği hatırlamalı, ancak iyiliği yapan da yaptığı iyiliği unutmalıdır.
Dostluk görevinin yerine getirilebilmesi için birlikte birçok kez tuz yemek gerekir."
Ennius haklı bir şekilde, Gerçek dost belirsizlik anında belli olur" der.
Dostluğu yaşamdan çıkarmak isteyenler Güneş’i Dünya’dan çıkarmak isteyenlere benzerler, ölümsüz tanrıların lütufları arasında dostluktan daha iyi ve daha güzel bir şeyimiz yok.
Öyle ki, genelde insan dostmuş gibi davranan ve durum ne gerektiriyorsa öyle hareket eden insanlardan da fayda sağlayabilirken, dostlukta hiçbir sahtelik ve ikiyüzlülük yoktur, ne varsa gerçektir ve dostluğun kendi uyumundan gelir.
Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var?
Zira böyle bir dostluk akrabalıktan üstündür, akrabalıktan kaynaklanan iyi niyet yitirilebilirse de, dostluktan kaynaklanan iyi niyet yitirilemez. İyi niyet ortadan kalkınca dostluk adı da yitirilir, ama akrabalık kalır.
Ondan önce doğduğuma göre, ondan önce ölmem daha adil olurdu.
Ölümsüz tanrılar tarafından insanlara bilgelik hariç, dostluktan daha iyi bir şey verildiğini sanmıyorum.
Dostluk tanrılarla ve insanlarla ilgili her konuda, iyi niyetle ve sevgiyle anlasmaktan başka bir şey değildir.
Zira böyle bir dostluk akrabaliktan üstündür, akrabaliktan kaynaklanan iyi niyet yitirilebilse de, dostluktan kaynaklanan iyi niyet yitirilmez.
Hiçbir şey doğaya dostluktan daha uygun değildir.
Talihli bir budaladan daha çekilmez bir şey olamaz."
Birisi göğe yükselerek evrenin doğasını ve yıldızların güzelliğini seyretseydi, bu manzara onda keyif veren bir hayranlık uyandırmazdı, oysa yanında gördüklerini anlatabileceği biri olsaydı, bu en güzel manzara olurdu.
Dostluğu hak edenler sevilme nedenlerini kendilerinde taşırlar. Nadir bir türdür bu, üstün olan her şey nadirdir ve kendi türünde her açıdan kusursuz bir örnek bulmaktan daha zor bir şey yoktur.
Bu yüzden (defalarca söylenmesi gerekiyor) birne değer verdikten sonra düşünüp taşınmak değil, düşünüp taşındıktan sonra değer vermek gerekir.
Gerçek dost belirsizlik anında belli olur.
Sevginin takip ettiği erdem hor görülmemeli…
Birgün nefret edecekmişsin gibi sev…
Dostluğu yaşamdan çıkartmak isteyenler Güneş’i Dünya’ dan çıkartmak isteyenlere benzerler.
Hiçbir şey doğa kadar, benzerlerine karşı iştahlı ve açgözlü değildir. Bu yüzden benim düşüncem o ki, dostluğun pınarı doğadan fışkırdığı için, iyi insanlar arasında kaçınılmaz bir iyi niyet vardır.
En adaletsiz şey adaletten kazanç sağlamaya çalışmaktır.
Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var?
Birine değer verdikten sonra düşünüp taşınmak değil, düşünüp taşındıktan sonra birine değer vermek gerekir."
“Dostluk görevinin yerine getirilebilmesi için birlikte birçok kez tuz yemek gerekir.”
“İnsan doğası gücü küçümseyecek kadar kudretli değildir.”
“Dostluk faydanın değil, fayda dostluğun peşinden gelir.”
Ancak doğa ne istediğini ne aradığını ve ne gerektirdiğini bu kadar çok işaretle ifade ettiği halde, biz onu bir şekilde görmezden geliyoruz ve uyarıları dinlemiyoruz.
Yanılmıyorsam Tarentumlu Archytas’a ait olan şu söz doğrudur:Birisi göğe yükselerek evrenin doğasını ve yıldızların güzelliğini seyretseydi, bu manzarada ona keyif veren bir hayranlık uyandırmazdı, oysa yanında gördüklerini anlatabileceği biri olsaydı bu en güzel manzara olurdu."
(Bu yüzden defalarca söylenmesi gerekiyor) ; Birine değer verdikten sonra düşünüp taşınmak değil,düşünüp taşındıktan sonra birine değer vermek gerekir.
Zira saygıyı söküp atan, dostluğun en büyük süsünü de atmış olur.
İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri hiç sevmesin.."
Dostluk görevinin yerine getirilebilmesi için birlikte birçok kez tuz yemek gerekir.
…söylemesi zor olsa da, ölü dostlar bile canlı sayılır…"
Sadece iyi insanlar arasında dostluk olabilir…"
Bazılarının ne kadar değersiz olduğu genelde az miktarda parayla bile anlaşılır.
İnsanlar ne kadar keçisi, koyunu olduğunu söyleyebilirken, ne kadar dostu olduğunu söylemiyor; o hayvanları satın alırken dikkat ediyor, ancak dostlarını seçerken ihmalkar davranıyorlar…"
Kuşkusuz tiranların yaşamıda böyleydir, bu tür bir yaşamda ne sadakate ne sevgiye ne de iyi niyetin kalıcılığına güven duyulur, her şey her daim kuşkulu ve kaygı vericidir.
Ruh erdemin etkisiyle kendisine benzeyen başka bir ruha yaklaşır ve ona bağlanır, onunla temas edince de kaçınılmaz olarak sevgi duyar.
Bilge, ruhunda acı hissediyorsa (Ruhundan insanlığın söküp atıldığını düşünmüyorsak, kesinlikle hisseder) , sırf onun yüzünden bazı dertlere katlanmak zorunda kalacağız diye, dostluğu yaşamdan niçin söküp atalım.
Bana göre" derdi," dostluklar bazen öyle bir kadere katlanmak zorunda kalırlar ki, bu kötü kaderden tamamen kaçınmak sadece bilgeliğe değil, aynı zamanda iyi talihe de bağlıdır.
Dostundan bir şey istemeyi göze alanlar, bu istekle kendilerinin de dostları için her şeyi yapacaklarını bildirmis olurlar.
Scipo hiçbir şeyin dostluğun ömrün son günune kadar surdurmek kadar zor olmadığını söylüyordu. Zira çoğunlukla çıkar çatışması veya devletle ilgili düşünce farklılıkları yüzünden, insanların huylarınin da sıklıkla değişmesi, yaşlılıkla ilgili yeni bir huy edinmesi görülür. Örneğin erkek çocuklar toga pratexta’ dan sonra dostlarına güçlü bir sevgi duymaktan vazgeçerler
Şükran beklediğimiz için lütufkâr ve cömert değiliz.
Ben ona ihtiyaç duymuyordum, ancak onun erdemine hayrandım, o da muhtemelen sahip olduğum ahlakla ilgili herhangi bir olumsuz düşünce beslemediğinden beni sevdi, birbirimize alışmamız da iyi niyetimizi arttırdı…"
Dostluğun güçsüzlükten, yani kişinin kendinde olmayan bir şey için başkasının peşine takılmasından dogduğunu düşünenler, zayıflıktan ve ihtiyaçtan dogduğunu varsaydıkları dostluğa değersiz ve soysuz bir doğum atfetmiş olurlar.
Erdemlerinden ve dürüstlüklerinden ötürü, hic görmediğimiz insanlardan bile hoşlanırız.
Bana öyle geliyor ki, ruhun dostluktan fayda sağlayabileceğinden ziyade, sevgi hissiyle bağlanmasından doğduğuna göre, dostluğu ihtiyactan ziyade doğa yaratır.
Dostluk mutlu günleri daha güzel, kötü günleri ise paylaşım yoluyla daha katlanabilir kılar.
Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından tatlı ne var?"
Erdem dostluğu doğurur ve korur, erdem olmadan gerçek dostluğun kurulması imkânsızdır.
Akrabalıktan kaynaklanan iyi niyet yitirilse de, dostluktan kaynaklanan iyi niyet yitirilmez.
Böyle bir dosttan uzak kalmak beni etkiledi, düşünceme göre, kimse onun gibi olmayacak.
Sarsılmaz karakterli bir insanı yükümlülükten alıkoyabilecek bir durum olduğunu sanmıyorum
Zira hiçbir şey iyi niyete iyi niyetle yanıt vermekten, iyiliklerin ve yardımların karşılıklı olmasından daha tatlı değildir.
Dostluğun ilk kuralı şu olsun: Dosttan onurlu şeyler isteyelim ve dostlar için onurlu şeyler yapalım.
İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri hiç sevmesin.
Kişi kendisine ne kadar çok güveniyorsa, hiçbir şeyden yoksun olmadığını, aksine her şeyin kendisinde olduğunu düşünecek kadar çok erdem ve bilgelikle donanmışsa, dostluk aramada ve geliştirmede o kadar çok başarılı olur.
İnsan için yaşam sadece yeryüzündeki bedenle sınırlı değildir. İyi, onurlu ve şanlı bir yaşam süren kişilerin ölümü başta üzüntü verir, ancak bu tür kişilerin bedenen ölünce ruhen tanrıların yanına gideceği düşünülürse, geride kalanların üzülmesine gerek yoktur.
Öncelikle, Ennius’un da dediği gibi, dostuyla karşılıklı iyi niyet içinde huzur bulmayan birinin yaşamı gerçekten yaşam olabilir mi?"
Dostluktan kaynaklanan iyi niyet yitirilemez. Iyi niyet ortadan kalkınca dostluk adı da yitirilir.
Ben sadece size, dostluğu bütün beşeri unsurlardan üstün tutmanız gerektiğini söyleyebilirim, zira hiçbir şey doğaya dostluktan daha uygun değildir, iyi ve kötü durumlara da onun kadar uymaz.
Ancak ilaca da ihtiyacım yok. Ben kendimi avutabiliyorum, en büyük tesellim, dostunu yitiren çoğu kişiye üzüntü veren o hataya düşmemiş olmamdır: Ben öldüğü için Scipio’nun başına bir kötülük geldiğini düşünmüyorum. Kaldı ki onun başına bir kötülük gelmiş olsa, benim de gelmiş demektir, oysa insanın kendi sıkıntılarından ötürü cidden endişeye kapılması, dostunu değil kendi kendisini sevdiğinin göstergesidir.
Ancak insan ilişkileri kırılgan ve bozulmaya yatkın olduğu için, her daim sevebileceğimiz ve kendileri tarafından sevilebileceğimiz başka kişiler aramalıyız.
[…] kim birisini sevmeden ve birisi tarafından sevilmeden, para içinde yüzdüğü her şeye bolca sahip olduğu bir yaşam ister?
Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var?
Dostluk zayıflıktan ve ihtiyaçtan mı doğar?
söylemesi zor olsa da, ölü dostlar bile canlı sayılır, dostların saygınlığı ve anısı öyle değerlidir ki, onlara duyduğumuz özlem bizi terk etmez. Dostların ölümü kutlu, yaşamı övgüye değer bulunur.
dostuyla karşılıklı iyi niyet içinde huzur bulmayan birinin yaşamı gerçekten yaşam olabilir mi? Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var? Senin kadar sevinecek biri olmasa, iyi günlerinin anlamı olur muydu? Kuşkusuz senden daha fazla üzülen birisi olmasa kötü günlere katlanmak zor olurdu. Sonuçta dostluk dışında arzulanan şeylerin her biri tek bir şeye yarar: Zenginlik harcamaya, güç saygı görmeye, makamlar övülmeye, hazlar sevinç duymaya, sağlıklı olmak acıdan yoksun olmaya ve bedenin işlevlerini yerine getirmesine yarar.
Ondan önce doğduğuma göre, ondan önce ölmem daha adil olurdu.
Ani ölümü de ölüm hissini yok etti.
…şu iki şey de çoğu kişinin dönekliğini ve zayıflığını ortaya serer: Ya iyi zamanlarında dostlarını küçümserler ya da kötü zamanlarında onları terk ederler. Dolayısıyla her iki durumda dostluğuyla ciddi, sarsılmaz ve değişmez durabilen birini insan soyunun çok nadir ve neredeyse tanrısal bir türü olarak değerlendirmemiz gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir