İçeriğe geç

Don Quixote`s Adventures Kitap Alıntıları – Miguel de Cervantes

Miguel de Cervantes kitaplarından Don Quixote`s Adventures kitap alıntıları sizlerle…

Don Quixote`s Adventures Kitap Alıntıları

Yine de şunu bil ki, Panza kardeşim, dedi Don Quijote, zamanın silmediği anı, ölümün dindirmediği acı yoktur.
Herkes kendi talihinin işçisidir.
her güzellik âşık etmez; bazılarına bakmaktan hoşlanılır ama istek uyandırmazlar; her güzellik âşık etse, istek uyandırsa, kalpler karmakarışık olur, yolunu şaşırır, nerede duracaklarını bilemezlerdi; çünkü sayısız güzel insan olduğundan, istekler de sayısız olurdu. Oysa derler ki, gerçek aşk bö lünmez, kendiliğinden olur, zorla olmaz.
Herkesin yüzlerce küçük kusurları, delilikleri yok mudur?
… şairlerin hanımlara atfettikleri bütün o imkânsız ve hayalî güzellik sıfatları, onun şahsında gerçek olurlar.
Alçakgönüllü olmak güzelliğe yakışır, sebepsiz gülmek ise nezaket kurallarına uygun değildir.
İnsanoğlunun düştüğü hatalardan biri de budur işte. Başkalarını eleştirmekten kendilerini tanıyacak zaman bulamazlar.
“Ey,Prenses Dulsinea ! Tutsak kalbimin sultanı, beni karşınızdan kovarak, bir daha güzel gözlerinize görünmekten alıkoyarak, bana büyük bir ceza verdiniz. Ne olur, aşkınız uğrunda bu kadar acı çeken bu yaralı kalbi unutmayın, ne olur !”
“Aklımı başımdan alış sebebiniz aklımı o kadar zayıflatıyor ki güzelliğinizden yakınmam nedensiz değildir”
Geleceğin bize ne göstereceğini bilemeyiz.Biz sadece bazı şeyleri hissederiz o kadar. Kaldı ki , çoğu zaman hislerimiz de bizi yanıltabilir.
Tanrı, bizim gibi emirlerini yerine getirmeye uğraşanları unutmaz. O ne hale de ki senin ne yeraltındaki kurdu ve neden sular altında gizlenen kurbağa yavrusunu yaptıklarından mahrum etmez. İyilere olduğu gibi kötülere de lâyık oldukları şeyleri verir. Zalimlere de âdillere de haklarını bildirir.
Herkes kendi talihinin işçisidir.
Hiçbir felaket yoktur ki insana çıkacak bir kapı bırakmasın.
Az uyuyup çok okumaktan beyni kurudu.
Önemli olan hakikatten bir nebze olsun ayrılmamak.
Eğer peşine takılırsan yapmacığın
kuru lâf yapmaktan bir yere varamazsın.
Hemen akıl vermeye kalkar
verecek aklı olmayan.
Olabilir ki, bir babanın çirkin, sevimsiz bir oğlu olur, ama oğluna karşı sevgisi, gözlerine bir perde çeker; onun kusurlarını kusur olarak görmeyip, akıllılık, güzellik gibi algılar ve dostlarına zekâ, zarafet olarak anlatır.
Tanrı’nın bana verdiği anlayış gücüyle, güzel olan her şeyin sevilebileceğini biliyorum; ama güzel olduğu için sevilenin, kendisini seveni, sevdiği için sevmek zorunda olmasını anlayamıyorum.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Tabiatın özgür olarak yarattığı insanları esir etmek herhalde pek kötü bir şeydir.
O kadar uygun davranışlarda bulundu ki, deli olarak yaşadıktan sonra akıllanıp öldü.
Felaketim beni gerçeğe ihanet ettiremez.
Şu yeryüzünde hiç bir şeye güvenilemeyeceğini söyleyenler tepeden tırnağa haklıymış
Herkes kendi talihinin işçisidir.
Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Fazilet, iyilerin takdirinden çok, kötülerin nefretini toplar.
Dünyada hiçbir şey insanları idare etmek zanaati kadar can sıkıcı ve yorucu değildir.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Siz en güzel bir yaz gecesinin yıldızı gibisiniz.
“…Şimdi iyice anlıyorum ki, bu dünyanın bütün mutlulukları bir gölge, bir rüya kadar geçici, kır çiçekleri kadar kısa ömürlüymüş.”
“İyi bina iyi temel üstüne kurulur; dünyada en iyi, en sağlam temel de paradır.”
Maceralar ve felaketler asla küçük şeylerle başlamazlar.
“Sanki ikisi de aynı kalıptan çıkmışlar; hizmetkârın sersemliği olmasa, efendisinin deliliği metelik etmezdi.”
“Aşk ve tutku, bir eş seçmek için son derece gerekli olan sağduyuyu kolayca köreltir.”
Bir kaç kitap açıldı ve adının Haçlı şövalyesi olduğu görüldü. Böyle kutsal bir adı olduğu için bu kitabın cehaleti affedilebilirdi, ama ‘ haçın arkasında şeytan vardır’ derler, o da ateşe.
Güvenme dostuna, saman doldurur postuna.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Dost olmaz insan dostuna,
elindeki kamış döner hemen mızrağa.
…ölüm herkesin sırtından, onları birbirinden ayıran giysileri çıkartır; mezarda herkes eşittir.
İnsan asla görünüşe aldanmamalı.
Zaten ben, bahtsızlığa örnek olarak doğmuşum; talihsizliğin oklarına hedef, nişan tahtası olmak için yaratılmışım.
Her şeyin çaresi bulunur, çaresi olmayan bir tek ölüm; ömrümüzün sonunda hepimiz istesek de, istemesek de onun boyundurluğuna gireceğiz.
İyi niyet bahtsızlığı bezdirir derler.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Çünkü gerçek incelse de kopmaz ve zeytinyağının suyun üstüne çıktığı gibi, daima yalanın üstüne çıkar.
Ah, kıskançlık, sonsuz kötülük kaynağı, fazilet düşmanı! Bütün kötü huylar, beraberlerinde az da olsa bir zevk getirirler, ama kıskançlık sadece tatsızlık, hınç ve öfke getirir.
Alacağım olsun da, alakargada olsun.
Aza kanaat etmeyen, çoğu hiç bulamaz.
Hepimiz ölüme mahkûmuz; bugün varız, yarın yokuz; koyun ne kadar çabuk giderse, kuzu da o kadar çabuk gider ve bu dünyada hiç kimse, Tanrı’nın vermek isteyeceğinden daha uzun bir ömür vaat edemez kendine.
Âlim unutmuş, kalem unutmamış; önceden pazarlık yapan sonra pişman olmaz; bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir, diyor. Ben de diyorum ki, kadının nasihati bellidir, tutmayan delidir.
Bu sokaklarda kovanda kaynayan arılar gibi kaynayan dedikoducuların sonu gelmez.
Bir atasözü vardır; ‘Al gömlek gizlenemez’ derler. Yoksula herkes şöyle bir bakar geçer; zengine bütün gözler dikilir.
Namuslu kadın bacağını kırar evde oturur; namuslu genç kızın eğlencesi çalışmaktır.
Eğer bir edebi yarışma içinse, ikincilik ödülünü almaya çalışın; çünkü birincilik daima hatır için veya soyluluk sebebiyle verilir; ikincilik ödülü kesinlikle hak edene, üçüncülük de ikinciye verilir; bu hesaba göre, birinci aslında üçüncüdür; tıpkı üniversitede verilen dereceler gibi. Her şeye rağmen, birinci sıfatını kazanan, büyük bir şahsiyettir.
Şerefsiz adam, ölüden beterdir.
Tanrı’nın yardımıyla talih döner, bugün kaybedilen, yarın kazanılır.
Daha da kötüsü, şair olmaya kalkışabilir; duyduğuma göre bu, tedavisi olmayan, bulaşıcı bir hastalıkmış.
Bütün şeytanlar birbirine benzer.
Hiç akılda yokken size rastlamak
Bu dünyada, bir kadının karışık düşüncelerini, değişken mizacını anlayıp çözebildiğini iddia edebilecek kimse var mıdır?
Hemen akıl vermeye kalkar
Verecek aklı olmayan.
Herkes kendi talihinin işçisidir.
Aşağılık birine yapılmış iyilik denize atılmış su gibidir
Hazineleri mi? Bunlar karmakarışık bir halde odayı dolduran kitap yığınları idi.
Alçaklara iyilik etmek, denize su dökmek gibidir.
Çünkü içim, makul bir saatte uyuyabilecek kadar huzura kavuşmadı henüz.
“ama korkunun gözleri çoktur; değil gökyüzündeki, toprağın altındaki şeyleri bile görür.”
“Bir işi düşünmesi, başlaması kolay da, bitirmesi çoğunlukla zor oluyor.”
Sevgi ve arzu iki farklı şeydir; sevilen her şey arzu edilmez ve arzu edilen her şey de sevilmez.
“Nasılsa zaman, canımıza alacak; bizim vakti, mevsimi gelmeden, kendiliğinden olgunlaşıp düşmeden, canımızı vermek için uğraşmamıza lüzum yok.”
Aşkın öyle bir gözlüğü vardır ki, bakırı altın, fakirliği zenginlik, gözdeki çapağı inci gibi gösterir
Aşk ve tutku, bir eş seçmek için son derece gerekli olan sağduyuyu kolayca köreltir. Eş seçiminde yanılmak büyük bir tehlikedir ve doğru seçimi yapabilmek için, büyük bir bilgeliğe ve Tanrı’nın yardımına ihtiyaç vardır.
İnsan uzun bir yolculuk yapmak istediğinde, eğer ihtiyatlıysa, yola çıkmadan önce, güvenilir, barışsever, bir yol arkadaşı arar kendisine. Madem öyle, ömrü boyunca, son durak olan ölüme kadar sürecek yolculukta, niye aynı şeyi yapmasın?
Talih her felâkette, çare olarak açık bir kapı bırakır.
bana yeni bir üslûp lazım
anlatmak içimdeki bu zalim acıyı.
Kör köre kılavuzluk ederse ikisi de çukura düşer.
“…ölüm herkesin sırtından, onları birbirinden ayıran giysileri çıkartır; mezarda herkes eşittir.
“Eldeki serçe, havadaki akbabadan iyidir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir