Albert Camus kitaplarından Doğrular kitap alıntıları sizlerle…
Doğrular Kitap Alıntıları
O kadar hızlı koştunuz ki… İnsan olmak bile ardınızda kaldı.
Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yolda nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan..
Herkes yalan söyler inandırmasını bilmektir maharet.
Dünyada tek bir insanın dahi zinciri durduğu sürece boynunda, o özgürlük sandığı bir zindandan ibaret kalacak.
Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yolda nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan…
Acı ve sefalet de hızlı yol aldılar. Sabretmeye, büyümeye bu dünyada yer yok.
O kadar hızlı koştunuz ki… İnsan olmak bile ardmızda kaldı.
Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yolda nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan …
Sevdalılar için ebediyette kavuşmanın baş başa ölmekten başka yolu yoktur. Ama adaletsizlik ayırır insanları, utanç ayırır, acı ayırır, kötülük ayırır, suç ayırır. Bir ıstıraptır yaşamak çünkü yaşamak da ayırır …
Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır.
Hayret, nasıl da aynı ses çıkıyor adaletten bahsedecekleri vakit bütün erkeklerin ağzından.
Bir insan ölürken çok şey götürüyor yanında.
FOKA: – Mahkumum. Mahkumum da, yapar mısın dediler bu işi, ben de yaparım dedim; astığım adam başına cezamdan bir sene düşecekler. Güzel anlaşma.
KALYAYEV: – Suçlarının bağışlanması için yenilerini mi işletiyorlar sana?
Ah! Yazık adalete sevdalılara, yazık bize!
Bir kerecik olsun özgürce haykırımalı insanın yüreği.
Ama budur ya aşk, her şeyini vermektir, her şeyini feda etmektir karşılığı olmadığını bile bile.
Çok fazla kan var, çok fazla şiddet var. Tüm sevgilerini adalet uğruna harcayanların yüreklerinde aşka nasıl yer kalsın? Dimdik ayakta durur onlar, başlar hep yukarıda, gözler hep karşıda, tıpkı benim gibi bak. Bu gurur dolu yüreklerde aşkın ne işi olur söylesene?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
KALYAYEV: – (Ayağa kalkar; odada dolanarak) Bugün, dün bilmediği mi biliyorum. Sen haklıydın, kolay değilmiş Dora. Öldürnlek kolay sanıyordum, kafaya koymak yeter sanıyordum ve cesaret. Ama kendimi çok büyük görmüşüm, şimdi farkına varıyorum ancak; nefretten mutluluk çıkmaz. Bütün bu nefret, bütün bu kötülük, benim içimdeki, herkesin içindeki kötülük. Cinayet, korkaklık, haksızlık… Ah! Öldürmek zorundayım ben, onu öldürmek zorundayım… Ama yapacağım, en sonuna kadar gideceğim! Nefretin de ötəsinə!
DORA: – Ötesinde bir şey yok.
KALYAYEV: Aşk var.
Çocukları öldürmek onursuzluktur.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Devrim diyorlar, elbette devrim, sonuna kadar! Ama devrim hayat için olmalı, hayata bir şans daha vermek için…
Haksızlığa karşı savaşacaksan, hayatını koyacaksın ortaya.
Herkes yalan söyler. İnandırmasını bilmektedir maharet.
Dünyada tek bir insanın dahi zinciri durduğu sürece boy nunda, o özgürlük sandığın bir zindandan ibaret kalacak Borya. Özgürdüm ben, doğrudur ama ne Rusya’yı ne de onun kölelerini unutabilecek kadar değil.
Belki de, hiç kimse adaletle yüz yüze gelmeye cesaret edemeyecek.
Birlikte ölmek!
Bugün, birbirini sevenler gerçekten birleşmek istiyorlarsa, birlikte ölmeliler. Adaletsizlik ayırıyor, utanç, acı, başkalarına yapılan kötülükler, suç, tümü, tümü ayırıyor. Yaşamak bir işkence, çünkü yaşamak ayırıyor.
Bugün, birbirini sevenler gerçekten birleşmek istiyorlarsa, birlikte ölmeliler. Adaletsizlik ayırıyor, utanç, acı, başkalarına yapılan kötülükler, suç, tümü, tümü ayırıyor. Yaşamak bir işkence, çünkü yaşamak ayırıyor.
Katil olmaktan daha iğrenç bir şey var: adam öldürecek yaradılışta olmayan birini, bunu yapmaya zorlamak.
Sonsuz, desteksiz bir aşkla seviyoruz halkımızı; mutsuz bir aşkla. Ondan uzakta, kendi köşemizde, inançlarımızın içinde yitip gitmiş yaşıyoruz. Peki, o halkımız, o, seviyor mu bizleri? Bizim kendisini sevdiğimizden haberi var mı? Halk susuyor. Bu ne sessizlik böyle, bu ne sessizlik?…
Çok kan akıyor Yanek. Dayanılması güç bir şiddet… Benim gibi eğitilmiş olanların yüreği katı, baş yukarda, gözler bir noktaya dikili. Aşkın ne işi var bu gururlu yüreklerde? Aşk yavaşça eğer başları, Yanek. Bizim boynumuzsa sanki demir.
Bir insanı yaşatan şeyi yadsımak için, o günün geleceğinden kesin emin olmak gerek.
– İnsanlar yalnız adalet için yaşayamazlar.
– Ellerinden ekmekleri çalındığına göre, adaletle değilse neyle yaşıyorlar öyleyse?
– Adaletle ve saflığa.
– Saflık mı? Belki biliyorum onu. Ama günün birinde çok büyük bir anlam kazansın diye, ondan haberim yokmuş gibi davranmayı seçtim. Binlerce kişi de bu saflıktan habersiz yaşasınlar istiyorum.
– Ellerinden ekmekleri çalındığına göre, adaletle değilse neyle yaşıyorlar öyleyse?
– Adaletle ve saflığa.
– Saflık mı? Belki biliyorum onu. Ama günün birinde çok büyük bir anlam kazansın diye, ondan haberim yokmuş gibi davranmayı seçtim. Binlerce kişi de bu saflıktan habersiz yaşasınlar istiyorum.
[…] insanların gururu, onların başkaldırıları, o içinde yaşadıkları haksızlık, bunlar hepimizi ilgilendirir.
– Benim yüreğim böylesi budalalıklar için o kadar yufka değil, Çocukları unutmaya karar verdiğimizde, işte o gün, dünyanın efendisi olacağız ve devrim de zafere ulaşacak.
– İşte, o gün, tüm insanlık devrimden nefret edecek.
– İşte, o gün, tüm insanlık devrimden nefret edecek.
Suikast anında ölmek, geride yarım kalmış bir şey bırakıyor. Suikast ile darağacı arasında ise, tersine tüm bir sonsuzluk var. İnsanoğlu için belki tek sonsuzluk.
Geceleri, kimi zaman, ot şiltemin üstünde, ordan oraya dönüp duruyorum. Bir düşünce uyutmuyor beni; bizden birer katil yaptılar. Ama aynı zamanda kendimin öleceğini de düşünüyorum, o zaman yaşıyor yüreğim. Gülümsüyorum, sonra… bir çocuk gibi uyuyakalıyorum.
İntihar etmek için kendini çok sevmesi gerek insanın. Gerçek bir devrimci kendisini sevemez.
Haksızlığı dile getirmenin yetmediğini anladım. Haksızlıkla savaş için yaşamı feda etmek gerekiyor.
Herkes yalan söylüyor. Yalanı iyi söyleyebilmek, gereken bu.
Şiirin devrimci olduğunu söylüyor […]
Yeryüzünde bir tek kişi tutsak olduğu sürece, özgürlük zindandan başka bir şey değil.
Gözlerinde hep bir keder Dora. Oysa mutlu olman gerek, gururlu olman gerek. Güzellik sahiden var, neşe sahiden var!
O kadar hızlı koştunuz ki… İnsan olmak bile ardınızda kaldı."
Sakın, sakın böyle söyleme. Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yolda nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan..
Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakmayacak bir insandan katil yaratmaktır."
Adiller, Albert Camus
Dora- Neden ama neden, şüphem yok ki benim, mutludur o içinden. Kendini feda edebilmek için, nefes alırken mutluluktan vazgeçti o ve şimdi ölüm ona bu mutluluğu yaşatmak zorunda, yoksa adalet mi denir buna? Mutludur o ve usulca yürümüştür darağacına doğru, öyle değil mi?
Dora- Biliyorum. Bu dünyanın bütün kederini sırtlarımıza yükledik. O da yükledi sırtına. Ne cesaret! Ama bir ses yükseliyor bazen içimden, kibir bu sizinkisi diyor, cezalandırılması gereken bir kibir.
Dora- Sakın, sakın böyle söyleme. Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yoldan nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan
Stepan- Dünyada tek bir insanın bile zinciri durduğu sürece boynunda, o özgürlük sandığın bir zindandan ibaret kalacak Borya. Özgürdüm ben, doğrudur ama ne Rusya’yı ne de onun kölelerini unutabilecek kadar değil.
Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır."
+ Hiç kimse benim sevdiğim gibi sevemez seni.
– Biliyorum. Ama herkes gibi sevmek daha iyi değil mi?
– Biliyorum. Ama herkes gibi sevmek daha iyi değil mi?
“Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa,o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır.”
O kadar hızlı koştunuz ki… İnsan olmak bile ardınızda kaldı.
O kadar hızlı koştunuz ki, insan olmak bile ardınızda kaldı…
Kendi gücünün yetmeyeceği şeyi başkasından istemeye kimin hakkı olabilir?
Hepimiz farklıyız, bunu kabul etmek gerek. Birbirimizi sevmemiz gerek, becerebilirsek.
Dünyada tek bir insanın dahi zinciri durduğu sürece boynunda, o özgürlük sandığın bir zindandan ibaret kalacak…
Dünyada tek bir insanın dahi zinciri durduğu sürece boynunda, o özgürlük sandığın bir zindandan ibaret kalacak.
Ekmekleri ellerinden çalındığı zaman sığınacak bir adalet de bulamazlarsa yanlarında eğer, neyle hayatta kalacak bu insanlar?
Güzelliği seviyorum,
Mutluluğu seviyorum.
Bundandır ya zaten nefretim zorbalığa.
Mutluluğu seviyorum.
Bundandır ya zaten nefretim zorbalığa.
Kim biz mi demek istediğin ? Aynı şey değil . Yok hayır yok! Aynı şey değil. Biz kimsenin kan dökmediği bir dünyayı inşa etmek için öldüreceğiz ! Bizler dünya masumlara kalsın diye katil olmaya razı olduk .
Tirsonek jî dikarin xizmetê ji şoreşê re bikin. bes bila bizanin ku dê li ku bisekinin
Ben, kendimden başkasına acımıyorum artık.
İntihar etmek için kendini çok sevmesi gerek insanın.
Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır..
Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır.
Mahkûm olmuşuz bir kere olduğumuzdan fazlasını olmaya.
Ama adaletsizlik ayırır insanları, utanç ayırır, acı ayırır, kötülük ayırır, suç ayırır. Bir ıstıraptır yaşamak çünkü yaşamak da ayırır…
Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır.
Bari ona kavuşalım! Ne zaman kavuşacağız huzura?
Bir kerecik olsun özgürce haykırmalı insanın yüreği.
Ama budur ya aşk, her şeyini vermektir, her şeyini feda etmektir karşılığı olmadığını bile bile.
Hepimiz birer korkağız. Yalnızca bazılarımız, bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmayacak kadar şanslılar.
Hayatımı geri almanın tek yolu, kim olduğumu kabul etmek.