İçeriğe geç

Divan Kitap Alıntıları – Turgut Uyar

Turgut Uyar kitaplarından Divan kitap alıntıları sizlerle…

Divan Kitap Alıntıları

Bir gün, bir yağmurla garip garip

-Çoluğu çocuğu terk edeceğim.-

Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım

Alıp başımı gideceğim.

Anlattıklarım, anlatamadıklarım, anlatamayacaklarım Senin yakanda bir el mi var dediniz, dursun

Dursun,

Ben şimdi gelirim.

Nedir bir türlü sırrını anlamadık,

Kimdir bizimle böyle şaka ediyor,

Hangi cebini karıştırsan yalnızlık

İşte ben hep böyle garip mahzun,
Bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
Ben bazen eksilirim biraz
Aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
Hem neden yüzüme vuruyorsunuz
Bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
Ey canımın güftesi
sonu olsun diyorum
neyin sonu ama
hiç değilse bu taş basamakların
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben
uyumam
imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne
kısacık bir akşam
duraladım ne yapsam
Ben seni alırım sakin evime koyarım sakin sonra gideriz
Gözlerim mavi, senin dumanın mavi, yüreğimiz bir okka çiçek
Suyun da denizin de mavi ve avuçların
Biliyorsun bir gün gökyüzü değişecek
İki tel kumral saç olsa avucumda şimdi
Ağlayıp ağlayıp avunsam.
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
mutlu aşk yoktur

bilirsin

Adın bir güzelliğe yakışır elbet yakışır bir intiharda mı, bir şiirde mi bilmiyorum..
ey canımın güftesi, denize hiç bakmadık
ellerin bir demet güvercin olarak
uçursun uzaklara yukarlara sevdamızı
taşınmaz hiç bir şeyini tutma
aldığın soluk verdiğin kadar olsun
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
kimbilir kaç kere üstünden geçtim,
şarkılar söyledim karşısında
bir gün bana mezar olacak yerin..
kabulleniyorum,
kabulleniyorum da -gelgelelim￾içim içimi yiyor
nasıl ki unutamaz insan
bir kez gerçekten sevdi mi
işte günlerden bir gün elâgözlüm,
yeni bir başlangıçla bitecek ömrümüz.
amenna ve saddakna,
bari hoşça geçse günümüz
hangisine tasa edeceğiz şaştık.
bu ellerimi nereye koysam yakışmıyor
kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin
utkusunu sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev
zaman sevdikçe uzar, bilirsin
hayal, taştan, topraktan geçer, yapraktan geçer.
bir yeşil duman olur yaşadığımız
yakından, ıraktan geçer
bir ölümsüz alem başlar senden yana.
selam, ürkek ve sevgili kadın,
selam, sabahsız gecelerden sana
selam sana, korkak ve iyi kadın
ömrüne başlıyan tomurcuk gibi, baharda
aşka, sadık ve neş’eli başladın
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
alınterin, göznurun, el emeğin, karın.
turfanda portakal görüp çarşıda
tadımlık birkaç tane almışsın..
alırsın kardeşim, almalısın
dünyadan o kadar az ki, istediğimiz
senin, benim, hepimizin, çocuklarımızın
iki olmamalı bir dediğimiz
Çekemezsin bir yere sineden başka.
Biliyorum günler hep böyle geçecek
Olsun yaptılar şimdi kime sığınalım.
Nereye gitsek o yıkıntı bizimle artık.
Yargıçların katına diktiler umudum nerdedir.
Bizim inanarak ettiğimizi yerlere çaldılar,
ululuğu nerdedir
İnandığımı kurtarmalıydım.
Beni bulup çıkaran, ekleyip bütünleyen,
Bu duyguyu -Kurtulursa eğer bu güçlülüktü-
Arı duru etmeliydim, temizlemeliydim
Çünkü unutmak bana göreydi.
Çünkü ben de ölümlüydüm.
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
ben yılmam taş çekerim çamur kararım ben
senin de gürül gürül saçların var nasıl olsa.
Biraz bıkkın bir parça kırık korkunç umutsuz ve
sakin Eve geliyorum seni buluyorum bir
seviniyorum bir kızıyorum Sonra biliyorsun
Günlerden o gün alıp başımı evin yolunu
şaşıracağım Taze ekmeğim eski kanlarım benim
ellerim şaşıracak Ya da tek başına acıkacaksın
sen tek başına gözlerin Hiç umurumda değil ya
şundan şundan şundan korkuyorum
incinir, tütün utanır, incirler kanar bir yolda el
ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan padişahlar
güllerin bedeninden dikenlerini teker teker
koparırsan dikenleri kopardığın yerler teker
teker kanar dikenleri kopardığın yerleri bir bahar
dizlerime tutunup kalktım.
bir ses değişmesinin en güzeli vardı göklerde
dizlerime tutunup dizlerime
geldim. oturmadım. çiçekleri suladım
bir onlar kalsın dedim akşamı beğendim
geliyorum. bana hazırlanan her şeye hazırım
ki bu hazırlığına katıldığım suların en güzelcesi
beklemek bir tepenin mutluluğunu
bir acının yakıp geçmesini beklemek
benim adımı bağışla
sabahlarda süzgündük, ancak akşamlarda
vardık.
ne söylenebilir! her şey düzeliyor sandık
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
eskimiş şeylerle avunamıyoruz
hiçbir sey umurumda degil diyorum
aşktan ve umuttan başka
halbuki korkulacak hiç bir sey yoktu ortalikta
hersey naylondandi o kadar
ve ölünce bes on bin birden ölüyorduk güneş3
karşı
dünyayı en çok sevdiğim zaman
her şeyi en çok unuttuğum zaman sanılır
her kişinin ukala ömrü
yeter sanılır çiçeklenmeye
ve dünyanın karanlığından
bir aşk bahanesiyle kurtulmaya
ey canımın güftesi, eylülün ikinci haftasıydı o
sıra bana gülümseyerek getirdiğin bir bardak
suydu o sıra hatırla denize hiç bakmadık çünkü
kıyısındaydık bir elma kendi kendine büyür
dururdu o sıra
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe
bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık
oluyorum
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben
uyumam Herkes yokken biz oluruz biz
uyumayalım
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Nasıl kısa kesmeli bilmiyorum?
Herkesin derdinden pay isterken.
Uzak kaderlerin suları çağlar şimdi
Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm
Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde
Bir gün alıp başımı gideceğim
-Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar
ve fotoğraflar çekildi ben çıkmadım herkes
eğlendi araba vapurlarıyla denizsizlik üstüne
biliyordum bir soğuktu nereye varsam
bir yanımda bir el bir yanda vazgeçilmez bir
sancı ve kısacık yoğun bir akşam
Her şey bir unutkanlıktı
arada bir deliler gibi kavuştuğumuz
tüfekle vurulmuş bir parsın yarasında
şaşırdım hüznümü nerelere bıraksam
Neyi söylesem bir kahramanlıktı
içinde azıcık buluştuğumuz
bir bulutla bir kağıt peçete arasında
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
su. hiç kimse durmazsa her şey yürür, bu aşk
demektir her şey kullanılmazsa dirim bir
ihanettir ölüme sakiniz elimiz filan temiz baharı
akar gözlerim her şeye bakar bahar bir gelsin
yeter artık eksikse de bırak elleme su uyur
düşman uyumaz suların dibi güllerde
ciğerpareler lime artık su uyur aşk uyanır
mendilim kana boyanır bilirim bu baharda da
herkes hasetlenir halime ve ellerim batık bir suda
ben kışın güzelliğini söylerim ne gelirse dilime
çünkü kış bir hazırlıktır soluğuma kıpkırmızı
gülüme nice kırmızı ayaklar gelip geçti o gün
katar katar kış günleri sözgelişi ben bir çöp bile
tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir
ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir
çavlanın aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var
ne yok senindir ÇOK ÜŞÜMEK
bilmem ki sanki güzel bir akşam gibi
onun için her akşamı iyi yaşamalıyım
yani kıskanılan onu
demek istediğim hepsi
Mehtap ettiğinden bihaber
Kuşlarla, çiçeklerle, balıklarla beraber
İki tel kumral saç olsa avucumda şimdi
Ağlayıp ağlayıp avunsam
Bu şiirde sevda sevda üstüne
Senelerdir veda veda üstüne
Yareli yüreğimde dağ dağ üstüne
Vakit nisan ortasında bir akşam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir