İçeriğe geç

Diriliş Muştusu Kitap Alıntıları – Sezai Karakoç

Sezai Karakoç kitaplarından Diriliş Muştusu kitap alıntıları sizlerle…

Diriliş Muştusu Kitap Alıntıları

İnsanlar artık aya, güneşe, Lât ve Menat putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına, piyasaya, makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar.
Kendini arayan, yitirmeden bulamaz. Yüce bir ereğin coşkusuyla erimeyi göze alamayan, hakikat çizgisinde kristalize olamaz
Kendini gören, kendini aşamaz. Kendini aşamayan, varoluşunun ok gibi yönlendiği noktaya, zirve noktasına eremez. Kendini arayan, yitirmeden bulamaz. Yüce bir ereğin coşkusuyla erimeyi göze alamayan, hakikat çizgisinde kristalize olamaz.
Dışın kuvveti değil iç in zayıflığı tehlikelidir
Umutsuzluk yok.Gün gelir, gül de açar, bülbül de öter.
Arı da, sinek de balla uğraşır. Ama bu iki uğraşma bir midir ?
Umutsuzluk yok.Gün gelir, gül de açar, bülbül de öter.
Umutsuzluk yok. Gün gelir, gül de açar, bülbül de oter.
Evet, kendini gören, kendini aşamaz
‘yapmak’ ve ‘yıkmak’ çağımızda bu sebeple artık kendi başlarına bir amaç olmuşlardır. Ve yine bu yüzdendir ki,amacından çok devrim in kendisi kutsanmış ve her türlü ideal yokluğu, hatta yıkım demek olan terör ve anarşi, sonlarına birer izm eklenerek, bir sistem, bir öğreti, bir ideoloji,bir ideal biçimine sokulmuş,haline getirilmiştir.
Bu dünyayı ne yapıp yapıp ‘Öteki Dünya’dan haberdar kılmalı. Onunla tanıştırmalı.Unutmuş olduğu o dünyayı ona hatırlatmalı.Cennetlere doğru uzatmalı onu.
Ari da, sinek de balla ugraşır. Ama bu iki ugraşma bir midir?
Kalk ve korkut sesiyle ayaga fırlamış ilahi sitelere karşı hangi çelik veya demir bent dayanabilir?
Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ürkmeyiniz.
Insanın alınyazısı, ağırlığıyla , şartların ötesindedir.
Dünya bir cennet değildir. Hele, peşin verilmiş bir cennet, asla.
Çağımızda insanoğlunun mutsuzluğunun asıl kaynağı, öteki dünya ya inanmamasıdır.
ey eleştiri hastası! Yeteri kadar eleştirdin. Biraz onu bırak da yeni bir değer ortaya koymaya bak. Eleştiren olmadan çık da, eleştirilen ol. Eleştirinin yıkamayacağı kahramanlık düzeyine eriş.
Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ürkmeyiniz. İnsanın alınyazısı, ağırlığıyla, şartların ötesindedir.
Her şehrin bir ruhu vardır .
Dünya bir cennet değildir. Hele peşin verilmiş bir cennet, asla.
Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ürkmeyiniz. İnsanın alınyazısı, ağırlığıyla, şartların ötesindedir
Ne insanın eşyaya nazarı değmeli, ne de eşyanın insana nazar vurmasına izin vermeli.
Kıskançlık,çekememezlik, öc,hak teslimsizliği Hep, (ben)in kendini görme bataklığında boy atan yabanıl duygulardır.Yabanıl ve ölümcül
(Ben) çekirdeği kırılmadıkça, ruhumuz hakikat sırrının boy atmasına elverişli bir ortam haline gelemez.
kendini arayan, yitirmeden bulamaz
Diriliş özgürdür ; dirilişçi özgürdür. Diriler özgür olur. Ölülerin özgürlüğü olamaz.
ona egosuyla gelen, aşılmaz bir duvara çarpar.
Evet, inançtır temeli dirilişin. Ama bu inanç, letrist, frazolojik, yani lâfızdan ibaret bir inanç görünümünde olmamalı. Kimileri Allah’a taptığını iddia eder de, Allah ismine, kelimesine tapar! Böylelerini, Allah’a tapmayanlar değil de, Allah’ı, zât ismi olan Allah kelimesiyle birlikte, her dildeki ismiylede ananlar rahatsız eder! İşte, böyleleri, diriliş ruhuna kökten yabancıdırlar.
Dünya bir cennet değildir. Hele peşin verilmiş bir cennet, asla.
Kuşku yok ki insan ve insanlık ebedi değildir.
İnsanlığın hayatı, sonunu başının tayin ettiği bir romandan çok, bitti sanılan yerde yeniden başlayan, olağanüstü dönüm ve atılım noktalarıyla zengin, önceden kestirilemez gelişmelerle sürprizli, zaruretlerini ibdalarının yoğurduğu, şartlarının barikatını çoğu kez aşabilen, kayıtlama zeminimi iradelerin demiriyle yaran bir destan görünümündedir.
Dışın kuvveti değil iç in zayıflığı tehlikelidir..
Bir değer ortaya koymak, kendini yaşamaktır. Eleştiriden öteye gidememek, başkalarını yaşamaktır
Hakikatin öz kaynağından mahrum kalmış öğretiler ve tutumlar, insan ruhunun karşısında donuk, etkisiz kalmaya mahkumdurlar.
Kendini arayan, yitirmeden bulamaz.
Sermayeyi, eşyayı, malı, parayı, ünü putlaştıran kişi, özgür değil köledir.
Diriliş, özgürdür; dirilişçi özgürdür. Diriler özgür olur. Ölülerin özgürlüğü olamaz. Ölüm, fizikötesi anlamında değil de, dünya içi anlamında özgürsüzlüktür.
Arı da, sinek de balla uğraşır. Ama bu iki uğraşma bir midir ?
Seni yok sayacaklar ,
sen daha çok var olacaksın..
Kendini arayan, yitirmeden bulamaz
Kendini arayan , yitirmeden bulamaz.
Aslında, çağımızda, kentleşme denen olay, gerçekte bir kentleşme değil, tabiatın ölümünden doğan bir illüzyondur. Tabiat, kent-dışı oluyor ve ordan insanlar kentlere doluşuyordu.
İstanbul, anlam ve madde olarak, en büyük yıkım ve çöküşe uğramış bulunuyor.
amacından çok devrim in kendisi kutsanmış ve her türlü idealin yokluğu, hatta yıkım demek olan terör ve anarşi, sonlarına birer izm eklenerek, bir sistem, bir öğreti, bir ideoloji, bir ideal biçimine sokulmuş, hâline getirilmiştir.
Çağımız, insan ruhunun ortaya koymak istedikleri bakımından, tam bir düşükler çağı dır.
Üstlerine napalm bombaları yağdırılarak öldürülen çocuklar, kadınlar ve mâsum insanların âhı, çığlıkları, Âhiret’i, şimdiden, bir ateş şerraresi hâlinde insanlığın üzerine gererse, şaşmamak gerekir.
Ekranlardan yalnız cehennem fışkırıyor.
İnsanoğlu, kimi zaman, umut coşkunu bir hurma ağacı gibi yemişle yüklü, kimi zaman da, susuzluktan kurumuş ve çatlamış bir kaya gibi kısır, yoksul bir mahrumluk anıtıdır. Bir vakit, ufkunun eserlerle donatıldığını görmek mutluluğuna erer, bir vakit de umutsuzluktan her imkânın tükendiği duygusuna kapılır.
Tanrı’yı anmaktır baştanbaşa yaşamak.
Bir şey sınırını aştı mı zıddına dönüşür.
Donma ve kalıplaşma, mizacımıza musallat olan bir pas gibi çürütmemeli ruhumuzu.
Kendini arayan, yitirmeden bulamaz.
Gönlün muştuya açık kapısını nasıl da kapamışlar çağımızda!
Kapitalizmin de, komünizmin de özgürlük türküleri, sahte türkülerdir. Köleler için, zincire vurulmuş kürek mahkûmları için uyutucu afyon nağmeleridir. Boş avuntular, göz boyayan, dikkat dağıtan esaret aranjmanları
Sermayeyi, eşyayı, malı, parayı, ünü putlaştıran kişi, özgür değil köledir.
Bir geceye giriyoruz; yarın, daha canlı ve diri olarak sabaha çıkmak ve kavuşmak üzere.
Tırmandığını unuttunsa öyle duracağına düş ve yeniden tırman ; durmaktan daha iyi bu . Ot gibi varolacağına öl ve yeniden diril .
Bir değer ortaya koymak , kendini yaşamaktır . Eleştiriden öteye gidememek , başkalarının yaptığını eleştirmek , eleştirilerinin hâlesi haline gelmek demektir .
Çağımızın insanoğlunun mutsuzluğunun asıl kaynağı , ‘ öteki dünya ‘ ya inanmamasıdır.
Çağımızda insanın en büyük handikapı, iç ıstırabının gerçek kaynağı t u t s a k l ı k t ı r .
Diriliş erinin dolu dolu geçen dakika ve saniyelerindedirler.
Yayılırken yüzeyleşmeyen, derinleşirken darlaşmayan,kağıt üstünde kalmayı geride bırakarak reelin her noktasından dalarken çok yönlülüğünü yitirmeyen, günceli atılan pamuk gibi çırparken tostoprağında boğulup tıkanmayan bir davranış zorunluluğu,diriliş erinin düşünce ve fizikötesi yaşam üslûbunun kopmaz bir parçasıdır.
Bu üslûp hayat kadar, ölümü de, ölümden ötesini de kucaklar.
Seni yok sayacaklar , sen daha çok var olacaksın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir