İçeriğe geç

Direnç Kitap Alıntıları – Sennur Sezer

Sennur Sezer kitaplarından Direnç kitap alıntıları sizlerle…

Direnç Kitap Alıntıları

Şuramda bir şey yok
İyice baktım yok
Yine de ağrıyor
Kim gitti ki
– Ağrımasa bilir miydim
Yüreğimin yerini?
– Deniz ne söyle bana?
– Görseydim anlatırdım
Bilmem hiç görmedim ki
Bir uğultu bir ses belki
– Söyle nasıldır sesi?
– Sanki bir iç çekmesi
-Dağlara benziyormuş
– Dağların sesi gürdür
Denizin sesi başka
-Kim anlatır denizi?
– Ölen balıkların solan renkleri
-Bana biraz deniz ver
-Gözlerini yum yeter
Ve neden daha kolay bir fahişeyi şaşırtmak
Yaşlı bir bakireyi hoşnut etmekten
Her çıtırtı bir adam oluyor
Beni sevmekten utanıyor
Oysa şimdi tüfekler kan-kına
Arpacık gez göz
Madrid’e uzanıyor
Ve pirinç kokan ellerine Han’ın
Pirinç saçlı Li’ye
Hedef Çin
Niçin ekmek yediğimiz eller çeker tetiği
Altın halkalar taktığımız
Tanrının önüne çıkmadan ilk arıttığımız
Çeker tetiği
Beni sevmekten utanıyor
Elleriyle örtüyor yüzünü
Güneşe aldırmayanlar
Çoktan bırakmışlar tohumlarını toprağa
Kıştan korkmayan yaşlılar gibi
Kırlangıçlara bile aldırmıyorlar
Bir sevgi şiirine başlamalıyım
Silah arkadaşım benim
Silahı halka güvenmek
Silahı yaşamak olan.
İnsan yaşadığı çağdan sorumludur.
Ve tanık olduğu bütün savaşlardan,kırımlardan,yokluklardan,baskılardan sanıktır.
Hayır demeyi öğrenir bu yüzden ve haykırır:Hayır !
Hayır ! Hayır !
Susturmak için ateş ederler.
Kanı akar,göllenir bir kaya dibine.
Gülümser:
“Tanık ol”der kayaya…”Tanık ol,karşı koydum.”
Kayayı kırdırırlar. Taşçının teri karışır isyancının kanına.
Bakın duvarlara kan ve ter,birlikte gülümser:

“Hayır…Hayır…Hayır…
İnsan insanca yaşamalıdır.”

Karşı koy haksızlığa
İzi kalsın.

Konuştum

Susmak anamın diliydi.

İnsan kalabalıktır,Ve biri benzemez ötekine,aynı anadan doğsa bile.
Bir su verin bir su
gönlüm serinlemez
gül bahçesine dönmedikçe örenler
Sıvas’ta,Çorum’da,Maraş’ta.

Bir yudum suyunuz yok mu
yanmasın daha güller
Tunceli’dr,Lice’de,Diyarbakır’da…

Bilirim
Süsüdür saçı kadının
Uzatılır

Sevdaya,duvağa ve kefene

Örtmez aklı
Kestim örgülerimi göndüm
Bahçeme
Duvağımın ve sevdamın
Kalsın izi
Kefenim kim bilir nerde
Değer toprağa

Ah!
Sesim bana düşman
Uykum yabandır.

“Günler kum taneleri kadar birbirine benziyor “
Kimin bilmem böyle bir dizesi var.
Geceyi birlikte yaşamalı sevgililer
Gün batımıyla ayrılmamalı.
Bülbül iyi kuşmuş tanışmadık
Pazarları görürseniz çaya beklerim
Gül güle,bülbül bülbüle sevdalanmalı
Onu bilir onu söylerim
Çabuk solar
Adı güldür,çünkü
Lahanayı yeğler pek çok ozan
Çorbası yapılmaz
Reçeli dillere destan

Vefasız bilinir
Dikenlidir
Görmedim dikenine katlananı
Ama vız gelir böceklere

Ve kanayacağına bir mezarda
Bir ozanın kitabında dağılmaktadır
Okundukça.

Ben sevdamı sara sara büyüttüm
Yün bir yumaktı,güve girdi
Küçük kuşkular,para derdi,özgürlük
Mutlu olmak özgürlüğü insanlar ölürken
Şiirler yazılırken aylaklık özgürlüğü
Bildiri yazmak yerine şiir yazmak özgürlüğü …

Ben sevdamı sara sara büyüttüm
Hadi dön çilenin başına
Tüm güçlükleri yeneriz diyelim
Benim yüzüm kırışmaz
Senin saçın ağarmaz
Güller açar sevdamızdan
Çocuklar soru sormak
Çiçekler gibi vazoda süsler gider günümüzü

Sara sara büyüttüm sevdamı
Çöz çözebilirsen
Acılardan,yani günlük acılardan
Sorumluluklarla döndür.
İşten atılmaların,dost ölümlerinin
Genç öldürümlerinin ortasında
Dişlerini sıkmadan
Öp beni
Yummadan gözlerini.

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Aşk diyorsunuz,gülünç bu kentte
Neden gülünç değil işbirlikçinin neşesi
Çocuk yuvaları,hastaneler ve mezarlar
Sınıf sınıf
Ama sınıf ayrımından söz etmek yasak
En doğal şekilde.
Kükremiş bir damla kanla silkinir damarlarım
Yüz kolum olmalı seni sevmeye
Çünkü günler dar
Yarım

Yüreğimin serin rüzgarlarda yeleleri
Yüz elim olmalı yaşamaya
Kim uzansa
Dikenli tellerde elleri

Avuçlarımdan ağarır tanyerleri.

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ekmek kadar eskidir ve ekmek kadar kutsal

Şimdi seni özlemek.

Niçin ekmek yediğimiz eller çeker tetiği?
Biz korkularımızı büyüttük
Sabahlara
Kapalı gözlerle sevişiriz doğduk doğalı. Ve karanlıkta eştir bütün kadınların sıcaklığı. Öyleyse neden kıyaslamak kolları,bacakları ve kayırmak aklığı.
Mutlu uçurtmalardır çocuklar
Annelerin
Yıpranmış ellerinde
Avaz avaz haykıranların kenti bu
Bütün şarkılar açlığa
Ama ekmek ama kadın ama su
Aceledir sevişmeler tek odalarda
Yarı giyinikliğinde kadınların
Kaçış kaçıştır
Dönüverişinden çocukların

Tez büyür çocuklar tek odalarda inanın
“Ağrımasa bilir miydim
Yüreğimin yerini? ”
Şaşma kendini tanımadığın bir sokakta bulduğunda
Ya çocukluğundur aradığın
Ya eski bir sevgili
Özlediğin yaşam belki
Nerde bir çınar görsem selam veriyorum
Merhaba hemşerim merhaba
Koca Nazım’ın sevdiği sen miydin acaba?
Ve parklarda görünce şaşıyorum
Divan şairlerinden kaçıp
Mezarlıklarımıza sığınan selvileri
Dur
Ve düşün.
Bugün ellerin temizse
Yarın da kirlenmesin
Eksilmesin bir çocuğun sütü,
Ve bir işçi
Bir patron bifteği için ölmesin.
Bir sözle kuruldu dünya
Hep o sözü aradım ve buldum: Emek
Dokunulmamış toprağı işlemek
Dokunmak ayva tüylü sevgili yüze
Ve kan ter mutlu varmak uykuya.
Bırakma yaşamayı bırakma umudu
Daha çok yok sabaha
Bilmek görmek
Söylemek yasaktı yasak
Bu günler geçer dedik
Geçti

Gün doğar dedi ya Akif
Doğacak

Öyle çılgın ki yasaklar
Öyle yasak ki sana değmek
Kim duyar sesini haykırsan
Gücünü tüketme
Dayan, bir sınav bu
Gülümse!
Yürek kaç yılda unutur anımsamayı?
Çok söylenmiş güzelliği güzün
Bir çocuk ıslığı izimi sürer
Bu yüreğin dört kapısı
bozkıra açık
Analığı, şairliği, evcilliği eksik
acımadan, kırgınlıktan dövüşken bir yürek.
.

Bilin ki gün ağarırsa sevdadandır.
Sevdadandır dallar çiçeklenirse.
Ve endişe bir gün sevdasız kalmaktandır.

.

Umutsuzluk bir yaşam biçimidir!

İfademdir

Saygılıyım kurallara
Bu yüzden kurallar
Saygılı olsun isterim
İnsana

İnsanın insandan korkmasına karşıyım
İşte bunun içindir
Bütün yazıp
Altına imza attıklarım

Pazar yerinde vurdular onu
Bile bile yedi yaşında olduğunu

Anılar
Yaşama sevinci vermiyorsa korkulur

Küçük bir plak koy pikaba
Dikkat dağları söylemesin
Söylemesin ayrılığı zulümü
Yabancılasın savaşı
Yalnız aşktır desin yalnız ölüm
Dünyaya egemen

Yeşeresin diye baktığım söğüt
Her gün bir yaprağın dökülüyor

Unutacaksın başın nerde
nerde ayakların
Bin kollu bir boşluk beyninde
Dünyadan uzaksın
Bırak su söylesin
Her damlası yeni
Ölümü öldüreni bırakıp gidileni
Su tanığım benim
Su suçlayanım
Su uyanık yüzyıllardır
Su uyandıramayanım.
Bırak su söylesin
Her damlası yeni
Ölümü öldüreni bırakıp gidileni
Su tanığım benim
Su suçlayanım
Su uyanık yüzyıllardır
Su uyandıramayanım.
Kim duyar sesini haykırsan
Gücünü tüketme
Dayan bir sınav bu
Gülümse.
-Aşkı düşün aşkı, dayan-
Işıldayan sabun köpüğü

-Öyle yakınımda ki seçilmiyor
Yaşamanın çizgileri
Saçlarıma değmeden geçiyor
Camlarda kalıyor izi.

Bir ses arıyorum
Yeni bir şiire başlamak için
Bir doğum çığlığı gibi kaçınılmaz
Çocuğun ilk ağlayışınca güzel
Bir ses
Ben sevdamı sara sara büyüttüm.
Yün bir yumaktı, güve girdi

Sara sara büyüttüm sevdamı
Çöz çözebilirsen
Acılardan, yani günlük acılardan
Sorumluluklara döndür.
İşten atılmaların, dost ölümlerinin
Genç öldürümlerinin ortasında
Dişlerini sıkmadan
Öp beni
Yummadan gözlerini.

Masalımız yanlış başlamış bizim. Hadi baştan anlatalım, döşemesi benden:
“Zaman yarındır, insanlar tok. Barıştır devran”.
Sus
Kaldır at şu yıpranmış sözcükleri
Ellerimde ellerinle büyüsün düşündüklerin
İlk yaratıldığın güne dön

Sus
Ne bulduk iki yüzlülüğünde seslerin
Sus büyüsün bu derinlik
Büyüsün öğreneceklerin

Sus
Bu gürültü yıkacak evreni günün biri
Sus tükeniyoruz soluk soluğa
Buğu gibi

Ağrıdıkça bilirim
Yüreğimin yerini.
Ekmek, tuz, kitap ve şekere saygı
Saygı halkın gücüne ve hünerine
Önce ekmeğe saygım:
Tarlaya ve tohuma
Dökülen tere, değirmene
Unu kepekten ayıran eleğin aklına
Mayanın unu çoğaltan gücüne
Önce ekmeğe saygım
Emeğe
Kadınlar, ki yoklukları farkedilir olsa olsa. Kadınlar,
bir yazma, bir renk, bir devinim Karıncalar kadar
olağan Payları karıncalar kadar hayatta
Kadınlar, ki yoklukları farkedilir olsa olsa. Kadınlar,
bir yazma, bir renk, bir devinim Karıncalar kadar
olağan Payları karıncalar kadar hayatta.
Çünkü yüreklerimiz
Acılarla şişe şişe nasırlaştı
Gül desem gocunur musun, her gördüğüm çiçeğe.
Her dikeni gül saysam Böyle kıraçlar varmış,
dinledim: Gül diye adlandırırmış her rengi,
Ve gül kokarmış ortalık. Sonra sevdanın
ulaşmadığı kuytularda, karasevda olmuş her
tanışıklık.
Uyanıp gecenin bir yerinde
karanlığı dinlemek?
Sevdadandır.
Dalıp gitmek yıldızların kımıltısına
Yüreği bölmesi türkülerin?
Sevdadandır
lt;İncirler neden yıkıntılarda büyür? gt;
İncirler mi yıkar evleri
kök salıp mermerlere
yoksa yıkılmaz umutlar mı ballandırır incirleri
Boyna soruyorum kendime yazmadıklarını kitapların
Kışlar yeşili tüketemez
Buğday bekler toprakta
Şarkımız sürgün verir
Sesimiz çocuklarda

Dağ koyaklarına uğra
Baharı özlersen
Menekşeler kar altında da açar
Ve yollarda kardelen

İlk değil ana olacakların dövülmesi
Ve öldürülmesi bebeklerin ana karnında
Son bulsun diye bu zulüm yaşa
Nasıl yaşıyorsa çocuklar gecekondularda
Bekleyenler gibi görüş yerlerinde
Öyle
Çevir acıyı umuda karanlığı ışığa
Sapanın demirindedir egemenlik
Nasırındadır ellerin bırakılmaz
Rüzgar alnındaki terleri sildikçe
Egemenlik savaşçılarını hatırla
Bir dalı kırıldımı hurmanın
Bin dal büyür
Keskinleşir dikeni çalının budadıkça
Kırın ellerimizi kesin boynumuzu
Gırtlağınıza sarılır yeşeren ellerimiz
Ordunuz boğulur kanımızda
Eksik duygularla yazılıyor şiir. Gövdesine sığmayıp çatlayan cam bardaklar. Ufalanan ekmek. Gövdeni bir yabancı gibi sevebileceğini bilmek Yok sayılan duygular. En yasak aranıyor. Çelik telleri ölümün engelliyor.

Eksik sözcüklerle yazılıyor şiir. Eksik duygularla. Göğü tanımadan ağlamayı tanıyan ve ağlaması yasaklanan kadınlar, sevişmeyi bir bardak su sananlarla yan yana.

Ağrımasa bilir miydim, yüreğimin yerini?
Söyle baba ne yaptın
Anne ne yaptın söyle öldürülürken insanlar
Batan gemilerden öncelikle kurtarılmasına çalışılanlar hiç değişmez: Kadınlar ve çocuklar.
Batan ülkelerde de en çok ezilenler, hor görülenler aynıdır: Kadınlar ve çocuklar.
Belki de bu yüzden devrimler çocuklar için yapılır.
Çocukluğunu bilmeden büyüyen çocuklar için..
Sara sara büyüttüm sevdamı
Çöz çözebilirsen
Acılardan, yani günlük acılardan
Sorumluluklara döndür.
İşten atılmaların, dost ölümlerinin
Genç öldürümlerinin ortasında
Dişlerini sıkmadan
Öp beni
Yummadan gözlerini.
Mutlu olmak özgürlüğü insanlar ölürken
Şiirler yazılırken aylaklık özgürlüğü
Bildiri yazmak yerine şiir yazmak özgürlüğü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir