Hikmet Kıvılcımlı kitaplarından Dinin Türk Toplumuna Etkileri kitap alıntıları sizlerle…
Dinin Türk Toplumuna Etkileri Kitap Alıntıları
Türk sözcüğü ne zaman, nasıl doğdu? Ve o sözcüğün anlamı nedir? Türklüğü ideal edişinden kimsenin kuşkulanamayacağı Ziya Gökalp’e göre: Türk sözcüğü Töre sözcüğünden gelir. Thomsen ( L’Inscription de l’Orkhon , s. 98) Orkhon Kitabelerinde yazılı Töre sözcüğünü, Kanun , Kurum Müessese: Institution) anlamında tercüme eder. Kitabede: Törükbudun ilinin, törünün kim aktardı (Sizin devletinizi ve müesseselerinizi kim yıkardı?) cümlesinde yazılı hem Törük ,hem Törün sözcükleri Töreli anlamına gelir. Divan’ı Lugatit Türk (C. III, s.167)
Türk toplumunda, Devlet bulunmadığı için, henüz kimse, kimsenin üzerinde zorla egemen olamaz.
nerede devlet varsa, orada İÇ ZOR, DEHŞET, SİVİL SAVAŞ vardır.
CİHAD: Dine davet edildikleri halde bunu reddetmiş bulunan KAFİR’lere karşı açılan GAZA’ dır.
Şamanizm teşkilatındaki gerek Totemler, gerek Koruyucu ruhlar hep dişidir, bu dinin kadın dini olduğu bununla da sabittir.
Yeryüzünün Türkiye denilen toprak bölümündeki Türk toplumuna İslam dininin etkileri nelerdir?
Oğuz kimdir? Bütün Türk ve Moğol geleneklerinin en büyük mitoloji kahramanıdır. Herşey, hatta Türklük onunla başlamı-şa benzer. O ne zaman yaşadı?
Neşri’ye bakılırsa, Kara Han ile Oğuz arasındaki savaş, Bu kaziyye, İbrahim Aleyhisselam zamanında idi. Oğuz ona iman getirmişti.
Neşri’ye bakılırsa, Kara Han ile Oğuz arasındaki savaş, Bu kaziyye, İbrahim Aleyhisselam zamanında idi. Oğuz ona iman getirmişti.
Din Nedir? Toplumda, insan kişilerin düşün-ce ve davranışlarına, kişiler üstü güçlerin etkilerini yorumlaya-rak uygulayan, teorik bir dünya görüşü ve pratik bir evren dü-zenidir. İsa’nın doğumu sıralarında doğduğu anlaşılan Türk toplumu na, hangi kişiler üstü etkiler, ne gibi yorumlamalara ve uygulamalara yol açan dünya görüşleri getirmiştir?
Türk dininin genel izahı bize gösterecektir ki, eski Türkler-de Tanrılar, sosyal zümrelerin sembolleri gibidir. Her Tanrı mutlaka bir zümrenin vicdanını temsil eder. Aşiretin timsali Ogan, Batınların timsali Yersu’lardır. Batınlar aşiretten doğ-dukları gibi, Yersular da, Ogan’ın oğullarıdır.
Türk dininin genel izahı bize gösterecektir ki, eski Türkler-de Tanrılar, sosyal zümrelerin sembolleri gibidir. Her Tanrı mutlaka bir zümrenin vicdanını temsil eder. Aşiretin timsali Ogan, Batınların timsali Yersu’lardır. Batınlar aşiretten doğ-dukları gibi, Yersular da, Ogan’ın oğullarıdır.
Toplum mu Dine etki yapar, Din mi Toplu-ma?
Toplum Dini yarattığına göre, yaratanmı yaratığı etkiler, yaratık mı yaratanı?
Toplum Dini yarattığına göre, yaratanmı yaratığı etkiler, yaratık mı yaratanı?
Türkler, kendi törelerinden olmayan uluslara TAT derler. Arapların, kendilerinden olmayanlara ACEM dedikleri gibi, Türkler de, töresizlere, Uygurlara, Acem-lere (Perslere) Tat adını verirler. Türklere Uygurlar kadar ya-kın olan Moğollara da, TAT-ER (Tatar) deyişleri bundandır.
Oysa nerede devlet varsa orada iç, zor, dehşet, sivil savaş vardır.
Feminizm, Türklere sonradan gelmedi. Anadan doğma bir düzendi.
“Kazan, adaletli olduğu için ruh onun içinde ancak günahı derecesinde yanar.”
Yirmi dört boy beyi hem siyasî hem dinî başkandılar.
Yüce ve alçak bulunmayan toplumun dininde ne gökler ötesi ne yerin dibinde ayrı evren de yoktu. Bir tek herkesin gördüğü şu dünya vardı: Türkler her şeyini eşit canlı ve kutsal bildikleri varlığa olduğu gibi orta dünya diyorlardı.
Türk toplumu inanç bakımından henüz yarı yerde yarı göktedir.
”İlk Türk dini, ilk Türk toplumu gibi, eşitliğin, kardeşliğin ve mutluluğun dinidir. Çünkü içine sınıf ve imtiyaz kurdu girmemiştir. Zıtlıkların işlediği Çin toplumu ile Türk toplumu arasındaki başlıca fark budur. ”
Arapça tarihler Türkleri Cengiz çağında bile soysuz olmakla suçlayacak ve şöyle tasvir edeceklerdi : Türk adını alanlar Yecüc Mecücün artıklarıdırlar. Yabani hayvan gibi kolay yaşarlar.
Arap islamlığı, Acem saltanatını Orta Asya’dan geçen İpek yolu’nu açmak için yenmişti. Şimdi ise bu yolun üstünde Türkler duruyordu. Araplar, Türklere karşı hemen Acemlerle el ele verdiler.
Türkler; belki Türk olmadan önce, Anahanlık hukukunu yaşayan İlkel sosyalizmin aşağı barbarlık konağındaki altın çağlarını yaşamışlardı. Feminizm Türklere sonradan gelmedi anadan doğma bir düzendi.
Toplum dini yarattığına göre, yaratan mı yaratığı etkiler, yaratık mı yaratanı?
Türk toplumu, sünger gibi herşeyi emicidir. Akdeniz ötesinden Altay dağlarına dek yayılmış Sümer medeniyetine özgü Tufan efsanesini, İslamlıktan önce, kendi çevresine göre benimsemiştir. İslam medeniyeti ile karşılaşınca, ondan da etkilenmemezlik edemezdi.
Bugün, Anadolu halkımız içinde yaşıyan nice gelenekler ve
göreneklerin asıllarını eski Türk-Moğol inançlarında buluyoruz.
göreneklerin asıllarını eski Türk-Moğol inançlarında buluyoruz.
Müslümanlıkla Türkler arasında o kanlı med ve cezirler Cengiz ve Timur çağına dek sürecektir. Ve Arapça tarihler Türkleri Cengiz çağında bile soysuz olmakla suçlayacak ve şöyle
tasvir edeceklerdir:
tasvir edeceklerdir:
Türk adını alan Ye’cüc Mecüc’ün artıklarıdırlar. Yabani hayvan gibi kolay yaşarlar. Topunun da ne hakimleri, ne dinleri, ne itikatları vardır. Puta, güneşe, yıldızlara
taparlar: Haram’ı, helal’i bilmezler.
(E’bi-I Abbas Ahmed ,
Ahbarud Düvel ve Asarud Düvel Fit Tarih s.284).
Toplum Dini yarattığına göre, yaratan mı yaratığı etkiler, yaratık mı yaratanı? Bu, metafizik Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan? sofizmidir. Gerçekte, hem tavuk yumurtadan,
hem yumurta tavuktan çıkar. Dolayısıyla, Toplum Dine etki
yaptığı gibi, Din’ de Topluma etki yapar
hem yumurta tavuktan çıkar. Dolayısıyla, Toplum Dine etki
yaptığı gibi, Din’ de Topluma etki yapar
Türkiye’nin Türkleri içinde en büyük Türkiyatçı olan Ziya
Gökalp’e göre, Türk’ün Tarih öncesinden Medeniyete el uzatışı,
İsa’nın Doğumu’ndan 2 yüzyıl önceleri olmuştur.
Gökalp’e göre, Türk’ün Tarih öncesinden Medeniyete el uzatışı,
İsa’nın Doğumu’ndan 2 yüzyıl önceleri olmuştur.
Gerek İL dininin, gerekse İLHANLIK dininin ortaya çıkış
nedenlerini ararken bu sosyal gerçek unutulamaz. Türk toplumunun
ne İL teşkilatı, ne İLHANLIK teşkilatı DEVLET değildir.
Bütün insanların eşitçe silahlı bulundukları ve katıldıkları
KAN teşkilatıdır. Türk toplumunda, Devlet bulunmadığı
için, henüz kimse, kimsenin üzerinde zorla egemen olamaz.
Yenilen İL, ya bire dek yok edilir, yahut yenen İL içine katılır.
nedenlerini ararken bu sosyal gerçek unutulamaz. Türk toplumunun
ne İL teşkilatı, ne İLHANLIK teşkilatı DEVLET değildir.
Bütün insanların eşitçe silahlı bulundukları ve katıldıkları
KAN teşkilatıdır. Türk toplumunda, Devlet bulunmadığı
için, henüz kimse, kimsenin üzerinde zorla egemen olamaz.
Yenilen İL, ya bire dek yok edilir, yahut yenen İL içine katılır.
CİHAD: Dine davet edildikleri halde bunu reddetmiş bulunan KAFİR’lere karşı açılan GAZA’ dır.
İnnemel müslimune ihve
(Hiç kuşku götürmez ki müslümanlar kardeştirler)
(Hiç kuşku götürmez ki müslümanlar kardeştirler)
Oysa, nerede devlet varsa, orada İÇ ZOR, DEHŞET, SİVİL SAVAŞ vardır.
Şamanizm teşkilatındaki gerek Totemler, gerek Koruyucu ruhlar hep dişidir, bu dinin kadın dini olduğu bununla da sabittir.
Babahanlık’ta nasıl Baba hukuku egemense, Anahanlık dini olan Şamanlık’ta da Ana hukuku egemen olmuştur.
En orijinal, Türk toplumu yapısından kaynak alan din Şamanlık’tır.
Ve şol taife ki Oğuz’a boyun eğmediler. Onlar, Kuzey ve
Doğu bölgelerine kaçıp, başka beldelerin 7. iklimine varıp yerleştiler. Şimdiki halde, ol yerlere Moğolistan derler.
Doğu bölgelerine kaçıp, başka beldelerin 7. iklimine varıp yerleştiler. Şimdiki halde, ol yerlere Moğolistan derler.
Başka deyimle, Oğuz, bütün
başından geçenlerden de açıkça anlaşılacağı gibi, Tarih ve Coğrafya ile hiç ilişiği bulunmayan, sadece bir efsane yiğitidir.
başından geçenlerden de açıkça anlaşılacağı gibi, Tarih ve Coğrafya ile hiç ilişiği bulunmayan, sadece bir efsane yiğitidir.
Asya’ yı, Afrika’yı, Avrupa’yı baştan başa fethetmiş hiçbir kahraman yok. Bu bakımdan Oğuz Han, TARİH için olduğu denli, COĞRAFYA için de gerçek kişi olamaz.
Yeryüzünün Türkiye denilen toprak bölümündeki Türk toplumuna İslam dininin
etkileri nelerdir?
etkileri nelerdir?
Türk toplumuna dışarıdan geldiği için etki yapmış sayılabilecek iki Din vardır:
1- Uzakdoğu’da Budizm,
2- Yakındoğu’da İslamlık.
1- Uzakdoğu’da Budizm,
2- Yakındoğu’da İslamlık.
Türk toplumuna Din dışarıdan gelmemiş, kendi içinden doğmuştur. Dinin etkisi toplumun etkisi ile kaynaşık bulunmuştur.
Toplum Dine etki yaptığı gibi, Din’ de Topluma etki yapar.
Önce Din nedir? En geniş anlamıyla, herşeyden önce Toplumcul bir olaydır.
Önemli olan gerçek şudur: Bütün araştırmalara ve tahminlere göre, TÜRK adı, Ortaasya’daki insanlardan bir bölüğüne sonradan verilmiştir. Bu sonra , Türklerin Tarihe girişleri zamanıdır.
Görüyoruz. Türk toplumu sünger gibi her şeyi emicidir.
Ziya Gökalp’e göre Türk sözcüğü töre sözcüğünden gelir.
Çürüdüğü zaman Selçuk saltanatını yıkan Bahailer, Anadolu’da berbat derebeği dağınıklığı herkesi kasıp kavururken Birlik ülküsünü çağıran Aşık Beşe’ler, Osmanlı imparatorluğunu kuran Köy üretmenleri örgütü Bektaşiler, Şehir üretmenlerinin örgütü Ahiler Mevleviler, Rüfailer, Yunus Emreler, Süleyman Çelebi’ler Hep, islam dininde Türk toplumunun inanç gücüyle Rönesanslar yapmış davranışlar, düşüncelerdir.
Yüce ve alçak bulunmayan toplumun dininde, ne gökler ötesi, ne yerin dibinde ayrı evren de yoktu. Bir tek herkesin gördüğü şu dünya vardı: Türkler her şeyini eşit, canlı ve kutsal bildikleri varlığa, olduğu gibi: ORTA DÜNYA diyorlardı.
Türk’e göre hiç bir şey lakutsi (kutsal değil) olamaz. Bundan dolayıdır ki, Türkçe lakutsi sözcüğünün karşılığı yoktur.
İlk Türk dini, ilk Türk toplumu gibi, eşitliğin, kardeşliğin ve mutluluğun dinidir. Çünkü içine sınıf ve imtiyaz kurdu girmemiştir. Zıtlıkların işlediği Çin toplumu ile Türk toplumu arasındaki başlıca fark budur.
İl bırakılır, törün bırakılmaz (ülke bırakılır, töre bırakılmaz.)
Türklüğü ideal edişinden kimsenin kuşkulanamayacağı Ziya Gökalp’e göre: Türk sözcüğü Töre sözcüğünden gelir.
Şamanlık’ta Allahlıkla hiç ilgisi bulunmayan erkek cins, toplumda sürünün kendisine getirdiği güç arttıkça, önce kadını taklit ederek, bir hayli erkekliğini inkar ederek, kendisini Allahlar sırasına sinsice çıkartmayı becermiştir. Bu sinsi egemenliğini dokunulmaz kılmak için de, yerden göğe çıkartmış, yükseltmiştir. Kadın kahin, erkek ruhani başkan yapılmıştır.
Oğuz Han’ın babası diye gösterilen Kara Han Kuzey insanı olarak, Batı – Güney’e düşen Türkistan Türkleri kadar Medeniyete değmemiş olduğundan, DİNSİZ kalmış Toplum sembolüdür.
Belki İskender, belki Atila, belki Muhammed gelenekleri hep birden Türk toplumları içine OĞUZ biçiminde Kişileşmiş olarak girebilir. Başka deyimle, Oğuz, bütün başından geçenlerden de açıkça anlaşılacağı gibi, Tarih ve Coğrafya ile hiç ilişiği bulunmayan, sadece bir efsane yiğitidir. Türklerin Türk adını aldıkları yani Töreli oldukları çağda, Tabiata ve Atalara tapan Toplum, kendi töreleniş yapısını KUTSAL anlamda OĞUZ bir ATA kılığına sokmuştur
Türk toplumuna dışarıdan geldiği için etki yapmış sayılabilecek iki Din vardır: 1- Uzakdoğu’da Budizm, 2- Yakındoğu’da İslamlık. Bugünkü Türkiye’de yapılan bir anket, Türk toplumuna Dinin etkileri ni araştırınca, ne Tarihöncesindeki, ne Uzakdoğu’daki Türk toplumları muradedilmemiş sayılabilir. O zaman konuyu şöyle belirlendirmeliyiz: Yeryüzünün Türkiye denilen toprak bölümündeki Türk toplumuna İslam dininin etkileri nelerdir?
Şaman inancı taşıyan Türkler, ilk Müslüman oldukları zaman, İslame gelüp mü’min ve müttakıy oldular. Ondan ötürü buna Terk-iman denildi. Lafızda hafifletilip Türkman dediler. Türkman’ın adı ol vakitten beru konuldu.
Bugünkü Türkistan ötelerinde yaşarlar. Başları Tomris adlı kahraman Ana-handır. Persleri tarihe sokan Babahan Sirüs (Cyrus; Osmanlıcası: Kiyumres) adlı kahramanı yakalayıp, kan dolu küpün içinde boğan yiğit hatun Tomristir. Tomris’in Mesajetleri, Tarih öncesindeki KADIN egemenliğini yaşıyan ve henüz Çömlekçilik düzeyinde kalan bir Aşağı Barbarlık konağı içindedirler. ANAHANLIK çağındadırlar
Bugün, Anadolu halkımız içinde yaşıyan nice gelenekler ve göreneklerin asıllarını eski Türk-Moğol inançlarında buluyoruz.
Cengiz zamanı (13. yüzyıl sonları), Türklerin taşları can ve tanrı saydıkları günden kalma Yağmur taşı vardı. Onunla istenildiği zaman yağmur yağdırılırdı (İran Moğolları, s.191).
Anadolu’da hala insanlarımız, sembolik küçük taşlarla yağmur duasına Müslüman olarak çıkarlar. Cengiz Moğollarında, güneş ve ay tutulunca Trampet çalmak adetti (İran Moğolları, s. 193). Anadolumuzda tutulan ayı veya güneşi kurtarmak için silah patlatmak, Müslümanca işlerden sayılır
Türkçede en geniş din propaganda kitapları, Ahmediye’ler, Muhammediye’ler okunsun. Anlatılanlar İslam dini üzerinedir.
Orada ruhların Allahın ve melaikelerinin ilişkileri, Şamanizm inanç ve tasvirleriyle dopdoludur.
Cengiz zamanı (13. yüzyıl sonları), Türklerin taşları can ve tanrı saydıkları günden kalma Yağmur taşı vardı. Onunla istenildiği zaman yağmur yağdırılırdı (İran Moğolları, s.191).
Anadolu’da hala insanlarımız, sembolik küçük taşlarla yağmur duasına Müslüman olarak çıkarlar. Cengiz Moğollarında, güneş ve ay tutulunca Trampet çalmak adetti (İran Moğolları, s. 193). Anadolumuzda tutulan ayı veya güneşi kurtarmak için silah patlatmak, Müslümanca işlerden sayılır
Türkçede en geniş din propaganda kitapları, Ahmediye’ler, Muhammediye’ler okunsun. Anlatılanlar İslam dini üzerinedir.
Orada ruhların Allahın ve melaikelerinin ilişkileri, Şamanizm inanç ve tasvirleriyle dopdoludur.
Türk toplumu, dışarıdan kendisine doğru sızdırılan tek yanlı din etkilerine pasifçe katlanmadı. Şamanizminden kalma yığınla gelenek ve göreneklerini İslamlığa aktardı. Türklerin dinlerinde yüzde kaç Müslümanlığın, yüzde kaç Şamanizmin yaşadığı araştırılacak şeydir.
Arapça tarihler Türkleri Cengiz çağında bile soysuz olmakla suçlayacak ve şöyle tasvir edeceklerdir: Türk adını alan Ye’cüc Mecüc’ün artıklarıdırlar. Yabani hayvan gibi kolay yaşarlar. Topunun da ne hakimleri, ne dinleri, ne itikatları vardır. Puta, güneşe, yıldızlara taparlar: Haram’ı, helal’i bilmezler. (E’bi-I Abbas Ahmed , Ahbarud Düvel ve Asarud Düvel Fit Tarih s.284).
İlk silah arkadaşlığının balayı çabuk geçti. Araplarla Türkler arasında talan edilen Acem İmparatorluğu yıkılınca, işler değişti
Bezirgan saltanatını bütün kalleşliği ve korkunçluğu ile hortlatan Emeviye hükümdarlığı ile birlikte işler tersine döndü. Arap İslamlığı, Acem saltanatını Ortaasya’dan geçen İpek Yolu’nu açmak için yenmişti. Şimdi ise bu yolun üstünde Türkler duruyordu. Araplar, Türklere karşı hemen Acemlerle el ele verdiler
Bezirgan saltanatını bütün kalleşliği ve korkunçluğu ile hortlatan Emeviye hükümdarlığı ile birlikte işler tersine döndü. Arap İslamlığı, Acem saltanatını Ortaasya’dan geçen İpek Yolu’nu açmak için yenmişti. Şimdi ise bu yolun üstünde Türkler duruyordu. Araplar, Türklere karşı hemen Acemlerle el ele verdiler
Şamanlıkta her yer ACUN (Orta dünya) ve herşey MANA (Kutsal) iken, İL Dini’nde ACUN’a AŞAĞI GÖK deyip, KARA kişiler oturtuldu. AK kişiler (Babahan hukuklu Kan’lar) için ayrı bir YUKARI GÖK icat edildi. Kutsallık bakımından yeryüzü ile gökyüzü arasında pek açık fark konulamıyordu. İLHANLIK Dini’nde Babahanlık şartsız kayıtsız egemen olduğu için, alt ettiklerini püskürteceği, medeniyetin cehennem ini hazırlayan, bir kapkara AŞAĞI GÖK icat etti
Oysa Türkler; belki Türk olmadan önce, ANAHANLIK hukukunu yaşıyan İlkel Sosyalizmin Aşağı Barbarlık konağındaki ALTIN ÇAĞ larını yaşamışlardı. Feminizm Türklere sonradan gelmedi, anadan doğma bir düzendi.
Tarihte Atila, Çin’den Fransa’ya dek, Cengiz, Uzakdoğu dan Yakındoğu’ya dek büyük ülkeleri, ancak Roma ve İslam medeniyetlerinden sonra kaplamışlardır. Ama Asya’ yı, Afrika’yı, Avrupa’yı baştan başa fethetmiş hiçbir kahraman yok. Bu bakımdan Oğuz Han, TARİH için olduğu denli, COĞRAFYA için de gerçek kişi olamaz. Belki İskender, belki Atila, belki Muhammed gelenekleri hep birden Türk toplumları içine OĞUZ biçiminde kişileşmiş olarak girebilir. Başka deyimle, Oğuz, bütün başından geçenlerden de açıkça anlaşılacağı gibi, Tarih ve Coğrafya ile hiç ilişiği bulunmayan, sadece bir efsane yiğitidir.
Türklerin Türk adını aldıkları yani Töreli oldukları çağda, Tabiata ve Atalara tapan Toplum, kendi töreleniş yapısını KUTSAL anlamda OĞUZ bir ATA kılığına sokmuştur.
Türklerin Türk adını aldıkları yani Töreli oldukları çağda, Tabiata ve Atalara tapan Toplum, kendi töreleniş yapısını KUTSAL anlamda OĞUZ bir ATA kılığına sokmuştur.
Oğuz kimdir? Bütün Türk ve Moğol geleneklerinin en büyük mitoloji kahramanıdır Yalnız, Türkler şöyle zulum ederler denildiğine göre, Türklerin kendileri için Oğuz: İskender’ in ta kendisidir. Oğuz Han, yalnız İbrahim, Cyrus ve İskender gibi Yakındoğu kahramanlarını değil, Uzakdoğu’nun Çin ve Hint kahramanları gibi, Batı Roma medeniyetine son kurşunu vuran Atlı Han’ı (Atila) da kendi kişiliği içinde toplar
Neşri, tarih kargaşalığına bir düzen vermek için, Nuhoğlu Yafes’e bağladığı Bulcas’la Türk Tarihini başlatıyor Bulcas ölünce, büyük oğlu Zib Bakuy yerine geçti diyor Zib Bakuy’un şu dört oğlunu sayıyor: 1) Kara Han; 2) Or Han, 3) Güz Han, 4) Gür Han. Kara Han, Dinsiz, kafir ve cebbardır. Türkistan’dan Doğu ve Kuzey ülkelerini ele geçirdi (Neşri,1/10). Kara Han’ın kendisi dinsiz iken, bir de bakıyoruz, anasından doğar doğmaz Müslüman olan bir harika çocuğu dünyaya geliyor. Oğuz adında bir oğlu oldu. Hak teala anı Tevhid’e (Tanrının birliğine) irşad etti. Bu, halkı hakka davet edince, atasıyla yaman savaş (vahşet-i azim) oldu. Oğuz’la atası arasında 75 yıl öldürüşme (kıtal) yapıldı. En sonra Kara Han öldürüldü. Oğuz Doğudan Batı’ya varınca yeryüzünü ele geçirdi. (Neşri,1/10):
Türk dininin genel izahı bize gösterecektir ki, eski Türklerde Tanrılar, sosyal zümrelerin sembolleri gibidir. Her Tanrı mutlaka bir zümrenin vicdanını temsil eder. Aşiretin timsali Ogan, Batınların timsali Yersu’lardır. Batınlar aşiretten doğdukları gibi, Yersular da, Ogan’ın oğullarıdır. Buguhan, cemaatini 4 orduya ayırmış, her birini bir cihetin bekçisi tanıtmıştı. Bu sosyal örgütün lahuta in’ikasından (gökyüzü aynasına çarpmasından): Gök, Kızıl, Ak, Kara Han’lar diye 4 ikinci derece Tanrı vücuda geldi. Bunlar Ogan’ın oğulları sayıldı. Sonraları, sosyal zümreler bölündükçe, Tanrıların sayısı da o bölümlenişe paralel olarak arttı. Bu tanrılara Yersu adı verilmesi, Türklerin toplantılarının vahalara ve büyük ırmaklara tabi olmasındandır. (Z.Gökalp: Türk Töresi, s. 29).
Arapların, kendilerinden olmayanlara ACEM dedikleri gibi, Türkler de, töresizlere, Uygurlara, Acemlere (Perslere) Tat adını verirler. Türklere Uygurlar kadar yakın olan Moğollara da, TAT-ER (Tatar) deyişleri bundandır.
Türk sözcüğü ne zaman, nasıl doğdu? Ve o sözcüğün anlamı nedir? Türklüğü ideal edişinden kimsenin kuşkulanamayacağı Ziya Gökalp’e göre: Türk sözcüğü Töre sözcüğünden gelir. Thomsen ( L’Inscription de l’Orkhon , s. 98) Orkhon Kitabelerinde yazılı Töre sözcüğünü, Kanun , Kurum Müessese: Institution) anlamında tercüme eder. Kitabede: Törükbudun ilinin, törünün kim aktardı (Sizin devletinizi ve müesseselerinizi kim yıkardı?) cümlesinde yazılı hem Törük ,hem
Törün sözcükleri Töreli anlamına gelir. Divan’ı Lugatit Türk (C. III, s.167)
Törün sözcükleri Töreli anlamına gelir. Divan’ı Lugatit Türk (C. III, s.167)
İlk bilimcil anıt-yazı olan Herodot Tarihi, bize İsa Doğumu’ndan beş altı yüzyıl önceleri, bütün Ortaasya toplumları içinde Türk adıyla anılan bir topluluktan konu açmıyor. Yalnız, Ortaasyalı görünen ve Türk-Moğol atalarına çalan iki insan kümeleşmesi anıyor:
1- MESAJETLER: Bugünkü Türkistan ötelerinde yaşarlar ANAHANLIK çağındadırlar.
2- İSKİTLER: Tuna, Dinyeper’den, Volga, Seyhun, Ceyhun Irmakları’ na ve Alpler’ den Altay Dağları’ na, Çin, Hind sınırına dek uzanan alanların insanlarıdırlar
egemen İskit toplum tipi BABAHAN’dır.
1- MESAJETLER: Bugünkü Türkistan ötelerinde yaşarlar ANAHANLIK çağındadırlar.
2- İSKİTLER: Tuna, Dinyeper’den, Volga, Seyhun, Ceyhun Irmakları’ na ve Alpler’ den Altay Dağları’ na, Çin, Hind sınırına dek uzanan alanların insanlarıdırlar
egemen İskit toplum tipi BABAHAN’dır.
“Canan aramızda bir adındı
Şirin gibi hüsnü ana unvan
Bir sahile hem şerefti hem şan
Çok kere hayalimizde canan
Bir şi’ri hatırlatan kadındı.
Doğmuştu içimde ta derinden
Yıldızları mâvi bir semânın;
Hazzıyla harâb idim edânın
Hâlâ mütehayyilim sedânın
Gönlümde kalan akislerinden
Şirin gibi hüsnü ana unvan
Bir sahile hem şerefti hem şan
Çok kere hayalimizde canan
Bir şi’ri hatırlatan kadındı.
Doğmuştu içimde ta derinden
Yıldızları mâvi bir semânın;
Hazzıyla harâb idim edânın
Hâlâ mütehayyilim sedânın
Gönlümde kalan akislerinden