Kolektif kitaplarından Dinim İslam kitap alıntıları sizlerle…
Dinim İslam Kitap Alıntıları
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen
Yâ nice okumaktır?
-Yûnus Emre
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) buyuruyor ki:
Her çocuk fıtrat üzre doğar
(Müslim, Kader ,22)
Yûnus sen kendini görme,
İbadet kıl,mahrûm kalma.
Gayrısına gönül verme
Allah sevgisi var iken.
~Yûnus Emre
Biliniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur
-(Ra’d 13/28)
Abdestimiz,namazımız,
Doğruluktur taatimiz.
Aşk ile bağladık kâmet,
Safımızı kim ayıra?
~Yûnus Emre
Ey cânıma cânânım,
Ey derdime dermânım,
Âlemlere sultanım,
Medet Allah’ım medet.
~Âşık Yûnus
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah,
Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah
~Ziya Paşa
Bir Müslüman hayatın her anında Allah’ın kendisini gördüğü, hep yanında olduğu bilinci ile yaşamalıdır.
İnsanın iman etmesi ve bu imanını son nefesine kadar kaybetmeden muhafaza etmesi, dünyadan ve dünya içindeki her şeyden daha kıymetlidir.
İbadet, insanı mânevî yönden tedavi eder.
Arap toplumlarında insanlar ilk erkek çocukları doğduktan sonra onun adı ile anılırdı. Ebu (babası) ya da ümmü (annesi) kelimesine çocuğun adı eklenirdi. Bu şekildeki isimlendirmeye künye adı verilirdi. Peygamberimizin (sav) künyesi de Ebu’l-Kâsım yani Kâsım’ın babası idi.
Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını , peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse derin bir sapkınlığa düşmüş olur.
(Nisâ, 4/136).
Ey cânıma cânânım
Ey derdime dermânım
Âlemlere sultanım
Medet Allah’ım medet
Âşık Yûnus
Seni, yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?
Duhâ, 7.
Âlimler, nebîlerin vârisleridir.
(Ebû Dâvûd, İlim, 1)
Mîzana konan ameller arasında güzel ahlâktan daha ağır gelecek hiçbir şey yoktur.
(Tirmizi, Birr, 62)
Ahlâk, insanın içinde kökleşmiş değerler bütünüdür. Kişinin söz ve davranışları da onların dışa yansıması, ete kemiğe bürünmesidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Güzelce abdest alıp sonra da namaz kılan bir kişinin iki namaz arasındaki günahları bağışlanır.
Müslim, Tahâret, 4.
İnsanı, mânevî yönden tedavi eder.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Şüphesiz Allah katında din İslam’dır . (Âl-i İmrân 3/19)
İslâm’da ruh terbiyesi tam da bu anlayışla bağlantılıdır. Mü’mîn-in niyeti sadık, yolu ve gayesi de sahih olursa bütün hayatı ibadete dönüşür.
Bir Müslüman hayatın her anında Allah’ın kendisini gördüğü, hep yanında olduğu bilinci ile yaşamalıdır.
Bir insanın imanında zirve noktaya ulaşması için kalben tasdik edip dil ile ikrar ettiği hususları yaşantısında da uygulaması gerekir. Kişiyi hem Allah katında hem de insanlar arasında değerli kılan şey kalbiyle dilinin, özüyle sözünün bir olmasıdır.
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?
Kıyâme 75/36.
Namuslu olmak ve iffetli korumaktan söz ettiğimizde aynı zamanda izzetli, şerefli, lekesiz, doğru ve dürüst bir şekilde yaşamaktan, bu şekilde bilinip tanımaktan bahsediyoruz demektir.Ayrıca vakar, ırz, edep, ar, doğruluk, itibar , güvenilirlik, haysiyet gibi yüksek erdem ifade eden ahlakî özellikler de aklımıza geliverir.
Ruhun temizliği, günahtan ve kabahatlerden uzak duruşun ifadesidir iffetli olmak.
El- Muızzü(Yücelten): O, İzzet ve şeref verip yüceltendir.
El-Ahir (Son): O, her şeyden sonra da mevcudiyeti devam edecek olan, varlığından sonrası olmayandır.
El Afüv (Affedici): O, günahları hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde affeden, affetmeyi çok sevendir.
El- Adl (Adaletli): O, mutlaka ve daima adil olup asla zulmetmeyen, aşırılığa gitmeyendir.
Kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmuş, aynı konuyu farkli insanlara, farkli yöntemlerle öğretmiş, herkesin gücü ve kapasitesi ölçüsünde faydalanacağını, dolayısıyla ona gore düzenleme yapmanın gerekliliğini ortaya koymuştur.
Abdestimiz, namazımız,
Doğruluktur taatimiz.
Aşk ile bağladık kâmet,
Safımızı kim ayıra ?
Yûnus Emre
Yûnus sen kendini görme,
İbadet kıl, mahrûm kalma.
Gayrısına gönül verme
Allah sevgisi var iken.
Yûnus Emre
Müminler hem Allah’ın kitabında hem de kainatta onun yaratma hikmetini ve kendilerinin var olma sebeplerini okur, bunlar üzerine düşünür ve anlamaya çalışırlar.
.. malını daha çok müslümanların ihtiyaçlarına harcadı, kendisi ve ailesi mütevazi bir hayatı tercih ettiler.
O, dünya hayatını, bir seyahat esnasında yolcunun ağaca dayanarak dinlenmesi kadar kısa bir süre olarak kabul ederdi. Dünya malına önem vermezdi. Medine’ye çeşitli yerlerden mallar gelir ve Hz. Peygamber (sas.) hepsini ashabına dağıtırdı. Eğer elinde biraz da olsa mal kalmışsa rahatsız olurdu.
Dünya hayatındaki güzel sözlerimiz, düşüncelerimiz ve davranışlarımız, dünyada güzel bir hayat yaşamamızı sağladığı gibi ahiret semasında da yolumuzu aydınlatan birer kandil olur.
Müminlerin iman açısından en mükemmel olanı, ahlâkı en iyi olanıdır.
(Buhâri, Edeb , 39)
Aranızdan en çok sevdiğim ve kıyamet günü en yakınımda bulunacak kimseler, güzel ahlâk sahibi olanlarınızdır.
(Tirmizi, Birr , 71)
Mizana konan ameller arasında güzel ahlâktan daha ağır gelecek hiçbir şey yoktur.
(Tirmizi, Birr , 62)
Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve tâkvâsını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.
(Şems 91/7-10)
Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.
(Bakara 2/222)
Ey iman edenler!
Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size e farz kılındı.
(Bakara 2/183)
Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.
(Ankebût 29/45)
Biliniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur
(Râ’d 13/28)
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım
(Zâriyât 51/56)
Fakat âyetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üstünedir. Onlar ebedi olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.
Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın.
(Nisâ 4/145)
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?
(Kıyâme 75/36)
Hakk’a yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tütün. Allah’ın yaratmasında hiçbir değişiktirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
(Rûm 30/30)
Ey kalplere egemen olan Allah’ım! Kalbimi dininde sabit kıl
(Tirmizî)
Rabbim! İlmimi arttır
(Tâhâ 20)
Bak kendine. Sen bir insansın.
Bana bak bir de. Ben de bir insanım.
Şöyle çevir gözlerini etrafına. Şu hayatın hay huyunda koşuşturanlar da birer insan. Çoluğu çocuğu, eşi, dostu, akrabası, ataları ve torunları da birer insan
Yaratan, insan olarak var etmiş bizleri.
Toprağı damar damar, insanı da çeşit çeşit var etmiş.
Herkese ayrı bir cevher lutfetmiş, herkesi ayrı bir dünya kılmış.
Tüm ayrılıklarımız ve farklılıklarımıza rağmen hepimizi insan olarak var etmiş, yaratılışta eş yapmış, kardeş kılmış.
Yaratanın adıyla başla her işine, bir ibadet bilinciyle
Daima hesap vereceğini bilme diriliğiyle
Bu dünyaya tek geldiğini hatırla. Rabbinin karşısında tek başına hesap vereceğini asla unutma!
Her zaman kalbini kolla.
Durmadan bakışını gözden geçir.
Sürekli yapıp etmelerini yokla.
Ve yürü yollu yolunca, kendi hikâyeni doğru ve dürüst bir şekilde tamamla.
Kardeşlerinden bir yük sırtlanmadan, onlardan geçmiş bir hakkı heybene katmadan
Var Rabbinin huzuruna akça pakça.
Ver hesabını kolayca.
Âlimler, nebîlerin vârisleridir.
Ebu Dâvûd, İlim
Bir insanın imanında kalben tasdik edip dil ile ikrar ettiği hususları yaşantısında da uygulaması gerekir. Kişiyi hem Allah katında hem de insanlar arasında değerli kılan şey kalbiyle dilinin, özüyle sözünün bir olmasıdır.
Bir hastaya vardın ise,
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele,
Hak şarabın içmiş gibi.
Yunus Emre
El Mü’min(Güvenlikte kılan):O, inananları güvende kılan ve insanların tek güvencesi olandır.
Tutma gönülde kini,
Hoş tut gönülde miskini.
Dünya ahiret ekini,
Ekip götüren bilir.
-Yunus Emre-
El Mukaddim(Öne geçiren):O, istediği kişiyi veya şeyi, diğerlerinin önüne geçirip yakınlaştırandır.
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
Rahmânın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, ‘Selâm!’ der (geçer)ler
(Furkan 25 / 63).
Sevgili Peygamberimiz( ) buyuruyor ki:
Allah rızası için alçakgönüllü olanı Allah yüceltir
(Müslim, Birr , 69).
El-Fettah(Hayır kapılarını açan):O, hayır ve güzellik kapılarını açan, imkanlar ikram edendir.
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba;
bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme
(Kalem 68 / 10-14).
Hiçbir yapı, yapansız olmaz. Var olan her şeyin bir var edeni vardır. Bu, üzerinde tartışılması bile anlamsız apaçık bir hakikattir.
Yokluğu asla düşünülemeyecek olan, var olmak için başka bir varlığın var etmesine ya da destegine ihtiyacı olmayan yaratıcının sadece kendisine özgü adı Allah’tır.
Allah Teâlâ’nın razı olacağı bir insan olmak isteyen herhangi bir müslüman için iki beslenme kaynağı vardır:
Allah’ın kitabı ve resûlünün sünneti.
Ahlak, insanın içinde kökleşmiş değerler bütünüdür. Kişinin söz ve davranışları da onların dışa yansıması, ete kemiğe bürünmesidir.
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
“Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor
(Ankebût 29 / 45).
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
Biliniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”
(Ra’d 13 /28).
Aslında ibadetin tek bir gayesi vardır: Allah’ın rızasını kazanmak. İbadetler sadece bu amacı yerine getirmek için yapılmakla beraber hem kişiye hem de topluma birtakım faydalar sağlar.
İbadet;
•İnsanın Allah ile ilişkisini güçlendirir.
•İnsanın hayatına anlam katar.
•İç huzuru sağlar.
•Dengeli ve huzurlu bir yaşama biçimi oluşturur.
•İnsanı mânevî yönden tedavi eder.
•İnsanın mânevî ve ruhî dünyasını geliştirir.
•İnsanı yüksek ahlâkî duygu ve tutumlara yöneltir.
•İnsana güzel alışkanlıklar kazandırır.
•İnsana sabrı ve diğerkâmlığı öğretir.
•İnsana uyumlu kişilik özellikleri kazandırır.
•İnsanda güven duygusunu geliştirir.
•İnsanda sorumluluk bilincini geliştirir.
•İnsanı kötülüklerden alıkoyar.
Allah için namaz kılmak ibadet olduğu gibi birisine Güler Yüz göstermek,
ihtiyacı olan insanlara yardım etmek,
iyiliği özendirmek, kötülüğe engel olmak, Selam vermek, bir hayvanı doyurup ona su vermek, hatta yoldaki zarar verebilecek bir taşı kenara ativermek de ibadettir.
Peygamberimizin(s.a.s) Allah’tan alıp insanlara ulaştırdığı dini kabul etmeyip inkâr eden kimselere kafir denir.
Kâfirlerden bazıları Allah’ın eşi, benzeri, ortağı ya da çocuğu olduğuna inanırlar. Onların bu inancına şirk, kendilerine ise müşrik adı verilir. Müşrikler Allah’ın varlığını inkâr etmezler ama O’ndan başka ilâhlar olduğunu kabul edip onlara da taparlar.
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
Süphesiz ki münafiklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar.
Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın
(Nisâ 4 / 145).
İnanmadığı halde kendini mümin gösteren kimseye münafik denir.
Peygamberimizin(as) Allah’tan alıp insanlara ulaştırdığı dini kabul eden ve buna gönülden inanan kişiye mümin denir.
Kişinin mümin olması onda birtakım özelliklerin gelişmesi sonucunu doğurur. Örneğin, mümin bir kişi, Allah ve resûlüne düşman olanlarla dostluk etmez. Kazandıklarından Allah yolunda harcar. Namazını kılar, orucunu tutar.
Allah’tan başkasına boyun eğmez, yalnızca Rabbine güvenir.
Diğer insanlara iyiliği tavsiye eder, kötülüklere engel olmaya çalışır.
Allah’ın âyetleri okunduğunda müminin imanı artar, Allah’ın adı anıldığında yüreği titrer. Bu özelliklere sahip mümin âhirette cennet ve oradaki pek çok güzel nimetle mükâfatlandırılır.