İçeriğe geç

Diabolus Kitap Alıntıları – Dan Brown

Dan Brown kitaplarından Diabolus kitap alıntıları sizlerle…

Diabolus Kitap Alıntıları

En iyileri işe almanın sonuçlarından biri işte, bazen onlar senden daha iyi çıkar.
Onur olmadan ayakta kalmanın hiçbir önemi yoktur.
Aydınlanmaya giden yol affetmekten geçiriyordu.
Çözemediğim şifrelerden nefret ederim, bilirsin.
Tam da ihtiyacın olduğu zaman nerede olur bu kahrolası nükleer fizikçiler!
Çözmemiz gereken bir bilmecemiz var.
Hepiniz delirdiniz mi?
Bu kahrolası şeyin ne anlama geldiğini bana söylemek isteyen kimse yok mu?
Çok kişi ölmüştü… ama hala alınması gereken bir can vardı.
Gözden düşmenin gölgesinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
İnsan beyni var olan en hızlı bilgisayardır.
Sizi artık yalnızca gerçek kurtarır.
Bir ele zorla bir şey yaptırmaya çalışırsan, seninle mücadele edecektir. Ama bir aklı düşünmesini istediğin şekilde düşünmeye ikna edersen, bir müttefikin olacaktır.
Köşeye sıkışmış bir düşman daima çok tehlikeli olurdu; çaresiz ve ne yapacağı öngörülemez.
En iyileri işe almanın sonuçlarından biri işte, bazen onlar senden daha iyi çıkar.
Sıradaki hamlemiz ne?
Sana söylemediğim şeyler var.
Sadece buradan çıkmak istiyorum.
Eski bir denizcinin böl ve fethet yaklaşımını fark etmişti: Yalanlar uydur, düşmanlarını birbirleriyle karşı karşıya getir.
Bu çocuk, doğum kontrol yapılmasının gerekliliğini kanıtlayan bir kanıt.
Şey… bilgisayarlar hakkında ne derler bilirsin. Bir işin içine ediyorlarsa, en azından bu konuda istikrarlı olurlar.
Her şeyin bir ilki vardır.
Önce harekete geç, sonra açıkla.
Aydınlanmaya giden yol affetmekten geçiyordu.
Bekçilere kim bekçilik edecek?
İşler her zaman göründüğü gibi değildir.
Absürd bir rüyanın içinde sıkışıp kaldım.
İnsanı umutlandırma.
Sizin düşünüzde görebileceklerinizden çok daha fazlası vardır cennette ve yeryüzünde.
Tek bilmen gereken nasıl sorulacağı.
Senin yapacak daha iyi bir işin yok mu?
Ben bir öğretmenim, kahrolası gizli bir ajan değil!
Artık beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
İş demek savaş demek, savaş da heyecan demekti.
Hiçbir şey anlamlı görünmüyordu.
Bozuk bir kalp onu öldürdü, bu kadar mı yani?
Kendisini Tanrı ile yüzleşen bir ateist gibi hissediyordu.
Herkesin sır tutmaya hakkı vardır.
Aydınlanmaya giden yol affetmekten geçiyordu.
Kaderin oynayacağı oyunun henüz farkında değildi.
Matematiksel olarak bir geçiş anahtarını doğru tahmin etme olasılığı beş kilometrelik bir kumsalda doğru kum tanesini seçme olasılığıyla aynıydı.
Aklına gelen ilk şeyi söyle.
“Yaptığın bir spor var mı?”
“Merdiven çıkmada kara kuşak sahibiyim.”
Ölüm anında her şey açıklığa kavuşur derler.
Ayakların ağrıyorsa yıldızlara sıçrayamazsın.
“!..Her şey mümkündür, imkansız biraz daha zaman alır..!”
ilk başta, Kullanılan geçiş anahtarları NSA’nın bilgisayarlarının tahmin edebileceği kısalıktaydı. İstenen bir geçiş anahtarı on basamaklıysa, bir bilgisayar 0000000000 ile 9999999999 arasındaki her olasılığı denemek üzere programlanıyordu. Er geç bilgisayar doğru diziyi buluyordu. Deneme ve yanılmaya dayanan bu tahmin yöntemi kaba kuvvet saldırısı olarak biliniyordu. Zaman alan bir yöntemdi ama matematiksel açıdan işe yarayacağı kesindi.
Genel anahtar şifrelemesi dahice olduğu kadar basit bir kavramdı. Kişisel e-posta mesajlarını tümüyle okunamaz bir duruma getirecek biçimde karıştıran, kullanımı kolay bir ev bilgisayarı yazılımından oluşuyordu. Bir kullanıcı bir mektup yazıp bunu şifreleme yazılımından geçiriyordu ve metin diğer tarafa gelişigüzel yazılmış gibi görünen anlamsız, okunması da tamamen imkânsız bir şifreli metin olarak çıkıyordu.
Delicesine aşık olmak gibi akıl dışı duygulara karşı dayanıklı görünen oldukça analitik iki beyin, her nasılsa, orada oturup dilbilim ve sahte rasgele rakam üreteçleri hakkında tartışırlarken kendilerini liseli birer genç gibi hissetmişlerdi. Ortalıkta havai fişekler patlıyordu.
Ralph Merkle ve Mardin Hellman tarafından 1978’de geliştirilen herkesin kullanabileceği bir şifre sistemi anahtarı.
Kriptografi Bölümü şifre çözücüler olarak bilinen matematik dâhilerinden oluşan seçkin bir gruptu.
Adı Ulusal Güvenlik Teşkilatı, dedi bilgi almak için iş arkadaşlarından birkaçını aradığında.
Aldığı yanıt hep aynı oldu. Ulusal Güvenlik Konseyi demek istiyorsun herhalde?
Becker mesajı kontrol etti. Hayır. Konsey değil, Teşkilat. NSA.
Susan tünelin sonuna ulaştığında, yuvarlak, banka kasalarının kapısını andıran bir kapının önüne geldi. Kapının üzerinde kocaman harflerle KRİPTO yazılıydı.
İç geçirerek,elini duvar girintisinde kalan şifre kutusuna uzatıp beş rakamlı PIN kodunu tuşladı.
Girişte bir ses tarama noktası vardı.
ULUSAL GÜVENLİK TEŞKİLATI (NSA)
KRİPTO BÖLÜMÜ
YETKİLİ PERSONEL HARİCİNDE
GİRMEK YASAKTIR.
Parmağında, üzerine birtakım işaretler kazanılmış altın bir yüzük vardı. Yüzüğün üzerindeki işaretler bir an için Endülüs güneşinde parlarken, Ensesi Tankado bu güneşin gördüğü son ışık olduğunu biliyordu.
Bir kurban, vurulduğu zaman daima kendisine saldıranı görmek için etrafa bakınır.Bu bir içgüdüdür.
Onur olmadan ayakta kalmanın hiçbir önemi yoktur.
hayatının geri kalanını geçireceği yer bir başka kadının gölgesi değildi.
ama onur olmadan ayakta kalmış olmanın hiçbir önemi yoktur.
İnsan beyni var olan en hızlı bilgisayardır.
“Bir ele zorla bir şey yaptırmaya çalışırsan, seninle mücadele edecektir. Ama bir aklı senin düşünmesini istediğin şekilde düşünmeye ikna edersen, bir müttefikin olacaktır.”
Bu ulusun insanları bir şeylere güvenmek zorunda. Dışarıda çok sayıda iyi adam var elbette ama aralarına karışmış olan çok sayıda kötü adam da var.
Stres insanı öldürür.
Bekçilere kim bekçilik edecek?
Demokrasiyi anarşiden ayıran hassas bir kapı var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir