İçeriğe geç

Devrimciye Aforizmalar Kitap Alıntıları – George Bernard Shaw

George Bernard Shaw kitaplarından Devrimciye Aforizmalar kitap alıntıları sizlerle…

Devrimciye Aforizmalar Kitap Alıntıları

‘‘Gelecekte doktorların hastalarına yazacakları reçete Müslümanların kıldığı namaz ve tuttuğu oruç olacaktır.’’
“Müşkülün müşkül üstüne, problemin problem üzerine yığıldığı günümüzde, bütün problemleri bir kahve içme rahatlığında çözen Hz. Muhammed’e, beşeriyetin çok ihtiyacı vardır.”
Eğer deneyimlerimiz öğrenmek için yeterli olsaydı, Londra sokaklarındaki taşlar Londra’nın en bilgili insanlarından daha bilgili olabilirdi.
Bize Yehova’ nın dünyayı yarattığı zaman beğendiği söylenmişti. Şimdi görse ne derdi acaba?
Mantıklı insan kendini dünyaya uydurur, mantıksız insansa dünyayı kendine uydurmaya çalışır. Bu nedenle tarihteki tüm gelişmeleri mantıksız insanlara borçluyuz.
En alçak kürtajcı, bir çocuğun kişiliğini kalıba dökmeye çalışan insandır.
Demokrasi, yozlaşmış azınlık tarafından atanmanın, beceriksiz çoğunluk tarafından seçilmeyle yer değiştirmesidir.
Vahşiler tahtadan ve taştan yapılmış putların önünde eğilir; uygar insan ise etten kemikten olanların.
Tek altın kural şudur: Altın kural diye bir şey yoktur.
Eğitimime, okul yüzünden uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldım.
Yaşı kırkı geçen herkes alçaktır
Yoksulların tek derdi yoksulluk, zenginlerin tek derdi işe yarayamamaktır
Kumar, yoksullara mülkün zenginlere vaat ettiğini eder, bu nedenle din adamları kumara yekten karşı çıkmaya cesaret edemez
Aptalların toplumunda dâhi tanrı olur, yani herkes ona tapar ama kimse dediklerini uygulamaz
Unvanlar ortalama insanları öne çıkarır, yüce insanları utandırır ve aşağı insanlar tarafından rezil edilir.
İnsan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna avcılık sporu, kaplanın kendisini öldürmek istemesine ise vahşet der. Suç ve adalet arasındaki fark da bundan fazla değildir
Birini idam sehpasında öldürmek cinayetlerin en kötüsüdür, çünkü maktul oraya toplumun rızasıyla çıkarılır
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Suçlular yasaların elinde ölmez, insanların elinde ölür.
Demokrasi, yozlaşmış azınlık tarafından atanmanın, beceriksiz çoğunluk tarafından seçilmesiyle yer değiştirmesidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Özgürlük sorumluluk demektir. Bu nedenle insanların çoğu ondan korkar.
Vahşiler tahtadan ve taştan yapılmış putların önünde eğilir; uygar insan ise etten kemikten olanların.
Sana yapılmasını istediğin şeyleri başkasına yapma. Aynı zevkleri paylaşmıyor olabilirsiniz.
Uygarlık çürük malzemeden bir toplum yaratmaya çalışmakla ortaya çıkan bir hastalıktır.
Hiçbir çağ veya durum kahramansız yapamaz. Kötünün iyisi asker o toplumun Sezar’ı,
en az budala devlet adamı Solon’u,
kafası en az karışık felsefecisi Socrates’i
ve kalemi en az kötü şairi de Shakespeare’i olur.
Eğer deneyimlerimiz öğrenmek için yeterli olsaydı, Londra sokaklarındaki taşlar Londra’ nın en bilgili insanlarından daha bilgili olabilirdi.
Modern bir beyefendi ister istemez kendi ülkesinin düşmanıdır. Ülkesi için savaşsa bile bunu ülkesini korumak için değil, orayı yağmalama hakkının bir yabancının eline geçmemesi için yapar. Bu tür savaşçılar ancak kemik için dövüşen iki köpeğin hayvansever olmaları kadar vatanseverdir.
Evlilik, çok fazla azgınlık ve çok fazla fırsatın birleşimi olduğu için yaygındır.
Aptalların zihni felsefeyi safsataya, bilimi hurafeye, sanatı da gösterişe çevirir; nitekim üniversite eğitimi de öyle.
Kendini fazla öne çıkarma hastalığı, sömürgeciyi emperyalist yapar.
Vahşiler tahtadan ve taştan yapılmış putların önünde eğilir; uygar insan ise etten kemikten olanların.
Halk bürokrasiyi anlayamaz; onlar sadece ulusal putlara tapar.
Bürokrasi aranmış memurlardan, aristokrasi putçulardan, demokrasi ise putperestlerden oluşur.
Tek altın kural şudur: Altın kural diye bir şey yoktur.
Komşunu kendini sevdiğin gibi sevme. Kendinle aran iyiyse, komşuna laubalilik etmiş olursun; kendinle kötüysen, komşunla aran bozulur.
Ahlaksızlık hayatın heba edilmesidir. Yoksulluk, itaat ve cinsellik olmadan yaşamak da ilahi ahlaksızlıklardır.
Bir insanın neye inandığı inançlarını söyleme biçiminden değil, yaşama biçiminden anlaşılabilir.
Tanrısı göklerde olan insandan sakının.
Eğer işe kendinizi sevdiklerinize kurban ederek başlarsanız, sonunda kendinizi uğruna feda ettiğiniz herkesten nefret edersiniz.
Açlıktan ölmek üzere olan iki insan açlıktan ölmek üzere olan bir insandan iki kat aç değildir. Ama iki alçak, bir alçaktan on kat daha zararlı olabilir.
Yumruğunuza karşılık vermeyen insandan sakının; ne sizi bağışlar, ne de kendinizi bağışlamanıza izin verir.
Zamanınızı toplumsal konularla çarçur etmeyin. Yoksulların tek derdi yoksulluk, zenginlerin tek derdi bir işe yaramamaktır.
Ev bir genç kızın hapishanesi, bir kadınınsa işyeridir.
Hiçbir çağ veya durum kahramansız yapamaz. Kötünün iyisi asker o toplumun Sezar’ı, en az budala devlet adamı Solon’u, kafası en az karışık felsefecisi Socrates’i ve kalemi en az kötü şairi de Shakespeare’i olur.
Cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir, kötü niyet taşlarıyla değil.
Modern bir beyefendi ister istemez kendi ülkesinin düşmanıdır. Ülkesi için savaşsa bile bunu ülkesini korumak için değil, orayı yağmalama hakkının bir yabancının eline geçmemesi için yapar. Bu tür savaşçılar ancak kemik için dövüşen iki köpeğin hayvansever olmaları kadar vatanseverdir.
Günümüzde beyefendi, yapmak istediği her aptallığa parası yeten adam, diğer bir deyişle üretmeden tüketen kişi
demektir.
Zengin insan, çirkinlikten ve mutsuzluktan kaçınma çabalarında ikisini de fazlalaştırır. Batı Yakasında kurulacak her mahalle, Doğu Yakasında da yeni bir tane yaratır.
Aptalların toplumunda dâhi tanrı olur; yani herkes ona tapar, ama kimse dediklerini uygulamaz.
11, bir matematikçi için sadece bir rakamdır; parmaklarından fazlasını sayamayan bir yerli içinse sayılamayacak bir çokluktur.
Ekonomi, yaşadığınız hayattan en fazlasını çıkarma sanatıdır.
Bir insanın neye inandığı inançlarını söyleme biçiminden değil, yaşama biçiminden anlaşılabilir.
Evdeki uşaklara insan gibi davranacaksanız, onları evde tutmanıza değmez.
Sözünüz asla kefaletiniz kadar sağlam olamaz. Çünkü hafızanız asla onurunuz kadar güvenilir değildir.
İnsan kendisi onurlu olana dek onura inanmaz. Açık ve net olun: dünyayı gördüğünüz pencere sizsiniz.
Unvanlar ortalama insanları öne çıkarır, yüce insanları utandırır ve aşağı insanlar tarafından rezil edilir.
Hapishanelerimiz olduğu sürece, hücreleri kimin doldurduğuyla pek ilgilenmeyiz.
İnsan bir kaplanı öldürmek istediği zaman buna “avcılık sporu”, kaplanın kendisini öldürmek istemesine ise “vahşet” der. “Suç” ve “Adalet” arasındaki fark da bundan fazla değildir.
Toptanına “ceza hukuku” dediğimiz şeylerin perakendesine “suç” diyoruz.
Eşitliğin tartışılmadığı yerde, başkalarının üzerinde üstünlük kurma da tartışılmaz olur.
Bir albayın bir erden daha iyi olması gerektiği düşüncesi, bir kilit taşının bir binek taşından daha iyi olması gerektiği
düşüncesi kadar karmaşıktır.
Özgürlük sorumluluk demektir. Bu nedenle insanların çoğu ondan korkar.
Demokrasi, yozlaşmış azınlık tarafından atanmanın, beceriksiz çoğunluk tarafından seçilmeyle yer değiştirmesidir.
Bürokrasi atanmış memurlardan, aristokrasi putlardan, demokrasi ise putperestlerden oluşur.
Komşunu kendini sevdiğin gibi sevme. Kendinle aran iyiyse, komşuna laubalilik etmiş olursun; kendinle kötüysen, komşunla aran bozulur.
Sana yapılmasını istediğin şeyleri başkalarına yapma. Aynı zevkleri paylaşmıyor olabilirsiniz.
Aptalların zihni felsefeyi safsataya, bilimi hurafeye, sanatı da gösterişe çevirir; nitekim üniversite eğitimi de öyle.
Bürokrasi atanmış memurlardan, aristokrasi putlardan, demokrasi ise putperestlerden oluşur.
Bütün büyük gerçekler, kutsal şeylere küfür edilmesiyle ortaya çıkar.
Baştan çıkarılmaya asla karşı koyma. Her şeyi kanıtla; iyi olan şeye sıkıca yapış.
Mantıklı insan kendini dünyaya uydurur, mantıksız insansa dünyayı kendine uydurmaya çalışır. Bu nedenle tarihteki tüm gelişmeleri mantıksız insanlara borçluyuz.
Hayat herkesi eşitler, ölüm ise sadece ünlü olanları ortaya çıkarır.
Aptalların zihni felsefeyi safsataya, bilimi hurafeye, sanatı da gösterişe çevirir; nitekim üniversite eğitimi de öyle.
Eğer bir cetvelin piramidi ölçebilmesi gibi küçük akıllar da büyük olanı değerlendirebilseydi, herkesin oy kullanabilmesinin sonu gelirdi. Bu haliyle bu siyasi problem hala çözülmemiş durumdadır.
Eğer tarih tekerrür ediyor ve her zaman en beklenmedik şeyler oluyorsa, insan deneyimlerinden hiçbir şey öğrenmiyor demektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir