İçeriğe geç

Devrim Psikolojisi Kitap Alıntıları – Gustave Le Bon

Gustave Le Bon kitaplarından Devrim Psikolojisi kitap alıntıları sizlerle…

Devrim Psikolojisi Kitap Alıntıları

Çünkü gösterilen küstah savurganlık, genel sefaleti örtüyordu.
Güçlü bir inanç güçlü bir irade yaratır.
Siyasi bir topluluğun gücü her şeyden çok rakiplerinin zayıflığında yatar. Acımasız ve küstah bir azınlık korkak ve kararsız çoğunluğu her zaman idare eder.
Karar verme konusunda özgürüz ama sonuçlarını önleyecek kadar güçlü değiliz.
Eşitlik ruhunun aşırısı tek bir kişinin despotluğuna yol açar, tek bir kişinin despotluğu ise zafere
Hiçbir zaman insanlar söyleyecek bu kadar az şeyleri varken bu kadar çok konuşmamışlardır.
Çoğunluğu harekete geçirebilmenin yolu umutları uyandırmaktan geçer.
Zaman tutkuları yatıştırdı
Sözde genel oy hakkı gerçekte basit bir kurgudur. Kalabalığın liderlerininkinden başka bir fikri yoktur. Genel oy hakkı aslında en sınırlı oy hakkını teslim eder.
Popüler zihniyetin özellikleri arasında şu da vardır: Tüm halklarda ve çağlarda mistisizimle doyurulmuştur. Halk her zaman üstün varlıkların (tanrıların, hükümetlerin, büyük adamların) her şeyi kendi isteğine göre değiştirme gücüne sahip olacağına inandırılacaktır. Bu mistik yön yoğun bir hayranlık ihtiyacı üretir. Halkın bir fetişi olmalıdır, bu bir insan da olabilir, bir öğreti de. İşte bu nedenledir ki, anarşi tehlikesiyle karşı karşıya kalındığında, halk korunma için mesihi çağırır.
Gerçekliğin ve deneyimin sürüler üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Çoğunluk her şeyi kabul edebilir. Kalabalığın gözünde hiçbir şey imkansız değildir.
İnsanların sözde eşitliği, insanoğlunun iyiliği, yasalarla toplumu yeniden şekillendirme olasılığı gibi teorilerin gözlemler ve deneyimler sonucunda yalan olup olmadığı çok önemli değildir. Bu boş hayaller insanlığın bildiği hareketlerin en güçlü sebepleri arasında sayılmalıdır.
Gelenekselci ruhu gittikçe yükselen anarşiye karşı koymayı teşvik eder. Bu zamanlarda bu gruptaki insanlar düzeni sağlayacak bir lider ararlar. Barışsever ve itaatkâr olan bu insanların siyasi fikirleri yüksek veya karmaşık değildir. Yönetimsel idealleri oldukça basittir ve istekleri diktatörlüğe oldukça benzeyen bir yönetim biçimidir.
Devrim, toplumun orta sınıflarına düştüğü anda , içgüdüselcilerin akılcıları etkisizleştirme çabasıdır. Atalardan kalma bu içgüdülerin yasal zaferi korkunçtur. Toplumun tüm çabaları (varoluşlarının sürekliliğinin kaçınılmaz olan çabaları) insanların ilkel barbarlıklarından miras aldıkları bazı doğal iç güdüler,kurallar, örf ve adetlerin gücü sayesinde sınırlandırılmıştır. Bunlara hükmetmek mümkündür. Bir ulus bu içgüdüleri ne kadar çok alt etmişse, o derece medenileşmiştir. Ama yok edilemezler. Çeşitli heyecan verici sebeplerin etkisi tekrar ortaya çıkmalarına sebep olur.
Tarihçiyi zorla etkileyen siyasi devrimler, genelde en az önemli olanlardır. Büyük devrimler davranış ve düşünce devrimleridir. Bir hükümetin adının değişmesi halkın zihniyetini değiştirmez. Bir ulusun kurumlarını yıkmak o ulusun ruhunu yeniden şekillendirmek değildir.
Kalabalık (sürü) onu yönetecek bir lideri olmadan, hiçbir şey yapamayan veya isteyemeyen şekilsiz bir varlıktır. Aldığı dürtüyü hemen artırır ama asla o dürtüyü yaratamaz.
Gerçeği bilmek birkaç filozofun ilgisini çekebilir ama insanlar genelde hayalleri tercih eder. Bu tür hayaller her zaman güçlü hareketlerin nedenleridir. Fontenelle, Eğer cesaret yanlış fikirlerle desteklenmemiş olsaydı, herkes cesaretini kaybederdi, demiştir.
Devrimi, liderlerinin inandığı gibi, tarihte büyük bir değişiklik ve arınma olarak görmemeliyiz. Liderlerin eskisinden farklı bir dünya yaratma niyetlerini göstermek için yeni bir dönem başlattıklarını ve geçmişin izlerini silmeye başladıklarını biliyoruz. Ama geçmiş asla yok olmaz. Hatta bizimleyken bizsiz olduğundan daha doğrudur.
Başlangıcında dini veya siyasi bir devrim akılcı unsurlar tarafından desteklense de, kesinlikle akla yabancı olan mistik ve duygusal unsurların yardımıyla geliştirilir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Milleti en çok kızdıran şey vergiler, otoritenin kötüye kul lanmaları, memurların günahları veya adaletin gecikmesi değil dir. Milleti en çok kızdıran şey soyluların önyargılarıdır. Bunu kanıtlayan gerçek, kızgın tarafta burjuvazinin, kültürlü insanla nn, zengin insanların olmasıdır. Soylular şehirlerdeki fakir insan ları ve kırsal kesimdeki köylüleri kendilerine karşı kışkırtırlar.

Bu çok doğru ifade Napolyon’un sözlerini de doğrular: Kibir devrim yarattı; özgürlük sadece bahanedir.

Siyasi bir topluluğun gücü her şeyden çok rakiplerinin zayıflığında yatar. Acımasız ve küstah bir azınlık korkak ve kararsız çoğunluğu her zaman idare eder..”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Zorluklar hayalcilerin hayallerine direnir.
Kamu görevinin başladığı yerde büyük komedyenlerin gürültüsü ve zehirli sineklerin vızıltısı da başlar.

-Nietzsche-

İnsan mantıklı bir yaratık değildir. Heyecanlarına, duygularına uygun düşerse en mantıksız, en saçma sapan şeylere inanmaya eğilimlidir. İnsan bir şeye inandı mi akıl artık onu kontrol edemez hale gelir, eleştirme duygusunun değeri kalmaz. Onun için aklın ve mantığın tarihi rolü pek büyük değildir. Hayat ve tarihin asıl etmenleri inançlardır. İnsan zihninin temelinde hep inançlar vardır.
gösterilen küstah savurganlık genel sefaleti örtüyordu.
Despotluklarıyla ülkeyi yönetmeye çalıştılar;ama hiçbir zaman başaramadılar.
İnsan zihni en kırılgan mekanizmadır.
En korkak ve en vahşi insanların elinde o kadar çok yetenek katledildi ki!
Doğal eşitsizlikleri gideremedikleri için,onları inkâr ederler.
Kendine yapmak istemediğin bir şeyi başkasına yapma;iyilik beklediğin insanlara her zaman iyi ol.
Bütün insanlar doğuştan eşittir.
İyi bir yasa tüm insanlar için iyi olmalıdır.
Kalabalığın gözünde zayıflığın değeri yoktu.Çünkü insanlar her zaman güçlü olana dönerler.
İnsanların özgüvenlerine aldıkları yaralar unutulması en zor olanlardı.
Gerçekten mutsuz bir insan kendisinin sefil olduğuna inanan insandır.
Alışkanlık sistemin verdiği sıkıntıları maskeler.Sıkıntılar insanlar düşünmeye başladığı zaman görünür olur.
Şiddeti sınırsızca,gurursuzluğu da sınırsızdır.
Bir ulusun tortularını harekete geçirenlere acıyın.

-Rivarol-

Çünkü çıkarlarına göre değil,vicdanlarının sesine göre hareket etmişlerdi.
Eğer cesaret yanlış fikirlerle desteklenmemiş olsaydı,herkes cesaretini kaybederdi.

-Fontenelle-

Zaman tutkuları yatıştırdı.
Herhangi bir sınıf üstünlüğe erişir erişmez, diğerlerini köleleştirmeye çalışır
Zayıf bir hükümet her zaman ülkesine zarar verir.
Şiddet yanlılarının gücü tarafsız olanların zayıflığından ileri gelir.
Gerçekten mutsuz bir insan kendisinin sefil olduğuna inanan insandır.
Herhangi bir sınıf üstünlüğe erişir erişmez, diğerlerini köleleştirmeye çalışır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir