Kolektif kitaplarından Devler Konuşuyor kitap alıntıları sizlerle…
Devler Konuşuyor Kitap Alıntıları
Nedir bu Türk münevverinin üstüne sinmiş olan miskinlik?
Yasak, korku belası.
Taasup diye başlangıçta bunu izah etmek istemiştim. Hep korkarak, bir şeylerden korkarak, çekinerek, siyaset yaparak hareket ediyoruz. Münevver korkuyor, öğretmen sınıfta talebesinden korkuyor.
Yasak, korku belası.
Taasup diye başlangıçta bunu izah etmek istemiştim. Hep korkarak, bir şeylerden korkarak, çekinerek, siyaset yaparak hareket ediyoruz. Münevver korkuyor, öğretmen sınıfta talebesinden korkuyor.
Bir Kemale ermeyiş, bir dağınıklık, kıymetlere dört elle sarılmayış Bütün bunlar Türkiye ‘nin bugünkü buhranını açıklıyor.
Bir devirden bir devire sanki bir şey bırakmamaya yeminliyiz.
Bir kelime ile günümüzün insanı günümüzün en entelektüeli Şark’ı da Garb’ı da tanımayan acayip bir mahluktur.
Kapı aralık, Abdülhamid iç odada namazı bitirmiş dua ediyor. Ya Rabbi bana yapılanları helal ettim; ama milletime yapılanları helal etmem! diyor
Türk entelektüeli, Türk tarihçisi Abdulhamid’i anladığı gün memleket kurtulmuştur.
Edep, hududa, riayet etmek demektir. En büyük edep, ilahi hududu muhafaza edebilmektir.
İhtilallerde bir kanun var: Ezmeyen ezilir.
Millî kurtuluş hareketi, Müslüman Türk’ün kurtlanmış kaşar peyniri gibi özü içine çökmüş, kestikçe kendisini gösteren, saf cevheri meydana çıkan ölümsüzlük ve var olma iradesinin eseridir.
Mutlaka bilmek lâzımdır ki Türk, Müslüman olduktan sonra Türk’tür.
Lavoisier, havada oksijen diye bir gazın bulunduğunu keşfeden, gelmiş geçmiş en büyük kimya âlimlerinden biri. Metabolizma denen hadiseyi ilk ortaya koyanlardan.
Fransız ihtilali zamanı Lavoisier, tevkif edilir. Suçu: tütünü nemlendirip ağırlaştırma. Kırılmasını önlemek ve muhafaza etmek için hâlâ bu metot kullanılır. Lavoisier ihtilallerin âlimlere ihtiyacı yoktur. Denerek idama mahkûm edilir ve giyotinle başı vurulur. Ardından bir tarihçi şöyle der: BU BAŞI KESMEK İÇİN BİR AN YETTİ FAKAT MEYDANA GETİRMEK İÇİN ASIRLAR KÂFİ GELMEYECEKTİR.
Fransız ihtilali zamanı Lavoisier, tevkif edilir. Suçu: tütünü nemlendirip ağırlaştırma. Kırılmasını önlemek ve muhafaza etmek için hâlâ bu metot kullanılır. Lavoisier ihtilallerin âlimlere ihtiyacı yoktur. Denerek idama mahkûm edilir ve giyotinle başı vurulur. Ardından bir tarihçi şöyle der: BU BAŞI KESMEK İÇİN BİR AN YETTİ FAKAT MEYDANA GETİRMEK İÇİN ASIRLAR KÂFİ GELMEYECEKTİR.
Bir veliye Siz zamanımızda sahabe misiniz? Diye sordular.
Ben sahabeye nasıl benzer olabilirim? Siz onları görseydiniz divane zannederdiniz, onlar da sizi görseydi bunlar müslüman değil derlerdi. Demiş.
Ben sahabeye nasıl benzer olabilirim? Siz onları görseydiniz divane zannederdiniz, onlar da sizi görseydi bunlar müslüman değil derlerdi. Demiş.
Memlekete hâkim olmak, onun kültürüne hâkim olmak demektir. Eğer memleketin hâline yanıyorsanız, başınızı taşa vururcasına çalışmak mecburiyetindesiniz. Kabahat başkasında ama siz kabahat bende diyeceksiniz. Gücümün ölçüsünde çalışmadım, gayret göstermedim diyeceksiniz.
Âkil isen deme Mecnûn’a deli
Her cihetten görünür bir Mecnûn
Yoklasan her biri bir gûnâ deli
Her biri bir mey ile mest-i cünûn
Her cihetten görünür bir Mecnûn
Yoklasan her biri bir gûnâ deli
Her biri bir mey ile mest-i cünûn
( Eğer aklın varsa sakın Mecnun’a deli deme. Etrafına bakarsan her köşeden bir deli görünür . Herkes bir çeşit delilik şarabının sarhoşudur
Dinle ilmi birbirinden ayrı tasavvur etmek mümkün değil. Din , Allah’ın kanunudur,ilim de o kanunun tabiattaki tatbikatıdır.
Hiçbir medeniyet ve hiçbir hakimiyet ebedi değildir.
İlim öğrenmek bir bilgi meselesidir ;fakat insanın dünyaya bakış tarzı şahsiyet vasfıdır .
Nesil bir hakikattir.
Hangi hesap, hangi kitap Ey kitapsızlar! Atı alan üsküdar’ı geçti. Hırsızlık devletleşti, Ahlaksızlık millileşti
Yahu! Bu nasıl bir iştir? İçimizle dışımızla Avrupalılar gibi olduk. Beş bin yıllık tarihimizi, örfümüzü, adetimizi inkar etmeyi ilericilik sayıyoruz
Hayat uzun değildir arkadaşlar
Çirkefe taş atma sana da sıçrar
Politika, insanları kendilerini ilgilendiren meselelerle uğraşmaktan alıkoymak sanatıdır
Çağımızın insanı alâkası parçalanan ve bir nevi afyonkeş haline getirilen insandır
Elbette ki irfan kendini tanımakla başlar
Biz Avrupa’nın pisliklerini, mülevvesatını, adiliklerini alan, adeta hastalıkların ithal eden bir kumpanya haline girdik
Ya Rabbi bana yapılanları helâl ettim,
ama milletime yapılanları helâl etmem!
ama milletime yapılanları helâl etmem!
l Abdulhamid
Viran olası hanede evlâd u ıyal var.
En büyük düşmanımız kabalıktır
Ya Rab, bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster
Hikmet müminin kaybolmuş malıdır, nerde bulsak alırız
Ah şu moda!
Şahsiyetsizliğin en güzel sembolü modadır
Şahsiyetsizliğin en güzel sembolü modadır
Dil kainata müsavidir, çünkü dil kainatın kalbimize nakşettiği plandır Kainatta ne varsa dilde o var, dil sakameti, rezaleti, alçaklığı en küçük bir bedahet hissine dahi imkan vermiyor
Dünya ve garp medeniyeti hastadır. Bu hastayı kendi iç üzüntüsü içinde yıkmak lazımdır
Dünya çapında bir ümitsizlik içindeyim
Bütün temizlikleri ile “Kürt” dediğimiz vatandaşlarımızın, devletlerine bağlı fikirde olduklarına inanıyorum. Öbürleri büsbütün başka. Siyasi olanları komünistlerle ittifak halindedirler
Bırak o herifi, o milletinin ihtilaline ihanet etmiştir!
Düşündüm, tarih İslâm’dır , Türk tarihi İslâm tarihinin en büyük, en şanlı, en destanlı bölümüdür. Kimsenin buna itirazı olamaz.
Bugün, millet ölümle karşı karşıyadır. Milleti kurtaracak kanunları çıkaramayan bir parlâmento karşısındayız. Sanayimiz ise malûm , fazla bir şey söylemeye lüzum yok. İşte Türkiye’nin neden bu hâlde bulunduğunun sebebi bence bu .
Devlet bir milletin dış kabuğu.
Turkiye’ nin en büyük şairi neden korkuyor? Bizim tepemizde dolaşan, demokrasi dediğimiz rejime rağmen, otuz yıldır onun içindeyiz, bizim başımızda dolaşan bu Demokles kılıcı nedir? Niçin korkuyoruz biz ? Niçin doğru dürüst konuşamıyoruz? Putlar yaratılmıştır. Menfaat putları yaratılmıştır. Bu adamları kaldırır kaldırır bizim kafamıza vururlar. Bizi yok ederler . Bizi siler süpürürler. Üniversitede isen , üniversitede itibarsız bırakırlar. TRT ye bir daha çıkarmazlar. Gazetede korkar yazdırmazlar. Bu ne kadar alçaltılmış bir münevver tipidir . Ne kadar alçaltılmış bir münevver zeminidir düşünsenize
Hayat uzun değildir arkadaşlar
Valéry’nin politikayı tarifi şöyledir: Politika ,insanları kendilerini ilgilendiren meselelerle uğraşmaktan alıkoymak sanatıdır.
Tarih tekerrürdür.
Maalesef masal dinlemeye alışmış insanlarız. Masallarla oyalanıyoruz ve ilmin ciddi sesi ,çatık çehresi hoşumuza gitmektedir . Oysa mutlak olarak politika ilminin getireceği ışığa muhtacız.
Siyâset, insanla cemiyetin ,cemiyetlerin münasebetlerine ve insan ruhuna ışık tutan bir ilimdir.
Insanlar olgunlaştıkça romana itibar azalacaktır ve azalmaktadır.
Roman itibardadır; çünkü cahiliz, ciddi değiliz. Roman itibardadır çünkü mes’uliyetimiz yoktur ,hepimiz mes’uliyetten kaçarız.
Edebiyatımızın en fakir tarafı siyasi edebiyattır.
Kendini tanımak için çevreyi, dünyayı da tanımak mecburiyetindedir insan . Biz kimiz ,nasıl bir tarihten geldik , hangi kavgaların neticesinde bu hale geldik ? Kendini tanımak düşmanını da tanımaktır.
Hikmet müminin kaybolmuş malıdır, nerde bulsak alırız.
Şahsiyetsizliğin en güzel sembolü modadır.
Muhiddin Arabî
Eğer ruhlar bir birleşse bir daha birbirlerini bırakamazlar. der
Eğer ruhlar bir birleşse bir daha birbirlerini bırakamazlar. der
Bir ilmin butlanı (geçersizliği) o ilmin müntehâsında (sonunda)belli olur.
Çoluğumuza çocuğumuza birtakım delinmiş dağlar mı, toprağa yapışmış maskaraca füze iskeletleri mi, ampuller mi,birtakım teknoloji masalları mı bırakacağız?
Siyasete dokunmadan hiçbir şey söylemeye imkan yoktur.
Bugün meselâ şeker hastasısınız, insüline ihtiyacınız var , insülin bulamıyorsunuz, ithalât yapılmadığını söyleyecekler işte insülinden siyasete
Dünya çapında bir ümitsizlik içindeyim
(Necip fazıl kısakürek)
(Necip fazıl kısakürek)
“İnsanın aydın denilen kimseleri tutup silkeleyesi geliyor! Nesin? Niçin bu kadar boşsun? Niçin zavallısın?”
Mehmet Kaplan
Mehmet Kaplan
“Şark’ta ve Türk İslam dünyasında ilim hürdür.”
Cemil Meriç
Cemil Meriç
“İnsanlar hikaye dinlemekten usanacaklar!
Hikayenin yerine ilim geçecek.”
Cemil Meriç
Hikayenin yerine ilim geçecek.”
Cemil Meriç
“Türk kavmi gök gürültüsü gibi bir şeydir. Doğudan tüten bir alev olmuş ki emsali yok; ama bunu tahdit etmek lazım.”
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
“Edep, hududa riayet etmek demektir. En büyük edep, ilahi hududu muhafaza edebilmektir.”
“Ruhlar bir birleşse bir daha birbirilerini bırakmazlar.”
Bizim milletin garip bir hali var. Düşene acır geçmişi çabuk unutur .kör ölür badem gözlü olur. derler. Bütün Korkumuz burada!
Halkı ve köylüyü, ‘Efendimiz sensin! Efendi! Efendi! ‘ diye soydular. Ne usandılar, ne utandılar, ne doydular.
Biz , Tanrı Dağı kadar Türk, Hıra Dağı kadar da Müslüman ‘ız!
Bir devirden bir devire sanki bir şey bırakmamaya yeminliyiz.
Meşrutiyet ilan edilince, altı yüz sene söz söylemeyen milletin dili birden açıldı.
Eskiden insan terbiyeyi aileden oluyordu, en çok çevresindeki okuldan veya mahallesindeki Camiden alıyordu, şimdi bambaşka yerlerden alıyor.
İlim öğrenmek bir bilgi meselesidir; fakat insanın dünyaya bakışı bir şahsiyet vasfıdır.
Tabiat atlamalar yapmaz.
İlk intibalar mühimdir, her şeyi hep ona göre ölçeriz .
Ailenin tesirinden ziyade dışarının tesiri bir genci yoğurmaktadır.
Çağa bir kültür köprüsünden geçmiyoruz. Çağa insiyaklarla geçiyoruz. Çağa hayvani güdülerle geçiyoruz. Hele bir olsunla geçiyoruz. Moda aşkıyla, şevkiyle geçiyoruz. Alt yapısı olmayan sanayi de öyle. İnsanın aydın denilen kimseleri tutup silkeleyeceği geliyor. Nesin? Niçin bu kadar boşsun? Niçin zavallısın?