İçeriğe geç

Derin Uykunun Söylevi Kitap Alıntıları – Jean Cocteau

Jean Cocteau kitaplarından Derin Uykunun Söylevi kitap alıntıları sizlerle…

Derin Uykunun Söylevi Kitap Alıntıları

&“&”

Yaralarımdan başka bir şey sergilemedim. Gönül okşayan heveslerden söz edilmişse: Bu benim suçum. Boş yere ortaya kendime dökmek delilikti "
Az sorar az anlatır"
Kağıt: insanın gizemle
boğa güreşi yapabileceği beyaz meydan "
Barış! Sürülerini İyi korumuyorsun
ey koca uykulu çoban "
Tedavi Gören
ve bir türlü iyileşmek bilmeyen tanrının
bir alyuvarının üzerindeydiz "
Ve sonsuz şikayetler sürüyor "
Yalnızlığa adanmışım
her yerden şaşı bakıyorum "
&”Senin benimle
kesinlikle
suçüstü yakalanmaman gerek.&”
Oysa, melek
bir yangın başlangıcı gibi
İsa’nın beşiğinden yükselen
Bethléem habercisi değil
ne de öteki, o miço
pencereden girer
Meryem ananın evine
ve dokunur ona
tüylü kamburuyla
Kanım mürekkep oldu. Bu usanç kırılmalıydı, ne pahasına olursa olsun. İliklerime kadar zehirlendim. Karanlıkta şarkı söylüyordum ve şimdi beni korkutan o şarkı. Üstelik; cüzzamlıyım. Profillik taslayan şu küf lekelerini bilir misiniz? Bilmem, cüzzamın çekiciliği insanları aldatır ve beni kucaklamak yetkisini verir onlara. Yazık! Arkamdan gelenler bakmazlar bana. Yaralarımdan başka bir şey sergilemedim. Gönül okşayan heveslerden söz edilmişse; Bu benim suçum. Boş yere ortaya kendimi dökmek delilikti.

Göğe kadar istiflidirler. Sevdiklerim birer potin bağıyla ulaşırlar göğe. Kafamı çeviririm…yokturlar artık.

Yalnız benim düzenim, yöntemim
daha önce de varolan
hapsedilmiş metni
serbest bırakır
ve ne zamandır
sabreder durur düzensizce
abece içinde.

Delidir
herşey içinde cümleyi saklayarak
bekaret sıvısını kesmeye çalışan
ve orda burda
sürünmeyen kimse,

ama tek bir tık sesiyle
uykusuz geceleri dışında
su üstüne çıkar
ve çarpık bacaklarıyla girer şarkıya

Git, der, ve der ki: Git.
Ve o der: Gidelim.
Çünkü o ben de uyuyordu
yalnız gideceğimi
ve yine de hep birlikte gideceğimizi biliyordu.

Ne de çabuk yukarı düşüyorum. Yazık,
on üzerinden dokuz kere
dipte tek bir adım genişliğinde
bozuk paraları kapan kara dalgıç
yeniden yüzeye çıkıp
yitiyor gözden
yıldızlı bir maden suyu içinde.
Der ki: Kuzey denizini işiteceksin."
Melek susar.
İşitirim:
(çünkü insanın kulağı denizin sesini seven bir kabuklu hayvandır.)
manşo balıklarının öpücüğü,
akciğer, beyin,
derindeki süngerlerim,
ve kanımın mercan çalılığı.
Hayat, uzun bir ölümdür.
İnsanlar dinin içine gizlenerek gerçeklerden kaçmaya çabalarken, bunu kendi yok oluşları pahasına yapıyorlar. Mitler ve yalanlar. Kendileri olmayı başaramayınca, kendilerini maskeler ardına gizliyorlar. Yalanlar ve hatalar onlara biraz rahatlama fırsatı veriyor…
Çünkü insanın kulağı denizin sesini seven bir kabuklu hayvandır.
İnsanlar mitlerin içine gizlenerek gerçeklerden kaçmaya çabalarken, bunu kendi yok oluşları pahasına yapıyorlar. Uyuşturucu, alkol ve dinler. Kendileri olmayı başaramayınca, kendilerini maskeler ardına gizliyorlar…
Bu pis saçlar, bu berbat sinir sistemi, bu Fransa, bu toprak benim değil. Bıktım onlardan. Geceleri düşümde yok ediyorum hepsini: Paketi attım. Hapsetsinler, linç etsinler beni. Adam olan anlar: Hep doğruyu söyleyen yalanım ben.
Tedavi gören
ve bir türlü iyileşmek bilmeyen tanrının
bir alyuvarın üzerindeyiz
(…)
insanın neler olabileceğini
ve tanrı sayesinde artık ne olmadığını
gördüm;
(…)
Kağıt: insanın gizemle
boğa güreşi yapabileceği beyaz meydan "

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir